T
Tevhid_Nur
Misafir
57. DERS İSLÂM`DA KADININ ÖRTÜNMESİ
59- Ey peygamber, zevcelerine, kızlarına ve müminlerin kadınlarına dış elbiselerinden üstlerine giymelerini söyle. Bu, onların tanınıp eza edilmemelerine daha uygundur. Allah çok yarfıgayıcıdır, çok esirgeyicidir.
Âyetin Lafzî Tahlili:
(Ezvâcike): Ezvac, zevcin çoğuludur. Zevç, evli çiftten her birisine verilen isimdir. Âyetteki zevceler, Resulullah (sav)ın hanımlarıdır.
(Yüdnîne): Atarlar, örterler.
(Celâbibihînne): Celabib, cilbabın çoğuludur. Çilbab, bütün vücudu Örten elbiseye denir.
(Ednâ): En yakın dernektir.
Âyetin İcmali Manası:
Allahu taala. sevgili peygamberine, bütün İslâm ümmetini, İslâm adabına, İslâmın gelirmiş olduğu faziletli ahlaka ve hikmetli tanzimata, ferdin salahı ve cemiyetin saadetini temin için, çağırmasını emretmiştir. Bunlar* dan biri de müslüman aileye taalluk eden İçtimaî nizamdır ki, kadının ör-tünmesldir. Bu örtünme müslüman kadına farzdır. Çünkü onunla şerefini, namus ve İffetini yaralayıcı gözlerden, hasta kişilerden korumuş olur.
Bu hususta Allahu taala sevgili Peygamberine şöyle hitap etmektedir: Ey peygamber, Allah (cc)ın emirlerini mümin kullarına ilet ve evvela bu emirleri kendinde uygula. Müminlerin anneleri olan temiz zevcelerine, faziletli kızlarına, İslâmın getirmiş olduğu örtünme şekliyle örtünmelerini, erkeklerin bakışlarından korunmalarını emret. Evvela bunlar Örtünsünler ki diğer kadınlara iffet ve örtünmede örnek olsunlar. Hiçbir fasık ve facir de onları görmesin.
Örtünmeyi bütün mümin kadınlara da emret. Onlar do güzelliklerini, ziynetlerini örtecek bir dış elbise giysinler. Bu elbise ile bütün İnsanların dillerinden, gözlerinden uzaklaşsınlar, kendilerini korusunlar. Bu örtüle-rlyle yüzlerini ve diğer vücud azalarının tamamını kapatsınlar. Böylece cariyelerden ve ahlaksız kadınlardan seçilsinler, Garazkar kimselere hedef olmasınlar, facir kadınlardan da uzak olsunlar. Hioklmse onlara kötülük ve fenalık düşünemesln.
Mümin kadınların örtüleri, iffet ve namuslarını korumaya en büyük sebebtlr. Arttk onlardan kalbi bozuk kimseler de birşey umamozlar. Allahu taala emirlerini yerine getirene mağfiret eder, O, bütün kullarına da ençok merhamet edendir. Onlara ancak dünyada selamete, ahirette saadete vesile olarak şeyleri emreder.
Âyetin Tefsirindeki İncelikler:
Birinci İncelik: Allahu taala örtünme emrine evvela Resulullah (sav)ın zevceleri ve kızları ile başlamıştır. Bu, onların diğer kadınların Önderi ve İmtisal numunesi olduklarını göstermektedir. Diğer kadınlar onlara uyacakları İçin uygun olan da şerî emirlere, hükümlere Önce onların sarılmaları, aynen yerine getirmeleridir. Zira bir davetin etkili olabilmesi İçin da-vetci, tezlerin) Önce kendinde ve aile efradında tatbik etmelidir. İşte bu hususta da etbettekl Resulullah (sav)tn zevceleri ve kızlarının önder ve öncü olmaları gerekir. Bunun için Allahu taala peygamberine -kadınların Örtünmesini vahyederken âyetin başında evvela kendi zevce ve kızlarını zikretmiştir.
İkinci incelik: Hicab âyeti, kadınların avret mahallerini örtmeleri İstikrar kazandıktan sonra nazil olmuştur, öyleyse bu âyette emrolunan tesettür, daha önce farz kılman setr-i avretten başka ve fazla bir örtünmedir. Bunun İçindir ki, bütün müfessirfer, tabirleri değişik de olsa mefhumda birleşerek âyetteki «cilbabnton maksadın kadının elbiseleri üzerine giyilen ve bütün vücudu örten bir örtü, elbise olduğunda ittifak etmişlerdir. Bu sebeble zamanımızda kadınların çarşaf denilen bir örtü veya onun benzeri bir örtü ile örtünmeleri gerekmektedir. Âyetteki «cllbab»tan maksat, bazı cahillerin sandıkları gibi setr-l avret değildir.
Üçüncü İncelik: Âyetteki «Zevcelerine, kızlarına ve müminlerin kadınlarına...» ifadesindekl tafsilat, hicabın yalnız Resulullah (sav)ın zevcelerine farz olduğunu iddia edenlerin iddialarını açıkça reddetmektedir. Çünkü âyetteki «müminlerin kadınlarına» İfadesi, örtünmenin bütün mümin kadınlara emredildiğine, onların da bu umumi hitaba dahil olduklarına kesfn bir şekilde delalet etmektedir. Bu sarih emir karşısında nasıl olur da müslüman kadınların örtünmesinin farz olmadığı İddia edilebilir?
Dördüncü incelik: «Bu onlann tanınıp e2a edilmemelerine daha uygundur.» âyetinde hicabın farziyetinin hikmeti beyan edilmektedir. Şerî hükümlerin hepsinde meşru hikmetler vardır. İşte kadınların örtünmelerln-deki hikmet de hem onların namuslarının, hem de cemiyetin korunmasıdır.
Müfessirlerin cumhuruna göre, âyetteki «tanınıp» kelimesinden maksat, hür kadın olduklarının anlaşılması, köle ve cariyelerden temyiz edilmeleridir.
Ebu Hayyan, bu hususta cumhurun görijünden başka bir görüşü tercih etmiştir. Ona göre âyetteki örtünme emri ister hür, ister cariye olsun bütün müslüman kadınlaradır. «Bu, onların tanınıp eza edilmemelerine daha uygundur.» âyetini de, «Namus ve iffetle tanınsınlar kî, fasit kimseler onlardan birşey beklemesinler.» şeklinde tefsir etmektedir. Ebu Hayyanın görüşünü Bahr-I Muhiddeki ifadeleriyle aynen aktarıyoruz:
«Ayetteki «müminlerin kadınları» ifadesinin zahiri, hür kadınları da cariyeleri de içine almaktadır. Cariyeler için fitne tehlikesi daha çoktur. Çünkü onlar hür kadınlara nisbetle dışarıda daha çok bulunurlar. Cariyeler «müminlerin kadınları» ifadesinin kapsamından çıkarabilmek için cok açık bir delil lazımdır.
Böyle bir delil olmadığına göre onların da örtünmeleri lazımdır. «Bu, onlann tanınıp eza edilmemelerine daha uygundur.» âyetinden maksat, «Onlar Örtüleri sebebiyle iffetli olarak tanınırlar. Bu sebeble hiçkimse onlara dokunamaz.» demektir. Çünkü hiçklmse mütesettir bir kadına bakamaz, kendisinde böyle bir cesaret bulamaz. Ama kadın açık olursa, ona herkes bakar, çıtlatma yoluyla da olsa arzularını duyurmaya çalışır. Çünkü o, açıklığı ile kendisini teşhir etmektedir.* [58]
Bu görüşü Ebu Hayyan"ın çok keskin ve isabetli bir görüşe sahip olduğunu göstermektedir. Biz de Ebu Hayyanın görüşünü tercih ediyoruz. Zira tesettürden maksat budur. Ayrım yapılmadan hür ve cariye mümin kadınların kapanmasıdır.
Âyetteki Şer’i Hükümler:
Birinci Hüküm: Örtünmek Bütün Kadınlara Farz mıdır?
Âyeti kerimenin zahiri, hicabın mükellef olan müslüman, hür ve baliğ bütün kadınlara farz olduğuna delalet eder. Çünkü Allahu taala, «Ey peygamber, zevcelerine, kızlarına ve müminlerin kadınlarına dış elbiselerinden üstlerine giymelerini söyle.» buyurmuştur, öyleyse kafir kadınlara hicab farz değildir. Çünkü onlar Islâmın feri hükümleriyle mükellef değildirler. Üstelik bize onları kendi başlarına bırakmamız emredilmiştir. Hicab (örtünme) bir İbadettir. Çünkü bunda Allah (cc)ın emrine İmtisal vardır.
Örtünmek müslüman bir kadına namaz ve oruç gibi farzdır. Bu yüzden müslüman bir kadın örtüyü inkaren terk ederse mürted olur, İslâmdan çıkar. Fakat inkar etmeden sırf bozuk bir cemiyete uyarak terkederse mürted değil, asi olur. Bu hareketiyle Kuranın âyetlerine muhalefet etmiş olur. Zira Allohu taala, «Evvelki cahllryet (devri kadınlarının kınla döküte, süslerini göstere göstere) yürüyüşü gibi yürümeyin.» (Ahzab: 33) buyurmuştur.
Şu var ki, her nekadar Örtünmekle mükellef olmasa da gayri müsllm bir kadının cemiyeti bozacak bir şekilde ortalıkta dolaşmasına İzin verilemez. Şimdi gördüğümüz gibi öyle İçtimaî edebler vardır ki, onlara uymak herkes için farzdır. Cemiyeti fenalıklardan korumak bakımından bu İçtimaî edeblerde müslümanlar ile gayri müslimler eşittirler. Bu içtimaî edebler İslâmın şeri siyasetidir ki bunları uygulamak müslüman hakimin vazifesidir.
Cariyelere gelince, bu husustaki hükmü alimlerin ağızlarından naklettik. Burada tercih olunan allame Ebu Hayyanın görüşüdür. Ona göre âyetteki örtünme emri hem müslüman cariyeleri, hem de hür müslüman kadınları İçine alan umumi bir emirdir. Ebu Hayyanın bu .görüşü, namusların korunmasını hedef alan şeriatin ruhuna en uygun olan görüştür.
Müslümanların vazifesi, daha sonra örtünmede zorluk çekmemeleri için on yaşına giren kız çocuklarını Örtünmeye alıştırmak olmalıdır. Bu örtünme teklif emri değil, fakat terbiye bakımından gereklidir. Namazda da durum böyledir. Nitekim Resululiah (sav), «Çocuklarınız yedi yaşına girdikleri zaman onlara namazı emredin. On yaşına girdiklerinde namaz kılmazlarsa onları dövün.» [59] buyurmuştur.
İkinci Hüküm: Örtünmenin Şekil Nedir?
Allahu taala mümin kadınlara, iffet ve haysiyetlerinin korunması için yabancı erkekler karşısında uzun bir örtü İle elbiselerinin üzerinden Örtünmelerini emretmiştir. Alimler bu tesettürün nasıl olacağı hususunda İhtilaf ederek birkaç görüşe ayrılmışlardı:
1- Taberî İbni Sirinden şöyle rivayet eder: «Abid es-Selmani (ra)ye «...dış elbiselerinden üstlerine giymelerini söyle.» âyetinin manasını sordum. Büyük bir çarşaf alarak onunla bütün vücudunu örttü. Başını ta kaşlarına kadar kapattı. Yüzünü de tamamen kapattı. Yalnız sol gözünü açık bıraktı. Böylece âyeti fiilî olarak tefsir etti.»[60]
2- Taberî ve Ebu Hayyan ibni Abbas (ra)tan şöyle rivayet etmişlerdir: «Kadın cilbabını alnının üzerine İndirir ve oradan sıkar. Alttan da burnunun üzerine kadar kapatır. Yalnız gözleri dışarda kalmalıdır. Yüzünün kalan kısmı ile göğsünü tamamen kapatmalıdır.» [61]
3- Yüzü örtmenin keyfiyeti hakkında Süddîden şöyle rivayet edilmiştir: «Örtü, kadının sol gözü hariç bütün yüzünü kapatmalıdır.» Ebu Hayyan şöyle der: «Endülüsteki adet de Süddinin tarif ettiği gibi idi. Kadın bütün vücudunu Örter, yalnız tek gözü açıkta kalırdı.» [62]
4- Abdürrezzak ve bir cemaatin rivayetine göre müminlerin annesi Ümmü Seleme (ra) şöyle demiştir: «Bu âyetin nüzulünden sonra ensarî kadınları siyah çarşaflara büründüler. Sanki hepsinin başına birer karga konmuştu.» [63]
Üçüncü Hüküm: Kadına Yüzünü Örtmesi Farz mıdır?
Nur Suresinin tefsirinde geçtiği gibi, kadının ziynetlerini mahremlerinden başkasına göstermesi haramdır. Zira Allahu teala, «Ziynet (mahal)-lerini kendi kocalarından, yahut kendi babalarından, yahut kocalarının babalarından, yahut kendi oğullarından, yahut kocalarının oğullarından, yahut kendi biraderlerinden, yahut kendi biraderlerinin oğullarından, yahut kızkardeşlerinîn oğullarından, yahut kendi kadınlarından, yahut kendi ellerindeki memlukelerden, yahut erkeklerden yana İhtiyacı olmayan (yont erkeklikten kalmış bulunan) hizmetçilerden, yahut henüz kadınların giril yerlerine muttali olmayan çocuklardan başkasına göstermestnler. Gizleyecekleri ziynetleri bilinsin diye ayaklarım da vurmasınlar.» (Nur: 31) buyurmuştur. Yüz, ziynetin ve güzelliğin aslı, fitnenin kaynağı olduğu için onun da yabancılara karşı örtülmesi zaruridir.
Yüzün avret olmadığını söyleyenler ise[64], bunu iki şarta bağlamışlardır. Bu şartlardan birisi, yüzün tabii durumunda bulunması (yani makyajsız olması), ikincisi, fitneden emin olunmasıdır. Şayet yüzün acıtması fitneye sebeb oluyorsa açılması haramdır. Şüphesiz asrımızda fitneden emin olunamaz. Bunun için müslüman bir kadının şerefini korumak için yüzünü örtmesi farzdır. Bu husustaki şeri delilleri Nur Suresinin tefsirinde beyan ettik. Ancak buraya bozt müfessirierin yüzün Örtülmesinin farz olduğu hususundaki görüşlerini ilave edeceğiz.
59- Ey peygamber, zevcelerine, kızlarına ve müminlerin kadınlarına dış elbiselerinden üstlerine giymelerini söyle. Bu, onların tanınıp eza edilmemelerine daha uygundur. Allah çok yarfıgayıcıdır, çok esirgeyicidir.
Âyetin Lafzî Tahlili:
(Ezvâcike): Ezvac, zevcin çoğuludur. Zevç, evli çiftten her birisine verilen isimdir. Âyetteki zevceler, Resulullah (sav)ın hanımlarıdır.
(Yüdnîne): Atarlar, örterler.
(Celâbibihînne): Celabib, cilbabın çoğuludur. Çilbab, bütün vücudu Örten elbiseye denir.
(Ednâ): En yakın dernektir.
Âyetin İcmali Manası:
Allahu taala. sevgili peygamberine, bütün İslâm ümmetini, İslâm adabına, İslâmın gelirmiş olduğu faziletli ahlaka ve hikmetli tanzimata, ferdin salahı ve cemiyetin saadetini temin için, çağırmasını emretmiştir. Bunlar* dan biri de müslüman aileye taalluk eden İçtimaî nizamdır ki, kadının ör-tünmesldir. Bu örtünme müslüman kadına farzdır. Çünkü onunla şerefini, namus ve İffetini yaralayıcı gözlerden, hasta kişilerden korumuş olur.
Bu hususta Allahu taala sevgili Peygamberine şöyle hitap etmektedir: Ey peygamber, Allah (cc)ın emirlerini mümin kullarına ilet ve evvela bu emirleri kendinde uygula. Müminlerin anneleri olan temiz zevcelerine, faziletli kızlarına, İslâmın getirmiş olduğu örtünme şekliyle örtünmelerini, erkeklerin bakışlarından korunmalarını emret. Evvela bunlar Örtünsünler ki diğer kadınlara iffet ve örtünmede örnek olsunlar. Hiçbir fasık ve facir de onları görmesin.
Örtünmeyi bütün mümin kadınlara da emret. Onlar do güzelliklerini, ziynetlerini örtecek bir dış elbise giysinler. Bu elbise ile bütün İnsanların dillerinden, gözlerinden uzaklaşsınlar, kendilerini korusunlar. Bu örtüle-rlyle yüzlerini ve diğer vücud azalarının tamamını kapatsınlar. Böylece cariyelerden ve ahlaksız kadınlardan seçilsinler, Garazkar kimselere hedef olmasınlar, facir kadınlardan da uzak olsunlar. Hioklmse onlara kötülük ve fenalık düşünemesln.
Mümin kadınların örtüleri, iffet ve namuslarını korumaya en büyük sebebtlr. Arttk onlardan kalbi bozuk kimseler de birşey umamozlar. Allahu taala emirlerini yerine getirene mağfiret eder, O, bütün kullarına da ençok merhamet edendir. Onlara ancak dünyada selamete, ahirette saadete vesile olarak şeyleri emreder.
Âyetin Tefsirindeki İncelikler:
Birinci İncelik: Allahu taala örtünme emrine evvela Resulullah (sav)ın zevceleri ve kızları ile başlamıştır. Bu, onların diğer kadınların Önderi ve İmtisal numunesi olduklarını göstermektedir. Diğer kadınlar onlara uyacakları İçin uygun olan da şerî emirlere, hükümlere Önce onların sarılmaları, aynen yerine getirmeleridir. Zira bir davetin etkili olabilmesi İçin da-vetci, tezlerin) Önce kendinde ve aile efradında tatbik etmelidir. İşte bu hususta da etbettekl Resulullah (sav)tn zevceleri ve kızlarının önder ve öncü olmaları gerekir. Bunun için Allahu taala peygamberine -kadınların Örtünmesini vahyederken âyetin başında evvela kendi zevce ve kızlarını zikretmiştir.
İkinci incelik: Hicab âyeti, kadınların avret mahallerini örtmeleri İstikrar kazandıktan sonra nazil olmuştur, öyleyse bu âyette emrolunan tesettür, daha önce farz kılman setr-i avretten başka ve fazla bir örtünmedir. Bunun İçindir ki, bütün müfessirfer, tabirleri değişik de olsa mefhumda birleşerek âyetteki «cilbabnton maksadın kadının elbiseleri üzerine giyilen ve bütün vücudu örten bir örtü, elbise olduğunda ittifak etmişlerdir. Bu sebeble zamanımızda kadınların çarşaf denilen bir örtü veya onun benzeri bir örtü ile örtünmeleri gerekmektedir. Âyetteki «cllbab»tan maksat, bazı cahillerin sandıkları gibi setr-l avret değildir.
Üçüncü İncelik: Âyetteki «Zevcelerine, kızlarına ve müminlerin kadınlarına...» ifadesindekl tafsilat, hicabın yalnız Resulullah (sav)ın zevcelerine farz olduğunu iddia edenlerin iddialarını açıkça reddetmektedir. Çünkü âyetteki «müminlerin kadınlarına» İfadesi, örtünmenin bütün mümin kadınlara emredildiğine, onların da bu umumi hitaba dahil olduklarına kesfn bir şekilde delalet etmektedir. Bu sarih emir karşısında nasıl olur da müslüman kadınların örtünmesinin farz olmadığı İddia edilebilir?
Dördüncü incelik: «Bu onlann tanınıp e2a edilmemelerine daha uygundur.» âyetinde hicabın farziyetinin hikmeti beyan edilmektedir. Şerî hükümlerin hepsinde meşru hikmetler vardır. İşte kadınların örtünmelerln-deki hikmet de hem onların namuslarının, hem de cemiyetin korunmasıdır.
Müfessirlerin cumhuruna göre, âyetteki «tanınıp» kelimesinden maksat, hür kadın olduklarının anlaşılması, köle ve cariyelerden temyiz edilmeleridir.
Ebu Hayyan, bu hususta cumhurun görijünden başka bir görüşü tercih etmiştir. Ona göre âyetteki örtünme emri ister hür, ister cariye olsun bütün müslüman kadınlaradır. «Bu, onların tanınıp eza edilmemelerine daha uygundur.» âyetini de, «Namus ve iffetle tanınsınlar kî, fasit kimseler onlardan birşey beklemesinler.» şeklinde tefsir etmektedir. Ebu Hayyanın görüşünü Bahr-I Muhiddeki ifadeleriyle aynen aktarıyoruz:
«Ayetteki «müminlerin kadınları» ifadesinin zahiri, hür kadınları da cariyeleri de içine almaktadır. Cariyeler için fitne tehlikesi daha çoktur. Çünkü onlar hür kadınlara nisbetle dışarıda daha çok bulunurlar. Cariyeler «müminlerin kadınları» ifadesinin kapsamından çıkarabilmek için cok açık bir delil lazımdır.
Böyle bir delil olmadığına göre onların da örtünmeleri lazımdır. «Bu, onlann tanınıp eza edilmemelerine daha uygundur.» âyetinden maksat, «Onlar Örtüleri sebebiyle iffetli olarak tanınırlar. Bu sebeble hiçkimse onlara dokunamaz.» demektir. Çünkü hiçklmse mütesettir bir kadına bakamaz, kendisinde böyle bir cesaret bulamaz. Ama kadın açık olursa, ona herkes bakar, çıtlatma yoluyla da olsa arzularını duyurmaya çalışır. Çünkü o, açıklığı ile kendisini teşhir etmektedir.* [58]
Bu görüşü Ebu Hayyan"ın çok keskin ve isabetli bir görüşe sahip olduğunu göstermektedir. Biz de Ebu Hayyanın görüşünü tercih ediyoruz. Zira tesettürden maksat budur. Ayrım yapılmadan hür ve cariye mümin kadınların kapanmasıdır.
Âyetteki Şer’i Hükümler:
Birinci Hüküm: Örtünmek Bütün Kadınlara Farz mıdır?
Âyeti kerimenin zahiri, hicabın mükellef olan müslüman, hür ve baliğ bütün kadınlara farz olduğuna delalet eder. Çünkü Allahu taala, «Ey peygamber, zevcelerine, kızlarına ve müminlerin kadınlarına dış elbiselerinden üstlerine giymelerini söyle.» buyurmuştur, öyleyse kafir kadınlara hicab farz değildir. Çünkü onlar Islâmın feri hükümleriyle mükellef değildirler. Üstelik bize onları kendi başlarına bırakmamız emredilmiştir. Hicab (örtünme) bir İbadettir. Çünkü bunda Allah (cc)ın emrine İmtisal vardır.
Örtünmek müslüman bir kadına namaz ve oruç gibi farzdır. Bu yüzden müslüman bir kadın örtüyü inkaren terk ederse mürted olur, İslâmdan çıkar. Fakat inkar etmeden sırf bozuk bir cemiyete uyarak terkederse mürted değil, asi olur. Bu hareketiyle Kuranın âyetlerine muhalefet etmiş olur. Zira Allohu taala, «Evvelki cahllryet (devri kadınlarının kınla döküte, süslerini göstere göstere) yürüyüşü gibi yürümeyin.» (Ahzab: 33) buyurmuştur.
Şu var ki, her nekadar Örtünmekle mükellef olmasa da gayri müsllm bir kadının cemiyeti bozacak bir şekilde ortalıkta dolaşmasına İzin verilemez. Şimdi gördüğümüz gibi öyle İçtimaî edebler vardır ki, onlara uymak herkes için farzdır. Cemiyeti fenalıklardan korumak bakımından bu İçtimaî edeblerde müslümanlar ile gayri müslimler eşittirler. Bu içtimaî edebler İslâmın şeri siyasetidir ki bunları uygulamak müslüman hakimin vazifesidir.
Cariyelere gelince, bu husustaki hükmü alimlerin ağızlarından naklettik. Burada tercih olunan allame Ebu Hayyanın görüşüdür. Ona göre âyetteki örtünme emri hem müslüman cariyeleri, hem de hür müslüman kadınları İçine alan umumi bir emirdir. Ebu Hayyanın bu .görüşü, namusların korunmasını hedef alan şeriatin ruhuna en uygun olan görüştür.
Müslümanların vazifesi, daha sonra örtünmede zorluk çekmemeleri için on yaşına giren kız çocuklarını Örtünmeye alıştırmak olmalıdır. Bu örtünme teklif emri değil, fakat terbiye bakımından gereklidir. Namazda da durum böyledir. Nitekim Resululiah (sav), «Çocuklarınız yedi yaşına girdikleri zaman onlara namazı emredin. On yaşına girdiklerinde namaz kılmazlarsa onları dövün.» [59] buyurmuştur.
İkinci Hüküm: Örtünmenin Şekil Nedir?
Allahu taala mümin kadınlara, iffet ve haysiyetlerinin korunması için yabancı erkekler karşısında uzun bir örtü İle elbiselerinin üzerinden Örtünmelerini emretmiştir. Alimler bu tesettürün nasıl olacağı hususunda İhtilaf ederek birkaç görüşe ayrılmışlardı:
1- Taberî İbni Sirinden şöyle rivayet eder: «Abid es-Selmani (ra)ye «...dış elbiselerinden üstlerine giymelerini söyle.» âyetinin manasını sordum. Büyük bir çarşaf alarak onunla bütün vücudunu örttü. Başını ta kaşlarına kadar kapattı. Yüzünü de tamamen kapattı. Yalnız sol gözünü açık bıraktı. Böylece âyeti fiilî olarak tefsir etti.»[60]
2- Taberî ve Ebu Hayyan ibni Abbas (ra)tan şöyle rivayet etmişlerdir: «Kadın cilbabını alnının üzerine İndirir ve oradan sıkar. Alttan da burnunun üzerine kadar kapatır. Yalnız gözleri dışarda kalmalıdır. Yüzünün kalan kısmı ile göğsünü tamamen kapatmalıdır.» [61]
3- Yüzü örtmenin keyfiyeti hakkında Süddîden şöyle rivayet edilmiştir: «Örtü, kadının sol gözü hariç bütün yüzünü kapatmalıdır.» Ebu Hayyan şöyle der: «Endülüsteki adet de Süddinin tarif ettiği gibi idi. Kadın bütün vücudunu Örter, yalnız tek gözü açıkta kalırdı.» [62]
4- Abdürrezzak ve bir cemaatin rivayetine göre müminlerin annesi Ümmü Seleme (ra) şöyle demiştir: «Bu âyetin nüzulünden sonra ensarî kadınları siyah çarşaflara büründüler. Sanki hepsinin başına birer karga konmuştu.» [63]
Üçüncü Hüküm: Kadına Yüzünü Örtmesi Farz mıdır?
Nur Suresinin tefsirinde geçtiği gibi, kadının ziynetlerini mahremlerinden başkasına göstermesi haramdır. Zira Allahu teala, «Ziynet (mahal)-lerini kendi kocalarından, yahut kendi babalarından, yahut kocalarının babalarından, yahut kendi oğullarından, yahut kocalarının oğullarından, yahut kendi biraderlerinden, yahut kendi biraderlerinin oğullarından, yahut kızkardeşlerinîn oğullarından, yahut kendi kadınlarından, yahut kendi ellerindeki memlukelerden, yahut erkeklerden yana İhtiyacı olmayan (yont erkeklikten kalmış bulunan) hizmetçilerden, yahut henüz kadınların giril yerlerine muttali olmayan çocuklardan başkasına göstermestnler. Gizleyecekleri ziynetleri bilinsin diye ayaklarım da vurmasınlar.» (Nur: 31) buyurmuştur. Yüz, ziynetin ve güzelliğin aslı, fitnenin kaynağı olduğu için onun da yabancılara karşı örtülmesi zaruridir.
Yüzün avret olmadığını söyleyenler ise[64], bunu iki şarta bağlamışlardır. Bu şartlardan birisi, yüzün tabii durumunda bulunması (yani makyajsız olması), ikincisi, fitneden emin olunmasıdır. Şayet yüzün acıtması fitneye sebeb oluyorsa açılması haramdır. Şüphesiz asrımızda fitneden emin olunamaz. Bunun için müslüman bir kadının şerefini korumak için yüzünü örtmesi farzdır. Bu husustaki şeri delilleri Nur Suresinin tefsirinde beyan ettik. Ancak buraya bozt müfessirierin yüzün Örtülmesinin farz olduğu hususundaki görüşlerini ilave edeceğiz.