Âh Derviş!...

insanFakiri

Well-known member
Rivayet ederler ki vakti ile dervişin biri günlük çekmesi gereken virdini bir ağaç gölgesinde henüz halletmiştir ki; tesbihini cebine atıp, gözlerini açması ile beraber hemen karşısında genç ve güzel bir kız görür… Kucağında elmalar ile yorgunluğu her hâlinden okunan kızın hâline şaşırır Derviş…

Bir dağın yamacıdır burası…
Üstelik vakit de akşam olmak üzredir…
İnci inci ter damlaları alnında birikmiştir genç kızın…
Ve yanakları kucağındaki elmalara nazire yaparcasına kıpkırmızıdır…

“Garip!...” der içinden derviş ve hayretine eşlik eden merak hissi ile beraber genç kıza doğru ilerler… Dervişi karşısından gören genç kız edeb ile başını öne eğiverir… Derviş:
-“Sıkılma evladım!..”
der ve devam eder:
-“Böylesi ıssız ve kimsesiz yerler bizim içindir… Bir başına buralarda ne yaparsın?... Belli ki uzak bir yoldan gelmektesin... Söyle bakalım nereye gidiyorsun? Kucağındaki elmalarda neyin nesi?” Genç kız eliyle işaret ederek:
-“Efendim” der, “Sevdiğim orada çalışıyor. Bu elmaları da ona götürüyorum!...” Derviş böylesi bir cevabı işitmekten memnun olur ve devamla tekrar sorar:
-“Peki kucağında ne kadar elma var? Kaç tane?...”
Dervişin sorusunu işiten genç kızın mahcubiyeti iyice artar ve başı iyiden iyiye eğilir… Sessizce cevap verir kızcağız, yalnızca dervişin işiteceği bir ses tonu ile:
-“Aman efendim!...Hiç insan sevdiğine götürdüğü şeyin hesabını yapar mı?

Genç kızı işiten derviş:
-“Hâyy!...” der yalnızca “Hâyy!...” ve sonra elini cebine atar…
Zikir için çektiği tesbihini cebinden çıkarır ve ipini bir hamlede koparır...
Ve avucundaki tesbih tanelerini genç kızın ayakları ucuna gömüverir…
 
Üst