İSLÂM`DA KADININ ÖRTÜNMESİ(Ahkam Tefsiri)

  • Konbuyu başlatan Tevhid_Nur
  • Başlangıç tarihi
T

Tevhid_Nur

Misafir
57. DERS İSLÂM`DA KADININ ÖRTÜNMESİ

59- Ey peygamber, zevcelerine, kızlarına ve müminlerin kadınlarına dış elbiselerinden üstlerine giymelerini söyle. Bu, onların tanınıp eza edil­memelerine daha uygundur. Allah çok yarfıgayıcıdır, çok esirgeyicidir.

Âyetin Lafzî Tahlili:
(Ezvâcike): Ezvac, zevcin çoğuludur. Zevç, evli çiftten her birisine verilen isimdir. Âyetteki zevceler, Resulullah (sav)ın hanımlarıdır.
(Yüdnîne): Atarlar, örterler.
(Celâbibihînne): Celabib, cilbabın çoğuludur. Çilbab, bütün vücudu Örten elbiseye denir.
(Ednâ): En yakın dernektir.

Âyetin İcmali Manası:
Allahu taala. sevgili peygamberine, bütün İslâm ümmetini, İslâm ada­bına, İslâmın gelirmiş olduğu faziletli ahlaka ve hikmetli tanzimata, ferdin salahı ve cemiyetin saadetini temin için, çağırmasını emretmiştir. Bunlar* dan biri de müslüman aileye taalluk eden İçtimaî nizamdır ki, kadının ör-tünmesldir. Bu örtünme müslüman kadına farzdır. Çünkü onunla şerefini, namus ve İffetini yaralayıcı gözlerden, hasta kişilerden korumuş olur.

Bu hususta Allahu taala sevgili Peygamberine şöyle hitap etmekte­dir: Ey peygamber, Allah (cc)ın emirlerini mümin kullarına ilet ve evvela bu emirleri kendinde uygula. Müminlerin anneleri olan temiz zevcelerine, faziletli kızlarına, İslâmın getirmiş olduğu örtünme şekliyle örtünmelerini, erkeklerin bakışlarından korunmalarını emret. Evvela bunlar Örtünsünler ki diğer kadınlara iffet ve örtünmede örnek olsunlar. Hiçbir fasık ve facir de onları görmesin.

Örtünmeyi bütün mümin kadınlara da emret. Onlar do güzelliklerini, ziynetlerini örtecek bir dış elbise giysinler. Bu elbise ile bütün İnsanların dillerinden, gözlerinden uzaklaşsınlar, kendilerini korusunlar. Bu örtüle-rlyle yüzlerini ve diğer vücud azalarının tamamını kapatsınlar. Böylece cariyelerden ve ahlaksız kadınlardan seçilsinler, Garazkar kimselere he­def olmasınlar, facir kadınlardan da uzak olsunlar. Hioklmse onlara kö­tülük ve fenalık düşünemesln.

Mümin kadınların örtüleri, iffet ve namuslarını korumaya en büyük sebebtlr. Arttk onlardan kalbi bozuk kimseler de birşey umamozlar. Allahu taala emirlerini yerine getirene mağfiret eder, O, bütün kullarına da ençok merhamet edendir. Onlara ancak dünyada selamete, ahirette saadete ve­sile olarak şeyleri emreder.

Âyetin Tefsirindeki İncelikler:
Birinci İncelik: Allahu taala örtünme emrine evvela Resulullah (sav)ın zevceleri ve kızları ile başlamıştır. Bu, onların diğer kadınların Önderi ve İmtisal numunesi olduklarını göstermektedir. Diğer kadınlar onlara uya­cakları İçin uygun olan da şerî emirlere, hükümlere Önce onların sarılma­ları, aynen yerine getirmeleridir. Zira bir davetin etkili olabilmesi İçin da-vetci, tezlerin) Önce kendinde ve aile efradında tatbik etmelidir. İşte bu hususta da etbettekl Resulullah (sav)tn zevceleri ve kızlarının önder ve öncü olmaları gerekir. Bunun için Allahu taala peygamberine -kadınların Örtünmesini vahyederken âyetin başında evvela kendi zevce ve kızlarını zikretmiştir.

İkinci incelik: Hicab âyeti, kadınların avret mahallerini örtmeleri İs­tikrar kazandıktan sonra nazil olmuştur, öyleyse bu âyette emrolunan tesettür, daha önce farz kılman setr-i avretten başka ve fazla bir örtün­medir. Bunun İçindir ki, bütün müfessirfer, tabirleri değişik de olsa mef­humda birleşerek âyetteki «cilbabnton maksadın kadının elbiseleri üzerine giyilen ve bütün vücudu örten bir örtü, elbise olduğunda ittifak etmişlerdir. Bu sebeble zamanımızda kadınların çarşaf denilen bir örtü veya onun benzeri bir örtü ile örtünmeleri gerekmektedir. Âyetteki «cllbab»tan mak­sat, bazı cahillerin sandıkları gibi setr-l avret değildir.

Üçüncü İncelik: Âyetteki «Zevcelerine, kızlarına ve müminlerin ka­dınlarına...» ifadesindekl tafsilat, hicabın yalnız Resulullah (sav)ın zev­celerine farz olduğunu iddia edenlerin iddialarını açıkça reddetmektedir. Çünkü âyetteki «müminlerin kadınlarına» İfadesi, örtünmenin bütün mü­min kadınlara emredildiğine, onların da bu umumi hitaba dahil olduklarına kesfn bir şekilde delalet etmektedir. Bu sarih emir karşısında nasıl olur da müslüman kadınların örtünmesinin farz olmadığı İddia edilebilir?

Dördüncü incelik: «Bu onlann tanınıp e2a edilmemelerine daha uy­gundur.» âyetinde hicabın farziyetinin hikmeti beyan edilmektedir. Şerî hükümlerin hepsinde meşru hikmetler vardır. İşte kadınların örtünmelerln-deki hikmet de hem onların namuslarının, hem de cemiyetin korunmasıdır.

Müfessirlerin cumhuruna göre, âyetteki «tanınıp» kelimesinden mak­sat, hür kadın olduklarının anlaşılması, köle ve cariyelerden temyiz edil­meleridir.

Ebu Hayyan, bu hususta cumhurun görijünden başka bir görüşü ter­cih etmiştir. Ona göre âyetteki örtünme emri ister hür, ister cariye olsun bütün müslüman kadınlaradır. «Bu, onların tanınıp eza edilmemelerine da­ha uygundur.» âyetini de, «Namus ve iffetle tanınsınlar kî, fasit kimseler onlardan birşey beklemesinler.» şeklinde tefsir etmektedir. Ebu Hayyanın görüşünü Bahr-I Muhiddeki ifadeleriyle aynen aktarıyoruz:

«Ayetteki «müminlerin kadınları» ifadesinin zahiri, hür kadınları da cariyeleri de içine almaktadır. Cariyeler için fitne tehlikesi daha çoktur. Çünkü onlar hür kadınlara nisbetle dışarıda daha çok bulunurlar. Cariyeler «müminlerin kadınları» ifadesinin kapsamından çıkarabilmek için cok açık bir delil lazımdır.

Böyle bir delil olmadığına göre onların da örtünmeleri lazımdır. «Bu, onlann tanınıp eza edilmemelerine daha uygundur.» âyetin­den maksat, «Onlar Örtüleri sebebiyle iffetli olarak tanınırlar. Bu sebeble hiçkimse onlara dokunamaz.» demektir. Çünkü hiçklmse mütesettir bir kadına bakamaz, kendisinde böyle bir cesaret bulamaz. Ama kadın açık olursa, ona herkes bakar, çıtlatma yoluyla da olsa arzularını duyurmaya çalışır. Çünkü o, açıklığı ile kendisini teşhir etmektedir.* [58]

Bu görüşü Ebu Hayyan"ın çok keskin ve isabetli bir görüşe sahip ol­duğunu göstermektedir. Biz de Ebu Hayyanın görüşünü tercih ediyoruz. Zira tesettürden maksat budur. Ayrım yapılmadan hür ve cariye mümin kadınların kapanmasıdır.

Âyetteki Şer’i Hükümler:



Birinci Hüküm: Örtünmek Bütün Kadınlara Farz mıdır?

Âyeti kerimenin zahiri, hicabın mükellef olan müslüman, hür ve baliğ bütün kadınlara farz olduğuna delalet eder. Çünkü Allahu taala, «Ey pey­gamber, zevcelerine, kızlarına ve müminlerin kadınlarına dış elbiselerin­den üstlerine giymelerini söyle.» buyurmuştur, öyleyse kafir kadınlara hicab farz değildir. Çünkü onlar Islâmın feri hükümleriyle mükellef değil­dirler. Üstelik bize onları kendi başlarına bırakmamız emredilmiştir. Hicab (örtünme) bir İbadettir. Çünkü bunda Allah (cc)ın emrine İmtisal vardır.

Örtünmek müslüman bir kadına namaz ve oruç gibi farzdır. Bu yüzden müslüman bir kadın örtüyü inkaren terk ederse mürted olur, İslâmdan çıkar. Fakat inkar etmeden sırf bozuk bir cemiyete uyarak terkederse mür­ted değil, asi olur. Bu hareketiyle Kuranın âyetlerine muhalefet etmiş olur. Zira Allohu taala, «Evvelki cahllryet (devri kadınlarının kınla döküte, süslerini göstere göstere) yürüyüşü gibi yürümeyin.» (Ahzab: 33) buyur­muştur.

Şu var ki, her nekadar Örtünmekle mükellef olmasa da gayri müsllm bir kadının cemiyeti bozacak bir şekilde ortalıkta dolaşmasına İzin verile­mez. Şimdi gördüğümüz gibi öyle İçtimaî edebler vardır ki, onlara uymak herkes için farzdır. Cemiyeti fenalıklardan korumak bakımından bu İçti­maî edeblerde müslümanlar ile gayri müslimler eşittirler. Bu içtimaî edeb­ler İslâmın şeri siyasetidir ki bunları uygulamak müslüman hakimin vazi­fesidir.

Cariyelere gelince, bu husustaki hükmü alimlerin ağızlarından nak­lettik. Burada tercih olunan allame Ebu Hayyanın görüşüdür. Ona göre âyetteki örtünme emri hem müslüman cariyeleri, hem de hür müslüman kadınları İçine alan umumi bir emirdir. Ebu Hayyanın bu .görüşü, namus­ların korunmasını hedef alan şeriatin ruhuna en uygun olan görüştür.

Müslümanların vazifesi, daha sonra örtünmede zorluk çekmemeleri için on yaşına giren kız çocuklarını Örtünmeye alıştırmak olmalıdır. Bu örtünme teklif emri değil, fakat terbiye bakımından gereklidir. Namazda da durum böyledir. Nitekim Resululiah (sav), «Çocuklarınız yedi yaşına girdikleri zaman onlara namazı emredin. On yaşına girdiklerinde namaz kılmazlarsa onları dövün.» [59] buyurmuştur.

İkinci Hüküm: Örtünmenin Şekil Nedir?
Allahu taala mümin kadınlara, iffet ve haysiyetlerinin korunması için yabancı erkekler karşısında uzun bir örtü İle elbiselerinin üzerinden Ör­tünmelerini emretmiştir. Alimler bu tesettürün nasıl olacağı hususunda İhtilaf ederek birkaç görüşe ayrılmışlardı:

1- Taberî İbni Sirinden şöyle rivayet eder: «Abid es-Selmani (ra)ye «...dış elbiselerinden üstlerine giymelerini söyle.» âyetinin mana­sını sordum. Büyük bir çarşaf alarak onunla bütün vücudunu örttü. Başını ta kaşlarına kadar kapattı. Yüzünü de tamamen kapattı. Yalnız sol gözü­nü açık bıraktı. Böylece âyeti fiilî olarak tefsir etti.»[60]

2- Taberî ve Ebu Hayyan ibni Abbas (ra)tan şöyle rivayet etmişler­dir: «Kadın cilbabını alnının üzerine İndirir ve oradan sıkar. Alttan da bur­nunun üzerine kadar kapatır. Yalnız gözleri dışarda kalmalıdır. Yüzünün kalan kısmı ile göğsünü tamamen kapatmalıdır.» [61]

3- Yüzü örtmenin keyfiyeti hakkında Süddîden şöyle rivayet edil­miştir: «Örtü, kadının sol gözü hariç bütün yüzünü kapatmalıdır.» Ebu Hayyan şöyle der: «Endülüsteki adet de Süddinin tarif ettiği gibi idi. Ka­dın bütün vücudunu Örter, yalnız tek gözü açıkta kalırdı.» [62]

4- Abdürrezzak ve bir cemaatin rivayetine göre müminlerin annesi Ümmü Seleme (ra) şöyle demiştir: «Bu âyetin nüzulünden sonra ensarî kadınları siyah çarşaflara büründüler. Sanki hepsinin başına birer karga konmuştu.» [63]

Üçüncü Hüküm: Kadına Yüzünü Örtmesi Farz mıdır?
Nur Suresinin tefsirinde geçtiği gibi, kadının ziynetlerini mahremle­rinden başkasına göstermesi haramdır. Zira Allahu teala, «Ziynet (mahal)-lerini kendi kocalarından, yahut kendi babalarından, yahut kocalarının ba­balarından, yahut kendi oğullarından, yahut kocalarının oğullarından, ya­hut kendi biraderlerinden, yahut kendi biraderlerinin oğullarından, yahut kızkardeşlerinîn oğullarından, yahut kendi kadınlarından, yahut kendi ellerindeki memlukelerden, yahut erkeklerden yana İhtiyacı olmayan (yont erkeklikten kalmış bulunan) hizmetçilerden, yahut henüz kadınların giril yerlerine muttali olmayan çocuklardan başkasına göstermestnler. Gizleye­cekleri ziynetleri bilinsin diye ayaklarım da vurmasınlar.» (Nur: 31) buyur­muştur. Yüz, ziynetin ve güzelliğin aslı, fitnenin kaynağı olduğu için onun da yabancılara karşı örtülmesi zaruridir.

Yüzün avret olmadığını söyleyenler ise[64], bunu iki şarta bağlamış­lardır. Bu şartlardan birisi, yüzün tabii durumunda bulunması (yani mak­yajsız olması), ikincisi, fitneden emin olunmasıdır. Şayet yüzün acıtması fitneye sebeb oluyorsa açılması haramdır. Şüphesiz asrımızda fitneden emin olunamaz. Bunun için müslüman bir kadının şerefini korumak için yüzünü örtmesi farzdır. Bu husustaki şeri delilleri Nur Suresinin tefsirin­de beyan ettik. Ancak buraya bozt müfessirierin yüzün Örtülmesinin farz olduğu hususundaki görüşlerini ilave edeceğiz.


 
T

Tevhid_Nur

Misafir
Müfessirierden bir zümre yüzün örtülmesinin farz olduğuna kaildirler:

1- İbni Cevzî, «...Dış elbiselerinden üstlerine giymelerini söyle.» âyetinin tefsirinde İbni Kuteybeden naklen şöyle der: «Başlarını ve yüz­lerini Örtünmelerini söyle ki onların hür oldukları bilinsin. Âyetteki «cela-bib» kelimesinden maksat da, normal elbiselerin üzerini kapatacak ve vü-cud hatlarını göstermeyecek bir örtüdür.» [65]

2- Ebussuud Efendi: «Cilbabtan maksat, çok geniş ve uzun bir örtüdür. Kadın bununla başını örttüğü gibi yüzünü ve göğsünü de örterek ayaklarına kadar salar. Buna göre âyetin manası, «Kadınlar dışarıya veya yabancı bir erkeğin karşısına çıkacakları zaman bu örtüyle yüzlerini ve bütün vücudlarını Örtsünler.» olur. Süddî de âyetin tefsirinde, «Kadın al­nını ve yüzünü örter. Yalnız birtek gözü açtk ıkalır.» demiştir.» [66]

3- Ebu Hayyan: «...Dış elbiselerinden üstlerine giymelerini söyle.» âyeti tepeden tırnağa kadar bütün vücudun örtülmesini emreder. Veya âyetteki «üstleri» kelimesinden maksat yalnız yüzlerdir. Yani âyet yüz­lerin örtülmesini emretmektedir. Çünkü cohillyet devrinde hür kadınlar zaten yüzleri hariç bütün vücudlarını (saçları dahil) Örtmekteydiler.»

4- Cessas: «...Dış elbiselerinden üstlerine giymelerini söyle.» âye­ti, genç kadınları yabancı erkeklere karşı yüzlerini örtmeleri gerektiğine delalet ediyor. Kadınlar dış örtülerine bürünmelidirler ki kötü niyetli kim­seler onlardan birşey umarak eziyet etmesinler.» [67]

5- Celaleyn: «Celabib», cilbabın çoğuludur. Cilbab İse, »kadının bütün vücudunu kapatan örtüdür. İbni Abbas (ra), «Hür olduklarının bilin­mesi ve iffetlerinin korunması için mümin kadınlara bir gözleri hariç bü­tün baş ve yüzlerini örtmeleri emredilmiştir.» demiştir.» [68]

6- Taberî, İbni Sirlnden şöyle nakleder: «Abide es-Selmanî (ra)den, «...Dış elbiselerinden üstlerine giymelerini söyle.» âyetinin manasını sordum. Büyük bir çarşaf alarak onunla bütün vücudunu Örttü. Başını ta kaşlarına kadar kapattı. Yüzünü de tamamen kapattı. Yalnız sol gözünü açık bıraktı. Böylece âyeti fiili olarak tefsir etti. Bunun benzeri İbni Ab-bas (ra)tan da nakledilmiştir» [69]

Bu ve bunların emsali nakiller İle meşhur müfessirlerfn kavilleri, kadın­ların yabancı erkekler karşısında ve dışarıda yüzlerini örtmelerinin farz olduğuna açıkça delalet etmektedir. Ancok birkaç istisnaî durumda yüz açılabilir. Bunlardan birisi, sünnet vechile ile evlenmk isteyen bir erkek talib olduğu kadının yüzüne bakabilir. Bir de kadın, hac ihramına girdiği zaman yüzünü örtmez. Çünkü bu İbadet zamanıdır ve fitne sözkonusu olamaz. Kadının hacda yüzünü açması başka hallerle kıyas edilemez.

Gü­nümüzde bazı cahiller, «Madem ki kadın ihramlı iken yüzünü kapatmıyor, öyleyse diğer zamanlarda da yüzünü açabilir. Çünkü yüz avret değildir.» diyorlar. Bu İddia İslâm fıkhını bilmeyenlerin sözüdür. Selef-İ salihinin hayatım, sahabl ve tabiinin kadınlarının yaşayışlarını ve İslâmın altın dev­rindeki kadınların örtünmelerini, korunmalarını inceleyen, araştıran herkes, yüzün avret olmadığını .açılmasının mubah olduğunu söyleyenlerin hata ettiklerini kesin olarak anlar.

Bu İddiacılar, yüzün avret olmadığını söyleyerek müslümon kadına yüzünü açmasını tavsiye ederler. Kendi zanlanna göre böylece ilmi kstmetmenln günahından da kurtulmuş olmaktadırlar. Halbuki yüzün avret olmadığını İlk defa ortaya atanlar din düşmanları olmuştur. Bu din düş­manları tedrici olarak müslüman kadınları şerî hicabından çrkararak İs-lâmın içine fitne salmaya ve dini yıkmaya çalışmışlardır. «İnna lllloh v» Inna lleyhl ractun.»

Dördüncü Hüküm: Şer’i Örtünmenin Şartları?
Şerî örtünmenin zaruri şartları vardır. Bunları şöyle sıralayabiliriz:

1- Örtü, bütün vücudu örtmelidir. Zira Allahu taala, Dış elbise­lerinden üstlerine giymelerini söyle.» buyurmuştur. Cilbab, bütün vücudu örten bir elbise, bir Örtüdür. «YÜdnlne», klna kökünden gelen bir fiildir. İdna elbiseyi, örtüyü aşağıya doğru salıvermektir. Buna göre şerî Örtünme, vücudun tamamını örtmektir.

2- Örtü, alttaki elbiseyi gösterecek kadar İnce olmamalıdır. Zira hicabtan maksat gizlemektir, ince örtü. alttaki elbisenin görünmesini ön­leyemez. Bakışlara da mani olamaz. Nitekim Hz. Ayşe, «Ebubekir Sıddıkın kızı Esma üzerinde İnce bir elbise İle Resulullah (sav)ın yanına gelince Resulutlah (sav} ondan yüzünü çevirdi.» [70]

3- Örtünün kendisi bir ziynet olmamalı ve cazibeli renkli kumaşlar kullanılmamalıdır. Zira Allahu taala, «Ziynetlerini açmasınlar. Bunlardan görünen kısım müstesna.» buyurmuştur. Ayetteki «görünen kısımdan maksat, kasıtsız olarak görünen kısımdır. Eğer üstten örtülecek örtünün kendisi ziynet sayılabilecek renk ve görünüşte olursa ona hicab denile­mez. Böyle bir örtüyle Örtünme de caiz değildir. Zira Örtünmekten maksat, ziynetlerin yabancılar tarafından görülmesini önlemektir.

4- Örtü, vücud hatlarını belli edecek ve fitneye sebeb olocak kadar dar olmamalıdır. Zira Resulullah (sav), «İki sınıf insan vardır ki onlar ce­hennem ehlidirler. Sığırların kuyruğuna benzer sopalarla halkı döğenler ve vücud hatlarını tamamiyle belli edecek elbise giyen kadınlar. Ki bun­lar bu elbiselerle erkeklerin kalblerlni çelmek İçin gezerken kırıtarak yü­rürler. Saçlarını da deve hörgüçlerine benzetirler. Onlar cennete gireme­yecekleri gibi çok uzaklardan duyulabllen cennet kokusunu bile duyamaz­lar.» buyurmuştur. Hadisin diğer bir rivayetinde de, «Cennetin kokusu beş-yüz yıllık yoldan geldiği halde onlar kokloyamazlar. [71] buyurulmuştur.

Hadisteki «kasiyatün ariyamın manası, «sureten giyinik fakat hakikatta çıplaktırlar» demektir. Çünkü onlar öyle ince ve dar giyiniyorlar ki, elbise ne avretlerini, ne de vücudlarını örtmektedir. Bu hadis de Resullullah (sav)ın mucizelerinden birisidir. Çünkü kendisinden blndörtyüz sene son­ra geleceği tasvir etmiştir.

5- Örtüden güzel koku gelmemelidir. Çünkü güzel koku, erkekleri İğ­fal eder. Zira Resulullah (sav), «Harama bakan göz zanidlr. Güzel koku sürünerek erkeklerin arasına çıkan kadın da.» buyurmuştur. Diğer bir riva­yette de, «Bir kadın güzel .koku sürünerek erkeklerin arasından geçer ve erkekler o kokuyu alırlarsa o kadın zanidir.» buyurulmuştur.

Musa bin Yesarden şöyle rivayet edilmiştir: «Güzel koku sürünmüş bir kadın geçiyordu. Ebu Hüreyre (ra) ona, «Ey cebbarın annesi nereye gdlyorsun?» dedi. Kadın, «Mescide» cevabını verdi. Ebu Hüreyre (ra), «Sen koku süründün mü?» diye sordu. Kadın, «Evet» dedi. O zaman Ebu Hü­reyre (ra), «Evine dön. Koku gidinceye kadar yıkan. Zira ben Resulullah (sav)tan, «Allıhu taala süründüğü kokuyu etrafa saçan bir kadının nama­zını, dönüp yıkanıncaya kadar kabul etmez.» dediğini işittim.» dedi.» [72]

6- Kadın ne erkek elbisesi giymeli, ne de giydiği elbise erkek el­bisesine benzemelidir. Zira Ebu Hüreyre (ra), «Resulullah kadın elbisesi giyen erkekte erkek elbisesi giyen kadını lanetlemiştir.» demiştir. [73] Di­ğer bir hadiste de Resulullah (sav), «Allahu taala kendilerini kadınlara benzeten erkeklerle erkeklere benzeten kadınları lanetler.» buyurmuştur.

Ayetten alınacak dersler:
1- Örtünmek bütün mümin kadınlara kesin bir farzdır.

2- Resulullah (sav)m zevce ve kızları bütün mümin kadınlara Ör­nek ve önderdir.

3- Örtünün vücudun ziynetlerini ve elbisesini kapatması farzdır.

4- Örtünme müslüman kadına zorluk değil bilakis onun şeref ve haysiyetini korumaktır.

5- Hicab kadınların iffetini koruduğu gibi toplumu da fitne ve fuh­şun yapılmasından korur.

6- Müslüman kadın Allah (cc)ın emirlerine sımsFkı sarıldığı gibi, Islâmın farz ettiği içtimaî edeblerle de edeblenmelidlr.

7- Allahu taala kullarını çok esirgediği için onlara dünya ve ahirette çok hayırlı olan hükümleri emretmiştir.

Ayetteki Teşriî Hikmetler:
Bazı cahiller, İslâmın müslüman kadına örtünmeyi farz kılmadığını, örtünmenin Abbasiler devrinde ortaya çıkan adetlerden biri olduğunu zannetmektedirler. Bu zannın doğrulukla hiçbir İlgisi yoktur. Bu zan ve iddiaları yalnızca şu İki şeye delalet eder. Onlar ya İslâm ve Allah (cc)ın herşeyi acıkca bildiren Kitabından habersiz ve cahildirler veya bu zanları kalblerindekl gizli İslâm düşmanlığından doğmaktadır.

Ben hakla batılın birbirinden ayrılması İçin perdeyi açmak İstiyorum. Herşey ortaya çıksın ki temiz ile pis birbirine karışmasın. Müslümanların gözü sabah uykusundan açılır gibi acıtsın ve hakikati görsünler. Kendile­rini medeniyetin ve İlericiliğin öncüleri sayan bu sapıklar bugün alabil­diğine çoğalmıştır. Ne yazık ki bunların bu zanları kabul görerek ahlakı tahmin edilemeyecek kadar etkilemiş ve bozmuştur. Bunlar ıslah adına bozuyor, yapmak adına da yıkıyorlar. Bunlar kendilerini rslohcı olarak em­poze ederek, İlim ve kültür adına konuşarak halkı iğfal ediyorlar.

Ben şimdi kadınların örtünmesi hususundaki âyetleri aşağıya alıyo­rum :

1- «(Vekar İle) evlerinizde oturun. Evvelki cahillyet (devri kadınla­rının kınla doküle, süslerini göstere göstere) yürüyüşü gibi yürümeyin.» {Ahzab: 33).

2- «Birde onun zevcelerinden lüzumlu birşey istediğiniz vakit parde ardindan İsteyin onlardan. Bu, hem sizin kalblerlnlz, hemde onların kalblerl İçin daha temizdir.» (Ahzab: 53).

3- «Ey peygamber, zevcelerine, kızlarına ve müminlerin kadınlarına dış elbiselerinden üstlerine giymelerini söyle. Bu, onların tanınıp «a edH-memelerine daha uygundur. Allah çok yarlığavıcıdır, çok esirgeyicidir.» (Ahzab: 59).

4- «Mümin kadınlara da söyle: Gözlerini (harama bakmaktan) ta­kınsınlar, ırzlarını korusunlar. Ziynetlerini açmasınlar. Bunlardan görünen kısmı müstesna Başörtülerini yakalarının üstünü (kapayacak surette) koysunlar.

Ziynet (mahal)lerini kendi kocalarından, yahut kendi babalarından, yahut kocalarının babalarından, yahut kendi oğullarından, yahut kocaları­nın oğullarından, yahut kendi biraderlerinden, yahut kendi biraderlerinin oğullarından, yahut kızkardeşlerinln oğullarından, yahut kendi kadınların­dan, yahut kendt ellerindeki memlukeferden, yahut erkeklerden yana İhti­yacı olmayan (yani erkeklikten kalmış bulunan) hizmetçilerden, yahut he­nüz kadınların gizil yerlerine muttali olmayan çocuklardan başkasına, göstermesinler. Gizleyecekleri ziynetleri bilinsin diye ayaklarını da vurmasın­lar. Hepiniz Allaha tövbe edin ey müminler. Takt korktuğunuzdan emin, umduğunuza nail olasınız.» (Nur: 31)

Bu âyetler kesin biçimde müslüman kadınların örtünmesinin farz oldu­ğunu ve tesettürün Abbasiler devrinde ortaya çıktığı iddiasının asılsızlığını ortaya koymaktadır. Zira yalanın ipi çok kısadır. Bu âyetlerin ışığında an­lıyoruz ki kadınların örtünmesinden maksat, bütün şüpheli yolları kesmek, erkek ve kadınların kalblerinde dolaşan vesveseyi bertaraf etmektir. Al-lahu. taala bu hususta, «Bu hem sizin kalblerlnlz, hem onların katbteri İçin daha temizdir.» buyurmuştur.

İslâmın birinci hedefi kadının şerefini, iffetini korumaktır. Şunu unut­mamak gerekir ki, imanları zayıf, kalblerl hasta olan kimseler kadınlar hak­kında kötü düşünürler. Bunlar kadınların haysiyet ve şereflerini ortadan kaldırdıktan sonra gizil emellerine ulaşmayı tasarlarlar.
 
T

Tevhid_Nur

Misafir
Hiç şüphe götürmeyecek şekilde açıktır ki, kadınlar tesettürden uzak­laştıkça evlenmeler azalmış, genç çiftler arasında geçimsizlik ve boşan­malar çoğalmıştır. Birçok genç erkek ve kadın evlenmekten imtina et­mektedir.

Çünkü beşeri arzularını hiç yorulmadan, çalışmadan, fazla bir para harcamadan istedikleri an tatmin yollarını buluyorlar. Şüphesiz bun­ların artık evlenmeye ihtiyaçları kalmıyor. Bu da toplumları çöküş tehlikesi İle karşı karşıya bırakmaktadır. Zira açıktır ki ailelerin yıkılması, çiftlerin birbirine hıyaneti, kadınların süslenip püslenerek sokaklarda açık saçık gezmelerinden kaynaklanmaktadır.

Seyyid Sabık, Fıkhüs-Sünne isimli kitabında şöyle der: «İnsanı hay­vandan ayıran en önemli şey İnsanların giyinmesidir. Çünkü Atlahu taala, «Ey Ademoğulları, size (şeytanın açmak İstediği) çirkin yerlerinizi örtecek bir libas, bir de giyip süsleneceğiniz bir libas İndirdik.

Takva libası ise, o, daha hayırlıdır. Bu (libasların indirilmesi) Al ta hin (fazi ve rahmetine dela­let eden) âyetlerindendir. Taki (insanlar) iyice düşünsünler.» (Araf: 26) buyurmuştur. Elbise ve ziynetler medeniyetin sembolleridir. Açık saçikM ise insanları ibtidat hayata döndürerek insanlıktan çıkarır.

Zira kadının malik olduğu en değerli şey iffet, haya ve takvadır. Bunları korumak İse kadının insan oluşunun en yüksek işaretidir. İsiâm toplumunda bir kadının serbestçe açılıp saçılması doğru değildir. Zira kadının böyle dolaşması, biryerde erkeklerin zevk ve eğlence vasıtası haline gelmelerine sebeb otu-yor. Artık kadınlık hüviyetini kaybediyor.» [74]

Kadın Hürriyetine Dair:
Amerikalı kadın yazar Elisyan Stanbori, Mısırda bir ay kaldıktan son­ra Kahirede yayınlanan El-Cumhuriye gazetesinde şunları yazmıştır:

«Arap toplumu kamil ve salim bir toplumdur. Bu toplumun gençlerini makul ölçüler içerisinde geleneklerine bağlı tutması lazımdır. Çünkü bu toplum Avrupa ve Amerika toplumuna benzememektedir. Zira müslümanlarda atalardan devralınan birtakım gelenekler kadının hayatını sınırla­makta, anne babaya karşı saygı icabettirmektedir. Bundan daha önemlisi de Avrupa ve Amerikada aile ve toplum hayatını tehdit eden kadın-erkek İlişkilerini yasaklamaktadır.

«Arap toplumunun bilhassa genç kızlar için vazettiği kayıt ve nizam­lar son derece faydalıdır. Bunun İçin ben size ahlak ve geleneklerinize sımsıkı sarılmanızı öğütlerim. Kadınlarla erkeklerin karışmalarına mani olun. Bilhassa genç kızlarınızı tarihten devraldığınız terbiye kuralları İle yetiştirin. Bu, Avrupa ve Amerikada olduğu gibi kadınların heryere ser­bestçe girip çıkmasından daha hayırlıdır. Hem sizin için, hem İnsanlık için daha hayırlıdır.

«Amerikanın son derece büyük bir toplum olması, birbirine yabancı kadın ve erkeklerin hiçbir evlilik bağı olmadan münasebet kurmalarına sebeb olmuştur. Bu başıboşluk, bir yandan hapishanelerin ve akıl hasta­nelerinin dolmasına, bir yandan da yirmi yaşın altındaki kızların barlarda, pavyonlarda, randevu evlerinde erkeklere satılmalarına yol açmıştır, işte bu bizim gençlere verdiğimiz hürriyetten doğmaktadır.

Avrupa ve Amerika toplumlarında kadınlarla erkeklerin iç içe yaşaması, kadınlara verilen aşırı hürriyet aile düzenini tehdit ettiği gibi ahlak ve fazileti de sarsmaktadır. Çünkü daha yirmisine basmamış bir genç kız hürriyet, medeniyet ve herşeyin serbestliği adına içki içiyor, uyuşturucu maddeler kullanıyor, hatta annesinin bilgisi altında istediği erkekle flört ediyor. Öyle ki, birkaç daki­kada evleniyor, birkaç saat sonra da ayrılıyor.» [75]

İşte Amerikalı bir kadın yazarın görüşü bu. Bu yazı açıkça gösteri­yor ki, islâmın düşmanları dahi tarafsız bir gözle baktıkları zaman Islâ-mın üstünlüğünü görüyor ve kabul ediyorlar.

Biblografya:
[58] Ebu Hayyan. age, C. 7. S. 250. 326.
[59] Sünen kitapları.
[60] Taberi, Hazin, el-Cemel, Celaleyn Haşiyesi.
[61] Ebu Hayyan, age. C. 7, S. 250.
[62] Ebu Hayyan, age, C. 7, S. 250.
[63] Cessas.age. C. 3. S. 372.
[64] Bu husustaki tafsilat 46- Derstedir.
[65] İbni Cevzi, age. C. 6. S. 422.
[66] Ebussuud. C. 6. S. BOl (RazI kenarında).
[67] Cessas, age. C. 3, S. 372.
[68] Celaleyn. C. 2.
[69] Taberi. Tefsir. C. 22.
[70] Ebu Davud.
[71] Müslim.
[72] Tergib ve Terhib. C. 3. S. 65.
[73] Ebu Davud, Nesai. Tahricüs-Sünen, C. 6. S. 57.
[74] Seyyid Sabık. Fıkhüs-Sünne. C. 2, S. 209.
[75] El-Cumhuriye. 8 Ocak 1962. 334.
 
Üst