Namazda Huşunun Beyânı

ABDULLAH4

Forum Yöneticisi
Namazda Huşunun Beyânı


Haberde bildirildigine göre. Cebrail (A.S.) bir gün Peygamber (S.A.S.)´imize gelerek der ki:


«Yâ Rasülallah! Gökte taht üzerinde bir melek görmüstüm, çevresinde yetmis bin melek saf düzeninde durmus ona hizmet ederlerdi. Onun her nefesinden, ulu ALLAH (Celle Celâluh )bir melek yaratirdi.

Fakat ayni melegi simdi kanadi kirik ve aglarken Kaf daginda gördüm. Beni görünce «Bana sefaat eder misin?» diye yalvardi. «Sucun nedir?» diye sordum, bana söyle cevap verdi. «Mi'râc gecesi tahtima kurulmus oturuyorken. Muhammed (S.A.S.) yanimdan geçiyordu. O'nun için ayaga kalkmadim diye ulu ALLAH (Celle Celâluh ) beni bu cezaya çarptirdi, gördügün gibi beni buraya sürdü.»

Ben ALLAH (Celle Celâluh )'a yalvarip, yakardim, kirik kanadli melegin suçunu bagislamasini diledim, ulu ALLAH (Celle Celâluh ) bana; «Yâ Cebrail, ona söyle de Muhammed (S.A-V)'in üzerine selât-ü selâm getirsin» diye buyurdu.


Varip ona bildirdim, sana selât-ü selâm getirdi de, ALLAH (Celle Celâluh ) onu afvederek kirik kanadi yerine yenisini bitirdi.»


Bilesin ki, Kiyamet Günü, kulun ilk gözden geçirilecek ameli namaz olacaktir. Namazi eksiksiz bulunursa, diger amelleri de birlikte kabul edilir. Eger namazda eksiklik görülürse diger ameller de birlikte reddediiir.


Nitekim Peygamber'imiz (S.A.S.) söyle buyuruyor:


"Farz namazlar teraziye benzer, dogru tartan karsiligini görür.."


Yezid-ür Rekkasî (rahimehullah) der ki, «Rasûlüllah'in (S.A.S.) namazi öylesine dengeli ve biteviye olurdu ki, sanki ölçülü oldugu sanilirdi.»


Peygamberimiz (S.A.S.) buyurur ki:


"Ümmetimden iki kisi düsünün, her ikisi de namaza dururlar, rukü ve secdeleri aynidir, fakat ikisinin namazi arasinda yer ile gök arasi kadar derece farki vardir.»


Peygamberimiz (S.A.S.) bu hadisi ile husu içinde kilinan namaz ile rastgele kilinan namaz arasindaki farki belirtmek istemis olmalidir.


Peygamber'imiz (S.A.S.) buyuruyor ki:


"Rukü ile secde arasinda belini dimdik dogrultmayan kula ALLAH (Celle Celâluh), Kiyamet Günü bakmaz."


Yine Peygamber'imiz (S.A.S.) söyle buyurur:


"Kim vaktinde namaz kilarsa, abdestini tam alirsa, rukü ve secdelerini âdabina uyarak yerine getirirse ve namazda husu içinde bulunursa, o kulun namazi bembeyaz ve parlak bir kiliga bürünerek göge yükselir ve yücelirken der ki; Bana karsi nasil titiz davrandinsa ALLAH (Celle Celâluh) da seni öyle korusun.»


Suna karsilik kim namazi vaktini geçirerek kilar, abdestini bastan savma alir, rukü ve secdelerini âdaba aykiri sekilde yapar ve namaz esnasinda husu ve saygidan mahrum bir vurdumduymazlik tavri takinirsa, o kimsenin namazi da kapkara bir görünüse bürünerek göge yükselirken «Beni nasil rezil ettiysen, ALLAH (Celle Celâluh) da seni öyie rezil etsin» der.


ALLAH (Celle Celâluh)'in diledigi gün, gelince de bu namaz kirli bir çamasir gibi dürülerek sahibinin yüzüne çalinir."


Peygamber'imiz (S.A.S.) buyurur ki:


"En çirkin hirsizlik, namazindan çalanin hirsizligidir."


Ibni Mes`ûd (R.A.) buyurur: «Namaz bir teraziye benzer, kim dogru tartarsa karsiligini alir, kim egri tartarsa bilmelidir ki, ulu ALLAH (Celle Celâluh):


«Vay egri tartanlarin basina geleceklere!» diye buyuruyor. (Mutaffifin Sûresi)


Büyük âlimlerden biri buyurur; «Namaz, ticarete benzer; nasilki tüccar sermayeyi ödemeden kâra geçemez ise, farz namazlarini kilmayan kulun da, nafile namazi kabul edilmez.»


Namaz vakti geldigi vakit Hz. Ebü Bekr (R.A.) yaninda bulunanlara söyle seslenirdi:


«Kalkiniz, kendi elleriniz ile tutusturdugunuz ALLAH (Celle Celâluh)'in atesini söndürünüz.»


Peygamber'imiz (S.A.S.) buyuruyor ki:


"Namaz, agirbaslilik ve tevazudan baska bir sey degildir."


Yine Peygamber'imiz (S.A.S.) buyuruyor ki:


"Sahibini çirkin davranislardan ve egriliklerden alıkoyamayan namaz, Allâh (Celle Celâluh)'dan daha da uzaklastirir, gafil kimselerin namazi ise çirkin davranislardan ve egriliklerden alıkoymaz."


Yine Peygamber'imiz (S.A.S.) söyle buyurur:

"Nice namaza duran vardir ki, namazindan yorgunlukla, ayaküstü dikilmekten baska bir sey ellerine geçmez."


Burada kasdedilenler, gafil kimselerdir.


Yine Peygamber'imiz (S.A.S.) buyurur ki:

"Kisi, kildigi namazin suurlu olarak edâ edebildigi kadarindan sevab bekleyebilir."

Ehl-i ma'rifete göre namaz dört esâsdan ibarettir:


1 — Bilerek namaza girmek,


2 — Edeb ve haya içinde ayakta durmak,


3 — Bütün rükünlerini hürmet içinde edâ etmek,


4 — Endise içinde namazdan ayrilmak .


Velilerden biri: «Kalbini hakikat üzere mesgûl etmeyenin namazi fâsiddir» buyurur.


Peygamber'imiz (S.A.S.) buyuruyor ki:


"Cennet'te «Efyah» adli bir nehir vardir. Içinde inci ve yakutlar ile oynayan ALLAH'in zaferandan yarattigi huriler vardir. Ulu ALLAH (Celle Celâluh)'i yetmis bin dilde tesbih ederler, sesleri Hz. Davud'un (A.S.) sesinden daha tatlidir. «Biz namazini husu ve titizlik içinde kilanlara âitiz» derler. Ulu ALLAH (Celle Celâluh) da «Öylelerini kendi evime yerlestirir ve seni ziyaret edebilenlerden kilarim» diye buyurur."


Anlatildigina göre ulu ALLAH (Celle Celâluh) Hz. Musa'ya (A.S.) söyle vahyetti;

«Yâ Mûsâ, beni zikrettigin zaman vücûdun ürpermesin, beni zikrederken husu içinde ve derli - toplu ol. Beni zikrederken dilinden çikan söz kalbinden süzülüp gelsin, huzurumda durdugun zaman boynu bükük bir kölenin edâsini takin, benden bir sey dilerken kalbin ürkek ve dilin dogru sözlü olsun.»


Rivayete göre, ALLAH (Celle Celâluh.) ona söyle vahiy buyurdu:


"Ümmetinin âsilerine söyle de:


Benim adimi agizlarina almasinlar, çünkü adimi ananlari anmak benim hükmümdür, buna göre onlar adimi aninca ben de onlari lanetle anarim. "


Bu hüküm zikir sirasinda gaflette olmayan âsiler için söz konusudur. Gaflet ile asiliği bir araya getirerek ALLAH (Celle Celâluh)'i zikredenlerin halini varin siz düsünün!


Sahabinin birisi söyle demistir: «Insanlar mahsere namazdaki durumları gibi sevkedilirler. Namazda derli - toplu, suurlu olan ve kildigi namazdan haz ve saadet duyanlar, mahserde de öyle olurlar. Namaz esnasinda tarif ettigimiz edaya zit bulunanlar mahserde de öyle olurlar.


Peygamber'imiz (S.A.S.) bir gün namazda sakali ile oynayan birini gördü ve söyle buyurdu:

«Bu adamin eger kalbinde korku olsa, azalarina aksederdi, kalbinde korku olmayanin namazi kabul olmaz.»


Bilesin ki ulu ALLAH (Celle Celâluh) namazini husu ve alçak gönüllülük içinde kilanlari, çesitli âyetlerde övmüstür. Bu husûsdaki âyetlerde geçen bazi ifadeler söyledir:

«Onlar ki namazlarinda husu içindedirler», «Onlar ki namazlarinda devamlidirlar.»

Bildirildigine göre namaz kilanlar çoktur, fakat namazini husu içinde kilanlar azdir. Hacca gidenler çoktur, fakat yaptigi haccin icaplarina uyanlar azdir. Kuslar çoktur, fakat bülbül azdir. Âlim çoktur, fakat bildigine göre amel eden âlim azdir.

Namaz, ALLAH (Celle Celâluh)'in emirlerine boyun egme yeri, husu ve alçak gönüllülük kaynagidir. Namazin kabul edilip edilmedigi, bunlar ile anlasilir. Namazin caiz olma sartlari ile kabul edilme sartlari ayri ayridir. Namazin caiz olma sarti, farzlarinin yerine getirilmesidir. Kabul edilmesinin sarti da husu ve takva içinde kilinmasidir.


Nitekim ulu ALLAH söyle buyurur:


"Namazlarini husu içinde kilan mü'minler kurtulusa ermislerdir."

(Mü'minun: 1-2)


Takva sarti ile ilgili olarak da ulu ALLAH (Celle Celâluh) söyle buyurur:


"Ulu ALLAH, sadece takva sahiplerinin ibadetini kabul eder." (Mâide Sûresi - 27)


Peygamber'imiz (S.A.S.) söyle buyurur:

"Kalbi ile ALLAH (Celle Celâluh)'a yönelmis olarak iki rek'at namaz kilan kimse anasindan yeni dogmus gibi bütün günahlarindan arinir."


Bilesin ki, namazda iken insani husu ve suur halinde bulunmaktan içe dogan duygu ve düsünceler alıkoyar. Bunlari kesinlikle kovmak gerekir. Bunlari kovmada basarili olabilmek için ya loş yerde veya oyalayicilardan arinmis sade bir yerde namaz kilmak gerekir. Gürültü, islemeli yer dösemeleri ve süslü elbiseler insani ve suur halinden alakoyan baslica oyalayicilardir..

Nitekim rivayete göre Ebü Cehm, Peygamber (S.A.S.)'imize amblemli bir kemer bagi hediye etmisti. Fakat Peygamber (S.A.S.)'imiz ilk namazdan sonra onu belinden çözdü ve dedi ki; «Onu Ebû Cehm'e geri götürün, çünki o. beni namazda oyaladi.»

Yine Peygamber'imiz (S.A.S.) bir gün takunyesinin çemberinin yenilenmesini emretmisti. Namaza durunca yeni oldugu için gözü ona takildi, bunun üzerine yeni çemberi sokup eskisini takmalarini emretti.

Peygamberim (S.A.S.)´izin parmaginda altin yüzük vardi, altin yüzük henüz haram kilinmamisti, bir mimberde hutbe okurken bu yüzügü parmagindan çikarip atti. Sebebini de söyle açikladi: «Size bakarken zaman zaman gözüm ona takiliyor, beni oyaliyor.»


Yine rivayete göre Ebu Talha (R.A.) bir gün evinin bahçesinde namaz kiliyordu, bu sirada bir kus bahçedeki agaçlardan birinin yapraklan orasinda uçup kaçmaya çalisiyordu. Manzara Ebû Talha'nin hosuna gitmisti, bir müddet gözünü oradan ayiramadi. Bu arada kaç rek'at kildigini sasiriverdi.

Namazdan sonra karsilastigi fitneyi Peygamber (S.A.S.)'imize anlatti, ve «O bahçeyi sadaka olarak veriyorum, onu dilediginiz sekilde degerlendiriniz» dedi.

Yine bir sahabî hakkinda rivayet edildigine göre, bu zat da bahçede namaza durmustu. Hurma agaçlarinin meyva ile yüklü oldugu bir mevsimdi. Gözüne hurma agaci ilisti ve hosuna gitti. Bu orada kildigi rek'atlarin sayisini sasirdi.

Namazdan sonra hemen Hz. Osman'a (R.A.) kosarak durumu anlatti ve «O bahçeyi hazîneye bagisliyorum, onu ALLAH (Celle Celâluh) Yolu'nda degerlendir» dedi. Hz. Osman (R.A.) bahçeyi elli bin dirheme satti.

Selefden biri der ki: «Su dört sey namazi zedeler:


1 — Secde yerinden baska tarafa bakmak.


2— Yüzü sivazlamak,


3 — Secde yerinin kum ve çakillarini atmak,


4 — Önünden gelip geçme ihtimalinin bulundugu yerde namaza

durmak.»


Peygamber'imiz (S.A.S.) buyuruyor ki:


"Namaz kilan kimse bakislarinı secde yerinden baska tarafa kaydirtmadikça ALLAH (Celle Celâluh), ona dogru dönüktür."

Hz. Ebû Bekr-es Siddîk (R.A.) namazda direk gibi dimdik dururdu. Bir kisim sahâbiîer rükû'da öylesine düzgün ve uzunca kalirlardi ki, kuslar onlari cansiz korkuluklar sanarak sirtlarina konarlardi.

Biliyoruz ki, saygi duyulan yüksek mevkideki kullar önünde bile merasime bagli bazi saygi gösterileri uygulanmasi gerekir. Buna göre padisahlarin padisahi huzurunda dururken belirli bir takim edeb ve hürmet esaslarindan sarf-i nazar etmek nasil düsünülebilir?

Tevrat'ta söyle yazili oldugu bildirilir;


«Ey Âdemoglu! Huzurumda durmus namaz kilarken aglamaktan çekinme, cunki ben sana kalbinden daha yakinim ve nurum gaybi da görür.»


Rivayete göre Hz. Ömer. (R.A.) bir gün mimberde iken söyîe dedi:

«Insan müslüman olarak sakalini agarttigi halde ALLAH (Celle Celâluh)'in rizasini kazanacak bir tek namaz bile kilmamis olabilir.» Dinleyiciler; «Bu nasil olur?» diye sorunca su cevabi verdi; «Adem yeterince husu ve alcak gönüllülük içinde ve ALLAH (Celle Celâluh)'a yönelerek namaz kilmaz.»

Ebû Aliye'ye (R.A.):


"Onlar ki namazda gaflet içindedirler." (Maun Sûresi - 5)


Âyet-i Kerimesinin mânâsini sordular, o da söyle cevap verdi. «Âyette kasdedilenler. öyle kimselerdir ki, namaz kilarken sasirirlar, daha bir rek'at mi, yoksa iki rek'at mi kilarak selâm vereceklerini kestiremezler.»

Hasan (R.A.) ayni konuda «Oyalanarak namaz vaktini kaçiranlar kasdediliyor» demistir.

Peygamber'imiz (S.A.S.) buyurur ki:


"Ulu ALLAH (Celle Celâluhsöyle buyurur:


"Kulum benim azabimdan ancak üzerine farz kildigim ibadetleri edâ etmekle kurtulabilir."

Esselâmü aleyküm ve rahmetullàhi ve berekâtühû!.
 

ABDULLAH4

Forum Yöneticisi
*İşin başı ibadettir, ALLAH’a kulluktur. Kulluğun başı da ihlasla namaz kılmaktır.

*Namaz, kalbi günahların pisliklerden temizler ve gayp kapısını açar.
*Müdavim ol namaza, Mi’rac’ın olsun senin:
Nur’a gark olmaya bak, toprak olmadan tenin.
*Namaz zulmetten nûr’a âşıkâre bır çıkış.
Kalma karanlıklarda nûr’a çıkmaya çalış.
*Namaz kulun münâcâtıdır. Münâcat;ulu yaratanı ile kulun ulvi bir mülâkatı ve konuşmasıdır.
*Âkıl isen, kıl namazı, çünkü saâdet tâcıdır,
Sen namazı şöyle bil ki mü’minin miracıdır.
*Emridir Rabbimizin günde beş vakti edâ,
Hariç değildir, ondan paşa, bey, işçi, gedâ.
*Namaz, dünya hayatının en medeni davranışıdır,
İdmanların en azı ve en noksansızıdır.
*Namaz da bir tür duâ’dır. Duâ ise, inanan kişinin silâhı, ibâdetlerin özü, arz ve semâvâtın nûrudur.
*Kişinin namazına tekasül göstermesi, imânın zayıf olmasından ileri gelir.
*İslâm sarayına girmek için, çift kanatlı kapı ister, o kapıların biri namaz, diğeri zekat’tır.
*Namaz vakti gelince, namaz kılmak istemeyen, son nefeste kelime-i şehadet getiremez.
*Namaz nurdur, sahibini günahlardan korur ve doğru yola sevk eder.
*Namaz rûhâni bir yıkanmadır. Her vakitte insan yeniden diriltir.
*Namaz mü’minin kötülüklere karşı silahı, zırh ve kalkanıdır
 
Üst