Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
Risale Analiz ve Çalışmalar
Risale Açıklamalı
Şualar
Şualar 6. Ders - İnsan Tevhid Anlayışı İle Kainatın En Mükemmel Mahluku Olur..
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="Huseyni" data-source="post: 388120" data-attributes="member: 27"><p><strong>Cevap: 6. Ders: İnsan Tevhid Anlayışı İle Kainatın En Mükemmel Mahluku Olur..</strong></p><p></p><p>[NOT]<span style="font-family: 'ITCSouvenirStdLight'"><span style="font-family: 'verdana'"><span style="font-size: 10px">Beni bu meyveye sevk ve îsal eden şöyle bir histir:</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'ITCSouvenirStdLight'"><span style="font-family: 'verdana'"><span style="font-size: 10px"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'ITCSouvenirStdLight'"><span style="font-family: 'verdana'"><span style="font-size: 10px"></span></span></span><span style="font-family: 'ITCSouvenirStdLight'"><span style="font-family: 'verdana'"><span style="font-size: 10px">Bir zaman yüksek bir dağ başındaydım. Gafleti dağıtacak bir intibah-ı ruhî vasıtasıyla, kabir tam mânâsıyla, ölüm bütün çıplaklığıyla ve zevâl ve fenâ ağlattırıcı levhalarıyla bana göründü. Herkes gibi fıtratımdaki fıtrî aşk-ı bekà, birden zevâle karşı isyan edip galeyana geldi. Ve muhabbet ve takdirle pek çok alâkadar olduğum ehl-i kemâlât ve meşahir-i enbiya ve evliya ve asfiyanın sönmelerine ve mahvolmalarına karşı mahiyetimdeki rikkat-i cinsiye ve şefkat-i nev’iye dahi kabre karşı tuğyan edip feveran etti. Ve altı cihete istimdatkârâne baktım; hiç bir teselli, bir medet göremedim. Çünkü, zaman-ı mâzi tarafı, bir mezar-ı ekber; ve müstakbel bir karanlık; ve yukarı bir dehşet; ve aşağı ve sağ ve sol taraflarından elîm ve hazîn haller, hadsiz muzır şeylerin tehâcümâtını gördüm.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'ITCSouvenirStdLight'"></span>[/NOT]</p><p></p><p></p><p>Üstad Hazretleri, verilen misallerdeki gibi, tevhid inancı olmayanlar açısından, akıl, muhabbet, aşk ve şefkat gibi hislerin insanın başına nasıl bir bela olabileceğini misaliyle gösteriyor. Ve altı cihette de tevhidsiz hiç bir teselli, hiçbir nur yok. O altı ciheti diğer risaleler ışığında anlamaya çalışalım inşaallah...</p><p></p><p></p><p>Yâ Rab! Tevekkülsüz, gafletle, iktidar ve ihtiyarıma dayanıp derdime derman aramak için cihât-ı sitte denilen altı cihette nazar gezdirdim. Maatteessüf derdime derman bulamadım. Mânen bana denildi ki: “Yetmez mi dert, derman sana.”</p><p></p><p><span style="font-family: 'trebuchet ms'"><span style="font-size: 22px">دَرْ رَاسْت مِى دِيدَمْ كِه: دِى رُوزْ مَزَارِ پَدَرِ مَنْست</span></span></p><p></p><p>Evet, gafletle sağımdaki geçmiş zamandan teselli almak için baktım. Fakat gördüm ki, dünkü gün, pederimin kabri; ve geçmiş zaman, ecdadımın bir mezar-ı ekberi suretinde göründü. Teselli yerine vahşet verdi.[SUP]<strong>HAŞİYE-1</strong>[/SUP]</p><p></p><p>[SUP]<strong>HAŞİYE-1</strong>[/SUP] = İman, o vahşetli mezar-ı ekberi, ünsiyetli bir meclis-i münevver ve bir mecma-ı ahbap gösterir.</p><p></p><p><span style="font-family: 'trebuchet ms'"><span style="font-size: 22px">وَدَرْ چَپْ دِيدَمْ كِه: فَرْدَا قَبْرِ مَنْست</span></span></p><p></p><p>Sonra soldaki istikbale baktım, derman bulamadım. Belki yarınki gün, benim kabrim; ve istikbal ise, emsalimin ve nesl-i âtinin bir kabr-i ekberi suretinde görünüp, ünsiyet değil, belki vahşet verdi.[SUP]<strong>HAŞİYE-2</strong>[/SUP]</p><p></p><p>[SUP]<strong>HAŞİYE-2</strong>[/SUP] = İman ve huzur-u iman, o dehşetli kabr-i ekberi, sevimli saadet saraylarında bir davet-i Rahmâniye gösterir.</p><p></p><p><span style="font-family: 'trebuchet ms'"><span style="font-size: 22px">وَإ ِيمْرُوزْ: تَابُوتِ جِسْمِ پُرْ اِضْطِرَابِ مَنْست </span></span></p><p></p><p>Soldan dahi hayır görünmediği için, hazır güne baktım. Gördüm ki, şu gün, güya bir tabuttur. Hareket-i mezbuhânede olan cismimin cenazesini taşıyor.[SUP]<strong>HAŞİYE-1</strong>[/SUP]</p><p></p><p>[SUP]<strong>HAŞİYE-1</strong>[/SUP] = İman, o tabutu, bir ticaretgâh ve şaşaalı bir misafirhane gösterir.</p><p></p><p><span style="font-family: 'trebuchet ms'"><span style="font-size: 22px">بَرْ سَرِ عُمُرْ جَنَازَءِ مَنْ اِيسْتَادَه اَسْت</span></span></p><p></p><p>İşbu cihetten dahi devâ bulamadım. Sonra başımı kaldırıp şecere-i ömrümün başına baktım. Gördüm ki, o ağacın tek meyvesi benim cenazemdir ki, o ağacın üstünde duruyor, bana bakıyor.[SUP]<strong>HAŞİYE-2</strong>[/SUP]</p><p></p><p>[SUP]<strong>HAŞİYE-2</strong>[/SUP] = İman, o ağacın meyvesini cenaze değil, belki ebedî hayata mazhar ve ebedî saadete namzet olan ruhumun eskimiş yuvasından yıldızlarda gezmek için çıktığını gösterir.</p><p></p><p><span style="font-family: 'trebuchet ms'"><span style="font-size: 22px">دَرْ قَدَمْ: آبِ خَاكِ خِلْقَتِ مَنْ وَخَاكِسْتَرِ عِظَامِ مَنْ اَستْ</span></span></p><p></p><p>O cihetten dahi meyus olup başımı aşağıya eğdim. Baktım ki, aşağıda, ayak altında, kemiklerimin toprağı ile mebde-i hilkatimin toprağı birbirine karışmış gördüm. Derman değil, derdime dert kattı.[SUP]<strong>HAŞİYE-3</strong>[/SUP]</p><p></p><p>[SUP]<strong>HAŞİYE-3</strong>[/SUP] = İman, o toprağı, rahmet kapısı ve Cennet salonunun perdesi olduğunu gösterir.</p><p></p><p><span style="font-family: 'trebuchet ms'"><span style="font-size: 22px">چُونْ دَرْ پَسْ مِينِكَرَمْ، بِينَمْ: اِيْن دُنْيَاءِ بِى بُنْيَادْ هِيچْ دَرْ هِيچَسْت</span></span></p><p></p><p>Ondan dahi nazarı çevirip arkama baktım. Gördüm ki, esassız, fâni bir dünya, hiçlik derelerinde ve adem zulümatında yuvarlanıp gidiyor. Derdime merhem değil, belki vahşet ve dehşet zehrini ilâve etti.[SUP]<strong>HAŞİYE-4</strong>[/SUP]</p><p></p><p>[SUP]<strong>HAŞİYE-4</strong>[/SUP] = İman, o zulümatta yuvarlanan dünyayı, vazifesi bitmiş, mânâsını ifade etmiş, neticelerini kendine bedel vücutta bırakmış mektubât-ı Samedâniye ve sahâif-i nukuş-u Sübhâniye olduğunu gösterir.