hakikî ihlas için kabul etmemeğe kendimi mecbur biliyorum

Ahmet.1

Well-known member
Bazı has kardeşlerim şahsıma hizmette dikkatsizlik ettiklerinden, onların bana karşı acımasını noksan gördüğümden bazan hiddet ve tekdir ettiğim vakit kalbime geldi ki: O bîçareler ziyade hüsn-ü zanla tahmin ediyorlar ki, "Üstadımız istese belki bazı ruhanîler, cinnîler de hizmet edecekler, belki ediyorlar. Hizmet-i Nuriyede inayetin aşikâre cilvesi gösteriyor ki, onun şahsının perişaniyetine meydan verilmiyor ve şefkatimize muhtaç değil." diye hizmette bazı kusurları oluyor. Hattâ bugün de birisi araba getirecekti; dikkatsizlik yüzünden ben yayan çıktım. Bir saatte on saat kadar zahmet çektim. Ben de birkaç gün evvel böyle kusuru yapanlara demiştim, tekrar edeceğim, siz de dinleyiniz:

Nasılki Risale-i Nur'u ve hizmet-i imaniyeyi, dünyevî rütbelerine ve şahsım için uhrevî makamlarına âlet yapmaktan sırr-ı ihlas şiddetle beni men'ettiği gibi; öyle de kendi şahsımın istirahatına ve dünyevî hayatımın güzelce, zahmetsiz geçmesine, o hizmet-i kudsiyeyi âlet yapmaktan cidden çekiniyorum. Çünki uhrevî hasenatın bâki meyvelerini fâni hayatta cüz'î bir zevk için sarfetmek, sırr-ı ihlasa muhalif olmasından kat'iyyen haber veriyorum ki: Târik-üd dünya ehl-i riyazetin arzu ve kabul ettikleri ruhanî, cinnî hüddamlar bana her gün hem aç olduğum zamanda ve yaralı olduğum vakitte en güzel ilâç getirseler, hakikî ihlas için kabul etmemeğe kendimi mecbur biliyorum. Hattâ berzahtaki evliyadan bir kısmı temessül edip bana helva baklavaları hizmet-i imaniyeye hürmeten verseler, yine onların elini öpüp kabul etmemek ve uhrevî, bâki meyvelerini dünyada fâni bir surette yememek için nefsim de kalbim gibi kabul etmemeğe rıza gösteriyor. Fakat kasd ve niyetimiz olmadan inayet cihetinde gelen bereket gibi ikramat-ı Rahmaniye, hizmetin makbuliyetine bir alâmet olduğundan, nefs-i emmare karışmamak şartıyla ruhumla kabul ederim. Her ne ise.. bu mes'ele bu kadar kâfi.


Said Nursi

Tekdir: Azarlama.
Bîçare: Çaresiz.
Hüsn-ü zan: İyi ve güzel zan beslemek, iyi ve güzel düşünce ve kanaat.
Ruhanî: Ruh cinsinden görünmez varlık.
Hizmet-i Nuriye: Nur'a ait hizmet, Risale-i Nur'la ilgili hizmet.
İnayet: İyilik, yardım, lütuf.
Aşikâre: Açık, belli, meydanda.
Perişaniyet: Perişanlık.
Risale-i Nur: Bediüzzaman Said Nursinin (ra) Kur'anın imanla ilgili ayetlerini kaynak alarak imanın bütün şartlarını açıklayıp delillerle ispat ettiği çok değerli eserlerinin hepsine birden verilen isim.
Hizmet-i imaniye: İmana ait hizmet, imanla alâkalı hizmet.
Uhrevî: Ahiretle alakalı.
Sırr-ı ihlas: Allah'ın (cc) emir ve rızası için yapmaktaki derin ve ince mana gizli gerçek.
Hizmet-i kudsiye: Mukaddes hizmet.
Hasenat: İyilikler, sevaplar.
Bâki: Ebedî, sonsuz, ölümsüz olan.
Târik-üd dünya: Dünyanın fâni olan cihetini terkedip Allah rızası yolunda olan.
Ehl-i riyazet: Geçici, boş zevk ve üzüntülerden tamamen çekilerek çok az gıda ile nefsini terbiye etmeye çalışan.
Hüddam: Hizmette bulunanlar, hizmet edenler.
Berzah: Ölenlerin ruhlarının kıyamete kadar kaldıkları âlem.
Temessül: Yansıyarak görünür duruma gelme.
İkramat-ı Rahmaniye: Sonsuz merhamet ve nimetlendirmeler sahibi olan Allah'ın (cc) iyilikleri ve bağışları.
Nefs-i emmare: Kötü istek ve düşünceleri uyandırıp yapmaya kuvvetli şekilde zorlayan nefis.
 
Son düzenleme:
Üst