CEDELÜ'L-KURÂN (Kur'ân'ın Tartışma Yöntemi)

kasif1

Well-known member
"İslâm düşünce tarihi boyunca Kur'ân-ı Kerîm'in tartışma yöntemlerini konu alan "Cedelü'l-Kur'ân" adlı bir ilim dalı teşekkül etmiş ve bu alanda çeşitli eserler kaleme alınmıştır." (1)
Cedel: Sert münakaşa, tartışma, nizâ, sözlü kavga. Terim olarak ise şöyle tarif edilir: "Meşhûr olan veya doğruluğu herkesce kabul edilen şeylerden yapılan kıyastır." Bir de dilimizde bu anlamda kullanılan cidâl; mücâdele vardır. İki kısma ayrılır..
a) Hakkı desteklemek ve ortaya çıkarmak için yapılan mücadele. Bu, caizdir. Zira peygamberlerin metodudur. Allah'u Teâlâ Peygamberimiz (s.a.s.)'e hitaben: "Ey Muhammed! Rabbi'nin yoluna, hikmetle, güzel öğütle çağır; onlarla en güzel şekilde tartış. Doğrusu Rabbin kendi yolundan sapanları daha iyi bilir. O, doğru yolda olanları da en iyi bilir. " (en-Nahl, 16/125) buyurmuştur.
Hz. Nuh (a.s.)'ın kavminin kendisine şöyle dediklerini Allah'u Teâlâ bize bildirmiştir: "Ey Nuh! Bizimle cidden mücadele ettin; hem de çok mücadele ettin." (Hud, 11/32).
b) Batılı desteklemek ve hâkim kılmak için yapılan mücadele. Bu, haramdır, Zira Kur'ân lisanîyle kötülenmiştir. Allah'u Teâlâ şöyle buyurur:
"Allah'ın ayetleri üzerinde inkâr edenlerden başkası mücadele etmez?" (Mü'min, 40/40)
Mümin, kader gibi itikadi konularda tartışmaktan kaçınmalı, Allah'ın emir ve iradesine teslim olmalı, daha ziyade kendi görevlerini öğrenip yerine getirmelidir. Ancak münakaşa etmeden müzakere etmek cidal değildir." (2)
"Kur'ân'da iki yerde cedel iki yerde cidâl, yirmi altı yerde mücâdele kökünden türeyen değişik şekiller kullanılmıştır. Tartışmada başvurulan ve "delil" anlamına gelen hüccet, sultan, burhan gibi kelimeler altmış yerde geçmektedir. Mira ile muhâcce de Kurân-ı Kerîm'de "karşılıklı tartışma ve delil getirme" mânasında kullanılmıştır. Kur'ân'da gerçek bilgiye ve kesin delile dayanmayan, yanlışı doğru, doğruyu yanlış göstermek suretiyle hakikati reddetme ve bâtılı savunma amacına yönelik tartışma yasaklanmış, buna karşılık kesin delil ve gerçek bilgiden hareketle yanlış fikirleri çürütme ve gerçeği ispat edip savunma maksadıyla yapılan tartışmalar caiz görülmüş, hatta bu anlamda Hz. Peygamber'e muhalifleriyle cedel yapması emredilmiştir. Hadis mecmualarında cedeli yasaklayan bazı hadisler mevcutsa da bunları Kur'ân'ın hoş karşılamadığı türden tartışmalar şeklinde anlamak gerekir. Birçok âyette, İslâm daveti karşısında direnen müşrikleri susturmak veya ikna etmek için tartışmalara girişildiği görülür. Ayrıca daha önceki peygamberlerin kendi kavimleriyle aralarında geçen tartışmalardan da örnekler verilir. Kur'ân'ın sergilediği tartışmalarda değişik üslûpların kullanıldığı, inanmamakta ısrar edenlerin sonu gelmeyen itirazlarına cevap verilirken insanın bütün yetenek ve özellikleri dikkate alınarak yerine göre felsefî, psikolojik, sosyolojik ve tarihî bilgiler ihtiva eden delillerden yararlanıldığı görülür." (3)
"Apaçık gerçeklere insan, eliyle dokunur, evrenin şahidleri bun­ların varlığını haykırır. Bunların varlığı hakkında burhana ve doğruluğu hakkında delile ihtiyaç duyulmaz. Fakat büyüklük tas­layarak inad etmek (mükâbere), çok kez sahiplerini, şüpheler uyandırmaya, hakikatleri şüphelerle karıştırıp, şüphelere hakikat el­bisesi giydirmeye ve bunları akıl aynasında süsleyip püslemeye sevk eder. İşte bunlara karşı hüccetle mücadele etmeye, inandıkları veya inkâr ettikleri şeyleri itirafa yavaş yavaş yaklaştırmaya ihtiyaç vardır.
Allah'ın bütün insanlığa daveti olan Kur'ân-ı Kerim, batıl ile hakikatlerini inkâra ve asıllarına karşı mücadeleye çalışan çeşitli yönelimler önünde durup, onların husumetlerini gemlemiş, ikna edici bir üslup, susturucu istidlal ve sağlam bir tartışma ile onlara karşı koymuştur." (4)
"Yüce Allah, Kur'ân'da, cedelin yani tartışıp çekişmenin, insanın tabiatından olduğunu şu âyette zikretmiştir:
"İnsan, cedele (yani, tartışma, çekişme ve husumete) her şeyden daha çok düşkündür." (Kehf, 18/54)
Yüce Allah, Resulullah (s.a.v.)'e, müşriklerin tabiat ve nefisleri­ni yumuşatan güzel bir yol kullanarak onlarla tartışmasını şu âyette emretmiştir:
"Hikmetle ve güzel öğütle Rabbinin yoluna çağır ve onlarla en güzel biçimde mücadele et (tartış)." (Nahl, 16/125)
Yüce Allah, ehl-i kitaba karşı bu yolla tartışma yapmayı şu âyette mubah kılmıştır:
"Ehl-i Kitab'la ancak en güzel biçimde tartışın." (Ankebut, 29/46)
Bu gibi cedel; hakkı açığa çıkarmayı, doğruluğuna burhan ge­tirmeyi hedef edinen tartışma kabilindendir. Bu tartışma çeşidi, kâfirleri hidayete erdirme ve inatçıları susturmada Kur'ân cedelinin ihtiva ettiği yoldur. Hevalanna uyanların mücadelesi ise böyle değildir. Çünkü bu mücadele, bâtıl bir çekişmedir. Yüce Allah on­lar hakkında şöyle buyurmuştur:
"Kâfir olanlar ise, bâtıl yolla mücadele ederler." (Kehf, 18/56)" (5)

DİPNOTLAR:
1- Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi, İstanbul, 1993, VII.
2- Sorularla İslamiyet | CEDEL
3- Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi, İstanbul, 1993, VII.
4- Menna Halil el-Kattan, Ulumul Kur'an,Timaş Yayınları.
5- el-Kattan, a.g.e.
 
Üst