</p><p></p><p><span style="font-family: 'trebuchet ms'"><span style="font-size: 22px">وَدَرْ پِيشْ: اَنْدَازَءِ نَظَرْ مِيكُنَمْ، دَرِ قَبِرْ كُشَادَه اَسْت</span></span></p><p><span style="font-family: 'trebuchet ms'"><span style="font-size: 22px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'trebuchet ms'"><span style="font-size: 22px">وَرَاهِ اَبَدْ بَدُورِدِرَازْ بَدِيدَارسْت</span></span></p><p></p><p>Onda dahi hayır görmediğim için ön tarafıma, ileriye nazarımı gönderdim. Gördüm ki, kabir kapısı yolumun başında açık görünüp, onun arkasında ebede giden cadde, uzaktan uzağa nazara çarpıyor.[SUP]<strong>HAŞİYE-5</strong>[/SUP]</p><p></p><p>[SUP]<strong>HAŞİYE-5</strong>[/SUP] = İman, o kabir kapısını âlem-i nur kapısı ve o yol dahi saadet-i ebediye yolu olduğunu gösterdiğinden, dertlerime hem derman, hem merhem olur.</p><p></p><p><span style="font-family: 'trebuchet ms'"><span style="font-size: 22px">مَرَا جُزْ جُزْءِ اِخْتِيَارِى چِيزِى نِيسْت دَرْ دَسْت</span></span></p><p></p><p>İşte şu altı cihette ünsiyet ve teselli değil, belki dehşet ve vahşet aldığım onlara mukabil, benim elimde bir cüz-i ihtiyarîden başka hiçbir şey yoktur ki, ona dayanıp onunla mukabele edeyim.[SUP]<strong>HAŞİYE-1</strong>[/SUP]</p><p></p><p>[SUP]<strong>HAŞİYE-1</strong>[/SUP] = İman, o cüz-i lâyetecezzâ hükmündeki cüz-ü ihtiyarî yerine, gayr-ı mütenâhi bir kudrete istinad etmek için bir vesika verir. Ve belki iman bir vesikadır.</p><p></p><p><span style="font-family: 'trebuchet ms'"><span style="font-size: 22px">كِه اوُجُزْءْ هَمْ عَاجِزْ، هَمْ كُوتَاهُ، وَهَمْ كَمْ عَيَارَاسْت</span></span></p><p></p><p>Halbuki o cüz-i ihtiyarî denilen silâh-ı insanî hem âciz, hem kısadır. Hem ayarı noksandır. İcad edemez. Kisbden başka hiçbir şey elinden gelmez.[SUP]<strong>HAŞİYE-2</strong>[/SUP]</p><p></p><p>[SUP]<strong>HAŞİYE-2</strong>[/SUP] = İman, o cüz-i ihtiyarîyi, Allah namına istimal ettirip, her şeye karşı kâfi getirir. Bir askerin cüzî kuvvetini devlet hesabına istimal ettiği vakit, binler kuvvetinden fazla işler görmesi gibi...</p><p></p><p><span style="font-family: 'trebuchet ms'"><span style="font-size: 22px">نَه دَرْ مَاضِى مَجَالِ حُلُولْ، نَه دَرْ مُسْتَقْبَلْ مَدَارِ نُفُوذَاسْت</span></span></p><p></p><p>Ne geçmiş zamana hulûl edebilir, ne de gelecek zamana nüfuz edebilir. Mazi ve müstakbele ait emellerime ve elemlerime faidesi yoktur.[SUP]<strong>HAŞİYE-3</strong>[/SUP]</p><p></p><p>[SUP]<strong>HAŞİYE-3</strong>[/SUP] = İman, dizginini cism-i hayvanînin elinden alıp kalbe, ruha teslim ettiği için, maziye nüfuz ve müstakbele hulûl edebilir. Çünkü kalb ve ruhun daire-i hayatı geniştir.</p><p></p><p><span style="font-family: 'trebuchet ms'"><span style="font-size: 22px">مَيْدَانِ أُو إِينْ زَمَانِ حَالْ، وَيَكْ آنِ سَيَّالَسْت</span></span></p><p></p><p>O cüz-i ihtiyarînin meydan-ı cevelânı, kısacık şu zaman-ı hazır ve bir ân-ı seyyaldir.</p><p></p><p><span style="font-family: 'trebuchet ms'"><span style="font-size: 22px">بَا إِينَ هَمَه فَقْرَهَا وَضَعْفَهَا، قَلَمِ قُدْرَتِ تُو آشِكَارَه</span></span></p><p><span style="font-family: 'trebuchet ms'"><span style="font-size: 22px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'trebuchet ms'"><span style="font-size: 22px">نُوِشْتَه اَسْت، “دَرْ فِطْرَتِ مَا”: مَيْلِ اَبَدْ وَاَمَلِ سَرْمَدْ</span></span></p><p></p><p>İşte, şu bütün ihtiyaçlarımla ve zayıflığımla ve fakr ve aczimle beraber, altı cihetten gelen dehşetler ve vahşetlerle perişan bir halde iken, kalem-i kudretle sahife-i fıtratımda ebede uzanan arzular ve sermede yayılan emeller âşikâre bir surette yazılmıştır, mahiyetimde derc edilmiştir.</p><p></p><p></p><p><strong>On Yedinci Söz</strong></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="Huseyni, post: 388120, member: 27"] [b]Cevap: 6. Ders: İnsan Tevhid Anlayışı İle Kainatın En Mükemmel Mahluku Olur..[/b] [NOT][FONT=ITCSouvenirStdLight][FONT=verdana][SIZE=2]Beni bu meyveye sevk ve îsal eden şöyle bir histir: [/SIZE][/FONT][/FONT][FONT=ITCSouvenirStdLight][FONT=verdana][SIZE=2]Bir zaman yüksek bir dağ başındaydım. Gafleti dağıtacak bir intibah-ı ruhî vasıtasıyla, kabir tam mânâsıyla, ölüm bütün çıplaklığıyla ve zevâl ve fenâ ağlattırıcı levhalarıyla bana göründü. Herkes gibi fıtratımdaki fıtrî aşk-ı bekà, birden zevâle karşı isyan edip galeyana geldi. Ve muhabbet ve takdirle pek çok alâkadar olduğum ehl-i kemâlât ve meşahir-i enbiya ve evliya ve asfiyanın sönmelerine ve mahvolmalarına karşı mahiyetimdeki rikkat-i cinsiye ve şefkat-i nev’iye dahi kabre karşı tuğyan edip feveran etti. Ve altı cihete istimdatkârâne baktım; hiç bir teselli, bir medet göremedim. Çünkü, zaman-ı mâzi tarafı, bir mezar-ı ekber; ve müstakbel bir karanlık; ve yukarı bir dehşet; ve aşağı ve sağ ve sol taraflarından elîm ve hazîn haller, hadsiz muzır şeylerin tehâcümâtını gördüm.[/SIZE][/FONT] [/FONT][/NOT] Üstad Hazretleri, verilen misallerdeki gibi, tevhid inancı olmayanlar açısından, akıl, muhabbet, aşk ve şefkat gibi hislerin insanın başına nasıl bir bela olabileceğini misaliyle gösteriyor. Ve altı cihette de tevhidsiz hiç bir teselli, hiçbir nur yok. O altı ciheti diğer risaleler ışığında anlamaya çalışalım inşaallah... Yâ Rab! Tevekkülsüz, gafletle, iktidar ve ihtiyarıma dayanıp derdime derman aramak için cihât-ı sitte denilen altı cihette nazar gezdirdim. Maatteessüf derdime derman bulamadım. Mânen bana denildi ki: “Yetmez mi dert, derman sana.” [FONT=trebuchet ms][SIZE=6]دَرْ رَاسْت مِى دِيدَمْ كِه: دِى رُوزْ مَزَارِ پَدَرِ مَنْست[/SIZE][/FONT] Evet, gafletle sağımdaki geçmiş zamandan teselli almak için baktım. Fakat gördüm ki, dünkü gün, pederimin kabri; ve geçmiş zaman, ecdadımın bir mezar-ı ekberi suretinde göründü. Teselli yerine vahşet verdi.[SUP][B]HAŞİYE-1[/B][/SUP] [SUP][B]HAŞİYE-1[/B][/SUP] = İman, o vahşetli mezar-ı ekberi, ünsiyetli bir meclis-i münevver ve bir mecma-ı ahbap gösterir. [FONT=trebuchet ms][SIZE=6]وَدَرْ چَپْ دِيدَمْ كِه: فَرْدَا قَبْرِ مَنْست[/SIZE][/FONT] Sonra soldaki istikbale baktım, derman bulamadım. Belki yarınki gün, benim kabrim; ve istikbal ise, emsalimin ve nesl-i âtinin bir kabr-i ekberi suretinde görünüp, ünsiyet değil, belki vahşet verdi.