Hissiyatlarımızı, nasıl istihdam etmeliyiz‏

müdavim

Üye Sorumlusu
Görüyorum ki: Şu dünya hayatında en bahtiyar odur ki: Dünyayı bir
misafirhane-i askeri telakki etsin ve öyle de iz'an etsin ve ona göre
hareket etsin. Ve o telakki ile, en büyük mertebe olan mertebe-i rızayı
çabuk elde edebilir. Kırılacak şişe pahasına, daimi bir elmasın fiatını
vermez; istikamet ve lezzetle hayatını geçirir. Evet dünyaya ait işler,
kırılmağa mahkum şişeler hükmündedir; baki umur-u uhreviye ise, gayet sağlam
elmaslar kıymetindedir. İnsanın fıtratındaki şiddetli merak ve hararetli
muhabbet ve dehşetli hırs ve inadlı taleb ve hakeza şedid hissiyatlar,
umur-u uhreviyeyi kazanmak için verilmiştir. O hissiyatı, şiddetli bir
surette fani umur-u dünyeviyeye tevcih etmek, fani ve kırılacak şişelere,
baki elmas fiatlarını vermek demektir. Şu münasebetle bir nokta hatıra
gelmiş, söyleyeceğim. Şöyle ki:

Aşk, şiddetli bir muhabbettir; fani mahbublara müteveccih olduğu
vakit ya o aşk kendi sahibini daimi bir azab ve elemde bırakır veyahut o
mecazi mahbub, o şiddetli muhabbetin fiatına değmediği için baki bir mahbubu
arattırır; aşk-ı mecazi, aşk-ı hakikiye inkılab eder.

İşte insanda binlerle hissiyat var. Herbirisinin aşk gibi iki
mertebesi var. Biri mecazi, biri hakiki. Mesela: Endişe-i istikbal hissi
herkeste var; şiddetli bir surette endişe ettiği vakit bakar ki, o endişe
ettiği istikbale yetişmek için elinde sened yok. Hem rızık cihetinde bir
taahhüd altında ve kısa olan bir istikbal, o şiddetli endişeye değmiyor.
Ondan yüzünü çevirip, kabirden sonra hakiki ve uzun ve gafiller hakkında
taahhüd altına alınmamış bir istikbale teveccüh eder. Hem mala ve caha karşı
şiddetli bir hırs gösterir.. bakar ki: Muvakkaten onun nezaretine verilmiş o
fani mal ve afetli şöhret ve tehlikeli ve riyaya medar olan cah, o şiddetli
hırsa değmiyor. Ondan, hakiki cah olan meratib-i maneviyeye ve derecat-ı
kurbiyeye ve zad-ı ahirete ve hakiki mal olan a'mal-i salihaya teveccüh
eder. Fena haslet olan hırs-ı mecazi ise, ali bir haslet olan hırs-ı
hakikiye inkılab eder.

Hem mesela: Şiddetli bir inad ile; ehemmiyetsiz, zail, fani
umurlara karşı hissiyatını sarfeder. Bakar ki, bir dakika inada değmeyen
birşey'e, bir sene inad ediyor. Hem zararlı, zehirli bir şey'e inad namına
sebat eder. Bakar ki, bu kuvvetli his, böyle şeyler için verilmemiş. Onu
onlara sarfetmek, hikmet ve hakikata münafidir. O şiddetli inadı, o lüzumsuz
umur-u zaileye vermeyip, ali ve baki olan hakaik-i imaniyeye ve esasat-ı
İslamiyeye ve hidemat-ı uhreviyeye sarfeder. O haslet-i rezile olan inad-ı
mecazi, güzel ve ali bir haslet olan hakiki inada, -yani hakta şiddetli
sebata- inkılab eder.

İşte şu üç misal gibi; insanlar, insana verilen cihazat-ı
maneviyeyi, eğer nefsin ve dünyanın hesabıyla istimal etse ve dünyada ebedi
kalacak gibi gafilane davransa, ahlak-ı rezileye ve israfat ve abesiyete
medar olur. Eğer hafiflerini dünya umuruna ve şiddetlilerini vezaif-i
uhreviyeye ve maneviyeye sarfetse, ahlak-ı hamideye menşe', hikmet ve
hakikata muvafık olarak saadet-i dareyne medar olur.

İşte tahmin ederim ki, nasihlerin nasihatları şu zamanda
tesirsiz kaldığının bir sebebi şudur ki: Ahlaksız insanlara derler: "Hased
etme! Hırs gösterme! Adavet etme! İnad etme! Dünyayı sevme!" Yani, fıtratını
değiştir gibi zahiren onlarca malayutak bir teklifte bulunurlar. Eğer
deseler ki: "Bunların yüzlerini hayırlı şeylere çeviriniz, mecralarını
değiştiriniz." Hem nasihat tesir eder, hem daire-i ihtiyarlarında bir emr-i
teklif olur.



(Bediüzzaman Said Nursi - 9. mektuptan)
 

elfaz

Well-known member
vicdan ve nefis mekanizmalarının işleyişini;

vicdan hissiyatların hakiki seyirde yaşanmasına

Nefis de hissiyatların mecazi seyirde yaşanması işlevsellik eder diye belirtebiliriz..

Beslenme kaynakları vicdan ve nefis..Hangisi doymuşsa yahut daha doluysa hissiyat o merkezli yaşanır.
---

son parafta çok ehemmiyet arz ediyor gerçektende.Tebliğ etmeliyiz; 54 farzın içinde farz buyruluyor, şu an farzlar üstü farz keyfiyetinde tamam ama, tebliğde metodu bilme, bu farzı yerine getirmede ayrı bir vebal..Tebliğ ediyorum mülahazasıyla çok insanın katili olunabiliyor hafizanAllah..Üstadın o tespiti çok muazzam..İnsnadaki mevcut yetileri, kendisinden yok etmesini talep etmek yerine; o yetisini güzel yola kanalize etmek daha tesirli bir metod..

öncekiler dermiş ya hni; "kaç insanın katilisin?" diye..

Kaç insanın katiliyiz harbiden de ?!
 
Üst