Haşir Bahsi
İHTAR: Şu risalelerde teşbih ve temsilleri hikâyeler suretinde yazdığımın sebebi, hem teshil, hem hakaik-ı İslâmiye ne kadar makul, mütenasip, muhkem, mütesanit olduğunu göstermektir. Hikâyelerin mânâları, sonlarındaki hakikatlerdir. Kinâiyat kabilinden, yalnız onlara delâlet ederler. Demek hayalî hikâyeler değil, doğru hakikatlerdir.
فَانْظُرْ اِلٰۤى اٰثاَرِ رَحْمَتِ اللهِ كَيْفَ يُحْيِى اْلأَرْضَ بَعْدَ مَوْتِهَا اِنَّ ذٰلِكَ لَمُحْيِى الْمَوْتٰى وَهُوَ عَلٰى كُلِّ شَىْءٍ قَدِيرٌ
Birader, haşir ve âhireti basit ve avam lisanıyla ve vâzıh bir tarzda beyanını istersen, öyle ise şu temsîlî hikâyeciğe nefsimle beraber bak, dinle:
Bir zaman iki adam Cennet gibi güzel bir memlekete (şu dünyaya işarettir) gidiyorlar. Bakarlar ki, herkes ev, hane, dükkân kapılarını açık bırakıp muhafazasına dikkat etmiyorlar. Mal ve para meydanda, sahipsiz kalır. O adamlardan birisi, her istediği şeye elini uzatıp ya çalıyor, ya gasp ediyor. Hevesine tebaiyet edip her nevi zulmü, sefaheti irtikâp ediyor. Ahali de ona çok ilişmiyorlar. Diğer arkadaşı ona dedi ki:
“Ne yapıyorsun? Ceza çekeceksin; beni de belâya sokacaksın. Bu mallar mîrî
[NOT]Dipnot-1 Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla.
Dipnot-2 “Şimdi bak Allah’ın rahmet eserlerine: Yeryüzünü ölümünün ardından nasıl diriltiyor? Bunu yapan, elbette ölüleri de öylece diriltecektir; O herşeye hakkıyla kàdirdir.” Rum Sûresi, 30:50.[/NOT]
ahali: halk | avam: okumamış halk |
belâ: büyük sıkıntı | beyan: açıklama (bk. b-y-n) |
birader: kardeş | delâlet: işaret etme, delil olma |
gasp etmek: zorla almak | hakaik-ı İslâmiye: İslâmın gerçekleri, esasları (bk. ḥ-ḳ-ḳ; s-l-m) |
hakikat: gerçek, doğru (bk. ḥ-ḳ-ḳ) | hayalî: hayale dayalı (bk. ḫ-y-l) |
haşir: öldükten sonra âhirette tekrar diriltilip Allah’ın huzurunda toplanma (bk. ḥ-ş-r) | heves: nefsin arzu ve istekleri |
ihtar: hatırlatma | irtikap etmek: yapmak, işlemek |
kabil: gibi, çeşit | kinâiyat: bir şeyi temsille ve dolaylı olarak anlatan sözler |
lisan: dil | makul: akla uygun |
muhafaza: koruma (bk. ḥ-f-ẓ) | muhkem: sağlam, kuvvetli (bk. ḥ-k-m) |
mîrî malı: devlete ait mal, kamu malı | mütenasip: birbirine uygun (bk. n-s-b) |
mütesanit: birbirini destekleyen (bk. s-n-d) | nefis: kişinin kendisi (bk. n-f-s) |
nevi: çeşit | sefahet: yasak zevklere düşkünlük, beyinsizce davranış, budalalık |
suret: şekil, biçim (bk. ṣ-v-r) | tebaiyet etmek: uymak |
temsil: kıyaslama tarzında benzetme, analoji (bk. m-s̱-l) | teshil: kolaylaştırma |
teşbih: benzetme | vâzıh: açık, âşikâr |
âhiret: öteki dünya, öldükten sonraki hayat (bk. e-ḫ-r) |
<tbody style="margin: 0px; padding: 0px;">
</tbody>
Son düzenleme: