Yirmi Yedinci Sözün Zeyli sual

yunus44

Active member
Sual: Deniliyor ki: Sahâbeler Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmı gördüler, sonra iman ettiler.
Biz ise görmeden iman ettik. Öyleyse imanımız daha kavîdir. Hem kuvvet-i imanımıza delâlet eden rivayet var.
_________________________________________________Elcevap: Sahâbeler, o zamanda, efkâr-ı âmme-i âlem hakaik-ı İslâmiyeye muârız ve muhalif iken, Sahâbeler

yalnız suret-i insaniyede Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmı görüp, bazan mucizesiz olarak, öyle bir iman

getirmişler ki, bütün efkâr-ı âmme-i âlem, onların imanlarını sarsmıyordu. Şüphe değil, bazısına vesvese de

vermezdi.

Sizler iseniz, kendi imanınızı, Sahâbelerin imanlarıyla muvazene ediyorsunuz. Bütün efkâr-ı âmme-i İslâmiye

imanınıza kuvvet ve senet olduğu halde, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmın, şecere-i tûbâ-i nübüvvetinin

çekirdeği olan beşeriyeti ve suret-i cismaniyesini değil, belki umum envâr-ı İslâmiye ve hakaik-ı Kur'âniye ile

nuranî, muhteşem şahs-ı mânevîsini, bin mucizatla muhât olarak akıl gözüyle gördüğünüz halde, bir Avrupa

filozofunun sözüyle vesveseye ve şüpheye düşen imanınız nerede? Hem Sahâbelerin kuvvet-i imanlarını

gösteren ve imanlarının tereşşuhâtı olan şiddet-i takvâları ve kemâl-i salâhatleri nerede? Ey müddei, senin,

şiddet-i zaafından, ferâizi tamamıyla senden göstermeyen sönük imanın nerede?

Amma, hadiste varid olan ki, "Âhirzamanda beni görmeyen ve iman getiren, daha ziyade makbuldür"2

2 Müsned, 5:248, 257, 264; el-Hâkim, el-Müstedrek, 3:41, 4:89.
meâlindeki rivayet, hususî fazilete dairdir, has bazı eşhas hakkındadır. Bahsimiz ise, fazilet-i külliye ve

ekseriyet itibarıyladır.
 

yunus44

Active member
Ynt: Yirmi Yedinci Sözün Zeyli sual

Bu konuyu anlamayı kolayşatıracak risaleden bir kısım yazmak isterim.
::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::
ÜÇÜNCÜ SUALİNİZ: Başta müçtehidîn-i izam imamları mı efdal, yoksa hak tarikatlerin şahları, aktabları mı efdaldir?
Elcevap: Umum müçtehidîn değil; belki Ebu Hanife, Mâlik, Şâfiî, Ahmed ibni Hanbel şahların, aktabların fevkindedirler. Fakat hususî faziletlerde Şah-ı Geylânî gibi bazı harika kutuplar, bir cihette daha parlak makama sahiptirler. Fakat küllî fazilet imamlarındır. Hem tarikat şahlarının bir kısmı müçtehidlerdendir. Onun için, umum müçtehidîn, aktabdan daha efdaldir denilmez. Fakat Eimme-i Erbaa, Sahabeden ve Mehdîden sonra en efdallerdir denilir.
23.mektup
 

Sergerdan

Well-known member
Ynt: Yirmi Yedinci Sözün Zeyli sual

4.Lem'a da Hz Ali efendimiz ile diger üç halifelerin- şiiler,aleviler ile ehli sünnet arasında fazlaca konuşulmuş olan- hangilerinin daha efdal olduguna dair çok güzel bir misal var.Acaba bu misal dediginiz zatlar arasında da düşünülebilinir mi Yunus abi?

Bu hakikati bir misalle izah edelim: Meselâ, gayet zengin bir zâtın irsiyetinden, evlâtlarının birine yirmi batman gümüş ile dört batman altın veriliyor. Diğerine beş batman gümüş ile beş batman altın veriliyor. Öbürüne de üç batman gümüş ile beş batman altın verilse, elbette âhirdeki ikisi çendan kemiyeten az alıyorlar, fakat keyfiyeten ziyade alıyorlar. İşte, bu misal gibi, Şeyheynin veraset-i nübüvvet ve tesis-i ahkâm-ı risaletinde tecellî eden hakikat-i akrebiyet-i İlâhiye altınından hisselerinin az bir fazlalığı, kemâlât-ı şahsiye ve velâyet cevherinden neş'et eden kurbiyet-i İlâhiyenin ve kemâlât-ı velâyetin ve kurbiyetin çoğuna galip gelir. Muvazenede bu noktaları nazara almak gerektir. Yoksa, şahsî şecaati ve ilmi ve velâyeti noktasında birbiriyle muvazene edilse, hakikatin sureti değişir.
 
Üst