Hazer et, dikkatle bas, batmaktan kork..

Kýrýk Testi

Well-known member
Ey insan! Fâtır-ı Hakîmin senin mahiyetine koyduğu en garip bir hâlet şudur ki:

Bazan dünyaya yerleşemiyorsun, zindanda boğazı sıkılmış adam gibi “of, of” deyip dünyadan daha geniş bir yer istediğin halde; bir zerrecik, bir iş, bir hatıra, bir dakika içine girip yerleşiyorsun. Koca dünyaya yerleşemeyen kalb ve fikrin o zerrecikte yerleşir. En şiddetli hissiyatınla o dakikacık, o hatıracıkta dolaşıyorsun.

Hem senin mahiyetine öyle mânevî cihazat ve lâtifeler vermiş ki, bazıları dünyayı yutsa tok olmaz; bazıları bir zerreyi kendinde yerleştiremiyor. Baş bir batman taşı kaldırdığı halde, göz bir saçı kaldıramadığı gibi; o lâtife, bir saç kadar bir sıkleti, yani, gaflet ve dalâletten gelen küçük bir hâlete dayanamıyor. Hattâ bazan söner ve ölür.

Madem öyledir,hazer et, dikkatle bas, batmaktan kork. Bir lokma, bir kelime, bir dane, bir lem’a, bir işarette, bir öpmekte batma. Dünyayı yutan büyük letâiflerini onda batırma. Çünkü çok küçük şeyler var, çok büyükleri bir cihette yutar. Nasıl küçük bir cam parçasında gök, yıldızlarıyla beraber içine girip gark oluyor. Hardal gibi küçük kuvve-i hafızanda, senin sahife-i a’mâlin ekseri ve sahaif-i ömrün ağlebi içine girdiği gibi, çok cüz’î küçük şeyler var, öyle büyük eşyayı bir cihette yutar, istiâb eder.

Mesnevî-i Nûriye
 

Kýrýk Testi

Well-known member
Latifelerin çoğu ölmüyor, sönüyor.Bitkiye su vermediğimiz zaman pörsümesi, su verdiğimizde tekrar canlanması gibi..

Peki 2.parafta ölen latifeler derken hangilerinden bahsedityor olabilir Üstad?

Baş bir batman taşı kaldırdığı halde, göz bir saçı kaldıramadığı gibi; o lâtife, bir saç kadar bir sıkleti, yani, gaflet ve dalâletten gelen küçük bir hâlete dayanamıyor. Hattâ bazan söner ve ölür." Burayı izah eder misiniz?


Hazreti Ömer (r.a)‘in İslam'dan önceki hayatı ile İslam'dan sonraki hayatı, meselemize ışık tutar kanaatindeyiz. Zira bir takım latifelerin mutlak anlamda ölmesi söz konusu olsa geçmiş hayatını şirk ve küfür içinde geçirmiş, hatta kızını diri diri toprağa gömecek kadar duyguları dumura uğramış bir Ömer (r.a)’in o yüksek ve parlak makama ulaşması mümkün olmazdı.

O zaman latifelerin ölmesini mutlak ve muvakkat olmak üzere iki kısma ayırmak gerekir.

Mutlak manada latifelerin ölmesi, imana kabiliyetin kalmaması anlamındadır. İkinci kısım olan günah ve dalaletten gelen bir perde ile latife ve hissiyatların tesirsiz kalmasına da muvakkat ölmek denir .

Latifelerin muvakkat olarak ölmesinde kuvvetli ve tesirli bir iman dersi ile tekrar dirilmesi olabilir. Bu yüzden sahabelerin Peygamberimiz (asv)'in kuvvetli sohbetinin bereketi ile uyumuş ve uyuşmuş olan latifeleri tekrar hayat bulmuştur.

Ama insan ömrü boyunca günah ve gaflet altında ezilmiş olan latifelerini kuvvetli bir iman dersi ile uyandırmaz ise en nihayetinde mutlak ölme manasına incirar ettirip bir nevi meyyit hükmüne girebilir. Kalbinde ve vicdanında imana kabiliyet kalmamış münafık ve müşriklerin halleri buna numune olabilirler. Yani onlar kalbini ve vicdanını kendi iradeleri ile öyle bir kokuşturuyorlar ki, değil latifelerin ölmesi, kalp ve vicdan gibi asli unsurlar bile dirilmemek üzere ölüyorlar.

Biz, tabi kimin latifelerinin mutlak ölüp ölmediğini bilmediğimiz için, herkese ölmemiş nazarı ile bakmamız gerekir. Zira iman etmeyecek azılı müşrikler, ancak ayetle bildirilebilirler; bu da Peygamber Efendimiz (asv)'e ve onun dönemine has bir durumdur.

Bu latifelerin tekrar ihya edilmesi ise çok kuvvetli ve tesirli iman dersleri ile mümkündür. Bu zamanda Risale-i Nurlar -inşallah- bu vazifeyi yapabilir ve yapıyorlar.


sorularlarisale.com

İnşaAllah bu cevap size yardımcı olmuştur.
Selam ve Dua ile..
 

nurul reþha

Well-known member
Risalei nur herkese ihtiyacı nispetinde hitap ediyor.
Benim sık sık anımsadığım ve çok sevdiğim bir kısım.
Allah'ım idrakını nasib etsin.Konuyu güncelleme gereği duydum.
Allah razı olsun Üstadımızdan ve bu konuyu açıklayan okuyan kardeşlerden.
 
Üst