Ankara'dahi Nur Talebelerinin Bir Mektubu

tuncerr

Active member
Azîz, sıddîk kardeşlerimiz,
Mektubunuzdan İslâm güneşinin bir ziyâsını sezer gibi olduk. Yüzlerce seneden beri insâniyet aleyhine, İslâmiyet zararına mütecâviz fikir neşreden ehl-i küfrün tahriplerini tâmir için ortaya atılan Risâle-i Nur'un, sizlerin mektubunuzdan, gençlerin arasına yayıldığını sezdik. Ebedî hayat yolunun hakperest yolcuları, hayalî boş lâfları terk edip, Risâle-i Nur'la küfür tohumlarını eriteceklerdir. Nurun talebeleri, ehl-i kalb ve îmânın hakîki kardeşleridirler. Siz kardeşlerimizin mektupları bizlere hız veriyor ve verecek.
Kur'ân'ın tefsiri olan Risâle-i Nur, bize, dalâlette kalmanın ve küfürle mücâdele etmemenin bu zamanda büyük ahmaklık olduğunu bildiriyor. Komünistliğin, anarşistliğin, masonluğun kuvvet kazandığı bir devirde, en mühim bir vazife, Nura hizmet etmek ve rızâ-yı İlahîyi tahsil için, onu isteyene vermektir. Bu en baş ve en ehemmiyetli, en kıymetli ve mübârek vazifemizden bizi döndürmek isteyen en ağır hücumlar dahi bizlerin hızını arttıracaktır.
Risâle-i Nur bize öğretiyor ve ispat ediyor ki, bu dünya, bir misâfirhânedir. Ebedî hayatı isteyenler, misâfirhânedeki vazifelerine dikkat gösterdikleri nisbette memnun edilirler. Demek ki, şimdi en esaslı vazifemiz, bataklıktan kurtulmak isteyen ehl-i dînin, karanlıktan usanmış, gıdâsız kalmış kalblerin yardımına koşmak, kendimizden başlayarak Nurun dellâllığını yapmaktır. Bilhassa ve bilhassa şurası çok ehemmiyetli ve pek mühimdir ki, en başta ve en evvel Risâle-i Nur'u dikkat ve tefekkürle devamlı olarak okumak ve o muazzam eser külliyâtındaki Kur'ân ve îman hakîkatleriyle kendimizi teçhiz etmek; ve bu esas ve şartlarla, o hârika eser külliyâtını bir an evvel ikmâl etmektir. İşte bu nîmet-i uzmâya nâil olan her genç ve herkes, bire yüz bin kuvvetinde, kendine, vatan ve milletine faydalı olur; vatan, millet, gençlik ve âlem-i İslâm çapında hizmet edebilecek bir vaziyete gelebilir. Bunun için, başta Hazret-i Üstadımız Bediüzzaman ve onun hakîki ve ihlâslı talebeleri olmaya lâyık sizlerden duâ istirham ediyoruz ki, Risâle-i Nur'un mecmualarını bir an evvel temin edelim, arayalım, bulalım; dikkat, tefekkür ve ihlâsla okuyalım; Kur'ân ve îman hizmetinde bu vaziyette koşalım. Risâle-i Nur'un bu asırdaki makbuliyetine işaret eden deliller fazlasıyla mevcut olduğuna göre, insaf sahibi her mü'min kardeşimiz, onun tabiî bir yardımcısıdır.
Hem mâdem, Risâle-i Nur bu asra has husûsiyetler taşıyor; hem mâdem, binlerce âlimlerin takdirleriyle karşılanıyor. Hem mâdem, Kur'ân'ın dellâllığını yapan kahraman Üstad, eşine rastlanmayacak bir mükemmeliyetle, dürüst adımlarla, hakîki prensiplerle, bütün hayatını îman ve İslâmiyete vakfetmiş, dünyevî hiçbir menfaat aramadan, sırf Allah rızâsı uğruna çalışmıştır. Hem mâdem, bütün kuvvetiyle, Nur Talebeleri de îman ve İslâmiyete ehl-i Sünnet dairesinde hizmet için hayatlarını dahi çekinmeden veriyor ve süflî menfaat peşinde değildirler. Ve mâdem, yüz binlerce Nur talebeleri bütün tazyik ve tehditlere rağmen bu hakîkati fiilen ispat etmişler. Hem, her talebe, bugün cereyan eden bâtıl felsefenin akîdelerine hakîki, mantıkî cevaplar vermek üzere yetişmişler ve yetişiyorlar. Hem, her ihtiyacımıza Kur'ân cevap veriyor; onda, lâzım olan her hakîkat sarih olarak vardır. Ve mâdem Kur'ân, en güzel şekilde ders veren, Allah'ın hediyesi, bir nûru ve rahmetidir. Öyle ise, bu hazîne-i rahmeti ve menbâ-i hakîkati ders veren ve hakîki sûrette gençliğin ve avâmın anlayabileceği bir şekilde bildiren Risâle-i Nur'u dikkat ve tefekkürle ve devamlı olarak müsâit vakitlerimizi boşa gidermeden okumak ve yazmak en büyük bir ibâdet ve zevk kaynağıdır; hâl ve istikbâlin ve biz gençlerin çok leziz ve iştiyakla alacağı gayet nâfî ve vâfi bir ilâç ve bir tiryaktır, bir mânevî kurtarıcıdır. Bu katî hakîkatler meydanda iken, ona bütün kuvvetimizle sarılmamak, baştan aşağı Risâle-i Nur'u tetkik etmemek, alâkadar olmamak, ancak gafletin eseri olabilir.
Hem, "Kim hakîkat peşinde koşuyorsa, Risâle-i Nur'dan ders alması lâzımdır; ve Nur yolunda giden her münevver, hakîki saadete kavuşacak ve yeryüzünün mâhiyetini derk edecektir" diye, biz Ankara Nur Talebeleri dahi ittifak ediyoruz. Ebedî hayat hazînesini gösteren Kur'ân-ı Hakîm'in nûru olan Risâle-i Nur, elbette bir zaman dünyayı çınlatan nurlu sesini yükseltecektir.
Mâdem, İslâm âlimleri, hadîs-i şerife göre, dünya ikbal ve heveslerinin peşinde koşmadıkça peygamberlerin en emîn vârisleridirler; biz de Risâle-i Nur'u onun tam vârisi biliyoruz. Risâle-i Nur'un şahs-ı mânevîsi, hakîki vâris olmanın esâsını yaşamış ve yaşıyor. Onun karşısına çıkan körler ve sağırlar ve hissis gafiller küçüleceklerdir. Böyle muazzam bir olgunluğa sahip olan Risâle-i Nur, elbette, bütün feylesofları, dünya ilim ve hak erbâbını çağıracak ve her akl-ı selîm ve kalb-i kerîm olan mübârek insanları talebesi yapacak. Bu da inşaallah uzakta değil, yakında tahakkuk edecektir.
Dünya, ekserî feylesofların ve âlimlerin dediği gibi, yep yeni bir oluşun eşiğindedir. Dünya, nûrunu arıyor. Hakîkat şairi Mehmed Âkif,
"O nûru gönder İlahî, asırlar oldu yeter!
Bunaldı milletin âfakı, bir sabah ister. "
diye, işte bu nûra işaret ettiği, bugün bizce bir hakîkattir.
 

Garib

Well-known member
Yâ Rab!
Bunların ders ve tâlimlerinin hakkı ve hürmeti için, bize ve Risâle-i Nur talebelerine imân-ı ekmel ve hüsn-ü hâtime ver. Ve bizleri onların şefaatlerine mazhar eyle. Âmin.
 

hasret

Well-known member
Herkes okusun(Ankarada ki Nur Talebelerinin Bir Mektubu )

Ankara’dahi Nur Talebelerinin Bir Mektubu
Azîz, sıddîk kardeşlerimiz,
Mektubunuzdan Islâm güneşinin bir ziyâsını sezer gibi olduk. Yüzlerce seneden beri insâniyet aleyhine, Islâmiyet zararına mütecâviz fikir neşreden ehl-i küfrün tahriplerini tâmir için ortaya atılan Risâle-i Nur’un, sizlerin mektubunuzdan, gençlerin arasına yayıldığını sezdik. Ebedî hayat yolunun hakperest yolcuları, hayalî boş lâfları terk edip, Risâle-i Nur’la küfür tohumlarını eriteceklerdir. Nurun talebeleri, ehl-i kalb ve îmânın hakîki kardeşleridirler. Siz kardeşlerimizin mektupları bizlere hız veriyor ve verecek.
Kur’ân’ın tefsiri olan Risâle-i Nur, bize, dalâlette kalmanın ve küfürle mücâdele etmemenin bu zamanda büyük ahmaklık olduğunu bildiriyor. Komünistliğin, anarşistliğin, masonluğun kuvvet kazandığı bir devirde, en mühim bir vazife, Nura hizmet etmek ve rızâ-yı Ilâhîyi tahsil için, onu isteyene vermektir. Bu en baş ve en ehemmiyetli, en kıymetli ve mübârek vazifemizden bizi döndürmek isteyen en ağır hücumlar dahi bizlerin hızını arttıracaktır.
Risâle-i Nur bize öğretiyor ve ispat ediyor ki, bu dünya, bir misâfirhânedir. Ebedî hayatı isteyenler, misâfirhânedeki vazifelerine dikkat gösterdikleri nisbette memnun edilirler. Demek ki, şimdi en esaslı vazifemiz, bataklıktan kurtulmak isteyen ehl-i dînin, karanlıktan usanmış, gıdâsız kalmış kalblerin yardımına koşmak, kendimizden başlayarak Nurun dellâllığını yapmaktır. Bilhassa ve bilhassa şurası çok ehemmiyetli ve pek mühimdir ki, en başta ve en evvel Risâle-i Nur’u dikkat ve tefekkürle devamlı olarak okumak ve o muazzam eser külliyâtındaki Kur’ân ve îman hakîkatleriyle kendimizi teçhiz etmek; ve bu esas ve şartlarla, o hârika eser külliyâtını bir an evvel ikmâl etmektir. Işte bu nîmet-i uzmâya nâil olan her genç ve herkes, bire yüz bin kuvvetinde, kendine, vatan ve milletine faydalı olur; vatan, millet, gençlik ve âlem-i Islâm çapında hizmet edebilecek bir vaziyete gelebilir. Bunun için, başta Hazret-i Üstadımız Bediüzzaman ve onun hakîki ve ihlâslı talebeleri olmaya lâyık sizlerden duâ istirham ediyoruz ki, Risâle-i Nur’un mecmualarını bir an evvel temin edelim, arayalım, bulalım; dikkat, tefekkür ve ihlâsla okuyalım; Kur’ân ve îman hizmetinde bu vaziyette koşalım. Risâle-i Nur’un bu asırdaki makbuliyetine işaret eden deliller fazlasıyla mevcut olduğuna göre, insaf sahibi her mü’min kardeşimiz, onun tabiî bir yardımcısıdır.
Hem mâdem, Risâle-i Nur bu asra has husûsiyetler taşıyor; hem mâdem, binlerce âlimlerin takdirleriyle karşılanıyor. Hem mâdem, Kur’ân’ın dellâllığını yapan kahraman Üstad, eşine rastlanmayacak bir mükemmeliyetle, dürüst adımlarla, hakîki prensiplerle, bütün hayatını îman ve Islâmiyete vakfetmiş, dünyevî hiçbir menfaat aramadan, sırf Allah rızâsı uğruna çalışmıştır. Hem mâdem, bütün kuvvetiyle, Nur Talebeleri de îman ve Islâmiyete ehl-i Sünnet dairesinde hizmet için hayatlarını dahi çekinmeden veriyor ve süflî menfaat peşinde değildirler. Ve mâdem, yüz binlerce Nur talebeleri bütün tazyik ve tehditlere rağmen bu hakîkati fiilen ispat etmişler. Hem, her talebe, bugün cereyan eden bâtıl felsefenin akîdelerine hakîki, mantıkî cevaplar vermek üzere yetişmişler ve yetişiyorlar. Hem, her ihtiyacımıza Kur’ân cevap veriyor; onda, lâzım olan her hakîkat sarih olarak vardır. Ve mâdem Kur’ân, en güzel şekilde ders veren, Allah’ın hediyesi, bir nûru ve rahmetidir. Öyle ise, bu hazîne-i rahmeti ve menbâ-i hakîkati ders veren ve hakîki sûrette gençliğin ve avâmın anlayabileceği bir şekilde bildiren Risâle-i Nur’u dikkat ve tefekkürle ve devamlı olarak müsâit vakitlerimizi boşa gidermeden okumak ve yazmak en büyük bir ibâdet ve zevk kaynağıdır; hâl ve istikbâlin ve biz gençlerin çok leziz ve iştiyakla alacağı gayet nâfì ve vâfi bir ilâç ve bir tiryaktır, bir mânevî kurtarıcıdır. Bu katî hakîkatler meydanda iken, ona bütün kuvvetimizle sarılmamak, baştan aşağı Risâle-i Nur’u tetkik etmemek, alâkadar olmamak, ancak gafletin eseri olabilir. Hem, "Kim hakîkat peşinde koşuyorsa, Risâle-i Nur’dan ders alması lâzımdır; ve Nur yolunda giden her münevver, hakîki saadete kavuşacak ve yeryüzünün mâhiyetini derk edecektir" diye, biz Ankara Nur Talebeleri dahi ittifak ediyoruz. Ebedî hayat hazînesini gösteren Kur’ân-ı Hakîm’in nûru olan Risâle-i Nur, elbette bir zaman dünyayı çınlatan nurlu sesini yükseltecektir.
Mâdem, Islâm âlimleri, hadîs-i şerife göre, dünya ikbal ve heveslerinin peşinde koşmadıkça peygamberlerin en emîn vârisleridirler; biz de Risâle-i Nur’u onun tam vârisi biliyoruz. Risâle-i Nur’un şahs-ı mânevîsi, hakîki vâris olmanın esâsını yaşamış ve yaşıyor. Onun karşısına çıkan körler ve sağırlar ve hissis gafiller küçüleceklerdir. Böyle muazzam bir olgunluğa sahip olan Risâle-i Nur, elbette, bütün feylesofları, dünya ilim ve hak erbâbını çağıracak ve her akl-ı selîm ve kalb-i kerîm olan mübârek insanları talebesi yapacak. Bu da inşaallah uzakta değil, yakında tahakkuk edecektir.
Dünya, ekserî feylesofların ve âlimlerin dediği gibi, yep yeni bir oluşun eşiğindedir. Dünya, nûrunu arıyor. Hakîkat şairi Mehmed Âkif,
"O nûru gönder Ilâhî, asırlar oldu yeter!
Bunaldı milletin âfakı, bir sabah ister. "

diye, işte bu nûra işaret ettiği, bugün bizce bir hakîkattir.
Azîz kardeşlerimiz,
Risâle-i Nur’a lâyık olacak şekilde çalışmamız için bize de duâ ediniz ki, Ankara muhiti, bizi içine alıp eritmesin. Nur, her ne kadar karanlığı gideriyorsa da, yine onu görecek göz, anlayacak kafa lâzım. Böyle bir muhitte, gözlerimize perde inmesin. Biz bîçarelere duâ ediniz. Allah hepimizi Risâle-i Nur’â sarılmakla azîz Dîn-i Mübînimize hizmet edenlerden eylesin, âmin.
Bir kardeşimiz dedi ki: "Bugün, sabah namazından sonra şu mısrâlar mülhem oldu, kardeşlerimize bildirelim:
"Dînim Islâm, kitabım Kur’ân, îmânım haktır.
Bu uğurda can vermek, ebedî yaşamaktır.
Sizleri çok seven
Ankara Üniversitesi Nur Talebeleri
 
Üst