Vesvese tufanına karşı Nâs Sûresi

MUHAMMED AÞIÐI

Active member
Kırgızistan’daki Türk kolejlerinin fedâkâr öğretmenlerinden çok güzel bir eğitim ve hâl dersi alan Elmir, mezuniyetinden sonra üniversite tahsili yapmak için Ürdün’e gider. Üniversiteden sonra yüksek lisans ve doktora yapmak üzere de İspanya’ya gider.

Fakat Madrid’de çeşitli maddi sıkıntılar çeker. Yoksulluk ve meşakkatle geçen günlerden sonra direnci kırılır ve bir diskoda koruma görevlisi olarak iş imkânı bulur.

Ama vicdanen çok rahatsızdır. Aldığı eğitim ve kültürün kendisinden bekledikleriyle, yaptığı işin verdiği çelişkiler onu ezmektedir. Onu çok dikkatle takip eden şefi Michel Maike, bir gün der ki: “Elmir, senin halin benim dikkatimi çekiyor. Böyle bir ortamda bulunmana rağmen uyuşturucu, içki ve diğer kötü alışkanlıklardan çok uzaksın. Senin gibi genç ve yakışıklı bir insanı bunlardan alıkoyan şey nedir, çok merak ediyorum. Geldiğin günden beri senin bu pislik yuvasında bir yanlışını görmedim. Seni bunları yapmaktan alıkoyan ve sana direnç veren gücün bir izahını yapar mısın?” Bunun üzerine Elmir, “Bu bahsettiğin güzellikler bana en başta dinimden ve aldığım eğitimden geliyor. Çünkü dinimin icapları ve aldığım eğitim hep önüme çıkarak beni günahlardan alıkoyuyor.” diyor. Michel Maike aldığı cevap karşısında hayrete düşerek “Bu nasıl bir din ki, böylesi pislik yuvasında senin gibi genç bir insanın temiz kalmasını sağlıyor? Bana bu din ile ilgili bilgi verebilir misin?” diyor.

[FONT=Trebuchet MS, Arial, Helvetica, sans-serif]Bu sözler Elmir’in kötülükler karşısındaki direncine direnç katar ve kendince şöyle düşünür: “Beni buraya sürükleyen kader, herhalde bu şefimize örnek ve rehber olmamı murat ediyor. Öyleyse bu rolümün hakkını vermeliyim” der. Bundan sonra daha da dikkatli bir hayat yaşamaya başlar. İlerleyen günlerde İspanyolcaya çevrilmiş İslâmî eserleri temin edip şefine hediye eder. Daha sonra da Madrid’de tanıştığı kendisi gibi inançlı ve temiz genç Müslümanlarla şefini de tanıştırır. [/FONT]

[FONT=Trebuchet MS, Arial, Helvetica, sans-serif]Maike, tanıştığı bu yeni gençlere de hayran olur ve Elmir’e “Senin arkadaşların da aynen senin gibi... Ben sizleri çok seviyorum. Ne olur, sizlerle arkadaşlığımız ve birlikteliğimiz hep devam etsin...” der. Bu münasebetler devam ederken Maike bir gün enteresan bir rüya görür. Rüyasında İblis’le karşılaşır. İblis “Senin hareketlerin, okuduğun kitaplar ve bu yeni arkadaşların hiç hoşuma gitmiyor. Onları terk et!.” der. İblis’in bu sözlerine hiddetlenen Maike, yanında bulunan eski dönemde okuduğu kitapları birer birer İblis’in üzerine fırlatır... En sonunda da Elmir’in kendisine hediye ettiği İspanyolca Kur’an mealini açar. Karşısına Nas Suresi çıkar. Onu İblis’e karşı okumaya başlar. Bu durumda İblis, dehşet içerisinde küçülerek kaybolur. Heyecanla uyanan Maike, hemen Elmir’i arar ve “Can dostum, enteresan bir rüya gördüm... İlk fırsatta buluşalım... Ben Müslüman olmak istiyorum. Ayrıntıyı buluşunca anlatırım.” der. [/FONT]

[FONT=Trebuchet MS, Arial, Helvetica, sans-serif]Ertesi günün akşamı Maike, Elmir’in genç arkadaşlarından birisinin onlarla evinde buluşur. Gözyaşları ve dualarla Müslüman olan Maike, evin duvarında İslam yazısı ile yazılmış bir hat tablosu görür. Evin sâhibine duvardaki tabloyu beğendiğini ve bakmak istediğini söyler. Ev sâhibi de tabloyu duvardan indirip kendisine hediye eder. Ayrıca ev sahibi tablonun hem Arapçasını okur hem de İspanyolca mealini verir... Bunları dinleyen Maike, renkten renge girer ve hayretten dona kalmış bir halde gözyaşı tufanı içinde kalır... “İşte, işte rüyada şeytana okuduğum şeyler, bu Nas Suresi idi!.” der... [/FONT]

[FONT=Trebuchet MS, Arial, Helvetica, sans-serif]ALINTI[/FONT]
 
Üst