Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
Bediüzzaman Said Nursi ve Risale-i Nur Cemaati
Risale-i Nur Talebeleri
Hulusi Yahyagil
Üstad hazretlerinin talebesi Emekli Albay merhum Hulusi YAHYAGİL
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="Garib" data-source="post: 83457" data-attributes="member: 1249"><p><em><strong>(Bu uzun fıkra Hulûsi Bey'indir.) </strong></em></p><p> <span style="color: Red"><em><strong>بِاسْمِهِ وَاِنْ مِنْ شَيْءٍ اِلاَّ يُسَبِّحُ بِحَمْدِهِ</strong></em></span></p><p> <em><strong><span style="color: Red"> اَلسَّلاَمُ عَلَيْكُمْ وَ رَحْمَةُ اللّهِ وَ بَرَكَاتُهُ بِعَدَدِ الْمَلَكِ وَاْلاِنْسِ وَالْجَانِّ</span></strong></em></p><p> <em><strong>Eyyühe'l-Üstadü'l-Azîz!</strong></em></p><p> <em><strong>Yirmi Sekizinci Mektubun Dördüncü Mes'elesini dört gün evvel, İkinci ve Üçüncü Mes'elesini ve melfuflarını dün almakla bahtiyar oldum.</strong></em></p><p> <em><strong><span style="color: Red">Evvelâ:</span> Muhterem Sabri Efendi'nin, hakk-ı âcizîde ibraz buyurduğu azim teveccüh ve takdîr-i üstadâneleriyle de müsbet tevazu'ları münasebetiyle bir kaç söz söylemeye müsaadenizi rica ediyorum. Şöyle ki: Bu fakîr-i pür-taksîr kardeşinizde, çok mükerrem ve muazzez tanıdığı Üstadının bazı hasletlerinden denizden katre nisbetinde vardır. Bu cümleden olmak üzere üç hâlimi arz edeceğim:</strong></em></p><p> <em><strong><span style="color: Magenta">Birisi:</span> Tâ küçük yaştan beri lütf-i Hakla Kur'ân'ın hakîkatına merak etmiş ve taharrî-i hakîkat yolunda bulunmuş. Nihayet aradığımı Eğridir'de Üstad-ı Muhteremimin neşre vasıta olduğu Sözler ünvanlı nurlarda bulmuşumdur. Bu buluş, beni evvel'emirde çirkâbdan selâmete, felâketten saâdete, zulmetten nura çıkardığı için Nurlara ve Hazret-i Kur'ân'a ve bu nurların izn-i Hak'la nâşiri, mübelliği, vâizi, dellâlı olan Üstadıma o andan itibaren ruhumda lâyetezelzel bir muhabbet ve bir alâka ve bir merbutiyyet hâsıl olmuştur. Yüzbin kere hamd ve şükürler olsun Nurlarla alâkadar olduğum zamanlarda, dünyevî bütün lezzetlerin fevkınde büyük bir zevk ve havâssımda azîm bir şevk hissediyorum.</strong></em></p><p> <em><strong><span style="color: Magenta">İkincisi:</span> Ubûdiyetin iktiza ettiği ve bu Nurlardan aldığım derslerin delâlet ettiği vecihle bütün kusurları, tekmil fenalıkları nefsimden ve iyilikleri, iyi şeyleri Allah'tan biliyorum. Nurlara ve Kur'ân'a hizmeti hasbî olarak arzu ediyorum ve neşrine muvaffak olamadığım için mü'minler hesabına çok müteessir oluyorum. Bu hâlime de şükürler olsun.</strong></em></p><p> <em><strong><span style="color: Magenta">Üçüncü hâl ve hakikî şahsiyetim:</span> Bunu ta'rif etmeğe cidden hicab duyarım. Hemen Cenâb-ı Allah'tan dilerim; beni ve bütün kardeşlerimizi nefis ve cin ve ins ve şeytanların mekrlerinden muhafaza eylesin ve dalâlete sapanlardan eylemesin, âmîn.</strong></em></p><p> <em><strong>Benim kardeşlerim <span style="color: DarkGreen">(Hâşiye-1); </span>Üstadımın kardeş ve talebeleri olan zâtlar şübhesiz birinci ve ikinci hâli ruhlarında hissederler. Öyle ise beşerde bilhassa mü'minlerdeki hâsselerin inkişafı tahdid edilemiyeceği için tevfik-i Hudâ ile bir kere bu yola girenler, nefis ve şeytanlarına bu âciz, fakir ve bîçâre kadar mağlûb olmayacakları cihetle terakki ve istifadeleri de o nisbette ziyade olur. Muhterem Üstadım bu kusurlu talebesine teveccühü; insanlara, mü'minlere, mü'minlerin bilhassa benim gibi muhtaçlarına derece-i şefkatine ve benim ihtiyacımın en çok olduğuna delil ve misâldir.</strong></em></p><p> <em><strong><span style="color: Red">Hülâsa:</span> Bana liyâkatımın çok fevkınde hüsn-ü zan eden ve teveccüh gösteren aziz ve muhterem ve mütevazi' Sabri kardeş, bil ki çok günahkâr, çok âciz, fakir, müflis, ümmet-i Muhammed'den (ASM) bir abdim. Dualarınıza çok muhtacım. Acz ve fakr arzuhalini kabul ettirerek hazine-i hâssa-i Kur'ân'dan âleme muhtelif nam ve tarz ve şekillerde cevherler teşhirine muvaffak olan dellâl-ı Kur'ân'ın kudsî hizmetinde kendisine yardım en büyük emelim ve en ciddî temennim, en mukaddes niyetimdir. Bu niyetim sebebiyle Nurlarla meşgul olmak saâdetine mazhar olduğum dakikalarında, hilâf-ı me'mul bazı sözler kendiliğinden kalbime ve kalemime gelmektedir ki, bu ma'rifet benim değil elbet muhakkak ve mutlak Hazret-i Kur'ân'dan lemeân eden Nurlara aittir. Öyle ise asıl üstad Kur'ân'dır. Üstad-ı muhteremimiz elyak ve elhak muarrifi, mübelliği ve müderrisidir. Biz muhtaçlar fırsatı ganimet bilmeli, cevherleri almalı, kalbimize, dimağımıza nakşetmek, dâreynde medar-ı saâdetimiz olacak olan bu Nurları alâ-kadri't-tâka neşre çalışarak muhafazasını kuvvetleştirmeliyiz. </strong></em></p><p> <em><strong><span style="color: Red">وَمِنَ اللّهِ التَّوْفِيقُ</span></strong></em></p><p> <em><strong><span style="color: Blue">Sâniyen: </span>Mektûbât'ın küçüklerinden on üçünü hâvi hususî mektublar mecmuasını aldım. Bu vesîle ile de mâziyi hal yerine koyarak, derin mânalı, şirin sohbetinizi bir kere daha şevkle dinlemiş oldum. Zaten ben o vakitlerin mâzide kalmasına razı değilim. Her vakit hâl gibi mütalâa ediyorum. Mâzi, hal , müstakbel bunlar da itibarî birer taksim değil mi? Ehl-i zevk için bu taksîme ihtiyaç kalmıyor.</strong></em></p><p> <em><strong><span style="color: Magenta">Sâlisen:</span> Yirmi Sekizinci Mektubun Sekiz Mes'elesinden Birincisi, bana ait rü'ya hakkında kıymetli bir ders vermiş. <span style="color: Red">وَجَعَلْنَا نَوْمَكُمْ سُبَاتاً</span> âyetine güzel bir tefsir, nihayet mânâsı zâhir olmuş rü'yaya hoş bir ta'bir olmuştur. Nevme ait âyeti pek âlî ve münasib bir surette tefsirinizle, başta herkesten ziyade muhtaç Hulûsi'niz olduğu halde bütün Risale-i Nur ve Mektubâtü'n-Nur müstemi'lerine ve kâri'lerine faideli, zevkli, esaslı, ciddî, veciz ve belîğ bir ders daha vermiş oldunuz.</strong></em></p><p> <em><strong> Şuraya bir işaret etmek isterim; Kur'ân'ın kerâmetine bir nokta, bir zerre daha ilâve ediyorum: Gerek Eğridir'de, gerek burada bazan zihmine bir şey gelir ve kendisiyle hayli meşgul ettirir. Hemen ilk mektubunuzda benim zihnimi işgal eden bu şeyin cevabını bulurum. <span style="color: DarkGreen">(Hâşiye-2)</span> Bu birde, beşde kalmadı, çok taaddüd etti. Onun için diyorum ki; kerâmet-i Kur'âniye'dendir.</strong></em></p><p> <em><strong><span style="color: Magenta">İkinci Mes'ele:</span> Güzel ve ilmî bir ders olmakla beraber bir cihet daha hâtıra geliyor. Hizbü'ş-şeytanın avenesi tâ buralardan dolaşarak sahte ve şaşırtıcı hareketlerle arkadan çevirmek istemeleridir. Bu sebeble şifâhâne-i Kur'ân'ın anahtarı, inâyet-i İlâhî ile elinde bulunan sevgili Üstadımızın bu zehirlere de ilâç yetiştirmesi ve silâhhâne-i Kur'ân'dan aldığı acîb silâhlarla mübareze etmesi nev'inden güzel ve bedi' üslûb ile ve hârika temsilâtla bulunuşu hakikaten şâyân-ı menn ü şükrandır. Allah sizden çok razı olsun.</strong></em></p><p> <em><strong><span style="color: Magenta">Üçüncü Mes'ele:</span> Hakikaten çok güzel, çok hoş, çok vâzıhtır. Bu mes'eleyi beş noktaya ayırmakla sanki İslâmın beş rüknünü hatırlatmış, selâmet için beş esâsı göstermişsiniz. Hem bunu dostlarınıza ve kalben sizden bir şey bekleyenlere, sual-i mukaddere cevab nev'inden kaleme almışsınız. Fakat hüsn-ü zanna mesağ veriyorsunuz. Niyetle me'cur ve faide-mend olacağını ihtâr ediyorsunuz. Sâil buna da razı. Otuz İkinci Söz'ün Üçüncü Mevkıfı zaten bu derde ilâç vermekte, bu yaraya merhem vurmakta ve bu arzuya çare bulmaktadır.</strong></em></p><p> <em><strong>SÖZLER ile kuvvetü'z-zahr olduğunuz mü'minler, bataklıktan çıkardığınız mütehayyirler, ayılttığınız sarhoşlar, iade-i şuûr ettirdiğiniz divaneler, şu zamanda Kur'ân'dan daha iyi mürşid olamıyacağına inandırdığınız hakikaten müştak insanlar, ilzam ettiğiniz münafıklar, mülhidler, hattâ kaçırdığınız şeytanları her gözü olan ve bakan gördü, akıldan nasibi olan anladı, kalbi bozulmayan inandı. Bu azim muvafakıyyâtın sırrı, acz yolunun rehberi olan Kur'ân'ın ve Nurların dellâlının gösterdiği hakikî acza karşı Hâlikın ihsanındadır. <span style="color: Red">وَلاَ رَطْبٍ وَلاَ يَابِسٍٍ اِلاَّ فِى كِتَابٍ مُبِينٍٍ</span> âyet-i celîlesine istinâden her ne matlubunuz varsa Kur'ân'dadır. Buna muvaffak olmak için; Nurlarla alâkadar olmak, Kur'ân'a hâdim olmak, Allah'a karşı haddini ve acz-i tam içinde bulunduğunu anlamak ve bütün mevcudiyetiyle kabul etmekle olur diye mütemadiyen mü'minleri bu kestirme, selâmetli ve saâdetli yola çağıran Üstadımızdan Allah-ı Zülcelâl Hazretleri ebeden razı olsun. Dünyevî, uhrevî bütün muradlarını hâsıl etsin. Ümmet-i Muhammed'e bağışlasın. Âmin, bi-hürmeti Seyyidi'l-Mürselîn.</strong></em></p><p> <em><strong>Duanızın cümlemiz muhtacı ve duanızda bulunmak hepimizin borcudur. Sabri Efendi kardeşimiz ne güzel takdir etmiş, mâşâallah, mâşâallah. Kimin haddidir ki, bu Nurlarda yanlışlık bulsun. Evet bazı ibareler belki edebiyat denilen şeye tam muvafık düşmüyormuş. Bunda da isabet var. Çünkü edebiyat satılmıyor. Kur'ân'dan nurlar gönderiliyor. Bu fakir kardeşiniz bu Sözleri okuduğum zaman Üstadımı temsil eder bir hal alıyorum. Tâbiratınızla, şivenizle okumak bana o kadar zevkli, lezzetli geliyor ki, târif edemem. Onun için bir harfe dokunmayı azim bir günah işliyor telâkki ediyorum. Bazen verdiğiniz selâhiyetin manevî kuvvetiyle namınıza olarak bir harfin yerini değiştiriyor veya kaldırabiliyorum. İşte bendeki telâkki ve te'sir bu mahiyettedir. bu mektubu müsvedde ettiğim vakit tam bu anda müezzin minarede "Allahu Ekber" demişti. Ben de "Allahu Ekber (Celle Celâlühü)" ile mukabele etmiş idim. Bu hal işteki kudsiyete açık bir işaret değil mi?</strong></em></p><p> <em><strong><span style="color: Magenta">Dördüncü Hususî Mes'ele:</span> Eski Said lisaniyle de olsa ne kadar muvafık isti'mal-i silâh ediyorsunuz, bârekâllah. Mânevî taşlarınız <span style="color: Red">وَمَا رَمَيْتَ اِذْ</span> <span style="color: Red">رَمَيْتَ وَلكِنَّ اللّهَ رَمَى </span>âyet-i kerîmesinde işaret buyurulduğu üzere hedeflerine isabet ettiğine kaniim. Allah böylelerinin şerlerini kudret kılıcı ile kessin. Böylesi hâin ve zâlimleri Kahhâr ismine tevdi' ederiz. Hizmette füturum yok, fakat mâni'lerin hadd ü pâyânı yok. Fakat dünyayı sırtıma yükleseler, her tarafımı ateşle sarsalar bu ulvî düşünceme mâni olamazlar. Amma buna gönül razı değil, çok şeyler arzu ediyor. Ne çare nefis ve cin ve ins şeytanları müdhiş topuzlarla karşıma dikildiklerinden, ister istemez mücadeleye mecburum, hakikî hizmetten geri kalıyorum. Buna ne kadar müteessif olsam azdır.</strong></em></p><p> <span style="color: Red"><em><strong>وَ آخِرُ دَعْوَيهُمْ اَنِ الْحَمْدُ لِلّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ</strong></em></span></p><p style="text-align: right"><p style="text-align: right"><em><strong> Hulûsi</strong></em></p> </p><p></p><p> <em><strong><span style="color: DarkGreen">(Hâşiye-1):</span> Sabri gibi talebelere hitap ediyor.</strong></em></p><p> <em><strong><span style="color: Green">(Hâşiye-2):</span> Bu keramet-i Nuriye, Hulusi'de olduğu gibiçoklarda dahi tezahür etmiş ve ediyor.</strong></em></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="Garib, post: 83457, member: 1249"] [I][B](Bu uzun fıkra Hulûsi Bey'indir.) [/B][/I] [COLOR=Red][I][B]بِاسْمِهِ وَاِنْ مِنْ شَيْءٍ اِلاَّ يُسَبِّحُ بِحَمْدِهِ[/B][/I][/COLOR] [I][B][COLOR=Red] اَلسَّلاَمُ عَلَيْكُمْ وَ رَحْمَةُ اللّهِ وَ بَرَكَاتُهُ بِعَدَدِ الْمَلَكِ وَاْلاِنْسِ وَالْجَانِّ[/COLOR][/B][/I] [I][B]Eyyühe'l-Üstadü'l-Azîz![/B][/I] [I][B]Yirmi Sekizinci Mektubun Dördüncü Mes'elesini dört gün evvel, İkinci ve Üçüncü Mes'elesini ve melfuflarını dün almakla bahtiyar oldum.[/B][/I] [I][B][COLOR=Red]Evvelâ:[/COLOR] Muhterem Sabri Efendi'nin, hakk-ı âcizîde ibraz buyurduğu azim teveccüh ve takdîr-i üstadâneleriyle de müsbet tevazu'ları münasebetiyle bir kaç söz söylemeye müsaadenizi rica ediyorum. Şöyle ki: Bu fakîr-i pür-taksîr kardeşinizde, çok mükerrem ve muazzez tanıdığı Üstadının bazı hasletlerinden denizden katre nisbetinde vardır. Bu cümleden olmak üzere üç hâlimi arz edeceğim:[/B][/I] [I][B][COLOR=Magenta]Birisi:[/COLOR] Tâ küçük yaştan beri lütf-i Hakla Kur'ân'ın hakîkatına merak etmiş ve taharrî-i hakîkat yolunda bulunmuş. Nihayet aradığımı Eğridir'de Üstad-ı Muhteremimin neşre vasıta olduğu Sözler ünvanlı nurlarda bulmuşumdur. Bu buluş, beni evvel'emirde çirkâbdan selâmete, felâketten saâdete, zulmetten nura çıkardığı için Nurlara ve Hazret-i Kur'ân'a ve bu nurların izn-i Hak'la nâşiri, mübelliği, vâizi, dellâlı olan Üstadıma o andan itibaren ruhumda lâyetezelzel bir muhabbet ve bir alâka ve bir merbutiyyet hâsıl olmuştur. Yüzbin kere hamd ve şükürler olsun Nurlarla alâkadar olduğum zamanlarda, dünyevî bütün lezzetlerin fevkınde büyük bir zevk ve havâssımda azîm bir şevk hissediyorum.[/B][/I] [I][B][COLOR=Magenta]İkincisi:[/COLOR] Ubûdiyetin iktiza ettiği ve bu Nurlardan aldığım derslerin delâlet ettiği vecihle bütün kusurları, tekmil fenalıkları nefsimden ve iyilikleri, iyi şeyleri Allah'tan biliyorum. Nurlara ve Kur'ân'a hizmeti hasbî olarak arzu ediyorum ve neşrine muvaffak olamadığım için mü'minler hesabına çok müteessir oluyorum. Bu hâlime de şükürler olsun.[/B][/I] [I][B][COLOR=Magenta]Üçüncü hâl ve hakikî şahsiyetim:[/COLOR] Bunu ta'rif etmeğe cidden hicab duyarım. Hemen Cenâb-ı Allah'tan dilerim; beni ve bütün kardeşlerimizi nefis ve cin ve ins ve şeytanların mekrlerinden muhafaza eylesin ve dalâlete sapanlardan eylemesin, âmîn.[/B][/I] [I][B]Benim kardeşlerim [COLOR=DarkGreen](Hâşiye-1); [/COLOR]Üstadımın kardeş ve talebeleri olan zâtlar şübhesiz birinci ve ikinci hâli ruhlarında hissederler. Öyle ise beşerde bilhassa mü'minlerdeki hâsselerin inkişafı tahdid edilemiyeceği için tevfik-i Hudâ ile bir kere bu yola girenler, nefis ve şeytanlarına bu âciz, fakir ve bîçâre kadar mağlûb olmayacakları cihetle terakki ve istifadeleri de o nisbette ziyade olur. Muhterem Üstadım bu kusurlu talebesine teveccühü; insanlara, mü'minlere, mü'minlerin bilhassa benim gibi muhtaçlarına derece-i şefkatine ve benim ihtiyacımın en çok olduğuna delil ve misâldir.[/B][/I] [I][B][COLOR=Red]Hülâsa:[/COLOR] Bana liyâkatımın çok fevkınde hüsn-ü zan eden ve teveccüh gösteren aziz ve muhterem ve mütevazi' Sabri kardeş, bil ki çok günahkâr, çok âciz, fakir, müflis, ümmet-i Muhammed'den (ASM) bir abdim. Dualarınıza çok muhtacım. Acz ve fakr arzuhalini kabul ettirerek hazine-i hâssa-i Kur'ân'dan âleme muhtelif nam ve tarz ve şekillerde cevherler teşhirine muvaffak olan dellâl-ı Kur'ân'ın kudsî hizmetinde kendisine yardım en büyük emelim ve en ciddî temennim, en mukaddes niyetimdir. Bu niyetim sebebiyle Nurlarla meşgul olmak saâdetine mazhar olduğum dakikalarında, hilâf-ı me'mul bazı sözler kendiliğinden kalbime ve kalemime gelmektedir ki, bu ma'rifet benim değil elbet muhakkak ve mutlak Hazret-i Kur'ân'dan lemeân eden Nurlara aittir. Öyle ise asıl üstad Kur'ân'dır. Üstad-ı muhteremimiz elyak ve elhak muarrifi, mübelliği ve müderrisidir. Biz muhtaçlar fırsatı ganimet bilmeli, cevherleri almalı, kalbimize, dimağımıza nakşetmek, dâreynde medar-ı saâdetimiz olacak olan bu Nurları alâ-kadri't-tâka neşre çalışarak muhafazasını kuvvetleştirmeliyiz. [/B][/I] [I][B][COLOR=Red]وَمِنَ اللّهِ التَّوْفِيقُ[/COLOR][/B][/I] [I][B][COLOR=Blue]Sâniyen: [/COLOR]Mektûbât'ın küçüklerinden on üçünü hâvi hususî mektublar mecmuasını aldım. Bu vesîle ile de mâziyi hal yerine koyarak, derin mânalı, şirin sohbetinizi bir kere daha şevkle dinlemiş oldum. Zaten ben o vakitlerin mâzide kalmasına razı değilim. Her vakit hâl gibi mütalâa ediyorum. Mâzi, hal , müstakbel bunlar da itibarî birer taksim değil mi? Ehl-i zevk için bu taksîme ihtiyaç kalmıyor.[/B][/I] [I][B][COLOR=Magenta]Sâlisen:[/COLOR] Yirmi Sekizinci Mektubun Sekiz Mes'elesinden Birincisi, bana ait rü'ya hakkında kıymetli bir ders vermiş. [COLOR=Red]وَجَعَلْنَا نَوْمَكُمْ سُبَاتاً[/COLOR] âyetine güzel bir tefsir, nihayet mânâsı zâhir olmuş rü'yaya hoş bir ta'bir olmuştur. Nevme ait âyeti pek âlî ve münasib bir surette tefsirinizle, başta herkesten ziyade muhtaç Hulûsi'niz olduğu halde bütün Risale-i Nur ve Mektubâtü'n-Nur müstemi'lerine ve kâri'lerine faideli, zevkli, esaslı, ciddî, veciz ve belîğ bir ders daha vermiş oldunuz.[/B][/I] [I][B] Şuraya bir işaret etmek isterim; Kur'ân'ın kerâmetine bir nokta, bir zerre daha ilâve ediyorum: Gerek Eğridir'de, gerek burada bazan zihmine bir şey gelir ve kendisiyle hayli meşgul ettirir. Hemen ilk mektubunuzda benim zihnimi işgal eden bu şeyin cevabını bulurum. [COLOR=DarkGreen](Hâşiye-2)[/COLOR] Bu birde, beşde kalmadı, çok taaddüd etti. Onun için diyorum ki; kerâmet-i Kur'âniye'dendir.[/B][/I] [I][B][COLOR=Magenta]İkinci Mes'ele:[/COLOR] Güzel ve ilmî bir ders olmakla beraber bir cihet daha hâtıra geliyor. Hizbü'ş-şeytanın avenesi tâ buralardan dolaşarak sahte ve şaşırtıcı hareketlerle arkadan çevirmek istemeleridir. Bu sebeble şifâhâne-i Kur'ân'ın anahtarı, inâyet-i İlâhî ile elinde bulunan sevgili Üstadımızın bu zehirlere de ilâç yetiştirmesi ve silâhhâne-i Kur'ân'dan aldığı acîb silâhlarla mübareze etmesi nev'inden güzel ve bedi' üslûb ile ve hârika temsilâtla bulunuşu hakikaten şâyân-ı menn ü şükrandır. Allah sizden çok razı olsun.[/B][/I] [I][B][COLOR=Magenta]Üçüncü Mes'ele:[/COLOR] Hakikaten çok güzel, çok hoş, çok vâzıhtır. Bu mes'eleyi beş noktaya ayırmakla sanki İslâmın beş rüknünü hatırlatmış, selâmet için beş esâsı göstermişsiniz. Hem bunu dostlarınıza ve kalben sizden bir şey bekleyenlere, sual-i mukaddere cevab nev'inden kaleme almışsınız. Fakat hüsn-ü zanna mesağ veriyorsunuz. Niyetle me'cur ve faide-mend olacağını ihtâr ediyorsunuz. Sâil buna da razı. Otuz İkinci Söz'ün Üçüncü Mevkıfı zaten bu derde ilâç vermekte, bu yaraya merhem vurmakta ve bu arzuya çare bulmaktadır.[/B][/I] [I][B]SÖZLER ile kuvvetü'z-zahr olduğunuz mü'minler, bataklıktan çıkardığınız mütehayyirler, ayılttığınız sarhoşlar, iade-i şuûr ettirdiğiniz divaneler, şu zamanda Kur'ân'dan daha iyi mürşid olamıyacağına inandırdığınız hakikaten müştak insanlar, ilzam ettiğiniz münafıklar, mülhidler, hattâ kaçırdığınız şeytanları her gözü olan ve bakan gördü, akıldan nasibi olan anladı, kalbi bozulmayan inandı. Bu azim muvafakıyyâtın sırrı, acz yolunun rehberi olan Kur'ân'ın ve Nurların dellâlının gösterdiği hakikî acza karşı Hâlikın ihsanındadır. [COLOR=Red]وَلاَ رَطْبٍ وَلاَ يَابِسٍٍ اِلاَّ فِى كِتَابٍ مُبِينٍٍ[/COLOR] âyet-i celîlesine istinâden her ne matlubunuz varsa Kur'ân'dadır. Buna muvaffak olmak için; Nurlarla alâkadar olmak, Kur'ân'a hâdim olmak, Allah'a karşı haddini ve acz-i tam içinde bulunduğunu anlamak ve bütün mevcudiyetiyle kabul etmekle olur diye mütemadiyen mü'minleri bu kestirme, selâmetli ve saâdetli yola çağıran Üstadımızdan Allah-ı Zülcelâl Hazretleri ebeden razı olsun. Dünyevî, uhrevî bütün muradlarını hâsıl etsin. Ümmet-i Muhammed'e bağışlasın. Âmin, bi-hürmeti Seyyidi'l-Mürselîn.[/B][/I] [I][B]Duanızın cümlemiz muhtacı ve duanızda bulunmak hepimizin borcudur. Sabri Efendi kardeşimiz ne güzel takdir etmiş, mâşâallah, mâşâallah. Kimin haddidir ki, bu Nurlarda yanlışlık bulsun. Evet bazı ibareler belki edebiyat denilen şeye tam muvafık düşmüyormuş. Bunda da isabet var. Çünkü edebiyat satılmıyor. Kur'ân'dan nurlar gönderiliyor. Bu fakir kardeşiniz bu Sözleri okuduğum zaman Üstadımı temsil eder bir hal alıyorum. Tâbiratınızla, şivenizle okumak bana o kadar zevkli, lezzetli geliyor ki, târif edemem. Onun için bir harfe dokunmayı azim bir günah işliyor telâkki ediyorum. Bazen verdiğiniz selâhiyetin manevî kuvvetiyle namınıza olarak bir harfin yerini değiştiriyor veya kaldırabiliyorum. İşte bendeki telâkki ve te'sir bu mahiyettedir. bu mektubu müsvedde ettiğim vakit tam bu anda müezzin minarede "Allahu Ekber" demişti. Ben de "Allahu Ekber (Celle Celâlühü)" ile mukabele etmiş idim. Bu hal işteki kudsiyete açık bir işaret değil mi?[/B][/I] [I][B][COLOR=Magenta]Dördüncü Hususî Mes'ele:[/COLOR] Eski Said lisaniyle de olsa ne kadar muvafık isti'mal-i silâh ediyorsunuz, bârekâllah. Mânevî taşlarınız [COLOR=Red]وَمَا رَمَيْتَ اِذْ[/COLOR] [COLOR=Red]رَمَيْتَ وَلكِنَّ اللّهَ رَمَى [/COLOR]âyet-i kerîmesinde işaret buyurulduğu üzere hedeflerine isabet ettiğine kaniim. Allah böylelerinin şerlerini kudret kılıcı ile kessin. Böylesi hâin ve zâlimleri Kahhâr ismine tevdi' ederiz. Hizmette füturum yok, fakat mâni'lerin hadd ü pâyânı yok. Fakat dünyayı sırtıma yükleseler, her tarafımı ateşle sarsalar bu ulvî düşünceme mâni olamazlar. Amma buna gönül razı değil, çok şeyler arzu ediyor. Ne çare nefis ve cin ve ins şeytanları müdhiş topuzlarla karşıma dikildiklerinden, ister istemez mücadeleye mecburum, hakikî hizmetten geri kalıyorum. Buna ne kadar müteessif olsam azdır.[/B][/I] [COLOR=Red][I][B]وَ آخِرُ دَعْوَيهُمْ اَنِ الْحَمْدُ لِلّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ[/B][/I][/COLOR] [RIGHT][RIGHT][I][B] Hulûsi[/B][/I][/RIGHT][/RIGHT] [I][B][COLOR=DarkGreen](Hâşiye-1):[/COLOR] Sabri gibi talebelere hitap ediyor.[/B][/I] [I][B][COLOR=Green](Hâşiye-2):[/COLOR] Bu keramet-i Nuriye, Hulusi'de olduğu gibiçoklarda dahi tezahür etmiş ve ediyor.[/B][/I] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
Bediüzzaman Said Nursi ve Risale-i Nur Cemaati
Risale-i Nur Talebeleri
Hulusi Yahyagil
Üstad hazretlerinin talebesi Emekli Albay merhum Hulusi YAHYAGİL
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst