Hoş Geldin Bayram....

teblið

Vefasýz
Hoş geldin bayram, güle güle Ramazan
Bayramlar güzeldir. Kavuşma ve kaynaşmanın en güzeli bayramlarda yaşanır. Rahmet-i İlâhiye tarafından sıcakların ertelendiği uzun günlerde gelip çatan Ramazan ve oruç yine nihayete erdi. Ardından bayram geldi. Sağlık ve sıhhatle bu uzun günlerde bizlere oruç tutturup Ramazan’a kavuşturan Rabbime hamd-ü senâlar olsun. Hastalığı nedeniyle oruç tutamayanlara da Allah şifalar ihsan etsin.
Hayatımızda geçmeyen ne var ki? Doğumdan bu yana bulunduğumuz yaşa kadar ne kadar zaman geçti? Geriye dönüp baktığımızda uzun bir mesafeyi koşan koşucular gibi “Bir anda bitti. Bunca yaş“ diyoruz. Bitmez denen nice oruçlar bitti. Oruçlar bitmiyor, bizim hayatımız bitiyor. Geçen Ramazan’dan bu yana nice genç ve yaşlı kardeşlerimizi dünya denilen misafirhaneden yolcu ettik. Bir dahaki Ramazan’a kadar da aynı yolculuk devam edecek.
Şimdi ise bir ay boyunca “Allah emretti, ben yaptım” diyerekten her türlü kötü ve şer işleri terk ederek Rabbimizin emrine uyanların bayramıdır. Çok üzüleceğiz, belki biraz zorlandık ama yine de bir daha kavuşup kavuşamayacağımızın belli olmadığı Ramazan ayını özleyeceğiz. Artık istesek de bir sene daha sahurun o cazibeli ve büyülü saatlerini göremeyiz. İftarın tadını ve zevkini alamayız. Pidelerin kokusunu bile hissetmeyiz. Çay ocaklarında iftar sonrası teravih beklerken içilen çayların tadını özleyeceğiz. İşte böyle feyizli bir Ramazan ayını geride bıraktık. Oruç tuttuk. Teravih namazları kıldık. Gücü yetenler fitre ve zekâtlarını verdi. Şimdi ise bayramı kutlayacağız.
Bu bayram sanıldığı gibi şaşaalı gösterişli, devlet törenli bir bayram olmayacak. Sade, kaynaşma, kavuşma, ziyaret, barışma ve ikramlaşma bayramı olacak.

Temennimiz ağlayan, masum ve mazlum İslâm âlemi de bir gün ittihad-i İslâm’a kavuşarak bayram eder. Aç ve sefil bırakılan medenî (madeni) dünyaya karşı kendine gelerek ayakta durmaya çalışır. Bu bayramda dünyanın bir bölgesinde hâlâ kan akıyor. İnsanlar egolarını tatmin etmek için masum kişilerin canını almaya devam ediyor. Bir yanda ise tokluktan ne yapacağını bilmeden gıdaları çöplere atanlar, diğer yandan çöplere dökülenlere bile muhtaç olan insanlar yaşıyor. Umarım bir gün bu görüntüler son bulur. Rabbim tüm insanlık âlemine ayrım etmeden rızık verirken, biz insanoğlu kendi gayretimizle bu rızkı engellemeye çalışıyoruz. Bu hukukullaha dokununca işte o zaman aç, tok, zengin ve fakir demeden musibetler gelir maazallah... Temennim bu gibi musibetlere maruz kalmadan bizler uyanırız. Şuurlanırız. Yoksa bu gidiş iyi bir gidiş değildir.


Bugün sabah namazımızı kılıp, çoluk çocuk sabahın erken saatinde camileri doldurup bayram namazımızı edâ ettikten sonra ilk işimiz cami avlusunda cemaatle bayramlaşma olacak. Gülen simaların gülmesinin haklı olduğu güzel bir gün yaşayacağız. Ardından mezarlıkları ziyaret edeceğiz. Uzun süredir babasız ve anasız bayram kutlamak zorunda kalan ben ve benim gibi kardeşlerim mezarlıklarda duâ ve niyazlarda bulunacak. Bir gün bizim gibi dünyada nefes alıp veren, oruç tutan, gülen oynayan bedenlerin iki metrelik toprakta haşir sabahını beklediğini düşüneceğiz. Bizim de her an bu mekâna gelebileceğimizin muhasebesini yapacağız. Kabir ziyaretleri insanlara mutlaka bir şeyleri hatırlatması gerekir. Yıkılmaz dediğimiz nice binalar gibi bedenlerimiz de bir gün toprakla yoğrulacak. Bâkî kalan ruh ebediyen yaşayacak.

Ramazan ayı ile teneffüs ettiğimiz mânevî hayatın inşâallah diğer aylarda da devam ettiğini görürüz. Sevap hanemize yazılan bunca hasenenin Ramazan’dan sonra da devam etmesini sağlarız.
Oruç tutamayan kardeşlerimize de bu zevk ve heyecanı yaşatmanın gayreti içinde olmalıyız. ”Bu oruç tutmadı, bayramlaşmayım” anlayışından uzak duralım. İslâmı ve imanı kendi hislerimizle karıştırmayalım. Gerektiğinde Hristiyanlara bile hoşgörü ile bakan dinimizi dar kalıplar içine hapsetmeyelim. Hoşgörü, muhabbet ve sevgi Peygamberini (asm) örnek alalım

. Onun dönemindeki güzel yaşantıları günümüze taşıyalım. Hiç bir kimsenin bu mübarek bayram günü kalbini kırmayalım. Kimsesizleri, hastanede yatan veya evinde bayramı hasta yatağından karşılamak zorunda kalan kardeşlerimize ziyarette bulunalım. Yaşlılarımızın ellerinden öpüp hayır duâlarını alalım. Ana ve babalarımızın ellerinden öpüp gönlünü alalım. Hiç uğruna nefsin tuzağına düşerek küs düştüğümüz kardeşlerimizle bayramlaşalım. Onlar kabul etmezse de “Allah böyle istiyor” diyerekten biz gidip barışmanın yollarını arayalım.

Bu münasebetle tüm kardeşlerimizin bayramlarını kutluyoruz. Bölgemize, ülkemize, İslâm âlemine ve insanlık âlemine barış, huzur ve güven getirmesini Cenâb-ı Hak’tan niyaz ediyorum.
 
Üst