Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
Bediüzzaman Said Nursi ve Risale-i Nur Cemaati
Bediüzzaman Said Nursi
Hatıralar
Üstad Hakkında Az Bilinenler
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="müdavim" data-source="post: 139476" data-attributes="member: 5987"><p>Bediüzzaman Said Nursi, Birinci Dünya Savaşı sıralarında Rusya'nın Kosturma (Kostroma) vilayetinde yaklaşık olarak 2 yıl esir kalmıştır. Esaret hayatına ve nasıl kurtulduğuna dair çok az şey anlatmıştır. Bunlardan birisi: </p><p></p><p>Bediüzzaman, Rus esaretinden nasıl kurtuldu? Bu da pek az bildiğimiz sırlı bir olaydır. Bediüzzaman, bir türlü hatıralarını anlatmaz, hele teferruatlarına hiç girmez. Şahsi faziletini öne çıkarmamaya daima özen gösterir.</p><p></p><p>Rusların elinden nasıl kurtulduğuna dair çok az şey anlatmıştır. Eski Van müftülerinden Ömer Efendiye anlattığını talebesi Molla Hamit şöyle nakletmiş:</p><p></p><p>Rusya da iken, bazen kimsesiz yerlerde dolaşırdım. Düşünüyordum: Ben bunların arasında ölsem, beni bir müslüman bulur mu? Beni bu Ruslar nasıl kaldırır?</p><p></p><p>Ya rabbi, sen bilirsin, bana bir kapı aç diye düşüne düşüne kaldığım yere geliyordum.</p><p></p><p>Önünde üç dört merkep olan arap kıyafetli birisi yanımdan geçerken, bana: esselamü aleyküm seni buradan çıkarsam Türkiye ye gider misin? dedi.</p><p></p><p>Ben, giderim, fakat burdan nasıl çıkacağız? dedim</p><p>Çünkü etrafı Diyarbekir kalası gibi kapalı ve dört kapısı olan bir yerde bulunuyordum. Kapılardada esirlerin resimleri bulunuyordu. Bu sebeple:</p><p></p><p>Nöbetçiler bizi tanırlar. Nasıl geçerim! dedim</p><p></p><p>O şahıs: Sen benim entarimi giy, merkepleri sür, ileri git. Ben arkadan gelir sana yetişirim dedi.</p><p></p><p>Ben kendi kendime, bu adam boş adama benzemiyor! dedim. Onun elbiselerini giydim ve merkepleri sürüp gittim.</p><p></p><p>Kapıdan geçtim nöbetçi bir şey demedi.</p><p></p><p>Dışarıya çıkınca, hatırıma ekmek geldi. Ekmeksiz ne yapacağım? diye düşündüm. Baktım torbada ekmek var. O şahısla 24 saat beraber gittik benim ayaklarım şişmişti.</p><p></p><p>O, ben burada ayrılıyorum, seninle gelemem. İleride çerkezler var, onlar senin dilini bilirler dedi ve gitti. Ben düşündümki: Doğru yoldan gitsem, Ruslar, Ermeniler var. Onların dilini bilmem, beni geri çevirirler… Baktım orada ayrıca ince bir yol var. O yolu takip edip akşama kadar gittim. O esnada gözüme bir inek ilişti.</p><p></p><p>Bu ineği sürsem, nasıl olsa beni insanların olduğu bir yere götürür diye hayvanı önüm sıra sürdüm. İnek bir mağaranın önüne geldi durdu. Baktım mağaradan yaşlı bir zat çıktı. Bu piri fani abid beni ismen cismen biliyordu. (Bu zatın Abdulkadir-i Geylani (KS) olduğu rivayet edilir.)</p><p></p><p>Bana hoşgeldin ehlen ve sehlen dedi. Beraber kaldığı mağaraya girdik. Bana dediki benim ekmeğim filan yok yaz kış bu ineğin sütünü sağar içerim. Sonra süt sağıp getirdi. O güne kadar bu kadar lezzetli bir süt içmemiştim.gece orada kaldım.</p><p></p><p>Bana dedi ki:</p><p></p><p>Sen Türkiye ye gidersin.Türk kardeşlerime çok selam et. Başlarında çok musibetler var, felaketler var. Üç şeye riayet etsinler: Biri, Kuran dersine; biri Ezan-ı Muhammediyi yüksek sesle okumaya biride cemaatten ayrılmasınlar.’’ Daha sonra Bediüzzaman, Varşova, Viyana, Sofya yoluyla İstanbul’a gelmiştir.</p></blockquote><p></p>
[QUOTE="müdavim, post: 139476, member: 5987"] Bediüzzaman Said Nursi, Birinci Dünya Savaşı sıralarında Rusya'nın Kosturma (Kostroma) vilayetinde yaklaşık olarak 2 yıl esir kalmıştır. Esaret hayatına ve nasıl kurtulduğuna dair çok az şey anlatmıştır. Bunlardan birisi: Bediüzzaman, Rus esaretinden nasıl kurtuldu? Bu da pek az bildiğimiz sırlı bir olaydır. Bediüzzaman, bir türlü hatıralarını anlatmaz, hele teferruatlarına hiç girmez. Şahsi faziletini öne çıkarmamaya daima özen gösterir. Rusların elinden nasıl kurtulduğuna dair çok az şey anlatmıştır. Eski Van müftülerinden Ömer Efendiye anlattığını talebesi Molla Hamit şöyle nakletmiş: Rusya da iken, bazen kimsesiz yerlerde dolaşırdım. Düşünüyordum: Ben bunların arasında ölsem, beni bir müslüman bulur mu? Beni bu Ruslar nasıl kaldırır? Ya rabbi, sen bilirsin, bana bir kapı aç diye düşüne düşüne kaldığım yere geliyordum. Önünde üç dört merkep olan arap kıyafetli birisi yanımdan geçerken, bana: esselamü aleyküm seni buradan çıkarsam Türkiye ye gider misin? dedi. Ben, giderim, fakat burdan nasıl çıkacağız? dedim Çünkü etrafı Diyarbekir kalası gibi kapalı ve dört kapısı olan bir yerde bulunuyordum. Kapılardada esirlerin resimleri bulunuyordu. Bu sebeple: Nöbetçiler bizi tanırlar. Nasıl geçerim! dedim O şahıs: Sen benim entarimi giy, merkepleri sür, ileri git. Ben arkadan gelir sana yetişirim dedi. Ben kendi kendime, bu adam boş adama benzemiyor! dedim. Onun elbiselerini giydim ve merkepleri sürüp gittim. Kapıdan geçtim nöbetçi bir şey demedi. Dışarıya çıkınca, hatırıma ekmek geldi. Ekmeksiz ne yapacağım? diye düşündüm. Baktım torbada ekmek var. O şahısla 24 saat beraber gittik benim ayaklarım şişmişti. O, ben burada ayrılıyorum, seninle gelemem. İleride çerkezler var, onlar senin dilini bilirler dedi ve gitti. Ben düşündümki: Doğru yoldan gitsem, Ruslar, Ermeniler var. Onların dilini bilmem, beni geri çevirirler… Baktım orada ayrıca ince bir yol var. O yolu takip edip akşama kadar gittim. O esnada gözüme bir inek ilişti. Bu ineği sürsem, nasıl olsa beni insanların olduğu bir yere götürür diye hayvanı önüm sıra sürdüm. İnek bir mağaranın önüne geldi durdu. Baktım mağaradan yaşlı bir zat çıktı. Bu piri fani abid beni ismen cismen biliyordu. (Bu zatın Abdulkadir-i Geylani (KS) olduğu rivayet edilir.) Bana hoşgeldin ehlen ve sehlen dedi. Beraber kaldığı mağaraya girdik. Bana dediki benim ekmeğim filan yok yaz kış bu ineğin sütünü sağar içerim. Sonra süt sağıp getirdi. O güne kadar bu kadar lezzetli bir süt içmemiştim.gece orada kaldım. Bana dedi ki: Sen Türkiye ye gidersin.Türk kardeşlerime çok selam et. Başlarında çok musibetler var, felaketler var. Üç şeye riayet etsinler: Biri, Kuran dersine; biri Ezan-ı Muhammediyi yüksek sesle okumaya biride cemaatten ayrılmasınlar.’’ Daha sonra Bediüzzaman, Varşova, Viyana, Sofya yoluyla İstanbul’a gelmiştir. [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
Bediüzzaman Said Nursi ve Risale-i Nur Cemaati
Bediüzzaman Said Nursi
Hatıralar
Üstad Hakkında Az Bilinenler
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst