İhlas Hakkında ..

Ahmet.1

Well-known member
Yirmibirinci Lem'a 'dan

İhlas hakkında
(Onyedinci Lem'anın Onyedinci Nota'sının yedi mes'elesinden Dördüncü Mes'elesi iken, ihlas münasebetiyle Yirminci Lem'anın İkinci Nokta'sı oldu. Nuraniyetine binaen Yirmibirinci Lem'a olarak Lemaat'a girdi.)
Bu Lem'a lâakal her onbeş günde bir defa okunmalı.

Lâakal: En azından, hiç olmazsa.

"İhtilâfa düşmeyin; sonra cesaretiniz kırılır, kuvvetiniz elden gider." Enfâl Sûresi, 46.
"Allah için kıyamda bulunup Ona kulluk edin." Bakara Sûresi, 2:238.
"Nefsini günahlardan arındıran, kurtuluşa ermiştir. Nefsini günaha daldıran ise hüsrana düşmüştür." Şems Sûresi, 91:9-10.
"Benim âyetlerimi, az bir dünya menfaatiyle değiştirmeyin." Bakara Sûresi, 2:41.


Ey âhiret kardeşlerim ve ey hizmet-i Kur'aniyede arkadaşlarım! Bilirsiniz ve biliniz: Bu dünyada, hususan uhrevî hizmetlerde en mühim bir esas, en büyük bir kuvvet, en makbul bir şefaatçı, en metin bir nokta-i istinad, en kısa bir tarîk-ı hakikat, en makbul bir dua-yı manevî, en kerametli bir vesile-i makasıd, en yüksek bir haslet, en safi bir ubudiyet: İhlastır. Madem ihlasta mezkûr hâssalar gibi çok nurlar var ve çok kuvvetler var.. ve madem bu müdhiş zamanda ve dehşetli düşmanlar mukabilinde ve şiddetli tazyikat karşısında ve savletli bid'alar, dalaletler içerisinde bizler gayet az ve zaîf ve fakir ve kuvvetsiz olduğumuz halde, gayet ağır ve büyük ve umumî ve kudsî bir vazife-i imaniye ve hizmet-i Kur'aniye omuzumuza ihsan-ı İlahî tarafından konulmuş; elbette herkesten ziyade bütün kuvvetimizle ihlası kazanmaya mecbur ve mükellefiz ve ihlasın sırrını kendimizde yerleştirmek için gayet derecede muhtacız. Yoksa hem şimdiye kadar kazandığımız hizmet-i kudsiye kısmen zayi' olur, devam etmez; hem şiddetli mes'ul oluruz.

Benim ayetlerimi, az bir dünya menfaatiyle değiştirmeyin.(Bakara: 41.) Ayetin devamı, ''Ve yanlız benden korkun, yasaklarıma karşı gelmekten sakının''
âyetindeki şiddetli tehdidkârane nehy-i İlahîye mazhar olup, saadet-i ebediye zararına manasız, lüzumsuz, zararlı, kederli, hodfüruşane, sakil, riyakârane bazı hissiyat-ı süfliye ve menafi'-i cüz'iyenin hatırı için ihlası kırmakla; hem bu hizmetteki umum kardeşlerimizin hukukuna tecavüz, hem hizmet-i Kur'aniyenin hizmetine taarruz, hem hakaik-i imaniyenin kudsiyetine hürmetsizlik etmiş oluruz.
Âhiret: Ölümsüz olan öbür dünya.
Hizmet-i Kur'aniye: Kur’ana ait hizmet, Kur’anın hizmeti.
Hususan: Özellikle.
Uhrevî: Ahirete ait, öbür dünya ile ilgili, ahiretle alakalı.
Mühim: Önemli.
Esas: Temel, kök, şart.
Makbul: Kabul edilen,beğenilen,kabul gören.
Metin: Sağlam.
Nokta-i istinad: Dayanma noktası.
Tarîk-ı hakikat: Hakikat yolu, doğruya ve gerçeğe götüren yol.
Makbul: Kabul edilen, beğenilen, kabul gören.
Dua-yı manevî: Manevî dua.
Keramet: Veli(ermiş) insanlarda görünen Allah(cc) vergisi olağanüstü ve harika durumlar, olaylar ve hareketler.
Vesile-i makasıd: Maksatların vesilesi, gayelerin elde edilme sebebi, gayelere ulaşma sebebi.
Haslet: Ahlak, huy.
Safi: Katışıksız, temiz, duru.
Ubudiyet: Allah’a(cc) kulluk etmek, Allah’ın emir ve yasaklarına uymak.
İhlas: İçten, gönülden, samimi, Allah’ın(cc) emirlerini Allah emrettiğinden dolayı ve rızası için yapmak.
Mezkûr: Zikredilmiş, bahsedilmiş.
Hâssa: Özellik.
Mukabil: Karşılık.
Tazyikat: Sıkıştırmalar, zorlamalar, baskılar.
Savlet: Saldırma, ani ve şiddetli atılma.
Bid'a: Dine aykırı olarak sonradan uydurulan adet ve davranışlar, anlayışlar, hareketler.
Dalalet: Sapıtma, doğru yoldan ayrılma, iman ve İslam yolundan sapmak.
Umumî: Herkesle ilgili, genel.
Kudsî: Mukaddes, kutsal, kusursuz.
Hizmet-i Kur'aniye: Kur’ana ait hizmet, Kur’anın hizmeti.
İhsan-ı İlahî: Allah’ın(cc) iyiliği.
Ziyade: Fazla, çok.
Mükellef: Vazifeli, görevli, yükümlü.
Hizmet-i kudsiye: Kutsal hizmet.
Zayi': Kayıp, elden çıkan.
Mes'ul: Sorumlu.
Tehdidkârane: Tehdit edercesine, korkuturcasına.
Nehy-i İlahî: Allah’ın(cc) yasaklaması.
Saadet-i ebediye: Bitmez ve tükenmez sonsuz mutluluk.
Hodfüruşane: Kendini beğendirmeye çalışırcasına, öğünür şekilde.
Sakil: Ağır, can sıkıcı, çirkin.
Riyakârane: Gösteriş yaparcasına, iki yüzlülük eder şekilde.
Hissiyat-ı süfliye: Aşağılık duygular.
Menafi'-i cüz'iye: Sınırlı, az ve küçük faydalar, cüz’i menfaatler.
Taarruz: Saldırma, saldırı.
Hakaik-i imaniye: İmana ait hakikatlar, inançla ilgili gerçekler.
Kudsiyet: Mukaddeslik, kutsallık.

Ey kardeşlerim! Mühim ve büyük bir umûr-u hayriyenin çok muzır manileri olur. Şeytanlar o hizmetin hâdimleriyle çok uğraşır. Bu manilere ve bu şeytanlara karşı, ihlas kuvvetine dayanmak gerektir. İhlası kıracak esbabdan; yılandan, akrepten çekindiğiniz gibi çekininiz. Hazret-i Yusuf Aleyhisselâm

("Şüphesiz nefis daima kötülüğe sevk eder-ancak Rabbim rahmet ederse o başka." Yusuf Sûresi, 12:53.)
demesiyle, nefs-i emmareye itimad edilmez. Enaniyet ve nefs-i emmare sizi aldatmasın. İhlası kazanmak ve muhafaza etmek ve manileri defetmek için, gelecek düsturlar rehberiniz olsun. ...
Mühim: Önemli.
Umûr-u Hayriye: Hayırlı işler, iyi ve güzel işler.
Muzır: Zararlı, zarar veren.
Hâdim: Hizmetçi, hizmet eden.
Mani: Engel.
Esbab: Sebepler.
Nefs-i emare: Kötü istek ve düşünceleri uyandırıp yapmaya kuvvetli şekilde zorlayan nefis.
İtimad: Güvenmek.
Enaniyet: Benlik, kendine güvenmek ve kendine dayanmak. Kişinin üzerinde görünen iyi ve güzel sıfatları kendinden bilmesi.


Said Nursi
 

Ahmet.1

Well-known member
BİRİNCİ DÜSTURUNUZ:
Amelinizde rıza-yı İlahî olmalı. Eğer o razı olsa, bütün dünya küsse ehemmiyeti yok. Eğer o kabul etse, bütün halk reddetse tesiri yok. O razı olduktan ve kabul ettikten sonra, isterse ve hikmeti iktiza ederse, sizler istemek talebinde olmadığınız halde, halklara da kabul ettirir, onları da razı eder. Onun için, bu hizmette doğrudan doğruya yalnız Cenab-ı Hakk'ın rızasını esas maksad yapmak gerektir.
Rıza-yı İlahî: Allah’ın(cc) rızası, Allah’ın memnunluğu ve hoşnutluğu.
Razı: Hoşnut.
Küssse: Darılsa.
Ehemmiyeti: önemi.
Hikmet: Gözetilen fayda ve gaye.
İktiza: Gerekme, lazım gelme.
Cenab-ı Hakk: Allah(cc)
Rıza: Memnunluk, razı olma, hoşnut olma, kabul etme.
Maksad: Gaye, amaç.


Said Nursi
 
Üst