Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
İslamiyet
Resûlüllah (Aleyhisselatü Vesselam)
Peygamberimizin Hayatı
Veda Haccı
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="müdavim" data-source="post: 192222" data-attributes="member: 5987"><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"><span style="color: DarkGreen"><strong>MEDİNE'YE DÖNÜŞ</strong></span></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">Resûl-i Kibriya Efendimiz ve Ashab-ı Kiram, Veda Tavafından sonra, Mekke-i Mükerreme'den Medine-i Münevvere'ye doğru yola çıktılar. Gadir-i Hum Vadisinde konakladılar. E-fendimiz orada öğle namazını kıldırdı. Namaz bitince ashabına, "Ey insanlar!.. Biliniz ki, ben de insanım! Çok sürmez; Yüce Rabbimin elçisi gelecek, beni ebedî âleme çağıracak. Ben de onun dâvetine icabet edeceğim. Yakında size veda edeceğim!" dedikten sonra sözlerine şöyle devam etti:</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"><span style="color: Red">"Eğer sadâkatle sarılırsanız, sizi doğru yolda muhafaza edecek iki şey bırakıyorum: Onların birincisi Allah'ın Kitabı Kur'ân'dır; ki içinde hidâyet ve nur vardır. Ona sımsıkı sarılınız! İkincisi de Ehl-i Beytim'dir.*"</span>1160</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">Resûl-i Kibriya Efendimizin, biz Müslümanlara bıraktıkları arasında ikinci olarak "Ehl-i Beytini zikretmesi manidardır. Bu hususta Bediüzzaman Hazretlerinin şu açıklamasını da nakletmemiz yerinde olacaktır:</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">"Resûl-i Ekrem (a.s.m.), gayb-âşina nazarıyla görmüş ki: Al-i Beyt'i, Âlem-i islâm içinde bir şecere-i nurânîye hükmüne geçecek. Âlem-i İslâm'ın bütün tabakatında kemâlât-ı insanîye dersinde rehberlik ve mürşidlik vazifesini görecek zâtlar, ekseriyet-i mutlaka ile Âl-i Beyt'ten çıkacak. Yâni, nasıl ki, mil-let-i İbrahimîye'de ekseriyet-i mutlaka ile nurânî rehberler Hz. İbrahim'in (a.s.) âlinden, neslinden olan enbiya olduğu gibi; ümmet-i Muhammedîye'de de (a.s.m.) vezaif-i azîme-i İslâmiyette ve ekser turuk ve mesalikinde Enbi-ya-i Benî İsrail gibi, Aktab-ı Âl-i Beyt-i Muhammedîye'yi (a.s.m.) görmüş. Onun için</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p> <span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">js</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">demesiyle emrolunarak, Âl-i Beyt'e karşı ümmetin meveddetini istemiş. Bu hakikati te'yid eden diğer rivayetlerde ferman etmiş: 'Size, iki şey bırakıyorum. Onlara temessük etseniz, necat bulursunuz. Biri Kitabullah, biri Âl-i</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">Bu sözlerinden sonra Hz. Ali'nin elinden tuttu. "Ben kimim Mevlâsı isem, Ali de onun Mevlâsıdır." diye buyurdu ve arkasından, "Allah'ım!.. Ona dost olana dost, düşman olana düşman ol!" diye Allah'a niyazda bulundu."61</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">Resûl-i Kibriya Efendimizin yakında ebedî âleme göç edeceğini haber veren yukarıdaki sözleri, Ashab-ı Kiram'ı hüzne garketti. Uğrunda canlarını feda ettikleri, öz nefislerinden daha çok sevdikleri Kâinatın Efendisi, aralarından gidecekti!</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">Şimdiden âdeta kendilerini birer yetim kabul edip gözyaşları döküyorlardı!</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"><span style="color: DarkGreen"><strong>Medine'ye Varış</strong></span></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">Medine görününce, Peygamber Efendimiz üç defa tekbir getirdi. Sonra âdetleri olan duayı yaptı: <span style="color: Red">"Allah'tan başka ilâh yoktur. Allah tektir, şerîki yoktur. Mülk O'nundur. Bütün hamd de O'na mahsustur. O, her şeye kadirdir. Rabbimize yönelici, günahlarımızdan tevbe edici, Rabbimize kulluk, secde ve hamd edici olarak dönüyoruz."</span>1162</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">Beytim.' Çünkü, Sünnet-i Seniyye'nin menbaı ve muhafızı ve her cihetle iltizam etmesiyle mükellef olan, Al-i Beyt'tir.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"><span style="color: DarkRed"></span></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"><span style="color: DarkRed">"İşte, bu sırra binâendir ki, Kitab'a ve sünnete ittiba unvanıyla bu hakikat-i hadîsiyye bildirilmiştir. Demek, Âl-i Beyt'ten, vazife-i risâletçe muradı Sünnet-i Seniyyesidir. Sünnet-i Seniyyeye ittibaı terk eden, hakikî Âl-i Beyt'ten olmadığı gibi, Âl-i Beyt'e hakikî dost da olamaz. "Hem, ümmetini Âl-i Beyt'in etrafında toplamak arzusunun sırrı şudur ki: "Zaman geçtikçe Âl-i Beyt çok tekessür edeceğini izn-i İlâhîyle bilmiş ve İslâmiyet za'fa düşeceğini anlamış. O hâlde, gayet kuvvetli ve kesretli bir cema-at-i mütesanide lâzım ki, Âlem-i İslâm'ın terakkîyat-ı mânevîyesinde medar ve merkez olabilsin. İzn-i ilâhîyle düşünmüş ve ümmetini Âl-i Beyti etrafına toplamasını arzu etmiş. Evet, Al-i Beyt'in efradı ise, itikad ve îman hususunda şâirlerden çok ileri olmasa da, yine teslim, iltizam ve tarafgirlikte çok ileridirler. Çünkü, İslâmiyete fıtraten, neslen ve cibilliyeten taraftardırlar. Cibillî taraftarlık, za'f ve şansız, hattâ haksız da olsa bırakılmaz. Nerede kaldı ki, gayet kuvvetli, gayet hakikatli, gayet şanlı bütün silsile-i ecdadı bağlandığı ve şeref kazandığı ve canlarını feda ettikleri bir hakikate taraftarlık, ne kadar esaslı ve fıtrî olduğunu bilbedahe hisseden bir zât, hiç taraftarlığı bırakır mı? Ehl-i Beyt, işte bu şiddet-i iltizam ve fıtrî İslâmiyet cihetiyle Din-i islâm lehinde edna bir emareyi, kuvvetli bir burhan gibi kabul eder. Çünkü, fıtrî taraftardır. Başkası ise, kuvvetli bir burhanla sonra iltizam eder." (Bediüzzaman Said Nursî, Lem'alar, s. 19-20).</span></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">Medine'ye girilince, Efendimiz, doğruca Mescid-i Şerife vardı. Orada iki rekât namaz kıldıktan sonra Hâne-i Saadetine döndü.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"><span style="color: Black"><strong>Bu, Resûl-i Kibriya Efendimizin ilk ve son haccı oldu.</strong></span></span></span></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="müdavim, post: 192222, member: 5987"] [SIZE="4"][COLOR="DarkSlateGray"][COLOR="DarkGreen"][B]MEDİNE'YE DÖNÜŞ[/B][/COLOR] Resûl-i Kibriya Efendimiz ve Ashab-ı Kiram, Veda Tavafından sonra, Mekke-i Mükerreme'den Medine-i Münevvere'ye doğru yola çıktılar. Gadir-i Hum Vadisinde konakladılar. E-fendimiz orada öğle namazını kıldırdı. Namaz bitince ashabına, "Ey insanlar!.. Biliniz ki, ben de insanım! Çok sürmez; Yüce Rabbimin elçisi gelecek, beni ebedî âleme çağıracak. Ben de onun dâvetine icabet edeceğim. Yakında size veda edeceğim!" dedikten sonra sözlerine şöyle devam etti: [COLOR="Red"]"Eğer sadâkatle sarılırsanız, sizi doğru yolda muhafaza edecek iki şey bırakıyorum: Onların birincisi Allah'ın Kitabı Kur'ân'dır; ki içinde hidâyet ve nur vardır. Ona sımsıkı sarılınız! İkincisi de Ehl-i Beytim'dir.*"[/COLOR]1160 Resûl-i Kibriya Efendimizin, biz Müslümanlara bıraktıkları arasında ikinci olarak "Ehl-i Beytini zikretmesi manidardır. Bu hususta Bediüzzaman Hazretlerinin şu açıklamasını da nakletmemiz yerinde olacaktır: "Resûl-i Ekrem (a.s.m.), gayb-âşina nazarıyla görmüş ki: Al-i Beyt'i, Âlem-i islâm içinde bir şecere-i nurânîye hükmüne geçecek. Âlem-i İslâm'ın bütün tabakatında kemâlât-ı insanîye dersinde rehberlik ve mürşidlik vazifesini görecek zâtlar, ekseriyet-i mutlaka ile Âl-i Beyt'ten çıkacak. Yâni, nasıl ki, mil-let-i İbrahimîye'de ekseriyet-i mutlaka ile nurânî rehberler Hz. İbrahim'in (a.s.) âlinden, neslinden olan enbiya olduğu gibi; ümmet-i Muhammedîye'de de (a.s.m.) vezaif-i azîme-i İslâmiyette ve ekser turuk ve mesalikinde Enbi-ya-i Benî İsrail gibi, Aktab-ı Âl-i Beyt-i Muhammedîye'yi (a.s.m.) görmüş. Onun için js demesiyle emrolunarak, Âl-i Beyt'e karşı ümmetin meveddetini istemiş. Bu hakikati te'yid eden diğer rivayetlerde ferman etmiş: 'Size, iki şey bırakıyorum. Onlara temessük etseniz, necat bulursunuz. Biri Kitabullah, biri Âl-i Bu sözlerinden sonra Hz. Ali'nin elinden tuttu. "Ben kimim Mevlâsı isem, Ali de onun Mevlâsıdır." diye buyurdu ve arkasından, "Allah'ım!.. Ona dost olana dost, düşman olana düşman ol!" diye Allah'a niyazda bulundu."61 Resûl-i Kibriya Efendimizin yakında ebedî âleme göç edeceğini haber veren yukarıdaki sözleri, Ashab-ı Kiram'ı hüzne garketti. Uğrunda canlarını feda ettikleri, öz nefislerinden daha çok sevdikleri Kâinatın Efendisi, aralarından gidecekti! Şimdiden âdeta kendilerini birer yetim kabul edip gözyaşları döküyorlardı! [COLOR="DarkGreen"][B]Medine'ye Varış[/B][/COLOR] Medine görününce, Peygamber Efendimiz üç defa tekbir getirdi. Sonra âdetleri olan duayı yaptı: [COLOR="Red"]"Allah'tan başka ilâh yoktur. Allah tektir, şerîki yoktur. Mülk O'nundur. Bütün hamd de O'na mahsustur. O, her şeye kadirdir. Rabbimize yönelici, günahlarımızdan tevbe edici, Rabbimize kulluk, secde ve hamd edici olarak dönüyoruz."[/COLOR]1162 Beytim.' Çünkü, Sünnet-i Seniyye'nin menbaı ve muhafızı ve her cihetle iltizam etmesiyle mükellef olan, Al-i Beyt'tir. [COLOR="DarkRed"] "İşte, bu sırra binâendir ki, Kitab'a ve sünnete ittiba unvanıyla bu hakikat-i hadîsiyye bildirilmiştir. Demek, Âl-i Beyt'ten, vazife-i risâletçe muradı Sünnet-i Seniyyesidir. Sünnet-i Seniyyeye ittibaı terk eden, hakikî Âl-i Beyt'ten olmadığı gibi, Âl-i Beyt'e hakikî dost da olamaz. "Hem, ümmetini Âl-i Beyt'in etrafında toplamak arzusunun sırrı şudur ki: "Zaman geçtikçe Âl-i Beyt çok tekessür edeceğini izn-i İlâhîyle bilmiş ve İslâmiyet za'fa düşeceğini anlamış. O hâlde, gayet kuvvetli ve kesretli bir cema-at-i mütesanide lâzım ki, Âlem-i İslâm'ın terakkîyat-ı mânevîyesinde medar ve merkez olabilsin. İzn-i ilâhîyle düşünmüş ve ümmetini Âl-i Beyti etrafına toplamasını arzu etmiş. Evet, Al-i Beyt'in efradı ise, itikad ve îman hususunda şâirlerden çok ileri olmasa da, yine teslim, iltizam ve tarafgirlikte çok ileridirler. Çünkü, İslâmiyete fıtraten, neslen ve cibilliyeten taraftardırlar. Cibillî taraftarlık, za'f ve şansız, hattâ haksız da olsa bırakılmaz. Nerede kaldı ki, gayet kuvvetli, gayet hakikatli, gayet şanlı bütün silsile-i ecdadı bağlandığı ve şeref kazandığı ve canlarını feda ettikleri bir hakikate taraftarlık, ne kadar esaslı ve fıtrî olduğunu bilbedahe hisseden bir zât, hiç taraftarlığı bırakır mı? Ehl-i Beyt, işte bu şiddet-i iltizam ve fıtrî İslâmiyet cihetiyle Din-i islâm lehinde edna bir emareyi, kuvvetli bir burhan gibi kabul eder. Çünkü, fıtrî taraftardır. Başkası ise, kuvvetli bir burhanla sonra iltizam eder." (Bediüzzaman Said Nursî, Lem'alar, s. 19-20).[/COLOR] Medine'ye girilince, Efendimiz, doğruca Mescid-i Şerife vardı. Orada iki rekât namaz kıldıktan sonra Hâne-i Saadetine döndü. [COLOR="Black"][B]Bu, Resûl-i Kibriya Efendimizin ilk ve son haccı oldu.[/B][/COLOR][/COLOR][/SIZE] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
İslamiyet
Resûlüllah (Aleyhisselatü Vesselam)
Peygamberimizin Hayatı
Veda Haccı
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst