Abdullah Yeğin ağabey..

Hamiyetkar

Well-known member
üniversite 2. ya da 3. sınıfa gidiyordum.. abdullah yeğin ağabey, muvakkaten ve çok kısa bir süreliğine, bulunduğumuz dersanenin (vatan dersanesi) 3. katında kalıyordu, ki orası sadece cumartesi akşamları umumi ders için kullanılırdı..

yine bir cumartesi akşamıydı ve elime elektrikli süpürgeyi alıp, 3. kata indim ve abdullah ağabeye, müsaadesi olursa içeriyi süpüreceğimi söyledim, çünkü o akşam ders vardı.

o da, olur, yap dedi.. elektrikli süpürgeyle süpürmeye başladım, ancak bana göre elektrikli süpürge iyi süpürmüyordu, onun için onu indirip, halep süpürgesi de denilen çalı süpürgeyi elime aldım ve onla süpürmeye başladım.. ben çalı süpürgesi ile süpürürken abdullah ağabey içeri girdi ve: onla süpürme, bak içerisi toz oluyor dedi. bende haklısın ağabey deyip tekrar elektirkli süpürge ile halıları süpürmeye başladım. ancak bana göre çalı süpürgesi ile daha iyi süpürülüyodu. baktım abdullah ağabey de yok ortalıkta, hemen elektrikli süpürgeyi bırakıp, tekrar çalı süpürgesi ile içeriyi süpürmeye başladım, nasıl olsa abdullah ağabey yoktu. :eek: ben öyle san! :eek: meğerse yan odadaymış, yani bir yerler gitmemiş, halbuki ben onu gitti sanıyordum.. işte ben tekrar çalı süpürgesi elimde halıları süpürürken, abdullah ağabey içeri girmesin mi? :confused: bendeki mahcubiyeti ve kızarıklığı tahmin edin artık!

ben bekliyorum ki; neden böyle yapıyorsun, niçin kafanın dikine hareket ediyorsun, niçin sözüme kıymet vermiyorsun gibilerden bir laf edecek ve içini boşaltacak! :confused: nerdeee, ne gezer! bazen öyle tavırlar ve haller olur ki, sözden bin kat daha tesirli!

işte beni o halde, elimde çalı süpürgesi ile gören abdullah ağbey, hiç ama hiç bir şey söylemedi, lakin öyle mana yüklü, derinlikli, dikkatli bir bakışla bana baktı ki; süpürdüğüme de süpüreceğime de, o esnada orda olduğuma da olacağıma da bin pişman olmuştum..

öyle mahcup olmuştum ki, ne kem diyebildim ne küm.. sadece gözlerimi o gözlerden kaçırmakla yetindim.. eşeklik işte.. tarifi var mı ki... mahcubiyetinden özür bile dileyememiştim.. ah ..... kafam!

işte, büyüklük demiştim kendi kendime! büyüklere göre tepkinin şekli de değişiyor! lisan-ı kal dile değil, hal ile bana adeta bir sille attı sanki abdullah ağabey.. seni gidi laf dinlemeyen ömer, der gibi..

basit bir hatıra belki ama, paylaşmak istedim ihvanlarımnla..
 

Hamiyetkar

Well-known member
evet talha kardeşim..

ben de özledim o bakışları..

kızğınlığında bile nuraniyet olan, o mübarek ihtiyarı, o çilekeş ağabeyi, o dava adamını, o mücessemleşmiş risale-i nuru ben de özledim..

hem de ne özledim..

ah hasret, ah..
 
Üst