Huseyni
Müdavim
6. Bölüm - 5. FASIL: Hz. Ömer'in Allah Yolundaki Cihada Teşvik Etmesi ve Bu Hususta Sahabilerle...
5. FASIL: Hz. ÖMER’İN ALLAH YOLUNDAKİ CİHADA TEŞVİK ETMESİ ve BU HUSUSTA SAHABİLERLE İSTİŞÂREDE BULUNMASI
Hz. Ömer’in Halkı Cihada Teşvik Etmesi ve İlk İcâbet Edeni Emir Olarak Ataması
- İran’lılarla savaşa çıkılırken Müsennâ b. Hârise çıkıp şunları söyledi:
“Ey insanlar! Sakın Farslıları gözünüzde büyütüp onları büyük ve korkunç görmeyesiniz. Çünkü biz onların en verimli ve en güzel topraklarını, köylerini ele geçirdik. Onları Irak’ın o en güzel arazilerinden mahrum bıraktık. Bütün bunları da onlarla savaşarak elde ettik. Bizden öncekiler bu cesareti gösterdiler. Allah izin verirse biz de bunu devam ettireceğiz”. Ondan sonra da Hz. Ömer ayağa kalktı ve o da şunları söyledi:
“Hicaz artık sizin için otlaktan başka birşey olamaz. O artık sizleri ve halkı doyurabilecek durumda değildir. Hani Allah’ın va’dine güvenerek hicret edenler neredeler? Allah’ın, kitabında size miras kıldığını va’dettiği topraklara gidiniz. Allah Teâlâ bu konuda söyle buyurmuştur: “Allah hak olan bu dini diğerlerine gâlip getirecektir”. (Fetih: 48/28) Şunu biliniz ki muhakkak Allah dinini üstün ve ona yardım edenleri de aziz kılacaktır. Bu dinin yardımcılarını yani müslümanları diğer ümmetlere mirasçı yapacaktır. O’nun sâlih kulları nerededirler?”.
Hz. Ömer’in bu çağrısına ilk icâbet eden Ebu Ubeyde b. Mes’ud olmuş, onu da Sa’d b. Ubeyd (ya da Selît b. Kays) takip etmiştir. Asker toplandıktan sonra Hz. Ömer’e
“Bu ordunun başına Muhacirlerden veya Ensar’dan Hz. Peygamber’e ilk iman etmiş olanlardan birini getir!” dediler. Hz. Ömer’se onlara şunu söyledi:
“Hayır vallâhi! Bunu yapmayacağım. Çünkü Allah Teâlâ sizi, sizden öncekilere (Ensar ve Muhacir) göre düşmanlar üzerine süratle gitme bakımından üstün kılmıştır. Eğer bu hususta onlar sizi geçecek olsalardı tabi ki komutanlık hakkı onların olacaktı. Allah’a yemin ediyorum ki bu orduların başına, çağrıma ilk icâbet eden kişi geçecektir”. Bundan sonra Hz. Ömer Ebu Ubeyd b. Mes’ud ile Sa’d b. Ubeyd’i (ya da Selît b. Kays’ı) çağırttı. Ona (Sa’d ve Selît’ten birine)
“Eğer sen çağrıma Ebu Ubeyd b. Mes’ud’dan daha önce cevap verecek olsaydın bu ordunun başına seni tayin ederdim. Ancak benim davetime ilk icâbet eden kişi o olmuştur; dolayısıyla ordunun başına da onu getiriyorum” dedi. Böylece Hz. Ömer, Ebu Ubeyd’i ordu kumandanı tayin etti ve ona şu tavsiyelerde bulundu:
“Hz. Peygamber’in sahâbilerini dinle! Onların görüşlerini de almaksızın bir işe girişme. Tam manasıyla vâkıf olamadığın işlerde acele edeyim deme. Çünkü bu bir harptir. Harp de ancak sabırlı kişilerle kazanılır. Ordu kumandanı ne zaman saldırıp ne zaman geri çekileceğini de çok iyi bilmelidir. Zaferi ancak sabırlı ve nasıl davranacağını bilen taraf elde edebilir” [1]
- Hz. Ömer’e
“Ordunun başına sahabilerden birisini tayin et” denildi. O da şunları söyledi:
“Sahabelerin üstünlük ve fazileti, gitmek istemeyenlerin yerlerine geçerek düşmana süratle hücum etmelerindeydi. Ancak başka bir kavim onların bu yaptıklarından daha iyisini yapar ve ağır veya hafif savaşa kendilerinden önce koşacak olurlarsa bunlar daha hayırlıdır. Yemin ederim ki bu ordunun başına da çağrıma ilk icâbet eden kişiyi tayin edeceğim”. Sonra Ebu Ubeyd’i ordunun başına geçirdi ve ona askerlere iyi davranması hususunda tavsiyelerde bulundu. [2]
____________________________
[1] Taberi IV/61 (el-Kasım b. Muhammed’den).
[2] Taberi IV/61 (Şa’bi tarikiyle).
Muhammed Yusuf Kandehlevi, Hayatu’s-Sahabe, Akçağ Yayınları: 1/433-434
5. FASIL: Hz. ÖMER’İN ALLAH YOLUNDAKİ CİHADA TEŞVİK ETMESİ ve BU HUSUSTA SAHABİLERLE İSTİŞÂREDE BULUNMASI
Hz. Ömer’in Halkı Cihada Teşvik Etmesi ve İlk İcâbet Edeni Emir Olarak Ataması
- İran’lılarla savaşa çıkılırken Müsennâ b. Hârise çıkıp şunları söyledi:
“Ey insanlar! Sakın Farslıları gözünüzde büyütüp onları büyük ve korkunç görmeyesiniz. Çünkü biz onların en verimli ve en güzel topraklarını, köylerini ele geçirdik. Onları Irak’ın o en güzel arazilerinden mahrum bıraktık. Bütün bunları da onlarla savaşarak elde ettik. Bizden öncekiler bu cesareti gösterdiler. Allah izin verirse biz de bunu devam ettireceğiz”. Ondan sonra da Hz. Ömer ayağa kalktı ve o da şunları söyledi:
“Hicaz artık sizin için otlaktan başka birşey olamaz. O artık sizleri ve halkı doyurabilecek durumda değildir. Hani Allah’ın va’dine güvenerek hicret edenler neredeler? Allah’ın, kitabında size miras kıldığını va’dettiği topraklara gidiniz. Allah Teâlâ bu konuda söyle buyurmuştur: “Allah hak olan bu dini diğerlerine gâlip getirecektir”. (Fetih: 48/28) Şunu biliniz ki muhakkak Allah dinini üstün ve ona yardım edenleri de aziz kılacaktır. Bu dinin yardımcılarını yani müslümanları diğer ümmetlere mirasçı yapacaktır. O’nun sâlih kulları nerededirler?”.
Hz. Ömer’in bu çağrısına ilk icâbet eden Ebu Ubeyde b. Mes’ud olmuş, onu da Sa’d b. Ubeyd (ya da Selît b. Kays) takip etmiştir. Asker toplandıktan sonra Hz. Ömer’e
“Bu ordunun başına Muhacirlerden veya Ensar’dan Hz. Peygamber’e ilk iman etmiş olanlardan birini getir!” dediler. Hz. Ömer’se onlara şunu söyledi:
“Hayır vallâhi! Bunu yapmayacağım. Çünkü Allah Teâlâ sizi, sizden öncekilere (Ensar ve Muhacir) göre düşmanlar üzerine süratle gitme bakımından üstün kılmıştır. Eğer bu hususta onlar sizi geçecek olsalardı tabi ki komutanlık hakkı onların olacaktı. Allah’a yemin ediyorum ki bu orduların başına, çağrıma ilk icâbet eden kişi geçecektir”. Bundan sonra Hz. Ömer Ebu Ubeyd b. Mes’ud ile Sa’d b. Ubeyd’i (ya da Selît b. Kays’ı) çağırttı. Ona (Sa’d ve Selît’ten birine)
“Eğer sen çağrıma Ebu Ubeyd b. Mes’ud’dan daha önce cevap verecek olsaydın bu ordunun başına seni tayin ederdim. Ancak benim davetime ilk icâbet eden kişi o olmuştur; dolayısıyla ordunun başına da onu getiriyorum” dedi. Böylece Hz. Ömer, Ebu Ubeyd’i ordu kumandanı tayin etti ve ona şu tavsiyelerde bulundu:
“Hz. Peygamber’in sahâbilerini dinle! Onların görüşlerini de almaksızın bir işe girişme. Tam manasıyla vâkıf olamadığın işlerde acele edeyim deme. Çünkü bu bir harptir. Harp de ancak sabırlı kişilerle kazanılır. Ordu kumandanı ne zaman saldırıp ne zaman geri çekileceğini de çok iyi bilmelidir. Zaferi ancak sabırlı ve nasıl davranacağını bilen taraf elde edebilir” [1]
- Hz. Ömer’e
“Ordunun başına sahabilerden birisini tayin et” denildi. O da şunları söyledi:
“Sahabelerin üstünlük ve fazileti, gitmek istemeyenlerin yerlerine geçerek düşmana süratle hücum etmelerindeydi. Ancak başka bir kavim onların bu yaptıklarından daha iyisini yapar ve ağır veya hafif savaşa kendilerinden önce koşacak olurlarsa bunlar daha hayırlıdır. Yemin ederim ki bu ordunun başına da çağrıma ilk icâbet eden kişiyi tayin edeceğim”. Sonra Ebu Ubeyd’i ordunun başına geçirdi ve ona askerlere iyi davranması hususunda tavsiyelerde bulundu. [2]
____________________________
[1] Taberi IV/61 (el-Kasım b. Muhammed’den).
[2] Taberi IV/61 (Şa’bi tarikiyle).
Muhammed Yusuf Kandehlevi, Hayatu’s-Sahabe, Akçağ Yayınları: 1/433-434