Tefsir Yapan (!) Arkadaşların Dikkatine

Ali KOCA

New member
Tefsirle İştiğal Eden(!) Arkadaşların Dikkatine

Alıntı: Müfessirin Bilmesi Gereken İlimler - Hakâik-i İmaniyyeye Dair Bazı Mesâil
Müfessirin Bilmesi Gereken İlimler

Kur’ân-ı Kerimin meâlini yazmak ve tefsirini yapmak isteyen birinin aşağıdaki ilimleri çok iyi bilmesi ve bu ilimlerin bazılarında da ihtisas sahibi olması gerekir. Bir hukuk metnini veya ekonomik bir makaleyi yazmak veya yorumlamak için dahi birçok konularda bilgi sahibi olmak gerekiyorsa Allah’ın kitabını anlamak ve yorumlamak, bundan doğru sonuçlar çıkarabilmek için elbette bahsedilen ilimleri bilmek gerekecektir.

1. Lügat İlmi: Şüphesiz Kur’ân-ı Kerim Arapça Kureyş lehçesinde nazil olan bir ilâhi kitaptır. Bu nedenle Arapçayı bilmek yanında lügat ilmi dediğimiz “Sarf ve Nahiv” ilmini bilmek şarttır. Dilin incelikleri bilinmezse elbette kelimelerin ve gramerin inceliklerini ve bundan kaynaklanan i’cazı ve icazı bilmek ve anlamak mümkün olmaz.

2. Maânî, Bedî ve Beyan İlmi: Sözün edebi olarak manaya uygunluğu, sözün güzelliği, kısa ve öz, yani veciz olmakla beraber ifade ettiği manaların derinliği ve çok geniş manaları ifade etmesini anlatan “Mecaz, teşbih, istiare, kinaye, emir, tavsiye” gibi çok çeşitli manalara gelebilecek ifadelerini anlamak için “Edebiyat” ilmini bilmektir.

3. Akaid ve Kelam: İslam inançlarını doğru bir şekilde bilmekle beraber bu inançları aklî ve mantıkî delillerle izah ve ispat edecek şekilde anlatabilmeli, felsefeden ve başka inanç ve kültürlerden gelen yanlış inanç ve düşünceleri çürütebilecek derecede ilim sahibi olmalıdır.

4. Usul-i Tefsir: Tefsir usulünü de ihtisas sahibi olacak şekilde bilmesi gerekir.

5. Hadis ve Usul-i Hadis: Peygamberimizin (sav) bütün hadislerini bilmese de en az “Kütüb-ü Sitte”yi çok iyi bilmeli ve Kütüb-ü Sitte sahiplerinin usullerini de çok iyi bilmesi gerekir. Sahih hadisleri bilmekle beraber hadislerden hüküm çıkarmak için bu gereklidir.

6. Fıkıh ve Usul-i Fıkıh: Ayet ve Hadislerden hüküm çıkarabilmek için “Usul-i Fıkıh” ilmini çok iyi bilmesi gerekir. Bu ilmi bilmeyen hüküm çıkarmaya da ehil olamaz.

7. Esbab-ı Nüzul: Ayetlerin ve Surelerin nerede, ne zaman ve nasıl nazil olduğunu bilmek ayetleri anlamak için gereklidir. Ayrıca hangi ayetin hangi sebeple ve kimlerle ilgili olarak inzal edildiğini bilmek doğru anlamak için şarttır.

8. Siyer: Peygamberimizin (sav) hayatını çok iyi bilmeyen müfessir Kur’ân-ı Kerimin tefsirini yapamaz. Çünkü Kur’ân peygamberin (sav) ağzından gelmiş ve bu da peygamberimizin (sav) hayatı ile iç içe yaşanmıştır. Peygamberimiz (sav) nazil olan ayetleri hem anlatmış ve açıklamış, hem de uygulayarak sahabelere göstermiştir. Peygamberimizi hayatı bilinmeden Kur’ânı anlamak mümkün değildir.

9. Nâsih ve Mensuh: Kur’ân-ı Kerimin bazı hükümleri daha sonra gelen ayetlerle gelişen şartlara ve tedricilik kuralına göre başka hükümlerle kaldırılmıştır. Bu hususlar en ince detaylarına kadar bilinmezse doğru yorumu yapılamaz.

10. İhlâs ve Takva İlmi: Müfessir Kur’ân-ı Kerimi tefsir ederken sadece Allah rızasını esas almalı, dünyevî ve uhrevî hiçbir beklenti içinde olmamalı, çıkar ve menfaat hesabı yapmamalı, sadece ve sadece hak ve hakikatin ortaya çıkmasına çalışmalıdır. Sadece Allah’ta korkmalı ve Allah’ın rızasını esas maksat yapmalıdır.

11. Vehbî İlim: Müfessir Allah’a sığınarak ve yönelerek samimi bir şekilde yardımını istemeli ve anlamadığı konularda üzerine düşeni yaptıktan sonra hakkı ve hakikati kendisine ilham etmesi için kalbini ve gönlünü Allah’a açmalıdır. Peygamberimiz (sav) “Bildiği ile amel edene Allah bilmediğini öğretir” buyurarak ilmi ile amel eden ve ihlâsla Allah’a yönelen birine Allah’ın kalbine ilhamla hak ve hakikati göstereceğini belirtmiştir. Buna kesbî ilimden sonra Allah’ın ihsan ettiği ve ilham ettiği “Vehbî İlim” veya “ledün İlmi” adı verilir. Kur’ânın hakiki müfessirinde bu ilim de bulunmalıdır.

12. Fenni İlimler: Kur’ânın fenne ait ayetlerini anlamak için bu ilim sahiplerinden de istifade etmek şarttır. Aklî ilimler ilâhi hakikatleri anlamak için birer alet ve vasıtadır. İhmal edilmemelidir. Kur’an-ı Kerimde 77 bin küsür kelime ve her kelime sayısınca ilim vardır. Her kelime bir ilim hazinesinin kapısını açmaktadır.

Bu kadar şarttan sonra sayı bayağı azalır herhalde...
 
Son düzenleme:
Üst