Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nur Külliyatı
Sikke-i Tasdik-i Gaybi
üstadimizin ehemmiyetli bir mektubudur
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="Ahmet.1" data-source="post: 512662" data-attributes="member: 1040028"><p><em><strong><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px">Gayet ciddî bir ihtar ile bir hakikatı beyan etmeye lüzum var. Şöyle ki:</span></span></strong></em></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 10px"><span style="color: #B22222">Gaybı Allah'tan başkası bilemez)</span></span></span> <em><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px">sırrıyla ehl-i velayet, gaybî olan şeyleri bildirilmezse bilmezler. En büyük bir veli dahi, hasmının hakikî halini bilmedikleri için, haksız olarak mübareze etmesini Aşere-i Mübeşşere'nin mabeynindeki muharebe gösteriyor. Demek iki veli, iki ehl-i hakikat birbirini inkâr etmekle makamlarından sukut etmezler. Meğer bütün bütün zahir-i şeriata muhalif ve hata bir içtihad ile hareket edilmiş ola. Bu sırra binaen</span></span></em> <span style="font-size: 18px"><span style="color: #B22222"><span style="font-family: 'Arial'">ﻭَ ﺍﻟْﻜَﺎﻇِﻤِﻴﻦَ ﺍﻟْﻐَﻴْﻆَ ﻭَ ﺍﻟْﻌَﺎﻓِﻴﻦَ ﻋَﻦِ ﺍﻟﻨَّﺎﺱِ</span></span></span> <u><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 10px">"Öfkelerini yutanlar ve insanların kusurlarını affedenler..." Âl-i İmrân Sûresi, 3:134.)</span></span></u> <em><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px">deki ulüvv-ü cenab düsturuna ittibaen ve avam-ı mü'minînin şeyhlerine karşı hüsn-ü zanlarını kırmamakla, imanlarını sarsılmadan muhafaza etmek ve Risale-i Nur'un erkânlarının haksız itirazlara karşı haklı fakat zararlı hiddetlerinden kurtarmak lüzumuna binaen; ve ehl-i ilhadın iki taife-i ehl-i hakikatın mabeynindeki husumetten istifade ederek, birinin silâhıyla, itirazıyla ötekini cerhedip ötekinin delilleriyle berikini çürütüp ikisini de yere vurmak ve çürütmekten içtinaben, Risale-i Nur şakirdleri bu mezkûr beş esasa binaen, muarızlara hiddet ve tehevvürle ve mukabele-i bilmisil ile karşılamamalı. Yalnız kendilerini muhafaza için musalahakârane, medar-ı itiraz noktaları izah etmek ve cevab vermek gerektir.</span></span></em></p><p><em><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px"></span></span></em></p><p><em><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px">Çünki bu zamanda enaniyet çok ileri gitmiş. Herkes, kameti mikdarında bir buz parçası olan enaniyetini eritmiyor, bozmuyor; kendisini mazur biliyor, ondan niza çıkıyor. Ehl-i hak zarar eder, ehl-i dalalet istifade ediyor.</span></span></em></p><p><em><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px"></span></span></em></p><p><em><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px">İstanbul'da malûm itiraz hâdisesi îma ediyor ki; ileride, meşrebini çok beğenen bazı zâtlar ve hodgâm bazı sofi-meşreb ve nefs-i emmaresini tam öldürmeyen ve hubb-u câh vartasından kurtulmayan bazı ehl-i irşad ve ehl-i hak, Risalet-ün Nur ve şakirdlerine karşı kendi meşreblerini ve mesleklerinin revacını ve etba'larının hüsn-ü teveccühlerini muhafaza niyetiyle itiraz edecekler, belki dehşetli mukabele etmek ihtimali var. Böyle hâdiselerin vukuunda, bizlere itidal-i dem ve sarsılmamak ve adavete girmemek ve o muarız taifenin de rüesalarını çürütmemek gerektir.</span></span></em></p><p><em><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px"></span></span></em></p><p><em><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px"><strong>Fâş etmek hatırıma gelmeyen bir sırrı, fâş etmeye mecbur oldum. Şöyle ki:</strong></span></span></em></p><p><em><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px"></span></span></em></p><p><em><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px">Risale-i Nur'un şahs-ı manevîsi ve o şahs-ı manevîyi temsil eden has şakirdlerinin şahs-ı manevîsi <strong>"Ferîd"</strong> makamına mazhar oldukları için, değil hususî bir memleketin kutbu, belki -ekseriyet-i mutlaka ile- Hicaz'da bulunan kutb-u a'zamın tasarrufundan hariç olduğu.. ve onun hükmü altına girmeye mecbur değil. Her zamanda bulunan iki imam gibi, onu yani kutb-u a'zamı, tanımağa mecbur olmuyor. Ben eskide Risale-i Nur'un şahs-ı manevîsini, o imamlardan birisini zannediyordum. Şimdi anlıyorum ki; <strong>Gavs-ı A'zam'da kutbiyet ve gavsiyetle beraber "ferdiyet" dahi bulunduğundan, âhirzamandaki şakirdlerinin bağlandığı Risalet-ün Nur, o ferdiyet makamının mazharıdır.</strong> Gizlenmeye lâyık olan bu sırr-ı azîme binaen, Mekke-i Mükerreme'de dahi -farz-ı muhal olarak- Risale-in Nur aleyhinde bir itiraz kutb-u a'zamdan dahi gelse; Risale-in Nur şakirdleri sarsılmayıp, o mübarek kutb-u a'zamın itirazını iltifat ve selâm suretinde telakki edip, teveccühünü de kazanmak için, medar-ı itiraz noktaları o büyük üstadlarına karşı izah ile, ellerini öpmektir.</span></span></em></p><p><em><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px"></span></span></em></p><p><em><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px">Evet kardeşlerim; bu zamanda öyle dehşetli cereyanlar ve hayatı ve cihanı sarsacak hâdiseler içinde, hadsiz bir metanet ve itidal-i dem ve nihayetsiz bir fedakârlık taşımak gerektir. </span></span></em></p><p></p><p><em><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px">Evet</span></span></em> <span style="font-size: 18px"><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #B22222">ﻳَﺴْﺘَﺤِﺒُّﻮﻥَ ﺍﻟْﺤَﻴَﺎﺓَ ﺍﻟﺪُّﻧْﻴَﺎ ﻋَﻠَﻰ ﺍْﻻَﺧِﺮَﺓِ</span></span></span> <u><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 10px">"Onlar dünya hayatını seve seve ahirete tercih ederler." İbrahim Sûresi, 14:3.)</span></span></u> <em><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px">âyetinin sırr-ı işarîsiyle; âhireti bildikleri ve iman ettikleri halde, dünyayı âhirete severek tercih etmek ve kırılacak şişeyi bâki elmasa, bilerek rıza ve sevinçle tercih etmek ve akibeti görmeyen kör hissiyatın hükmüyle, hazır bir dirhem zehirli bir lezzeti, ileride bir batman safi lezzete tercih etmek, bu zamanın dehşetli bir marazı, bir musibetidir. O musibet sırrıyla, mü'minler dahi bazan ehl-i dalalete tarafdar olmak gibi dehşetli hatada bulunuyorlar. Cenab-ı Hak ehl-i imanı ve Risale-i Nur şakirdlerini bu musibetlerin şerrinden muhafaza eylesin, âmîn.</span></span></em></p><p></p><p><strong><p style="text-align: right"><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 15px">Said Nursî</span></span></p><p></strong></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="Ahmet.1, post: 512662, member: 1040028"] [I][B][FONT=Arial][SIZE=3]Gayet ciddî bir ihtar ile bir hakikatı beyan etmeye lüzum var. Şöyle ki:[/SIZE][/FONT][/B][/I] [FONT=Arial][SIZE=2][COLOR="#B22222"]Gaybı Allah'tan başkası bilemez)[/COLOR][/SIZE][/FONT] [I][FONT=Arial][SIZE=3]sırrıyla ehl-i velayet, gaybî olan şeyleri bildirilmezse bilmezler. En büyük bir veli dahi, hasmının hakikî halini bilmedikleri için, haksız olarak mübareze etmesini Aşere-i Mübeşşere'nin mabeynindeki muharebe gösteriyor. Demek iki veli, iki ehl-i hakikat birbirini inkâr etmekle makamlarından sukut etmezler. Meğer bütün bütün zahir-i şeriata muhalif ve hata bir içtihad ile hareket edilmiş ola. Bu sırra binaen[/SIZE][/FONT][/I] [SIZE=5][COLOR="#B22222"][FONT=Arial]ﻭَ ﺍﻟْﻜَﺎﻇِﻤِﻴﻦَ ﺍﻟْﻐَﻴْﻆَ ﻭَ ﺍﻟْﻌَﺎﻓِﻴﻦَ ﻋَﻦِ ﺍﻟﻨَّﺎﺱِ[/FONT][/COLOR][/SIZE] [U][FONT=Arial][SIZE=2]"Öfkelerini yutanlar ve insanların kusurlarını affedenler..." Âl-i İmrân Sûresi, 3:134.)[/SIZE][/FONT][/U] [I][FONT=Arial][SIZE=3]deki ulüvv-ü cenab düsturuna ittibaen ve avam-ı mü'minînin şeyhlerine karşı hüsn-ü zanlarını kırmamakla, imanlarını sarsılmadan muhafaza etmek ve Risale-i Nur'un erkânlarının haksız itirazlara karşı haklı fakat zararlı hiddetlerinden kurtarmak lüzumuna binaen; ve ehl-i ilhadın iki taife-i ehl-i hakikatın mabeynindeki husumetten istifade ederek, birinin silâhıyla, itirazıyla ötekini cerhedip ötekinin delilleriyle berikini çürütüp ikisini de yere vurmak ve çürütmekten içtinaben, Risale-i Nur şakirdleri bu mezkûr beş esasa binaen, muarızlara hiddet ve tehevvürle ve mukabele-i bilmisil ile karşılamamalı. Yalnız kendilerini muhafaza için musalahakârane, medar-ı itiraz noktaları izah etmek ve cevab vermek gerektir. Çünki bu zamanda enaniyet çok ileri gitmiş. Herkes, kameti mikdarında bir buz parçası olan enaniyetini eritmiyor, bozmuyor; kendisini mazur biliyor, ondan niza çıkıyor. Ehl-i hak zarar eder, ehl-i dalalet istifade ediyor. İstanbul'da malûm itiraz hâdisesi îma ediyor ki; ileride, meşrebini çok beğenen bazı zâtlar ve hodgâm bazı sofi-meşreb ve nefs-i emmaresini tam öldürmeyen ve hubb-u câh vartasından kurtulmayan bazı ehl-i irşad ve ehl-i hak, Risalet-ün Nur ve şakirdlerine karşı kendi meşreblerini ve mesleklerinin revacını ve etba'larının hüsn-ü teveccühlerini muhafaza niyetiyle itiraz edecekler, belki dehşetli mukabele etmek ihtimali var. Böyle hâdiselerin vukuunda, bizlere itidal-i dem ve sarsılmamak ve adavete girmemek ve o muarız taifenin de rüesalarını çürütmemek gerektir. [B]Fâş etmek hatırıma gelmeyen bir sırrı, fâş etmeye mecbur oldum. Şöyle ki:[/B] Risale-i Nur'un şahs-ı manevîsi ve o şahs-ı manevîyi temsil eden has şakirdlerinin şahs-ı manevîsi [B]"Ferîd"[/B] makamına mazhar oldukları için, değil hususî bir memleketin kutbu, belki -ekseriyet-i mutlaka ile- Hicaz'da bulunan kutb-u a'zamın tasarrufundan hariç olduğu.. ve onun hükmü altına girmeye mecbur değil. Her zamanda bulunan iki imam gibi, onu yani kutb-u a'zamı, tanımağa mecbur olmuyor. Ben eskide Risale-i Nur'un şahs-ı manevîsini, o imamlardan birisini zannediyordum. Şimdi anlıyorum ki; [B]Gavs-ı A'zam'da kutbiyet ve gavsiyetle beraber "ferdiyet" dahi bulunduğundan, âhirzamandaki şakirdlerinin bağlandığı Risalet-ün Nur, o ferdiyet makamının mazharıdır.[/B] Gizlenmeye lâyık olan bu sırr-ı azîme binaen, Mekke-i Mükerreme'de dahi -farz-ı muhal olarak- Risale-in Nur aleyhinde bir itiraz kutb-u a'zamdan dahi gelse; Risale-in Nur şakirdleri sarsılmayıp, o mübarek kutb-u a'zamın itirazını iltifat ve selâm suretinde telakki edip, teveccühünü de kazanmak için, medar-ı itiraz noktaları o büyük üstadlarına karşı izah ile, ellerini öpmektir. Evet kardeşlerim; bu zamanda öyle dehşetli cereyanlar ve hayatı ve cihanı sarsacak hâdiseler içinde, hadsiz bir metanet ve itidal-i dem ve nihayetsiz bir fedakârlık taşımak gerektir. [/SIZE][/FONT][/I] [I][FONT=Arial][SIZE=3]Evet[/SIZE][/FONT][/I] [SIZE=5][FONT=Arial][COLOR="#B22222"]ﻳَﺴْﺘَﺤِﺒُّﻮﻥَ ﺍﻟْﺤَﻴَﺎﺓَ ﺍﻟﺪُّﻧْﻴَﺎ ﻋَﻠَﻰ ﺍْﻻَﺧِﺮَﺓِ[/COLOR][/FONT][/SIZE] [U][FONT=Arial][SIZE=2]"Onlar dünya hayatını seve seve ahirete tercih ederler." İbrahim Sûresi, 14:3.)[/SIZE][/FONT][/U] [I][FONT=Arial][SIZE=3]âyetinin sırr-ı işarîsiyle; âhireti bildikleri ve iman ettikleri halde, dünyayı âhirete severek tercih etmek ve kırılacak şişeyi bâki elmasa, bilerek rıza ve sevinçle tercih etmek ve akibeti görmeyen kör hissiyatın hükmüyle, hazır bir dirhem zehirli bir lezzeti, ileride bir batman safi lezzete tercih etmek, bu zamanın dehşetli bir marazı, bir musibetidir. O musibet sırrıyla, mü'minler dahi bazan ehl-i dalalete tarafdar olmak gibi dehşetli hatada bulunuyorlar. Cenab-ı Hak ehl-i imanı ve Risale-i Nur şakirdlerini bu musibetlerin şerrinden muhafaza eylesin, âmîn.[/SIZE][/FONT][/I] [B][RIGHT][FONT=Arial][SIZE=4]Said Nursî[/SIZE][/FONT][/RIGHT][/B] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nur Külliyatı
Sikke-i Tasdik-i Gaybi
üstadimizin ehemmiyetli bir mektubudur
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst