Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
Bediüzzaman Said Nursi ve Risale-i Nur Cemaati
Bediüzzaman Said Nursi
Bediüzzaman'dan Nasihatler
Üstadımız'dan mektuplar
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="müdavim" data-source="post: 182296" data-attributes="member: 5987"><p><strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkSlateGray"><span style="color: Black">Aziz, sıddık kardeşlerim,</span></span></span></span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkSlateGray"><span style="color: DarkRed">Lâtif ve mânidar ve beşaretli iki hâdiseyi beyan ediyorum.</span></span></span></span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkSlateGray"><span style="color: Sienna"><strong>Birincisi:</strong></span> Meyusâne bir hatıradan müjdeli bir ihtar:</span></span></span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkSlateGray">Bugünlerde hatırıma geldi ki, hayat-ı içtimaiyeye giren hangi şeye temas etse, ekseriyetle günahlara mâruz kalıyor. Her cihette günahlar serbestçe insanı sarıyorlar. “Bu kadar günahlara karşı insanın hususî ibadeti ve takvâsı nasıl mukabele edebilir?” diye meyusâne düşündüm.</span></span></span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkSlateGray">Hayat-ı içtimaiyedeki Risale-i Nur talebelerinin vaziyetlerini tahattur ettim. Risale-i Nur şakirtleri hakkında necatlarına ve ehl-i saadet olduklarına dair kuvvetli işaret-i Kur’âniyeyi ve beşaret-i Aleviyeyi ve Gavsiyeyi düşündüm. Kalben dedim ki: “Herbiri bin yerden gelen günahlara karşı bir dille nasıl mukabele eder, galebe eder, necat bulur?” diye mütehayyir kaldım. Bu tahayyürüme mukabil ihtar edildi ki:</span></span></span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkSlateGray">Risale-i Nur’un hakikî ve sadık şakirtlerinin mâbeynlerindeki düstur-u esasiye olan iştirak-i a’mâl-i uhreviye kanunuyla ve samimî ve hâlis tesanüd sırrıyla herbir hâlis, hakikî şakirt, bir dille değil, belki kardeşleri adedince dillerle ibadet edip istiğfar eder. Bin taraftan hücum eden günahlara, binler dille mukabele eder. Bazı melâikenin kırk bin dille zikrettikleri gibi, hâlis, hakikî, müttakî bir şakirt dahi kırk bin kardeşinin dilleriyle ibadet eder, necata müstehak ve inşaallah ehl-i saadet olur.</span></span></span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkSlateGray">Risale-i Nur dairesinde sadakat ve hizmet ve takvâ ve içtinab-ı kebâir derecesiyle o ulvî ve küllî ubudiyete sahip olur. Elbette, bu büyük kazancı kaçırmamak için, takvâda, ihlâsta, sadakatte çalışmak gerektir.</span></span></span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkSlateGray"><span style="color: Sienna">İkincisi: </span>Eski zamanda, on dört yaşında iken icâzet almanın alâmeti olan üstad tarafından sarık sardırmak, bir cübbe bana giydirmek vaziyetine mâniler bulundu. Yaşımın küçüklüğüyle, memleketimizde büyük hocalara mahsus kisve giymek yakışmadığı...</span></span></span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkSlateGray"><span style="color: Sienna"><strong>Saniyen:</strong></span> O zamanda büyük âlimler, bana karşı üstadlık vaziyeti değil, ya rakip veyahut teslimiyet derecesine girdikleri için bana cübbe giydirecek ve üstadlık vaziyetini alacak kendilerine güvenenler bulunmadı. Ve evliya-yı azimeden dört beş zâtın vefat etmeleri cihetiyle, elli altı senedir icazetin zahir alâmeti olan cübbeyi giymek ve bir üstadın elini öpmek, üstadlığını kabul etmek hakkımı bugünlerde, yüz senelik bir mesafede Hazret-i Mevlânâ Zülcenâheyn Hâlid Ziyâeddin kendi cübbesini, o cübbeye sarılan bir sarıkla, pek garip bir tarzda bana giydirmek için gönderdiğini bazı emarelerle bana kanaat geldi. Ben de o mübarek ve yüz yaşında cübbeyi giyiyorum. Cenâb-ı Hakka yüz binler şükrediyorum.</span></span></span></strong></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="müdavim, post: 182296, member: 5987"] [B][FONT="Comic Sans MS"][SIZE="3"][COLOR="DarkSlateGray"][COLOR="Black"]Aziz, sıddık kardeşlerim,[/COLOR] [COLOR="DarkRed"]Lâtif ve mânidar ve beşaretli iki hâdiseyi beyan ediyorum.[/COLOR] [COLOR="Sienna"][B]Birincisi:[/B][/COLOR] Meyusâne bir hatıradan müjdeli bir ihtar: Bugünlerde hatırıma geldi ki, hayat-ı içtimaiyeye giren hangi şeye temas etse, ekseriyetle günahlara mâruz kalıyor. Her cihette günahlar serbestçe insanı sarıyorlar. “Bu kadar günahlara karşı insanın hususî ibadeti ve takvâsı nasıl mukabele edebilir?” diye meyusâne düşündüm. Hayat-ı içtimaiyedeki Risale-i Nur talebelerinin vaziyetlerini tahattur ettim. Risale-i Nur şakirtleri hakkında necatlarına ve ehl-i saadet olduklarına dair kuvvetli işaret-i Kur’âniyeyi ve beşaret-i Aleviyeyi ve Gavsiyeyi düşündüm. Kalben dedim ki: “Herbiri bin yerden gelen günahlara karşı bir dille nasıl mukabele eder, galebe eder, necat bulur?” diye mütehayyir kaldım. Bu tahayyürüme mukabil ihtar edildi ki: Risale-i Nur’un hakikî ve sadık şakirtlerinin mâbeynlerindeki düstur-u esasiye olan iştirak-i a’mâl-i uhreviye kanunuyla ve samimî ve hâlis tesanüd sırrıyla herbir hâlis, hakikî şakirt, bir dille değil, belki kardeşleri adedince dillerle ibadet edip istiğfar eder. Bin taraftan hücum eden günahlara, binler dille mukabele eder. Bazı melâikenin kırk bin dille zikrettikleri gibi, hâlis, hakikî, müttakî bir şakirt dahi kırk bin kardeşinin dilleriyle ibadet eder, necata müstehak ve inşaallah ehl-i saadet olur. Risale-i Nur dairesinde sadakat ve hizmet ve takvâ ve içtinab-ı kebâir derecesiyle o ulvî ve küllî ubudiyete sahip olur. Elbette, bu büyük kazancı kaçırmamak için, takvâda, ihlâsta, sadakatte çalışmak gerektir. [COLOR="Sienna"]İkincisi: [/COLOR]Eski zamanda, on dört yaşında iken icâzet almanın alâmeti olan üstad tarafından sarık sardırmak, bir cübbe bana giydirmek vaziyetine mâniler bulundu. Yaşımın küçüklüğüyle, memleketimizde büyük hocalara mahsus kisve giymek yakışmadığı... [COLOR="Sienna"][B]Saniyen:[/B][/COLOR] O zamanda büyük âlimler, bana karşı üstadlık vaziyeti değil, ya rakip veyahut teslimiyet derecesine girdikleri için bana cübbe giydirecek ve üstadlık vaziyetini alacak kendilerine güvenenler bulunmadı. Ve evliya-yı azimeden dört beş zâtın vefat etmeleri cihetiyle, elli altı senedir icazetin zahir alâmeti olan cübbeyi giymek ve bir üstadın elini öpmek, üstadlığını kabul etmek hakkımı bugünlerde, yüz senelik bir mesafede Hazret-i Mevlânâ Zülcenâheyn Hâlid Ziyâeddin kendi cübbesini, o cübbeye sarılan bir sarıkla, pek garip bir tarzda bana giydirmek için gönderdiğini bazı emarelerle bana kanaat geldi. Ben de o mübarek ve yüz yaşında cübbeyi giyiyorum. Cenâb-ı Hakka yüz binler şükrediyorum.[/COLOR][/SIZE][/FONT][/B] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
Bediüzzaman Said Nursi ve Risale-i Nur Cemaati
Bediüzzaman Said Nursi
Bediüzzaman'dan Nasihatler
Üstadımız'dan mektuplar
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst