Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nur Külliyatı
Sözler
Yirmi Dördüncü Söz
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="TaLHa" data-source="post: 250897" data-attributes="member: 1"><p><span style="font-family: 'Tahoma'">Demek, sevdiğin şeyler ya seni tanımıyor, ya seni tahkir ediyor, ya sana refakat etmiyor, senin rağmına mufarakat ediyor. Madem öyledir; bu havf ve muhabbeti öyle birisine tevcih et ki, senin havfın lezzetli bir tezellül olsun, muhabbetin zilletsiz bir saadet olsun.</span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span> <span style="font-family: 'Tahoma'">Evet, Hâlık-ı Zülcelâlinden havf etmek, Onun rahmetinin şefkatine yol bulup iltica etmek demektir. Havf bir kamçıdır, Onun rahmetinin kucağına atar. Malûmdur ki, bir valide, meselâ bir yavruyu korkutup sinesine celb ediyor. O korku, o yavruya gayet lezzetlidir. Çünkü şefkat sinesine celb ediyor. Halbuki, bütün validelerin şefkatleri, rahmet-i İlâhiyenin bir lem’asıdır. Demek havfullahta azîm bir lezzet vardır.</span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span> <span style="font-family: 'Tahoma'">Madem havfullahın böyle lezzeti bulunsa, muhabbetullahta ne kadar nihayetsiz lezzet bulunduğu malûm olur. Hem Allah’tan havf eden, başkaların kasavetli, belâlı havfından kurtulur. Hem, Allah hesabına olduğu için, mahlûkata ettiği muhabbet dahi firaklı, elemli olmuyor.</span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span> <span style="font-family: 'Tahoma'">Evet, insan evvelâ nefsini sever. Sonra akaribini, sonra milletini, sonra zîhayat mahlûkları, sonra kâinatı, dünyayı sever. Bu dairelerin herbirisine karşı alâkadardır; onların lezzetleriyle mütelezziz ve elemleriyle müteellim olabilir. Halbuki, şu hercümerç âlemde ve rüzgâr deveranında hiçbir şey kararında kalmadığından, biçare kalb-i insan her vakit yaralanıyor. Elleri yapıştığı şeylerle, o şeyler gidip ellerini paralıyor, belki koparıyor. Daima ıztırap içinde kalır. Yahut gafletle sarhoş olur.</span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span> <span style="font-family: 'Tahoma'">Madem öyledir, ey nefis, aklın varsa bütün o muhabbetleri topla, hakikî sahibine ver, şu belâlardan kurtul. Şu nihayetsiz muhabbetler, nihayetsiz bir kemâl ve cemâl sahibine mahsustur. Ne vakit hakikî sahibine verdin; o vakit bütün eşyayı Onun namıyla ve Onun âyinesi olduğu cihetle ıztırapsız sevebilirsin. Demek, şu muhabbet doğrudan doğruya kâinata sarf edilmemek gerektir. Yoksa muhabbet, en leziz bir nimet iken, en elîm bir nikmet olur.</span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span> <span style="font-family: 'Tahoma'">Bir cihet kaldı ki, en mühimi de odur ki: Ey nefis, sen muhabbetini kendi nefsine</span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span><span style="font-family: 'Tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span> <table border="0" cellpadding="0" cellspacing="2"><tbody><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>Hâlık-ı Zülcelâl</strong>: sonsuz haşmet ve yücelik sahibi yaratıcı Allah (bk. ḫ-l-ḳ; ẕü; c-l-l)</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>akarib</strong>: akrabalar, yakınlar</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>alâkadar</strong>: alakalı, ilgili</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>azîm</strong>: büyük (bk. a-ẓ-m)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>biçare</strong>: çaresiz</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>celb etmek</strong>: çekmek</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>cemâl</strong>: güzellik (bk. c-m-l)</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>cihet</strong>: yön, taraf</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>deveran</strong>: dönüş</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>elem</strong>: acı, keder</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>elîm</strong>: elemli, acılı</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>evvelâ</strong>: öncelikle</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>eşya</strong>: şeyler, varlıklar</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>firak</strong>: ayrılık (bk. f-r-ḳ)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>gaflet</strong>: umursamazlık, âhiretten ve Allah’ın emir ve yasaklarından habersiz davranma (bk. ğ-f-l)</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>hakikî</strong>: gerçek (bk. ḥ-ḳ-ḳ)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>havf</strong>: korku</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>havfullah</strong>: Allah korkusu</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>hercümerç</strong>: karışıklık, dağınıklık</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>iltica etmek</strong>: sığınmak</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>kalb-i insan</strong>: insan kalbi</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>kararında</strong>: yerinde</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>kasavet</strong>: sıkıntı, keder</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>kemâl</strong>: kusursuzluk, mükemmellik (bk. k-m-l)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>kâinat</strong>: evren, yaratılmış herşey (bk. k-v-n)</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>lem’a</strong>: parıltı</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>leziz</strong>: lezzetli</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>mahlûk</strong>: yaratık (bk. ḫ-l-ḳ)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>mahlûkat</strong>: yaratılmışlar (bk. ḫ-l-ḳ)</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>mahsus</strong>: has, özgü</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>malûm</strong>: bilinen (bk. a-l-m)</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>mufarakat</strong>: ayrılma (bk. f-r-ḳ)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>muhabbet</strong>: sevgi (bk. ḥ-b-b)</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>muhabbetullah</strong>: Allah sevgisi (bk. ḥ-b-b)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>mühim</strong>: önemli</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>müteellim</strong>: elemlenme, acı çekme</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>mütelezziz</strong>: lezzetlenen</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>nam</strong>: ad</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>nefis</strong>: kişinin kendisi, canı (bk. n-f-s)</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>nihayetsiz</strong>: sınırsız</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>nikmet</strong>: azap, ceza; nimetin tersi</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>rahmet</strong>: merhamet, şefkat (bk. r-ḥ-m)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>rahmet-i ilâhiye</strong>: Allah’ın rahmeti (bk. r-ḥ-m; e-l-h)</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>rağmına</strong>: zıddına, inadına</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>refakat</strong>: arkadaşlık (bk. r-f-ḳ)</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>saadet</strong>: mutluluk</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>sarf etmek</strong>: harcamak</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>sine</strong>: göğüs, kalb</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>tahkir etmek</strong>: aşağılamak</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>tevcih etmek</strong>: yöneltmek</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>tezellül</strong>: alçalma</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>zilletsiz</strong>: alçalmadan</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>zîhayat</strong>: canlı (bk. ẕî; ḥ-y-y)</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>âyine</strong>: ayna</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>ıztırap</strong>: aşırı elem, sıkıntı</span></td></tr></tbody></table></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="TaLHa, post: 250897, member: 1"] [FONT=Tahoma]Demek, sevdiğin şeyler ya seni tanımıyor, ya seni tahkir ediyor, ya sana refakat etmiyor, senin rağmına mufarakat ediyor. Madem öyledir; bu havf ve muhabbeti öyle birisine tevcih et ki, senin havfın lezzetli bir tezellül olsun, muhabbetin zilletsiz bir saadet olsun. [/FONT] [FONT=Tahoma]Evet, Hâlık-ı Zülcelâlinden havf etmek, Onun rahmetinin şefkatine yol bulup iltica etmek demektir. Havf bir kamçıdır, Onun rahmetinin kucağına atar. Malûmdur ki, bir valide, meselâ bir yavruyu korkutup sinesine celb ediyor. O korku, o yavruya gayet lezzetlidir. Çünkü şefkat sinesine celb ediyor. Halbuki, bütün validelerin şefkatleri, rahmet-i İlâhiyenin bir lem’asıdır. Demek havfullahta azîm bir lezzet vardır. [/FONT] [FONT=Tahoma]Madem havfullahın böyle lezzeti bulunsa, muhabbetullahta ne kadar nihayetsiz lezzet bulunduğu malûm olur. Hem Allah’tan havf eden, başkaların kasavetli, belâlı havfından kurtulur. Hem, Allah hesabına olduğu için, mahlûkata ettiği muhabbet dahi firaklı, elemli olmuyor. [/FONT] [FONT=Tahoma]Evet, insan evvelâ nefsini sever. Sonra akaribini, sonra milletini, sonra zîhayat mahlûkları, sonra kâinatı, dünyayı sever. Bu dairelerin herbirisine karşı alâkadardır; onların lezzetleriyle mütelezziz ve elemleriyle müteellim olabilir. Halbuki, şu hercümerç âlemde ve rüzgâr deveranında hiçbir şey kararında kalmadığından, biçare kalb-i insan her vakit yaralanıyor. Elleri yapıştığı şeylerle, o şeyler gidip ellerini paralıyor, belki koparıyor. Daima ıztırap içinde kalır. Yahut gafletle sarhoş olur. [/FONT] [FONT=Tahoma]Madem öyledir, ey nefis, aklın varsa bütün o muhabbetleri topla, hakikî sahibine ver, şu belâlardan kurtul. Şu nihayetsiz muhabbetler, nihayetsiz bir kemâl ve cemâl sahibine mahsustur. Ne vakit hakikî sahibine verdin; o vakit bütün eşyayı Onun namıyla ve Onun âyinesi olduğu cihetle ıztırapsız sevebilirsin. Demek, şu muhabbet doğrudan doğruya kâinata sarf edilmemek gerektir. Yoksa muhabbet, en leziz bir nimet iken, en elîm bir nikmet olur. [/FONT] [FONT=Tahoma]Bir cihet kaldı ki, en mühimi de odur ki: Ey nefis, sen muhabbetini kendi nefsine [/FONT][FONT=Tahoma] [/FONT] <table border="0" cellpadding="0" cellspacing="2"><tbody><tr><td>[FONT=Tahoma][B]Hâlık-ı Zülcelâl[/B]: sonsuz haşmet ve yücelik sahibi yaratıcı Allah (bk. ḫ-l-ḳ; ẕü; c-l-l)[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]akarib[/B]: akrabalar, yakınlar[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]alâkadar[/B]: alakalı, ilgili[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]azîm[/B]: büyük (bk. a-ẓ-m)[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]biçare[/B]: çaresiz[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]celb etmek[/B]: çekmek[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]cemâl[/B]: güzellik (bk. c-m-l)[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]cihet[/B]: yön, taraf[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]deveran[/B]: dönüş[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]elem[/B]: acı, keder[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]elîm[/B]: elemli, acılı[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]evvelâ[/B]: öncelikle[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]eşya[/B]: şeyler, varlıklar[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]firak[/B]: ayrılık (bk. f-r-ḳ)[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]gaflet[/B]: umursamazlık, âhiretten ve Allah’ın emir ve yasaklarından habersiz davranma (bk. ğ-f-l)[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]hakikî[/B]: gerçek (bk. ḥ-ḳ-ḳ)[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]havf[/B]: korku[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]havfullah[/B]: Allah korkusu[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]hercümerç[/B]: karışıklık, dağınıklık[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]iltica etmek[/B]: sığınmak[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]kalb-i insan[/B]: insan kalbi[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]kararında[/B]: yerinde[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]kasavet[/B]: sıkıntı, keder[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]kemâl[/B]: kusursuzluk, mükemmellik (bk. k-m-l)[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]kâinat[/B]: evren, yaratılmış herşey (bk. k-v-n)[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]lem’a[/B]: parıltı[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]leziz[/B]: lezzetli[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]mahlûk[/B]: yaratık (bk. ḫ-l-ḳ)[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]mahlûkat[/B]: yaratılmışlar (bk. ḫ-l-ḳ)[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]mahsus[/B]: has, özgü[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]malûm[/B]: bilinen (bk. a-l-m)[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]mufarakat[/B]: ayrılma (bk. f-r-ḳ)[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]muhabbet[/B]: sevgi (bk. ḥ-b-b)[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]muhabbetullah[/B]: Allah sevgisi (bk. ḥ-b-b)[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]mühim[/B]: önemli[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]müteellim[/B]: elemlenme, acı çekme[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]mütelezziz[/B]: lezzetlenen[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]nam[/B]: ad[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]nefis[/B]: kişinin kendisi, canı (bk. n-f-s)[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]nihayetsiz[/B]: sınırsız[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]nikmet[/B]: azap, ceza; nimetin tersi[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]rahmet[/B]: merhamet, şefkat (bk. r-ḥ-m)[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]rahmet-i ilâhiye[/B]: Allah’ın rahmeti (bk. r-ḥ-m; e-l-h)[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]rağmına[/B]: zıddına, inadına[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]refakat[/B]: arkadaşlık (bk. r-f-ḳ)[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]saadet[/B]: mutluluk[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]sarf etmek[/B]: harcamak[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]sine[/B]: göğüs, kalb[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]tahkir etmek[/B]: aşağılamak[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]tevcih etmek[/B]: yöneltmek[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]tezellül[/B]: alçalma[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]zilletsiz[/B]: alçalmadan[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]zîhayat[/B]: canlı (bk. ẕî; ḥ-y-y)[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]âyine[/B]: ayna[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]ıztırap[/B]: aşırı elem, sıkıntı[/FONT]</td></tr></tbody></table> [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nur Külliyatı
Sözler
Yirmi Dördüncü Söz
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst