sarýklý genç
Active member
[FONT="]MEKTUBAT NOTLARI[/FONT][FONT="]
[/FONT]
[/FONT]
[FONT="]• “Mevt tebdil-i mekândır, ıtlak-ı ruhtur, vazifeden terhistir. İdam ve adem ve fena değildir.” Sh: 7[/FONT]
[FONT="]• Velilerin ruhları, keşif ehli zatlara görünebilir. Sh: 7[/FONT]
[FONT="]• “Mevt vazife-i hayattan bir terhistir, bir paydostur, bir tebdil-i mekandır, bir tahvil-i vücuddur, hayat-ı bakiyeye bir davettir, bir mebdedir, bir hayat-ı bakiyenin mukaddimesidir.” Sh: 7[/FONT]
[FONT="]• “Yer altına girmiş bir çekirdeğin hava âleminde bir ağaç olması gibi, yer altına giren insan da alem-i berzahta elbette bir hayat-ı bakiyye sümbülü verecektir.” Sh: 8[/FONT]
[FONT="]• “Sana ızdırap veren pek ihtiyar peder ve validen ile beraber ceddin cedleri sefalet-i halleriyle senin önünde şimdi bulunsaydı hayat ne kadar hikmet, mevt ne kadar nimet olduğunu bilecektin.” Sh: 8[/FONT]
[FONT="]• “Küre-i arz hareket-i seneviyesi ile ileride mecma-i haşir olacak bir meydanın etrafında bir daire çiziyor.” Sh:8[/FONT]
[FONT="]• Üstada göre cehennem iki kısım: 1-Cehennem-i Suğra: Yerin merkezindeki ateş kütlesi.[/FONT]
[FONT="]2-Cehennem-i Kübra: Arzın senelik çizdiği dairenin altında olan Cehennem-i Kübra ileride suğra Kübra’ya inkilab edecek. Sh:9[/FONT]
[FONT="]• Cehennem-i Kübra dünya ateşinden farklı, nursuz olduğundan görülmüyor. Sh:9[/FONT]
[FONT="]• Bir görüşe göre uzaydaki alev kütleleri, Cehennem-i Kübra’dan besleniyor. Sh:10[/FONT]
[FONT="]• “Cennet ve cehennem şecere-i hilkatten ebed tarafına uzanıp eğilerek giden bir dalın iki meyvesidir. Sh:10[/FONT]
[FONT="]• Üstâd, sevdiği insana sevgisini hissettiriyor. Sh:13[/FONT]
[FONT="]• “Ehl-i dalalet ehl-i ilmi, ilmi vasıta-i cer etmekle ittiham ediyorlar.” Sh:13[/FONT]
[FONT="]• “Tevekkül, kanaat ve iktisat öyle bir hazine ve bir servettir ki, hiçbir şey ile değişilmez.” Sh:14[/FONT]
[FONT="]• “Salahat niyetiyle sana verilen bir şey salih olmazsan kabul etmek haramdır.” İbn-i Hacer Sh:14[/FONT]
[FONT="]• “Eğer bütün eşya bir tek zata isnad edilse vücub derecesinde bir suhulet, bir kolaylık peyda eder. Eğer eşya müteaddit sanilere, esbaba isnad edilse imtina derecesinde bir suubet, bir müşkilat ortaya düşer.” Sh:17[/FONT]
[FONT="]• 3. ve 4. mektupta Üstâd’ın dağlardaki tefekkür ve terennümleri var. Dağlarda bu nevi inziva ve tefekkür kadimden beri ehl-i tefekkürün yaptığı bir şarj dönemi. Sh:17[/FONT]
[FONT="]• Hizmetimizde Rahim ve Hakim ismi tecelli etmiş. Demek bu hizmetin ferdi çok merhametli olmanın yanı başında, hikmetli ve hikmete uygun hareket etmek zorunda. Yoksa bu iki kanat olmadan uzun süre hizmet semasında tayeran edemez .Sh:19[/FONT]
[FONT="]• Üstâd, risaleleri Rahim ve Hakim isminin gölgesinde yazmış. Onun için nurlarda hem büyük bir şefkat, hem nurlu bir hikmet zuhur etmiş. Sh:19[/FONT]
[FONT="]• Üstâd, İmam Rabbani hazretlerinden “ Silsile-i Nakşi’nin kahramanı ve bir güneşi” olarak bahsediyor. Sh:22[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]• Üstâd, tasavvuf yolunda seyr ü sulükle alınan mesafeyi kısaltan Kur’ani bir yol bulmuş. Yalnız her risale okuyana bu yol açılmıyor. Üstâd ince bir nükte koymuş: DİKKATLE OKUYANLAR” Sh:23[/FONT]
[FONT="]• Üstâd hazretleri bu asrın manevi doktoru. Yazılan eserler hakkındaki kanaati de şu: “Şu zamanın yaralarına en münasip bir ilaç, bir merhem ve zülumatın tehacumatına maruz heyet-i İslamiye’ye en nafi bir nur ve dalalet vadilerinde hayrete düşenler için en doğru bir rehber olduğu itikadındayım.” Sh: 23[/FONT]
[FONT="]• Üstâd’a göre Risale-i Nur “İ’câz-ı Kur’an-ın manevi lemaatındandır.” Sh:23[/FONT]
[FONT="]• Üstâd’ın birbiri içinde beş gurbeti:[/FONT]
[FONT="]1-İhtiyarlık sırrıyla yetim-i akran olması[/FONT]
[FONT="]2-baharın gurubuyla mevcudatın ekserisinin onu bırakıp gitmesi[/FONT]
[FONT="]3-vatan ve akrabalarından uzak kalması[/FONT]
[FONT="]4-gecenin ve dağların garibane vaziyetleri[/FONT]
[FONT="]5- ahiret yurduna doğru hızla hareket etmede ruhunun garibane vaziyeti. Sh:24-25[/FONT]
[FONT="]• Üstâd 6. Mektub’ta psikolojik bir tedavi metodu da sunuyor: “Musibet karşısında tevekkül ile gülme, yani onu büyütmeme, o musibeti hafifleştiriyor. Şikâyet ise musibeti ikileştiriyor.” Sh:25[/FONT]
[FONT="]• Üstâd, Mevlana için; “Üstâdlarımdan” diyor. Sh:25[/FONT]
[FONT="]• Risale-i Nurdan istifadenin önemli şartlarından biri de; acz, fakr, tevekkül ve iltica ile onun önüne diz çökmek. Sh:26[/FONT]
[FONT="]• Şefkat————> Rahim[/FONT]
[FONT="]Muhabbet[/FONT][FONT="]——> Vedud isimlerine götürür. Sh:31[/FONT]
[FONT="]• Güneş, Esma-i Hüsna’dan 8 tanesine mazhar bir kandil. Sh:31[/FONT]
[FONT="]• Hizmetteki başarılarımız, gayret ve şevkimiz; bir ikram-i ilahi, bir keramet-i Kur’aniye, bir inayet-i Rabbaniyedir. Nefsimizden bilmemek ve sahiplenmemek gerektir. Sh:32[/FONT]
[FONT="]• “Kerametin izharı zaruret olmadan zarardır. İkramın izharı ise bir tahdis-i nimettir.” Sh:32[/FONT]
[FONT="]• Eğer bir şahıs hakkında Cenab-ı Hakkın ikramı ve inayeti onda şükür damarını harekete geçiriyorsa anlatılabilir. Ama gururunu okşayacaksa anlatılmamalı. Sh:33[/FONT]
[FONT="]• “Şu dünya hayatında en bahtiyar odur ki; dünyayı bir misafirhane-i asker-i telakki etsin ve öyle iz’an etsin ve ona göre hareket etsin.” Sh:33[/FONT]
[FONT="]• Üstâd, manevi makamlardan en büyük mertebenin “Rıza mertebesi” olduğunu söylüyor. Yani kulun Rabbinden, Rabbisinin de kulundan razı olması. Sh:33[/FONT]
[FONT="]• “Dünyaya ait işler kırılmaya mahkûm şişeler hükmündedir. Bâki umur-u uhreviye gayet sağlam elmaslar kıymetindedir” Sh:33[/FONT]
[FONT="]• İnsandaki hissiyatın mecazi ve hakiki olmak üzere iki ciheti var. Sh:33[/FONT]
[FONT="]• İnsandaki tüm hissiyatın ana hedefi; ahireti kazanmak, tebei olarak da dünyaya bakar. Sh:34[/FONT]