Aynalar söyleyin bana ben kimim?

Eyvàh!

Well-known member
Devlet dairelerinde nüfus cüzdanı sorarlar. Resmimize bakıp, adımızı, soyadımızı yazarlar...

Mahkemelerde 'kimlik tespiti' yapılır.

Bir ülkeye gittiğimizde pasaportumuza bakarlar...

'Aynalar söyleyin bana ben kimim?' diyen şair, aynadaki 'Ben'i yeterli bulmuyor; çünkü insan sadece fizikî yapıdan ibaret değil. Kimin kültürünü almış, nasıl bir inançla yaşıyor, gayesi nedir?

'İnsan dilinin altında gizlidir' derler. Ben'de gizli olan beni aramak ve 'Ben neyim?' sorusunu sormak... 'Bir ben var bende, benden içeru' derken, iç dünyamızdan söz ediyoruz. Hani 'Testinin içindeki neyse, dışına sızan odur' derler.

Orta oyuncusu, Dümbüllü sahnedeyken biri ona hıyar atıyor. Dümbüllü hıyarı eline alıyor: 'Arkadaşımızın hüviyetini aldık, kendini tanıdık, teşekkür ederim' diyor. Hüviyet zahiri, kimlik batıni... Fizyoloji, psikoloji...

Salamon da Süleyman da insan. İnsanların inancı dini, kültürü hedefi başka başka.

Ölüm, dünya şehrinden ahiret âlemine gitmektir. Orada da pasaport sorabilirler. İsim o kadar mühim değil; ahirete ne kadar inandın?

Ahirete çıkan insan onu artık inkâr edemez ki. Neden inanmadım diye öyle bir pişmanlığa düşer ki cehennem ateşinden beterdir.

İmanda mertebeler... İmana göre derecelenen ibadetler... Akılla kalbin, imanla ibadetin, ilimle dinin bütünleşmesi gerekirken... İnsan bu âlemlerin neresinde?

Aynalar söyleyin bana ben kimim? Hüviyetimizi cebimizde taşısak da kimliğimizi biz yazdık, onu biz taşıyoruz. Hüküm ellere kalmış.

Bize bakan bize ne diyor?

Siz hiç Avrupa'da veya Amerika'da bulundunuz mu? Yedinci sınıf vatandaş muamelesi gördünüz mü? Toplu fotoğraf çektirdiğinizde bu benim diye tanıtma ihtiyacı duydunuz mu? Neyse...

Elbisemiz, kıyafetimiz, işimiz, lisanımız ne olursa olsun hüviyetimize İslam yazdırdığımız gibi, kimliğimize de aynı kelimeyi yazdırabildik mi?

Ahmetler, Mehmetler, Aliler... İsmine uygun ne kadar İslamî bir hayat yaşayabildiler?.. İslam mezarlığındaki yolların bütünü cennete gitmez ki. Öyle bir kimlik olmalı ki, ahlakımız İslam'la bütünleşmeli...

İnsanın yaratılmasındaki gaye; İslamiyet'i yaşamaktır. İslamiyet'i yaşamayan Müslüman, gayesinin dışına çıktığından, evvela insanı yaratan, onu cezalandırır. Sonra da hayatın gerçekleri onu pişman eder. Yani insan aklıyla ilmiyle yaratılışının gayesini anlayamazsa, hadiseler ona o gerçekleri anlatır. Allah ayetlerle olduğu gibi, hadiselerle de konuşur...

Müslüman fabrikasının neticesi, semeresi, meyvesi "İslamî yaşayış" olmalıdır. İslam'ın dışında hayat yaşayan insanlar mesut olsaydı, İslam'a ne lüzum vardı? İslam dışı hayatın insanı mutlu etmesine Allah izin vermiyor!..

"Aynalar bakmayın yüzüme dik dik...

İşte yakalandık kelepçelendik.

Çıktınız umulmaz anda karşıma

Başımın tokmağı indi başıma.

Suratımda her suç bir ayrı imza.

Benmişim kendime en büyük ceza."

Necip Fazıl ..

 

GuLSerbeti

Well-known member
İslam mezarlığındaki yolların bütünü cennete gitmez ki...

İslam'ın dışında hayat yaşayan insanlar mesut olsaydı, İslam'a ne lüzum vardı?


Allah razi olsun, guzel bir yazi... paylastiginiz icin tesekkurler
 
Üst