Dua Ederken Bazi Hareketler Oldukça Önemlidir.

Dua ederken, kollar, koltuk alti görülecek bir sekilde yana açilip, eller, yüze paralel bir sekilde öne uzatilmalidir. Takriben yüzden 30 santim mesafede parmak araliklari hafif açik olan ellerin, parmaklardan çikan isinlarin, alindan çikan isinlarla ilerde bir birlesim yapacak sekilde yönlendirilmesi son derece faydalidir.

Bakin bu konuda Hazreti Rasûl aleyhi's-selâm ne buyuruyor:

Herhangi bir kul, koltugunun alti görülecek sekilde ellerini kaldirir ve Allâh'dan bir dilekte bulunursa; acele etmedigi takdirde kesinlikle duasina icabet edilir.

Acele nasil olur yâ Resûlallah

Dua ettim ettim, kabul olmadi, der"
cry.gif
de vazgeçer)... iste bu yanlistir; dua yerine gelene kadar israr etmek gerekir

Ellerden parmak uçlarindan yayilan dalgalar ile, beyinden "yönlendirilen dalgalar" bir noktada birleserek laser isini gibi etki ederek belli hususlarin olusmasinda son derece önemli rol oynarlar.

Burada farkedilecegi gibi, DUA'nin olusmasini saglayan ana güç, insana disaridan gelmeyip; tamamiyle, insanin varliginda mevcût olan Allâh isimlerinin manevî gücünden ortaya çikmaktadir.

Kisacasi DUA, kisinin kendindeki ilahî güçler esliginde isteklerini gerçeklestirme faâliyetidir. Ve elbette ki bunun bir teknigi ve bilimsel açiklamasi vardir.

DUA esas itibariyle, beynin "yönlendirilmis dalgalaridir

Evrenin ilk olusumu, Allâh tasavvurunun, ilim boyutunun enerjiye ve kuantsal yapiya dönüsümü ile meydana geldigi gibi; insanin bütün istek ve arzulari dahi, bilincin ilim boyutundan kaynaklanan istek ve arzularinin beyinin yönlendirilmis dalgalariyla yogunlastirilmasi suretiyle meydana gelir.

Bu sebepledir ki, konsantrasyon ne derece güçlü olursa, DUA'ya icâbet de o derece süratli olur. Bunun için denmistir, "mazlumun duasi yerde kalmaz; ah alan felâh bulmaz!."

Zirâ, o "âh" eden kisi, öyle bir sikinti ile, öyle bir konsantrasyon ile, menfî beyin dalgalarini o kisiye yöneltir ki, o yayin okundan kurtulmak aslâ mümkün olmaz.

Dedesinde çikmasa, torununda çikar o "âh"in neticesi!.. Nasil mi, çok basit!..

Dedenin aldigi "âh" dalgalari, onun öyle bir genetik düzenini etkiler ki; neticesi kendisinde ortaya çikmasa bile, çocugunda veya torununda genetik intikâl dolayisiyla ortaya çikar; ve dedesinin cezasina mâruz kalir. Iste bu yüzden denmistir, "Dedesi erik çalmis, torunun disi kamasmis" diye.

Evet, eller ileri kollar açik dua demistik... Efendimiz böyle yapmis.

Çölde yarali bir halde kendilerini bulan yaralarini temizleyen, onlari iyilestiren kimseleri öldürüp kaçanlar hakkinda Hz. Peygamber, ayakta, elleri yukarida tarif ettigimiz biçimde açik olarak ashab ile beraber dua etmis ve kaçan kisiler çok kisa süre içinde bulunarak yaptiklarinin karsiligini almislardir.

Ayakta, eller tarif ettigimiz biçimde avuç içleri yüze, kollar ileriye dönük olarak parmak uçlari araciligiyla "yönlendirilmis" dalgalar seklinde yapilan DUA gibi, ayrica, SECDE halinde yapilan DUA da son derece tesirlidir.

Özellikle, gece yarisindan sonra, yani günesin bulundugunuz yerin tam arkasinda oldugu ve günes radyasyonunun en asgariye indigi saatlerde SECDE halinde yapilan DUA son derece tesirlidir.

Sayet kilinan hacet namazinin; veya herhangi bir namazin son secdesinde bu DUA yapilirsa, tesir gücü bir hayli daha fazla olur.

Namazin, yani gece kilinan bir namazin son secdesinde, çesitli kusurlarini itiraf ve onlardan bagislanma dilendikten sonra DUA edilirse; ve istenen seyin mâhiyetine göre, birkaç gün üst üste veya gün asiri bir sekilde bu çalismaya devam edilirse; takdiri ilâhî, o seyin olusmasina mutlaka cevap verir. Çünki; o DUA'nin israrla devamina müsaade olunmasi, o duaya icabet edileceginin de göstergesidir. Zirâ, Allâh, kabul etmeyecegi DUA'ya israrla devam sansi tanimaz.

Kisi, bir konudaki DUAsinda israrli degilse, o DUA'nin yerine gelme sansi da son derece düsüktür.

SECDE halinde yapilan DUA, hele kusurlarin itirafindan sonra olursa, son derece güçlüdür demistik. Niçin.

SECDE halinde, bedendeki kan yogun bir biçimde basa, beyne akmakta, oksijen ve diger enerji kaynaklari tarafindan beyin son derece mükemmel sekilde beslenmektedir. Bu sebepten dolayi da çok güçlü dalgalar yayabilmektedir.

Ayrica gene secde halinde yapilan kusurlari itirâf fiîliyle çok güçlü bir konsantrasyon ve yönelim meydana gelmekte, bu da arzulanan sey dogrultusunda güçlü dalgalar yayilmasina vesile olmaktadir.

DUA'yi güçlendiren ve gerçeklestiren en önemli faktör ise DUA aninda, kisinin suûrunun VEHIM tasarrufundan uzak kalmasidir. Ve bu hâl de, secde yani, benlik kavraminin kalktigi bir hâldir. Nitekim bu konuda bizi uyaran Hazreti Rasûl aleyhi's-selâm, "seksiz - süphesiz, kabûl olacagindan emin olunarak" DUA edilmesini tavsiye etmistir.

DUA'nin tesirini kesen en önemli güç, gene kisinin kendisinde bulunan VEHIM - VESVESE kuvvesidir.

Kiside, VEHIM - VESVESE ne derece gerilemis ise, DUA'si o derece keskin ve süratli bir sekilde gerçeklesir.

Allâh'a yakîn elde etmis kisilerin DUA'sinin kabulündeki en önemli etkenlerden biri de, o kisilerdeki VEHIM - VESVESENIN oldukça düsük olmasidir. Ayrica, bu kisilerin, yaptiklari çalisma ve lûtfu ilâhî sonucu olarak, çesitli ilâhî güçlerin yapilarinda ortaya çikmasi da, elbette ki DUA'larinin süratle gerçeklesmesinde önemli bir faktördür.


Ayrica, DUA konusunda, SEYTAN vasfiyla bilinen CINLER'in insana çok yanlis fikirler telkini de sözkonusudur; ki, bu da insani bu çok etkili silâhi kullanmaktan mahrum birakir.

Tam içinizden DUA etmek gelmisken, SEYTAN ismiyle, seytaniyet vasiflari dolayisiyla lâkablanmis olan CINLER, hemen bir vesvese verirler.

Aman canim niye dua edeyim, nasil olsa kaderde varsa olur!

DUA etsem de etmesem de is olacagina varir, ne diye DUA edeyim.

Ve, böylece siz, DUA etmekten vazgeçip; en güçlü SILAH olan DUAdan mahrum kalirsiniz. DUA'dan mahrum kalmak, DUA etmemek suretiyle de nelerden mahrum kaldiginizi asla hayâl bile edemezsiniz.

Iste bu yüzdendir ki, Hazret-i Rasûlullah aleyhi's-selâm bakin bize ne tavsiye ediyor:

Nalininizin tasmasina, koyununuzun otuna kadar her seyi Allâh'tan isteyiniz..

Allâh'in fazli kereminden isteyiniz, çünki istenilmesinden hoslanir.

Süphesiz ki Allâh, israrla DUA eden kullarini çok sever

Hassas oldugunuz saatlerde DUA etmeyi ganimet biliniz. Çünkü bu hâl rahmet saatinin hâlidir

Bu son yazmis oldugum hadîs-i serîf'te isaret edilen manâ sudur: Hassas, oldugunuz demek, tamamiyle bir konuya konsantre olmaktan ileri gelen bir biçimde, son derece duygusal olma anlami tasir. Iste bu an da, kisinin, tamamiyle ALLAH'a, net bir biçimde yönelmesi, anlamini tasir. Bu yönelis ise, beynin tümüyle tek bir gayeye yönelik biçimde, kendisindeki ilâhî güçlerin ortaya konulmasi sonucunu dogurur.


DUA'nin gerçeklesmesinde en önemli faktör, kisinin kendisini aradan çikartarak; dilinde DUA'yi okuyan, beyninde o talebi olusturan olarak HAK'kin kalmasidir. Bu takdirde;

O BIR SEYIN OLMASINI DILERSE, OL DER, VE O SEY OLUR

DUA'da en önemli yardimci faktörlerden biri de istenilen sey hususunda israrli olmaktir. Herhangi bir konuda bir iki defa dua edip arkasini birakmak son derece yanlistir.

DUA edilecek konuda mutlaka israrli olunmali ve istenilen seyin olabildigince ölümötesi hayatimiza dönük ve yararli olmasina özellikle dikkat edilmelidir. Zira, yanlis bir istek ile kendi kendimizi büyük ölçüde yaralamis olabiliriz. Elektrigi, çok yararli sekilde kullanabildigimiz gibi, kendimizi yaralamak ve hatta öldürmek içinde yanlis bir sekilde kullanmak mümkündür.

DUA, varligindaki, benligindeki, NEFS'indeki ALLAH'a AIT GÜÇ ile tahakkuk yoludur, demistik. Öyle ise, bu silâhi ne derece bilinçli olarak ve yerinde kullanma imkânina sahip olursak, o derece düsmanlarimizdan korunabilir; isteklerimizi gerçeklestirebilir; ve dahi ALLAH'a yakîn elde edebiliriz.

Bakin inançsiz Ruslar dahi beyni nasil degerlendiriyor bugün:

11 Haziran 1991 tarihli Sabah Gazetesinin 8. sayfasinda yayinlanan su haberi dikkatle okuyalim:

GELECEGIN SAVASLARI TELEPATIK OLACAK

Sovyetler Birliginin ünlü bilim adami Vlail Kaznatcheev, insan beyninin telepati yoluyla savaslari etkileyebilecegini belirtti. Prof. Kaznatcheev, dâhilerin çalistigi, Novossibirsk Akademisi bünyesinde kurulan özel bir laboratuvarda çalismalarini sürdürüyor.

MOSKOVA - Sovyet Bilimler Akademi si'nin en saygin üyelerinden biri olan Profesör Vlail Kaznatcheev insan beyninin, bedeninin bulundugu noktanin çok uzagin da yer alan, insanlar, düsünceler ve elek tronik donanimlar üzerinde etkili olabilecegini belirtti.

Birçok kisi tarafindan deli saçmasi olarak nitelendirilen bu görüsü ispat etmek için yogun bir çalismaya giren Kaznatcheev, ülkesi Sovyetler Birligi'nde büyük ilgi görüyor.Kendisine Sovyet dahilerinin yetistirildigi Novossibirsk Akademisi bünyesinde her türlü donanima sahip bir laboratuvar ve arastir malarinda yardimci olacak asistanlar tahsis eden hükümet, Kaznatcheev'in arastirmalarindan çok sey bekliyor.

KGB korumasi

Kaznatcheev'in arastirmalarinin en büyük özelligi insan beyninin telepatik gücünü bir silâh olarak kullanmaya çalismasi. Ona göre sirf düsünce gücüyle bilgisayar sistemlerini, havaalanlarinin radarlarini hatta modern teknolojinin gelistirebilecegi her türlü silâhi etkisiz kilmak mümkün.

Bu arastirmalari son derece yakindan izleyen ve denetleyen hükümet, Kaznatcheev'in CIA tarafindan kaçirilmasini engellemek için KGB'nin en yetenekli ajanlarini seferber etmis durumda. Ünlü bilimadami görüslerini çok basit örneklerle açikliyor:

`Eger çalistiginiz bilgisayar aniden arizalanirsa suçu üretici firmada aramayin. Sizin stres içinde olmaniz, ya da çalisirken biraz da olsa sinirlenmeniz aletin teknik donanimini etkileyebilir. Çünkü siradan bir insan beyni, en üstün bilgisayardan daha güçlüdür ve insan bazen farkinda olmadan doganin kendine verdigi güçleri kullanabilir.'

Kaznatcheev'e göre eger insan çok uzun zamandan beri görmedigi birini yogun olarak düsünürse ve o siralarda ondan bir telefon, ya da mektup alirsa bu sans olarak nitelendirilmemelidir. Bu dogrudan, insanin yogunlastirdigi düsünceleri ile düsündügü kisiyi etkilemesidir.

Kaznatcheev, son olarak Sovyet televizyonunda katildigi bir programda laboratuvarinda bulunan bir bitkiyi uzun uzun gösterdi ve programi izliyenlerden 1 saat süreyle sadece bu bitkinin gelisimini düsünmelerini istedi. Sonuç gerçekten sasirticiydi, bitki çok kisa zaman zarfinda akil almaz bir gelisme sergiledi.

Iste Kaznatcheev'in arastirmalarinin temelinde de, düsünce gücünün sonsuzlugunu yakalamak yatiyor.

Insanin bilinçaltina ulasmayi amaçlayan parapsikolojiyi bilimle birlestirerek arastirmalarini sürdüren Kaznatcheev, bulgularinin düsmanin teknik donanimini felç etmek açisindan ileride çok önemli sonuçlar verecegini, ancak bunun bir silâh olarak degil, savaslari engelleyecek caydirici bir etken olarak kullanilmasindan yana oldugunu belirtiyor.

Iste bu yüzdendir ki, DUA insana bahsedilmis en mükemmel güç olarak tanimlanabilir.
ALINTIDIR:http://www.ravda.net/rf/include.php?...6c3#post321038
ihvanimza.gif

"HAYAT ANCAK AHİRET HAYATIDIR."
 
Üst