Mâsiyetin (günahın) mahiyetinde, bilhassa devam ederse, küfür tohumu vardır. Çünkü, o mâsiyete devam eden, ülfet peyda eder, sonra ona âşık ve müptelâ olur. (1.Aşama)
Terkine imkân bulamayacak dereceye gelir. (2.Aşama)
Sonra o mâsiyetinin ikaba mûcip olmadığını temenniye başlar. (3.Aşama)
Bu hal böylece devam ettikçe, küfür tohumu yeşillenmeye başlar. (4.Aşama)
En nihayet, gerek ikabı ve gerek dârü'l-ikabı inkâra sebep olur. (5.Aşama)
Ve keza, mâsiyete terettüp eden hacâletten dolayı, o mâsiyetin mâsiyet olmadığını iddia etmekle, o mâsiyete muttali olan melekleri bile inkâr eder. (6.Aşama)
Hattâ şiddet-i hacâletten, yevm-i hesabın gelmeyeceğini temenni eder. Şayet yevm-i hesabı nefyeden ednâ bir vehmi bulursa, o vehmi kocaman bir burhan addeder. (7.Aşama)
En nihayet nedâmet edip terk etmeyenlerin kalbi küsufa tutulur, mahvolur, gider.
El-iyâzü Billâh!
[Mesnevi-yi Nuriye]
Terkine imkân bulamayacak dereceye gelir. (2.Aşama)
Sonra o mâsiyetinin ikaba mûcip olmadığını temenniye başlar. (3.Aşama)
Bu hal böylece devam ettikçe, küfür tohumu yeşillenmeye başlar. (4.Aşama)
En nihayet, gerek ikabı ve gerek dârü'l-ikabı inkâra sebep olur. (5.Aşama)
Ve keza, mâsiyete terettüp eden hacâletten dolayı, o mâsiyetin mâsiyet olmadığını iddia etmekle, o mâsiyete muttali olan melekleri bile inkâr eder. (6.Aşama)
Hattâ şiddet-i hacâletten, yevm-i hesabın gelmeyeceğini temenni eder. Şayet yevm-i hesabı nefyeden ednâ bir vehmi bulursa, o vehmi kocaman bir burhan addeder. (7.Aşama)
En nihayet nedâmet edip terk etmeyenlerin kalbi küsufa tutulur, mahvolur, gider.
El-iyâzü Billâh!
[Mesnevi-yi Nuriye]