Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nur Külliyatı
Şualar
şualar notlari
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="FaKiR" data-source="post: 86858" data-attributes="member: 10"><p>• <strong>Ahirzaman fitneleri</strong> nefisleri kendilerine çeker, meftun eder. İnsanlar ihtiyarlarıyla, belki zevkle irtikâb ederler. s:514</p><p></p><p>• <strong>Dans, tiyatro </strong>gibi şeyler Ahirzaman lehviyatları, ve kebairleri ve bid’alarıdır. S:514</p><p></p><p>• Üstada göre <strong>Büyük deccal</strong> kuzey kutbuna yakın bir yerden çıkacak. S:516</p><p></p><p>• Üstada göre <strong>Fransız ihtilali</strong> <strong>sosyalizmi</strong> doğurdu, o da <strong>Bolşevizme</strong> inkılap etti. O ise ahlakı bozup <strong>anarşizme</strong> götürdü. S:518</p><p></p><p>• “<strong>Büyük Mehdi</strong>'nin çok vazifeleri var. Ve siyaset âleminde, diyanet âleminde, saltanat âleminde, cihad âlemindeki çok dairelerde icraatları olduğu gibi.”s:519</p><p></p><p>• “Rahmet-i İlahiye ile <strong>her devirde belki her asırda bir nevi Mehdi</strong>, Âl-i Beyt'ten çıkmış, ceddinin şeriatını muhafaza ve sünnetini ihya etmiş.” S:519</p><p></p><p>• “Dünyada mütesanid hiçbir hanedan ve mütevafık hiçbir kabile ve münevver hiçbir cem'iyet ve cemaat yoktur ki, <strong>Âl-i Beyt'in hanedanına ve kabilesine ve cem'iyetine ve cemaatine</strong> yetişebilsin. Evet yüzer kudsî kahramanları yetiştiren ve binler manevî kumandanları ümmetin başına geçiren ve hakikat-ı Kur'aniyenin mayası ile ve imanın nuruyla ve İslâmiyet'in şerefiyle beslenen, tekemmül eden Âl-i Beyt, elbette âhirzamanda şeriat-ı Muhammediyeyi ve hakikat-ı Furkaniyeyi ve Sünnet-i Ahmediyeyi (A.S.M.) ihya ile, ilân ile, icra ile, başkumandanları olan Büyük Mehdi'nin kemal-i adaletini ve hakkaniyetini dünyaya göstermeleri gayet makul olmakla beraber, gayet lâzım ve zarurî ve hayat-ı içtimaiye-i insaniyedeki düsturların muktezasıdır.”s:520</p><p></p><p>• “Evet arzı şems ile, ferşi arş ile kuvvetli bağlayan hablullah-il metin olan <strong>Kur'anın kuvve-i cazibesi kopsa; küre-i arzın ipi çözülür</strong>, başıboş serseri olup aksiyle ve intizamsız hareketinden Güneş garbdan çıkar. Hem müsademe neticesinde emr-i İlahî ile kıyamet kopar diye bir tevili vardır.”s:521</p><p></p><p>• “İslâm Deccalı olan <strong>Süfyan</strong> dahi, şeriat-ı Muhammediyenin (A.S.M.) ebedî bir kısım ahkâmını nefis ve şeytanın desiseleri ile kaldırmağa çalışarak hayat-ı beşeriyenin maddî ve manevî rabıtalarını bozarak, serkeş ve sarhoş ve sersem nefisleri başıboş bırakarak, hürmet ve merhamet gibi nurani zincirleri çözer; hevesat-ı müteaffine bataklığında, birbirine saldırmak için cebrî bir serbestiyet ve ayn-ı istibdad bir hürriyet vermek ile dehşetli bir anarşistliğe meydan açar ki, o vakit o insanlar gayet şiddetli bir istibdaddan başka zabt altına alınamaz.”</p><p></p><p>• “Zannederim, asr-ı âhirde <strong>İslâm ve Türk hürriyetperverleri</strong>, bir hiss-i kabl-el vuku ile bu dehşetli istibdadı hissederek oklar atıp hücum etmişler. Fakat çok aldanıp yanlış bir hedef ve hata bir cebhede hücum göstermişler”</p><p></p><p>• “<strong>İslâm Deccalı</strong> masonların komitelerini aldatıp müzaheretlerini kazandıklarından”</p><p></p><p>• “Ben bir manevî âlemde <strong>İslâm Deccalını </strong>gördüm. Yalnız birtek gözünde teshirci bir manyetizma gözümle müşahede ettim ve onu bütün bütün münkir bildim. İşte bu inkâr-ı mutlaktan çıkan bir cür'et ve cesaretle mukaddesata hücum eder”</p><p></p><p>• “Hem şanlı ve kahraman bir millet, mağlubiyeti hengâmında, böyle <strong>istidraclı</strong> ve şanlı ve <strong>tali'li</strong> ve <strong>muvaffakıyetli</strong> ve <strong>kurnaz</strong> bir kumandanı bulduğundan <strong>gizli ve dehşetli olan mahiyetine</strong> bakmayarak <strong>kahramanlık</strong> <strong>damarıyla</strong> onu alkışlar, başına kor, seyyielerini örtmek ister. Fakat kahraman ve mücahid ordunun ve dindar milletin ruhundaki nur-u iman ve Kur'an ışığıyla hakikat-ı hali göreceği ve o kumandanın <strong>çok dehşetli tahribatını</strong> tamire çalışacağı rivayetlerden anlaşılır”</p><p></p><p>• “Üstad, <strong>Süfyani</strong> için “o istidraclı adam” diyor.</p><p></p><p>• “<strong>Şarkın en cesur ve kuvvetli ve kesretli kavmi ve İslâmiyet'in en kahraman ordusu olan Türk milleti</strong>”</p><p></p><p>• “Yediyüz sene müddetinde <strong>İslâmiyet'in ve Kur'an'ın elinde şeref-şiar, bârika-asa bir elmas kılınç olan</strong> Türk milletini”</p><p></p><p>• “Sarsılmaz bir iman isteyen ve dinsiz anarşistliğe karşı kırılmaz bir kılınç arayanlar, <strong>Âyet-ül Kübra</strong>'ya müracaat etsinler” s:527</p><p></p><p>• “Her sene, her gün bir <strong>kainat</strong> ölür, bir tazesi gelir.” s:530</p><p></p><p>• <strong>Maddi nimetlerin fiatı;</strong> “başta Bismillah, âhirde Elhamdülillah, ortada nimette in'amı hissetmek ve Rabbini onun ile tanımaktır.” S:535</p><p></p><p>• “Hem insanın hodgâm hevesatı ve süflî ve akibeti görmeyen hissiyatı, kâinatta cereyan eden <strong>rahmaniyet ve hakîmiyet ve rububiyet kanunlarına </strong>mikyas ve mehenk ve mizan olamaz. <strong>Kendi âyinesinin rengine göre görür.”</strong> S:537</p><p></p><p>• “<strong>Maneviyatta ve manevî yollarda ve kalbî mesleklerde en doğrusu, en müstakimi ise en kısa ve en kolayıdır</strong>.” S:541</p><p></p><p>• <strong>Tehevvür göstermek, olur olmaz sinirlenmek</strong> insanın kuvve-i gadabiyesinin saptığının alametidir. S:541</p><p></p><p>• İnsanlar arasında <strong>istikameti</strong> temsil eden 4 taife; </p><p></p><p><span style="font-family: 'Verdana'">1-Peygamberler</span><span style="font-family: 'Verdana'"></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'">2-Sıddıklar</span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'">3-Şehidler</span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'">4- Salihler. S:542</span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'">• <strong>Risalelerdeki iman ve küfür muvazenelerinin menbaı, esası ve üstadı Fatiha suresinin 7. ayetidir</strong>. S:543</span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'">• <strong>Namazda okuduğumuz ayetlerin kısa meallerini hatırda tutmak</strong> “gafleti dağıtır, ubudiyeti ve münacatı parlatır.” S:544</span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'">• <strong>Peygamberimizin(SAV) ibadeti</strong> bütün kâinatın Cenab-ı Hakka karşı yaptıkları ubudiyetin temsilcisi hükmünde. S:545</span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'">• <strong>Cevşen</strong> 1001 Esma-i ilahiyi içine alıyor. S:549</span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'">• <strong>Cevşen</strong>, maneviyatta terakki eden ariflerin münacatlarının fevkinde. S:549</span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'">• “<strong>Ben firaktan, zevalden çok inciniyorum</strong>.” S:555</span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'">• “<strong>Risale-i Nur'un çok hakikatları namaz tesbihatında ihtar edilmesi</strong>” s:565</span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'">• Bütün mahlukattaki *Ölçülü düzgünlük</span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'">*Mizanlı intizam, <strong>ihatalı bir ilme</strong> işaret eder. S: 566</span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'">• “<strong>Sıfat, mevsufsuz</strong> olması muhal ve imkânsız olmasından” s:566</span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'">• “<strong>Serseri tesadüf, kör kuvvet, sağır tabiat, camid, şuursuz esbab, basit, istilâcı unsurlar</strong>; hiçbir cihette bu alîmane, basîrane, hakîmane, merhametkârane, inayetperverane olan iaşe ve idare ve himayet ve tedbire karışamazlar” s:567</span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'">• “İlm-i ezelinin iki nevi olan <strong>kaza</strong> ve <strong>kader</strong>.” S:568</span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'">• “<strong>Bir şeyde mertebelerin bulunması, onun zıddı içine girmesi iledir</strong>.” S:575</span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'">• “<strong>Sefahat ve hayat-ı dünyeviyenin lezzetleriyle</strong> çok biçare gençleri ve insanları hakaik-i imaniyeden mahrum bırakıyorlar.” S:588</span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'">• “<strong>Akibeti görmeyen, bir dirhem hazır lezzeti ileride bir batman lezzetlere tercih eden hissiyat-ı insaniye akıl ve fikre galebe ettiğinden ehl-i sefahati sefahattan kurtarmanın çare-i yeganesi aynı lezzetinde elemi gösterip hissini mağlup etmektir</strong>.” S.589</span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'">• “Bu fırtınalı zamanın <strong>hissi iptal eden ve beşerin nazarını âfâka dağıtan ve boğan cereyanlar</strong>, iptal-i his nev'inden bir sersemlik vermiş ki, ehl-i dalâlet mânevî azabını muvakkaten tam hissedemiyor; ehl-i hidâyete dahi gaflet basıyor, hakikî lezzetini tam takdir edemiyor.”s:591</span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'">• “Eski zamanda bir memlekette bir <strong>kâfir-i mutlak</strong> yerine, şimdi bir kasabada yüz tane bulunabilir.” S:591</span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'">• Hizmette <strong>kendisini nazara veren</strong> sırr-ı ihlası bozar. s:594</span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'">• “Demek biz müflis olduğumuz halde, gayet zengin bir mücevherat dükkânının <strong>dellâlı</strong> ve bir <strong>hizmetçisi</strong> olmuşuz” s:596</span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'">• “Bazı müstensihler, bu bîçare Said hakkında (R.A.) kelimesini bir dua niyetiyle yazmışlar. Ben bozmak istedim, hatıra geldi ki: "<strong>Allah razı olsun" manasında bir duadır, ilişme.</strong> Ben de bozmadım.”s:596</span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'">• <strong>1933</strong> senesi Risale-i Nur’un en nurani cüzlerinin telifi ve tekemmülü zamanıdır. S:600</span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'">• <strong>1929</strong> senesi Risale-i Nur’un intişarı ve iştiharı ve parlaması tarihidir. s: 600</span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'">• <strong>1906</strong> senesi Üstadın ilk eserlerini verme tarihidir.</span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'">• “Manevî bir elektrik olan Resail-in Nur dahi ne şarkın malûmatından, ulûmundan ve ne de garbın felsefe ve fünunundan gelmiş bir mal ve onlardan iktibas edilmiş bir nur değildir. Belki semavî olan Kur'an'ın, şark ve garbın fevkindeki yüksek mertebe-i arşîsinden iktibas edilmiştir.” S:601</span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'">• Üstad hazretleri “<strong>izhar kitabından sonraki medrese usulünce 15 sene ders almakla okunan kitapları yalnız 3 ayda tahsil etmiş.</strong>”sh:601</span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'">• <strong>1884</strong> tarihi Üstadın ilim tahsiline başladığı tarih. S:603</span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'">• <strong>1928’de</strong> hem alem-i İslamda hem insaniyet dairesinde <strong>firavunane bir tuğyanın</strong> çıktığı vakittir. S:603</span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'">• <strong>Ölümün hakikati</strong> Risale-i Nur’da önemli bir yer almış. S:605</span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'">• <strong>Rabıta-i mevt,</strong> Eski Saidi yeni Said’e dönüştüren mühim bir vesile. S:605</span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'">• <strong>1900–1901 </strong>seneleri Kur’an’a karşı suikastın planlandığı tarihtir. S:606</span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'">• <strong>1971</strong> için “dehşetli bir cereyanın müntehası tarihi olmak ihtimali var” diyor. S:606</span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'">• <strong>1902</strong> senesi Üstadın tedristen telif vazifesine başladığı tarih. S.607</span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'">• <strong>1907’de</strong> Üstad “mücahidane seyahatına” başladığı tarih. S:607</span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'">• “<strong>Risale-i Nur’un mevzusu ve neticesi</strong> Hikmet-i Kur’aniyedir. İsm-i Hakem ve Hakimin cilvesidir. S:609 </span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'">• <strong>1886</strong> Üstadın Kur’an dersini almaya başladığı tarih. S:609</span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'">• Üstad, <strong>1. Dünya Savaşı</strong> için şöyle diyor: “Harb-i umumî vasıtasıyla, bin seneden beri Kur'an aleyhinde teraküm eden Avrupa itirazları ve evhamları âlem-i İslâm içinde yol bulup yayıldılar. O şübehatın bir kısmı fennî şeklini giydi, ortaya çıktı.” S:610</span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'">• “<strong>Resail-in Nur</strong> bu asrın manevi ve müthiş hastalıklarına şifa olmakla.” S:613</span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'">• Tahir paşanın Üstad’a <strong>Lord Gürzon’un Kur’an’a suikastını</strong> okuduğu tarih <strong>1900’dür</strong>. S:614</span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'">• <strong>Üstadın hedefi, ilmi gayesi, netice-i hayatı</strong> yalnız Kur’an. S:614</span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'">• Üstada göre, <strong>cifir ilmi</strong>;</span></p><p></p><p></p><p><span style="font-family: 'Verdana'">*Kanun-u ilmi</span><span style="font-family: 'Verdana'"></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'">*Riyazi düstur</span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'">*Fıtri namus(kanun)</span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'">*Edebi usul</span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'">*Gaybi anahtar. S:619</span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'">• “<strong>Şimdi İslâmlar içinde Nur-u Kur'ana muhalif haletlerin ekserisi, o sû'-i kasdların ve Sevr Muahedesi gibi gaddarane muahedelerin vahîm neticeleridir</strong>.”s:623</span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'">• “<strong>Âlem-i İslâm için en dehşetli asır altıncı asır ile Hülâgu fitnesi ve onüçüncü asrın âhiri ve ondördüncü asır ile harb-i umumî fitneleri ve neticeleri olduğu münasebetiyle</strong>” s:624</span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'">• “<strong>Hiçbir asır böyle bir tarzı göstermemiş</strong>. Sair asırlarda o ehl-i dalalet âhireti bilmiyor ve inkâr ediyor. Elması elmas bilmiyor, dünyayı tercih ediyor.” S:627</span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'">• Üstad hazretleri Süfyaniler için “<strong>bu asırda acip bir taife-i dalle”</strong> s:627</span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'">• Süfyanilerin <strong>en savletli zamanı</strong> 40’lı yıllar. S:627</span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'">• Üstad, <strong>Ayet-ül Kübra’</strong>yı çok zahmetler içinde yazmış. S:629</span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'">• “Geceleyin <strong>Celcelutiye'yi</strong> okudum. Birden bir ihtar-ı gaybî gibi kalbime denildi: İmam-ı Ali Radıyallahü Anh, Risale-i Nur ile çok meşguldür.” S:630</span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'">• “Kıyamet ve haşri ispat eden ve harika hüccetleriyle iştihar eden <strong>29. söz</strong>.”s:631</span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'">• “Tahavvülât-ı zerratta boğulan maddiyyunları susturan ve zerratın tahavvülâtı ve harekâtını, vazife ve intizamlarını emsalsiz bir tarzda isbat eden <strong>Otuzuncu Söz</strong>” s:631</span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'">• “Malûmdur ki; <strong>Risale-i Nur</strong> başta otuzüç aded Sözler'dir ve <strong>Sözler</strong> namıyla yâd edilir”s:632</span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'">• “Risale-i Nur'un yıldızları içinde bir güneş hükmünde şakirdlerince telakki edilen <strong>Otuzikinci Söz</strong>”s:632</span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'">• “Sair meşreblerdeki <strong>aşk</strong> yerinde, Risale-i Nur'un meşrebinde müştakane <strong>şefkattir</strong> ve re'fetkârane <strong>muhabbettir</strong>”s:635</span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'">• “İmam-ı Ali Radıyallahü Anh'ın en mühim ve en müdakkik Üveysî bir şakirdi ve İslâmiyet'in en meşhur ve parlak bir hücceti olan Hüccet-ül İslâm <strong>İmam-ı Gazalî</strong>”s:637</span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'">• Ahirzamanda dünya çapında <strong>tamir</strong> İsm-i <strong>ADL VE HAKEM</strong>’in tecellisiyle olacak. Yani <strong>adalet, mizan, intizam ve hikmetle</strong> olacak. S:639</span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'">• “Ben, <strong>Süryani</strong> kelimelerinin manalarını tam bilemediğimden” s:639</span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'">• “Gerçi elimde bulunan <strong>Celcelutiye</strong> nüshası en sahih ve en mutemeddir. İmam-ı Gazalî (R.A.) gibi çok imamlar Celcelutiye'yi şerh etmişler”s:641</span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'">• Üstad 20. yy için “<strong>Kur’an itibarıyla bu asır dehşetlidir</strong>” diyor. S:644</span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'">• “<strong>Bu karanlık asır</strong>” s:644</span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'">• “<strong>Ben itiraf ediyorum ki: </strong>Böyle makbul bir eserin mazharı olmak, hiçbir vecihle o makama liyakatım yoktur. Fakat küçük ehemmiyetsiz bir çekirdekten, koca dağ gibi bir ağacı halketmek; kudret-i İlahiyenin şe'nindendir ve âdetidir ve azametine delildir. Ben kasemle temin ederim ki: Risale-i Nur'u senadan maksadım, Kur'anın hakikatlarını ve imanın rükünlerini teyid ve isbat ve neşirdir.” S:645</span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'">• <strong>20. asır</strong> Resulullahın(SAV) şeriatını ve İslam şeairlerini dehşetli tahrip etmiş. S:646</span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'">• “Evet bu asrın dehşetine karşı, taklidî olan itikadın istinad kal'aları sarsılmış ve uzaklaşmış ve perdelenmiş olduğundan; her mü'min, tek başıyla dalaletin cemaatle hücumuna mukavemet ettirecek <strong>gayet kuvvetli bir iman-ı tahkikî </strong>lâzımdır ki dayanabilsin. Risale-i Nur bu vazifeyi; en dehşetli bir zamanda ve en lüzumlu ve nazik bir vakitte, herkesin anlayacağı bir tarzda, hakaik-i Kur'aniye ve imaniyenin en derin ve en gizlilerini gayet kuvvetli bürhanlar ile isbat ederek, o iman-ı tahkikîyi taşıyan hâlis ve sadık şakirdleri dahi, bulundukları kasaba, karye ve şehirlerde -hizmet-i imaniye itibariyle- âdeta birer gizli kutub gibi, mü'minlerin manevî birer nokta-i istinadı olarak, bilinmedikleri ve görünmedikleri ve görüşülmedikleri halde, kuvve-i maneviye-i itikadları cesur birer zabit gibi, kuvve-i maneviyeyi ehl-i imanın kalblerine verip, mü'minlere manen mukavemet ve cesaret veriyorlar.” S:646</span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'">• “<strong>Felsefe</strong>, her şeyi çirkin, korkunç gösteren siyah bir gözlüktür. <strong>İman</strong> ise, herşeyi güzel, ünsiyetli gösteren şeffaf, berrak, nuranî bir gözlüktür.”s:649</span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'">• “<strong>Nuranî âlemlere giden yol kabirden geçer ve en büyük saadetler büyük ve acı felâketlerin neticesidir</strong>..”</span></p><p>(Salih Okur tarafindan hazrlanmistr, Allah ebeden razi olsun)</p></blockquote><p></p>
[QUOTE="FaKiR, post: 86858, member: 10"] • [B]Ahirzaman fitneleri[/B] nefisleri kendilerine çeker, meftun eder. İnsanlar ihtiyarlarıyla, belki zevkle irtikâb ederler. s:514 • [B]Dans, tiyatro [/B]gibi şeyler Ahirzaman lehviyatları, ve kebairleri ve bid’alarıdır. S:514 • Üstada göre [B]Büyük deccal[/B] kuzey kutbuna yakın bir yerden çıkacak. S:516 • Üstada göre [B]Fransız ihtilali[/B] [B]sosyalizmi[/B] doğurdu, o da [B]Bolşevizme[/B] inkılap etti. O ise ahlakı bozup [B]anarşizme[/B] götürdü. S:518 • “[B]Büyük Mehdi[/B]'nin çok vazifeleri var. Ve siyaset âleminde, diyanet âleminde, saltanat âleminde, cihad âlemindeki çok dairelerde icraatları olduğu gibi.”s:519 • “Rahmet-i İlahiye ile [B]her devirde belki her asırda bir nevi Mehdi[/B], Âl-i Beyt'ten çıkmış, ceddinin şeriatını muhafaza ve sünnetini ihya etmiş.” S:519 • “Dünyada mütesanid hiçbir hanedan ve mütevafık hiçbir kabile ve münevver hiçbir cem'iyet ve cemaat yoktur ki, [B]Âl-i Beyt'in hanedanına ve kabilesine ve cem'iyetine ve cemaatine[/B] yetişebilsin. Evet yüzer kudsî kahramanları yetiştiren ve binler manevî kumandanları ümmetin başına geçiren ve hakikat-ı Kur'aniyenin mayası ile ve imanın nuruyla ve İslâmiyet'in şerefiyle beslenen, tekemmül eden Âl-i Beyt, elbette âhirzamanda şeriat-ı Muhammediyeyi ve hakikat-ı Furkaniyeyi ve Sünnet-i Ahmediyeyi (A.S.M.) ihya ile, ilân ile, icra ile, başkumandanları olan Büyük Mehdi'nin kemal-i adaletini ve hakkaniyetini dünyaya göstermeleri gayet makul olmakla beraber, gayet lâzım ve zarurî ve hayat-ı içtimaiye-i insaniyedeki düsturların muktezasıdır.”s:520 • “Evet arzı şems ile, ferşi arş ile kuvvetli bağlayan hablullah-il metin olan [B]Kur'anın kuvve-i cazibesi kopsa; küre-i arzın ipi çözülür[/B], başıboş serseri olup aksiyle ve intizamsız hareketinden Güneş garbdan çıkar. Hem müsademe neticesinde emr-i İlahî ile kıyamet kopar diye bir tevili vardır.”s:521 • “İslâm Deccalı olan [B]Süfyan[/B] dahi, şeriat-ı Muhammediyenin (A.S.M.) ebedî bir kısım ahkâmını nefis ve şeytanın desiseleri ile kaldırmağa çalışarak hayat-ı beşeriyenin maddî ve manevî rabıtalarını bozarak, serkeş ve sarhoş ve sersem nefisleri başıboş bırakarak, hürmet ve merhamet gibi nurani zincirleri çözer; hevesat-ı müteaffine bataklığında, birbirine saldırmak için cebrî bir serbestiyet ve ayn-ı istibdad bir hürriyet vermek ile dehşetli bir anarşistliğe meydan açar ki, o vakit o insanlar gayet şiddetli bir istibdaddan başka zabt altına alınamaz.” • “Zannederim, asr-ı âhirde [B]İslâm ve Türk hürriyetperverleri[/B], bir hiss-i kabl-el vuku ile bu dehşetli istibdadı hissederek oklar atıp hücum etmişler. Fakat çok aldanıp yanlış bir hedef ve hata bir cebhede hücum göstermişler” • “[B]İslâm Deccalı[/B] masonların komitelerini aldatıp müzaheretlerini kazandıklarından” • “Ben bir manevî âlemde [B]İslâm Deccalını [/B]gördüm. Yalnız birtek gözünde teshirci bir manyetizma gözümle müşahede ettim ve onu bütün bütün münkir bildim. İşte bu inkâr-ı mutlaktan çıkan bir cür'et ve cesaretle mukaddesata hücum eder” • “Hem şanlı ve kahraman bir millet, mağlubiyeti hengâmında, böyle [B]istidraclı[/B] ve şanlı ve [B]tali'li[/B] ve [B]muvaffakıyetli[/B] ve [B]kurnaz[/B] bir kumandanı bulduğundan [B]gizli ve dehşetli olan mahiyetine[/B] bakmayarak [B]kahramanlık[/B] [B]damarıyla[/B] onu alkışlar, başına kor, seyyielerini örtmek ister. Fakat kahraman ve mücahid ordunun ve dindar milletin ruhundaki nur-u iman ve Kur'an ışığıyla hakikat-ı hali göreceği ve o kumandanın [B]çok dehşetli tahribatını[/B] tamire çalışacağı rivayetlerden anlaşılır” • “Üstad, [B]Süfyani[/B] için “o istidraclı adam” diyor. • “[B]Şarkın en cesur ve kuvvetli ve kesretli kavmi ve İslâmiyet'in en kahraman ordusu olan Türk milleti[/B]” • “Yediyüz sene müddetinde [B]İslâmiyet'in ve Kur'an'ın elinde şeref-şiar, bârika-asa bir elmas kılınç olan[/B] Türk milletini” • “Sarsılmaz bir iman isteyen ve dinsiz anarşistliğe karşı kırılmaz bir kılınç arayanlar, [B]Âyet-ül Kübra[/B]'ya müracaat etsinler” s:527 • “Her sene, her gün bir [B]kainat[/B] ölür, bir tazesi gelir.” s:530 • [B]Maddi nimetlerin fiatı;[/B] “başta Bismillah, âhirde Elhamdülillah, ortada nimette in'amı hissetmek ve Rabbini onun ile tanımaktır.” S:535 • “Hem insanın hodgâm hevesatı ve süflî ve akibeti görmeyen hissiyatı, kâinatta cereyan eden [B]rahmaniyet ve hakîmiyet ve rububiyet kanunlarına [/B]mikyas ve mehenk ve mizan olamaz. [B]Kendi âyinesinin rengine göre görür.”[/B] S:537 • “[B]Maneviyatta ve manevî yollarda ve kalbî mesleklerde en doğrusu, en müstakimi ise en kısa ve en kolayıdır[/B].” S:541 • [B]Tehevvür göstermek, olur olmaz sinirlenmek[/B] insanın kuvve-i gadabiyesinin saptığının alametidir. S:541 • İnsanlar arasında [B]istikameti[/B] temsil eden 4 taife; [FONT=Verdana]1-Peygamberler[/FONT][FONT=Verdana] 2-Sıddıklar 3-Şehidler 4- Salihler. S:542 • [B]Risalelerdeki iman ve küfür muvazenelerinin menbaı, esası ve üstadı Fatiha suresinin 7. ayetidir[/B]. S:543 • [B]Namazda okuduğumuz ayetlerin kısa meallerini hatırda tutmak[/B] “gafleti dağıtır, ubudiyeti ve münacatı parlatır.” S:544 • [B]Peygamberimizin(SAV) ibadeti[/B] bütün kâinatın Cenab-ı Hakka karşı yaptıkları ubudiyetin temsilcisi hükmünde. S:545 • [B]Cevşen[/B] 1001 Esma-i ilahiyi içine alıyor. S:549 • [B]Cevşen[/B], maneviyatta terakki eden ariflerin münacatlarının fevkinde. S:549 • “[B]Ben firaktan, zevalden çok inciniyorum[/B].” S:555 • “[B]Risale-i Nur'un çok hakikatları namaz tesbihatında ihtar edilmesi[/B]” s:565 • Bütün mahlukattaki *Ölçülü düzgünlük *Mizanlı intizam, [B]ihatalı bir ilme[/B] işaret eder. S: 566 • “[B]Sıfat, mevsufsuz[/B] olması muhal ve imkânsız olmasından” s:566 • “[B]Serseri tesadüf, kör kuvvet, sağır tabiat, camid, şuursuz esbab, basit, istilâcı unsurlar[/B]; hiçbir cihette bu alîmane, basîrane, hakîmane, merhametkârane, inayetperverane olan iaşe ve idare ve himayet ve tedbire karışamazlar” s:567 • “İlm-i ezelinin iki nevi olan [B]kaza[/B] ve [B]kader[/B].” S:568 • “[B]Bir şeyde mertebelerin bulunması, onun zıddı içine girmesi iledir[/B].” S:575 • “[B]Sefahat ve hayat-ı dünyeviyenin lezzetleriyle[/B] çok biçare gençleri ve insanları hakaik-i imaniyeden mahrum bırakıyorlar.” S:588 • “[B]Akibeti görmeyen, bir dirhem hazır lezzeti ileride bir batman lezzetlere tercih eden hissiyat-ı insaniye akıl ve fikre galebe ettiğinden ehl-i sefahati sefahattan kurtarmanın çare-i yeganesi aynı lezzetinde elemi gösterip hissini mağlup etmektir[/B].” S.589 • “Bu fırtınalı zamanın [B]hissi iptal eden ve beşerin nazarını âfâka dağıtan ve boğan cereyanlar[/B], iptal-i his nev'inden bir sersemlik vermiş ki, ehl-i dalâlet mânevî azabını muvakkaten tam hissedemiyor; ehl-i hidâyete dahi gaflet basıyor, hakikî lezzetini tam takdir edemiyor.”s:591 • “Eski zamanda bir memlekette bir [B]kâfir-i mutlak[/B] yerine, şimdi bir kasabada yüz tane bulunabilir.” S:591 • Hizmette [B]kendisini nazara veren[/B] sırr-ı ihlası bozar. s:594 • “Demek biz müflis olduğumuz halde, gayet zengin bir mücevherat dükkânının [B]dellâlı[/B] ve bir [B]hizmetçisi[/B] olmuşuz” s:596 • “Bazı müstensihler, bu bîçare Said hakkında (R.A.) kelimesini bir dua niyetiyle yazmışlar. Ben bozmak istedim, hatıra geldi ki: "[B]Allah razı olsun" manasında bir duadır, ilişme.[/B] Ben de bozmadım.”s:596 • [B]1933[/B] senesi Risale-i Nur’un en nurani cüzlerinin telifi ve tekemmülü zamanıdır. S:600 • [B]1929[/B] senesi Risale-i Nur’un intişarı ve iştiharı ve parlaması tarihidir. s: 600 • [B]1906[/B] senesi Üstadın ilk eserlerini verme tarihidir. • “Manevî bir elektrik olan Resail-in Nur dahi ne şarkın malûmatından, ulûmundan ve ne de garbın felsefe ve fünunundan gelmiş bir mal ve onlardan iktibas edilmiş bir nur değildir. Belki semavî olan Kur'an'ın, şark ve garbın fevkindeki yüksek mertebe-i arşîsinden iktibas edilmiştir.” S:601 • Üstad hazretleri “[B]izhar kitabından sonraki medrese usulünce 15 sene ders almakla okunan kitapları yalnız 3 ayda tahsil etmiş.[/B]”sh:601 • [B]1884[/B] tarihi Üstadın ilim tahsiline başladığı tarih. S:603 • [B]1928’de[/B] hem alem-i İslamda hem insaniyet dairesinde [B]firavunane bir tuğyanın[/B] çıktığı vakittir. S:603 • [B]Ölümün hakikati[/B] Risale-i Nur’da önemli bir yer almış. S:605 • [B]Rabıta-i mevt,[/B] Eski Saidi yeni Said’e dönüştüren mühim bir vesile. S:605 • [B]1900–1901 [/B]seneleri Kur’an’a karşı suikastın planlandığı tarihtir. S:606 • [B]1971[/B] için “dehşetli bir cereyanın müntehası tarihi olmak ihtimali var” diyor. S:606 • [B]1902[/B] senesi Üstadın tedristen telif vazifesine başladığı tarih. S.607 • [B]1907’de[/B] Üstad “mücahidane seyahatına” başladığı tarih. S:607 • “[B]Risale-i Nur’un mevzusu ve neticesi[/B] Hikmet-i Kur’aniyedir. İsm-i Hakem ve Hakimin cilvesidir. S:609 • [B]1886[/B] Üstadın Kur’an dersini almaya başladığı tarih. S:609 • Üstad, [B]1. Dünya Savaşı[/B] için şöyle diyor: “Harb-i umumî vasıtasıyla, bin seneden beri Kur'an aleyhinde teraküm eden Avrupa itirazları ve evhamları âlem-i İslâm içinde yol bulup yayıldılar. O şübehatın bir kısmı fennî şeklini giydi, ortaya çıktı.” S:610 • “[B]Resail-in Nur[/B] bu asrın manevi ve müthiş hastalıklarına şifa olmakla.” S:613 • Tahir paşanın Üstad’a [B]Lord Gürzon’un Kur’an’a suikastını[/B] okuduğu tarih [B]1900’dür[/B]. S:614 • [B]Üstadın hedefi, ilmi gayesi, netice-i hayatı[/B] yalnız Kur’an. S:614 • Üstada göre, [B]cifir ilmi[/B];[/FONT] [FONT=Verdana]*Kanun-u ilmi[/FONT][FONT=Verdana] *Riyazi düstur *Fıtri namus(kanun) *Edebi usul *Gaybi anahtar. S:619 • “[B]Şimdi İslâmlar içinde Nur-u Kur'ana muhalif haletlerin ekserisi, o sû'-i kasdların ve Sevr Muahedesi gibi gaddarane muahedelerin vahîm neticeleridir[/B].”s:623 • “[B]Âlem-i İslâm için en dehşetli asır altıncı asır ile Hülâgu fitnesi ve onüçüncü asrın âhiri ve ondördüncü asır ile harb-i umumî fitneleri ve neticeleri olduğu münasebetiyle[/B]” s:624 • “[B]Hiçbir asır böyle bir tarzı göstermemiş[/B]. Sair asırlarda o ehl-i dalalet âhireti bilmiyor ve inkâr ediyor. Elması elmas bilmiyor, dünyayı tercih ediyor.” S:627 • Üstad hazretleri Süfyaniler için “[B]bu asırda acip bir taife-i dalle”[/B] s:627 • Süfyanilerin [B]en savletli zamanı[/B] 40’lı yıllar. S:627 • Üstad, [B]Ayet-ül Kübra’[/B]yı çok zahmetler içinde yazmış. S:629 • “Geceleyin [B]Celcelutiye'yi[/B] okudum. Birden bir ihtar-ı gaybî gibi kalbime denildi: İmam-ı Ali Radıyallahü Anh, Risale-i Nur ile çok meşguldür.” S:630 • “Kıyamet ve haşri ispat eden ve harika hüccetleriyle iştihar eden [B]29. söz[/B].”s:631 • “Tahavvülât-ı zerratta boğulan maddiyyunları susturan ve zerratın tahavvülâtı ve harekâtını, vazife ve intizamlarını emsalsiz bir tarzda isbat eden [B]Otuzuncu Söz[/B]” s:631 • “Malûmdur ki; [B]Risale-i Nur[/B] başta otuzüç aded Sözler'dir ve [B]Sözler[/B] namıyla yâd edilir”s:632 • “Risale-i Nur'un yıldızları içinde bir güneş hükmünde şakirdlerince telakki edilen [B]Otuzikinci Söz[/B]”s:632 • “Sair meşreblerdeki [B]aşk[/B] yerinde, Risale-i Nur'un meşrebinde müştakane [B]şefkattir[/B] ve re'fetkârane [B]muhabbettir[/B]”s:635 • “İmam-ı Ali Radıyallahü Anh'ın en mühim ve en müdakkik Üveysî bir şakirdi ve İslâmiyet'in en meşhur ve parlak bir hücceti olan Hüccet-ül İslâm [B]İmam-ı Gazalî[/B]”s:637 • Ahirzamanda dünya çapında [B]tamir[/B] İsm-i [B]ADL VE HAKEM[/B]’in tecellisiyle olacak. Yani [B]adalet, mizan, intizam ve hikmetle[/B] olacak. S:639 • “Ben, [B]Süryani[/B] kelimelerinin manalarını tam bilemediğimden” s:639 • “Gerçi elimde bulunan [B]Celcelutiye[/B] nüshası en sahih ve en mutemeddir. İmam-ı Gazalî (R.A.) gibi çok imamlar Celcelutiye'yi şerh etmişler”s:641 • Üstad 20. yy için “[B]Kur’an itibarıyla bu asır dehşetlidir[/B]” diyor. S:644 • “[B]Bu karanlık asır[/B]” s:644 • “[B]Ben itiraf ediyorum ki: [/B]Böyle makbul bir eserin mazharı olmak, hiçbir vecihle o makama liyakatım yoktur. Fakat küçük ehemmiyetsiz bir çekirdekten, koca dağ gibi bir ağacı halketmek; kudret-i İlahiyenin şe'nindendir ve âdetidir ve azametine delildir. Ben kasemle temin ederim ki: Risale-i Nur'u senadan maksadım, Kur'anın hakikatlarını ve imanın rükünlerini teyid ve isbat ve neşirdir.” S:645 • [B]20. asır[/B] Resulullahın(SAV) şeriatını ve İslam şeairlerini dehşetli tahrip etmiş. S:646 • “Evet bu asrın dehşetine karşı, taklidî olan itikadın istinad kal'aları sarsılmış ve uzaklaşmış ve perdelenmiş olduğundan; her mü'min, tek başıyla dalaletin cemaatle hücumuna mukavemet ettirecek [B]gayet kuvvetli bir iman-ı tahkikî [/B]lâzımdır ki dayanabilsin. Risale-i Nur bu vazifeyi; en dehşetli bir zamanda ve en lüzumlu ve nazik bir vakitte, herkesin anlayacağı bir tarzda, hakaik-i Kur'aniye ve imaniyenin en derin ve en gizlilerini gayet kuvvetli bürhanlar ile isbat ederek, o iman-ı tahkikîyi taşıyan hâlis ve sadık şakirdleri dahi, bulundukları kasaba, karye ve şehirlerde -hizmet-i imaniye itibariyle- âdeta birer gizli kutub gibi, mü'minlerin manevî birer nokta-i istinadı olarak, bilinmedikleri ve görünmedikleri ve görüşülmedikleri halde, kuvve-i maneviye-i itikadları cesur birer zabit gibi, kuvve-i maneviyeyi ehl-i imanın kalblerine verip, mü'minlere manen mukavemet ve cesaret veriyorlar.” S:646 • “[B]Felsefe[/B], her şeyi çirkin, korkunç gösteren siyah bir gözlüktür. [B]İman[/B] ise, herşeyi güzel, ünsiyetli gösteren şeffaf, berrak, nuranî bir gözlüktür.”s:649 • “[B]Nuranî âlemlere giden yol kabirden geçer ve en büyük saadetler büyük ve acı felâketlerin neticesidir[/B]..”[COLOR=black][/COLOR][/FONT] (Salih Okur tarafindan hazrlanmistr, Allah ebeden razi olsun) [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nur Külliyatı
Şualar
şualar notlari
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst