Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nur Külliyatı
Sözler
Yirmi Dördüncü Söz
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="TaLHa" data-source="post: 250633" data-attributes="member: 1"><p><strong>Yirmi Dördüncü Söz - Sayfa 454</strong></p><p></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'">ister ve görmek talep eder. Öyle ise, herbirimiz, istidadımıza göre, o muhabbet cazibesiyle sülûk edeceğiz.</span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span> <span style="font-family: 'Tahoma'">Ey Zühre-misal! Sen gidiyorsun. Fakat çiçek olarak git. İşte gittin. Terakki ede ede, tâ bir mertebe-i külliyeye geldin. Güya bütün çiçeklerin hükmüne geçtin. Halbuki, Zühre kesif bir âyinedir. Onda, ziyadaki yedi renk inhilâl ve inkisar eder. Şemsin aksini gizler. Sen sevdiğin güneşin yüzünü görmekte muvaffak olamazsın. Çünkü, kayıtlı olan renkler, hususiyetler dağıtıyor, perde çekiyor, gösteremiyor. Sen şu halde suretlerin, berzahların ortaya girmesiyle neş’et eden firaktan kurtulamazsın. Lâkin bir şartla kurtulabilirsin ki, sen kendi nefsinin muhabbetine dalmış olan başını kaldırasın ve nefsin mehâsiniyle telezzüz ve iftihar eden nazarını çekesin, gökyüzündeki güneşin yüzüne atasın. Hem, başaşağı, celb-i rızık için toprağa bakan yüzünü, yukarıdaki şemse çeviresin. Çünkü sen onun âyinesisin. Vazifen âyinedarlıktır. Bilsen, bilmesen, hazine-i rahmet kapısı olan toprak tarafından senin rızkın gelecektir.</span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span> <span style="font-family: 'Tahoma'">Evet, nasıl bir çiçek, güneşin küçücük bir âyinesidir. Şu koca güneş dahi, gök denizinde, Şems-i Ezelînin Nur isminden tecellî eden bir lem’anın katre-misal bir âyinesidir. Ey kalb-i insanî! Sen nasıl bir güneşin âyinesi olduğunu bundan bil. Bu şartı yaptıktan sonra kemâlini bulursun. Fakat güneşi nefsülemirde nasılsa öyle göremezsin; o hakikati çıplak anlamazsın. Belki, senin sıfatlarının renkleri ona bir renk verir; ve kesafetli dürbünün bir suret takar; ve kayıtlı kabiliyetin bir kayıt altına alır.</span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span> <span style="font-family: 'Tahoma'">Şimdi, sen dahi, ey Katre içine giren hakîm feylesof! Senin katre-i fikrin dürbünüyle, felsefenin merdiveniyle, tâ kamere kadar terakki ettin, kamere girdin. Bak, kamer kendi zâtında kesafetli, zulümatlıdır. Ne ziyası var, ne hayatı. Senin sa’yin beyhude, ilmin faidesiz gitti. Sen ye’sin zulümâtından ve kimsesizliğin vahşetinden ve ervâh-ı habisenin iz’âcâtından ve o vahşetin dehşetinden şu şartlarla kurtulabilirsin ki: Tabiat gecesini terk edip hakikat güneşine teveccüh etsen ve yakînen inansan ki, şu gece nurları gündüz güneşinin ışıklarının gölgeleridir.</span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span><span style="font-family: 'Tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span> <table border="0" cellpadding="0" cellspacing="2"><tbody><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>Katre</strong>: damla</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>Katre-i fikr</strong>: düşünce damlası (bk. f-k-r)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>Katre-misal</strong>: damla gibi (bk. m-s̱-l)</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>Nur</strong>: bütün varlıkları aydınlatan ve her çeşit nuru yaratan Allah (bk. n-v-r)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>Zühre-misal</strong>: çiçek gibi (bk. m-s̱-l)</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>aks</strong>: yansıma</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>berzah</strong>: geçit</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>beyhude</strong>: boşuna</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>cazibe</strong>: çekim gücü</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>celb-i rızık</strong>: rızık elde etme (bk. r-z-ḳ)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>dehşet</strong>: korku, ürkme</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>ervâh-ı habise</strong>: kötü ruhlar (bk. r-v-ḥ)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>feylesof</strong>: filozof, felsefeci</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>firak</strong>: ayrılık (bk. f-r-k)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>hakikat</strong>: gerçek, doğru (bk. ḥ-ḳ-ḳ)</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>hakîm</strong>: hikmetli, hikmet sahibi (bk. ḥ-k-m)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>hazine-i rahmet</strong>: rahmet hazinesi (bk. r-ḥ-m)</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>hususiyet</strong>: özellik</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>iftihar</strong>: övünme</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>inhilâl</strong>: çözülüp açılmış, dağılmış</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>inkisar</strong>: kırılma</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>istidat</strong>: kabiliyet, yetenek (bk. a-d-d)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>iz’âcât</strong>: rahatsız etmeler</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>kalb-i insanî</strong>: insan kalbi </span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>kamer</strong>: ay</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>kemâl</strong>: mükemmellik (bk. k-m-l)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>kesafet</strong>: yoğunluk, katılık</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>kesif</strong>: yoğun, katı</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>lem’a</strong>: parıltı</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>lâkin</strong>: ama, fakat</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>mehâsin</strong>: güzellikler (bk. ḥ-s-n)</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>mertebe-i külliye</strong>: büyük ve kapsamlı mertebe (bk. k-l-l)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>muhabbet</strong>: sevgi (bk. ḥ-b-b)</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>muvaffak</strong>: başarılı</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>nazar</strong>: bakış, dikkat (bk. n-ẓ-r)</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>nefsülemir</strong>: işin gerçeği, aslı (bk. n-f-s)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>neş’et etmek</strong>: doğmak</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>sa’y</strong>: çalışma</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>suret</strong>: şekil, biçim; görüntü (bk. ṣ-v-r)</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>sülûk etmek</strong>: yol almak</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>tabiat</strong>: doğa, canlı cansız bütün varlıklar, maddî âlem (bk. ṭ-b-a)</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>talep etmek</strong>: istemek (bk. ṭ-l-b)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>tecellî</strong>: yansıma (bk. c-l-y)</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>telezzüz</strong>: lezzetlenme</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>terakki</strong>: yükselme, ilerleme </span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>teveccüh</strong>: yönelme</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>vahşet</strong>: ürküntü, korku</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>yakînen</strong>: kesin olarak (bk. y-ḳ-n)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>ye’s</strong>: ümitsizlik</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>ziya</strong>: ışık </span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>zulümat</strong>: karanlık (bk. ẓ-l-m)</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>zât</strong>: kendi, öz</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>âyine</strong>: ayna</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>âyinedarlık</strong>: aynalık</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>Şems-i Ezelî</strong>: Ezelî Güneş, bu tabir ezelden beri bütün varlıkları aydınlatan Allah için bir benzetme olarak kullanılır (bk. e-z-l)</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>şems</strong>: güneş</span></td></tr></tbody></table></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="TaLHa, post: 250633, member: 1"] [b]Yirmi Dördüncü Söz - Sayfa 454[/b] [FONT=Tahoma]ister ve görmek talep eder. Öyle ise, herbirimiz, istidadımıza göre, o muhabbet cazibesiyle sülûk edeceğiz. [/FONT] [FONT=Tahoma]Ey Zühre-misal! Sen gidiyorsun. Fakat çiçek olarak git. İşte gittin. Terakki ede ede, tâ bir mertebe-i külliyeye geldin. Güya bütün çiçeklerin hükmüne geçtin. Halbuki, Zühre kesif bir âyinedir. Onda, ziyadaki yedi renk inhilâl ve inkisar eder. Şemsin aksini gizler. Sen sevdiğin güneşin yüzünü görmekte muvaffak olamazsın. Çünkü, kayıtlı olan renkler, hususiyetler dağıtıyor, perde çekiyor, gösteremiyor. Sen şu halde suretlerin, berzahların ortaya girmesiyle neş’et eden firaktan kurtulamazsın. Lâkin bir şartla kurtulabilirsin ki, sen kendi nefsinin muhabbetine dalmış olan başını kaldırasın ve nefsin mehâsiniyle telezzüz ve iftihar eden nazarını çekesin, gökyüzündeki güneşin yüzüne atasın. Hem, başaşağı, celb-i rızık için toprağa bakan yüzünü, yukarıdaki şemse çeviresin. Çünkü sen onun âyinesisin. Vazifen âyinedarlıktır. Bilsen, bilmesen, hazine-i rahmet kapısı olan toprak tarafından senin rızkın gelecektir. [/FONT] [FONT=Tahoma]Evet, nasıl bir çiçek, güneşin küçücük bir âyinesidir. Şu koca güneş dahi, gök denizinde, Şems-i Ezelînin Nur isminden tecellî eden bir lem’anın katre-misal bir âyinesidir. Ey kalb-i insanî! Sen nasıl bir güneşin âyinesi olduğunu bundan bil. Bu şartı yaptıktan sonra kemâlini bulursun. Fakat güneşi nefsülemirde nasılsa öyle göremezsin; o hakikati çıplak anlamazsın. Belki, senin sıfatlarının renkleri ona bir renk verir; ve kesafetli dürbünün bir suret takar; ve kayıtlı kabiliyetin bir kayıt altına alır. [/FONT] [FONT=Tahoma]Şimdi, sen dahi, ey Katre içine giren hakîm feylesof! Senin katre-i fikrin dürbünüyle, felsefenin merdiveniyle, tâ kamere kadar terakki ettin, kamere girdin. Bak, kamer kendi zâtında kesafetli, zulümatlıdır. Ne ziyası var, ne hayatı. Senin sa’yin beyhude, ilmin faidesiz gitti. Sen ye’sin zulümâtından ve kimsesizliğin vahşetinden ve ervâh-ı habisenin iz’âcâtından ve o vahşetin dehşetinden şu şartlarla kurtulabilirsin ki: Tabiat gecesini terk edip hakikat güneşine teveccüh etsen ve yakînen inansan ki, şu gece nurları gündüz güneşinin ışıklarının gölgeleridir. [/FONT][FONT=Tahoma] [/FONT] <table border="0" cellpadding="0" cellspacing="2"><tbody><tr><td>[FONT=Tahoma][B]Katre[/B]: damla[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]Katre-i fikr[/B]: düşünce damlası (bk. f-k-r)[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]Katre-misal[/B]: damla gibi (bk. m-s̱-l)[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]Nur[/B]: bütün varlıkları aydınlatan ve her çeşit nuru yaratan Allah (bk. n-v-r)[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]Zühre-misal[/B]: çiçek gibi (bk. m-s̱-l)[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]aks[/B]: yansıma[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]berzah[/B]: geçit[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]beyhude[/B]: boşuna[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]cazibe[/B]: çekim gücü[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]celb-i rızık[/B]: rızık elde etme (bk. r-z-ḳ)[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]dehşet[/B]: korku, ürkme[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]ervâh-ı habise[/B]: kötü ruhlar (bk. r-v-ḥ)[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]feylesof[/B]: filozof, felsefeci[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]firak[/B]: ayrılık (bk. f-r-k)[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]hakikat[/B]: gerçek, doğru (bk. ḥ-ḳ-ḳ)[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]hakîm[/B]: hikmetli, hikmet sahibi (bk. ḥ-k-m)[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]hazine-i rahmet[/B]: rahmet hazinesi (bk. r-ḥ-m)[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]hususiyet[/B]: özellik[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]iftihar[/B]: övünme[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]inhilâl[/B]: çözülüp açılmış, dağılmış[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]inkisar[/B]: kırılma[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]istidat[/B]: kabiliyet, yetenek (bk. a-d-d)[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]iz’âcât[/B]: rahatsız etmeler[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]kalb-i insanî[/B]: insan kalbi [/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]kamer[/B]: ay[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]kemâl[/B]: mükemmellik (bk. k-m-l)[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]kesafet[/B]: yoğunluk, katılık[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]kesif[/B]: yoğun, katı[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]lem’a[/B]: parıltı[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]lâkin[/B]: ama, fakat[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]mehâsin[/B]: güzellikler (bk. ḥ-s-n)[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]mertebe-i külliye[/B]: büyük ve kapsamlı mertebe (bk. k-l-l)[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]muhabbet[/B]: sevgi (bk. ḥ-b-b)[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]muvaffak[/B]: başarılı[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]nazar[/B]: bakış, dikkat (bk. n-ẓ-r)[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]nefsülemir[/B]: işin gerçeği, aslı (bk. n-f-s)[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]neş’et etmek[/B]: doğmak[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]sa’y[/B]: çalışma[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]suret[/B]: şekil, biçim; görüntü (bk. ṣ-v-r)[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]sülûk etmek[/B]: yol almak[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]tabiat[/B]: doğa, canlı cansız bütün varlıklar, maddî âlem (bk. ṭ-b-a)[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]talep etmek[/B]: istemek (bk. ṭ-l-b)[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]tecellî[/B]: yansıma (bk. c-l-y)[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]telezzüz[/B]: lezzetlenme[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]terakki[/B]: yükselme, ilerleme [/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]teveccüh[/B]: yönelme[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]vahşet[/B]: ürküntü, korku[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]yakînen[/B]: kesin olarak (bk. y-ḳ-n)[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]ye’s[/B]: ümitsizlik[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]ziya[/B]: ışık [/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]zulümat[/B]: karanlık (bk. ẓ-l-m)[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]zât[/B]: kendi, öz[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]âyine[/B]: ayna[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]âyinedarlık[/B]: aynalık[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]Şems-i Ezelî[/B]: Ezelî Güneş, bu tabir ezelden beri bütün varlıkları aydınlatan Allah için bir benzetme olarak kullanılır (bk. e-z-l)[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]şems[/B]: güneş[/FONT]</td></tr></tbody></table> [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nur Külliyatı
Sözler
Yirmi Dördüncü Söz
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst