İman ve Muhabbetullahın neticesi

tuncerr

Active member
Ehl-i keşif ve tahkikin ittifakiyle; dünyanın bin sene hayat-ı mes'ûdanesi, bir saatine değmeyen Cennet hayatı.. ve Cennet hayatının dahi bin senesi, bir saat müşahedesine değmeyen bir kudsî, münezzeh cemâl ve kemâl sahibi olan Zât-ı Zülcelâlin müşahedesi, rü'yetidir ki: (Hâşiye) Hadîs-i kat-î ile ve Kur'an'ın nassiyle sabittir. Hazreti-i Süleyman Aleyhisselâm gibi bir kemâl ile meşhur bir zatın rü'yetine iştiyaklı bir merak, Hazret-i Yûsuf Aleyhisselâm gibi bir cemâl ile mümtaz bir zatın şuhuduna meraklı bir iştiyak, herkes vicdanen hisseder. Acaba dünyanın bütün mehâsin ve kemalâtından binler derece yüksek olan Cennetin bütün mehâsin ve kemâlâtı bir cilve-i cemâli ve kemâli olan bir Zâtın rü'yeti; ne kadar mergûb, merak-âver ve şuhudu, ne derece matlub ve iştiyak-âver olduğunu kıyas edebilirsen et.

(Hâşiye): Hadîsin nassiyle: «O şuhud, bütün lezaiz-i Cennetin o derece fevkindedir ki, onları unutturur. Ve şuhuddan sonra ehl-i şuhudun hüsn-ü cemâli o derece fazlalaşır ki; döndükleri vakit, saraylarındaki aileleri çok dikkat ile, zor ile onları tanıyabilirler.» Hadiste vârid
olmuştur.
 

Cebrail23

Member
rabbim inş. bizede böyle iman ve muhabbetullah bilinci kalpremizin derinliklerine işler.
ve iman kalplerimizden sökülmez. her nefesimiz ve her anımızı o büyük gün için harcar ve yaşarız.

amin
 

hulusi

Well-known member
Allah’ın emirleri karşısında bu duyarlılık hiçbir emrin Allah’ın inayet ve keremiyle havada kalmadığını temin edecektir. Her şey harfiyen yerine getirilecek ve bu titizlikle biz Allah’la irtibatımızı koruduğumuz sürece tekrar edeyim “rabbim size darılmadı, rabbim sizi terk etmedi” deyeyim. En büyük teselliyi size vereyim. Ama bu irtibatı kavi tutmaya çalışın. Marifet zaten bu denli olursa kıvrılıp o muhabbeti meydana getirecektir. Zannediyorum, günümüzde ki arızalardan bir tanesi de odur. Bir Allah’ı gerektiği gibi bilemiyor, takdir edemiyor, azametiyle vicdanlarımızda duyamıyor bir de onu her şeyin üstünde sevemiyoruz. Sevemiyoruz, hani nadiren bazılarımızın aklına geldiği zaman en sevdiğimiz birisini andığımızda burnumuzun kemikleri sızladığı gibi işte onları uzatamıyor, genişletemiyor ve Allah’ı her zaman öyle hatırlayamıyoruz. Ben bir tecavüz sayabileceğim öyle bir sual tevcihinden size karşı çok sıkılıyorum. Ama öyle içimden geliyor ki, bir kere nefsim dahil baştan sorayım. 365 günlük senenin bu kadar günü içinde, acaba bu kadar günün gecelerinin kaçında bir aşığın bir maşuka alaka, münasebet ve duygu havası içinde başımızı seccadeye koyduk Allah’ım seni vuslat arzusuyla o kadar özledim ki, Allah’ım o kadar özledim ki burnumun kemikleri sızlıyor. Ne zaman bu vuslat tahakkuk edecek. Bu 365 gün içinde kaç tane böyle talihli gece vardır. Kaç tane talihli gece vardır. Rabbe içler dökülmüş, sineler hasretle yanmış, seccade duyulmadık laflara şahit olmuş.
 
Üst