[SUP][B]HAŞİYE-2[/B][/SUP] [SUP][B]HAŞİYE-2[/B][/SUP] = İman ve huzur-u iman, o dehşetli kabr-i ekberi, sevimli saadet saraylarında bir davet-i Rahmâniye gösterir. [FONT=trebuchet ms][SIZE=6]وَإ ِيمْرُوزْ: تَابُوتِ جِسْمِ پُرْ اِضْطِرَابِ مَنْست [/SIZE][/FONT] Soldan dahi hayır görünmediği için, hazır güne baktım. Gördüm ki, şu gün, güya bir tabuttur. Hareket-i mezbuhânede olan cismimin cenazesini taşıyor.[SUP][B]HAŞİYE-1[/B][/SUP] [SUP][B]HAŞİYE-1[/B][/SUP] = İman, o tabutu, bir ticaretgâh ve şaşaalı bir misafirhane gösterir. [FONT=trebuchet ms][SIZE=6]بَرْ سَرِ عُمُرْ جَنَازَءِ مَنْ اِيسْتَادَه اَسْت[/SIZE][/FONT] İşbu cihetten dahi devâ bulamadım. Sonra başımı kaldırıp şecere-i ömrümün başına baktım. Gördüm ki, o ağacın tek meyvesi benim cenazemdir ki, o ağacın üstünde duruyor, bana bakıyor.[SUP][B]HAŞİYE-2[/B][/SUP] [SUP][B]HAŞİYE-2[/B][/SUP] = İman, o ağacın meyvesini cenaze değil, belki ebedî hayata mazhar ve ebedî saadete namzet olan ruhumun eskimiş yuvasından yıldızlarda gezmek için çıktığını gösterir. [FONT=trebuchet ms][SIZE=6]دَرْ قَدَمْ: آبِ خَاكِ خِلْقَتِ مَنْ وَخَاكِسْتَرِ عِظَامِ مَنْ اَستْ[/SIZE][/FONT] O cihetten dahi meyus olup başımı aşağıya eğdim. Baktım ki, aşağıda, ayak altında, kemiklerimin toprağı ile mebde-i hilkatimin toprağı birbirine karışmış gördüm. Derman değil, derdime dert kattı.[SUP][B]HAŞİYE-3[/B][/SUP] [SUP][B]HAŞİYE-3[/B][/SUP] = İman, o toprağı, rahmet kapısı ve Cennet salonunun perdesi olduğunu gösterir. [FONT=trebuchet ms][SIZE=6]چُونْ دَرْ پَسْ مِينِكَرَمْ، بِينَمْ: اِيْن دُنْيَاءِ بِى بُنْيَادْ هِيچْ دَرْ هِيچَسْت[/SIZE][/FONT] Ondan dahi nazarı çevirip arkama baktım. Gördüm ki, esassız, fâni bir dünya, hiçlik derelerinde ve adem zulümatında yuvarlanıp gidiyor. Derdime merhem değil, belki vahşet ve dehşet zehrini ilâve etti.[SUP][B]HAŞİYE-4[/B][/SUP] [SUP][B]HAŞİYE-4[/B][/SUP] = İman, o zulümatta yuvarlanan dünyayı, vazifesi bitmiş, mânâsını ifade etmiş, neticelerini kendine bedel vücutta bırakmış mektubât-ı Samedâniye ve sahâif-i nukuş-u Sübhâniye olduğunu gösterir. [FONT=trebuchet ms][SIZE=6]وَدَرْ پِيشْ: اَنْدَازَءِ نَظَرْ مِيكُنَمْ، دَرِ قَبِرْ كُشَادَه اَسْت وَرَاهِ اَبَدْ بَدُورِدِرَازْ بَدِيدَارسْت[/SIZE][/FONT] Onda dahi hayır görmediğim için ön tarafıma, ileriye nazarımı gönderdim. Gördüm ki, kabir kapısı yolumun başında açık görünüp, onun arkasında ebede giden cadde, uzaktan uzağa nazara çarpıyor.[SUP][B]HAŞİYE-5[/B][/SUP] [SUP][B]HAŞİYE-5[/B][/SUP] = İman, o kabir kapısını âlem-i nur kapısı ve o yol dahi saadet-i ebediye yolu olduğunu gösterdiğinden, dertlerime hem derman, hem merhem olur. [FONT=trebuchet ms][SIZE=6]مَرَا جُزْ جُزْءِ اِخْتِيَارِى چِيزِى نِيسْت دَرْ دَسْت[/SIZE][/FONT] İşte şu altı cihette ünsiyet ve teselli değil, belki dehşet ve vahşet aldığım onlara mukabil, benim elimde bir cüz-i ihtiyarîden başka hiçbir şey yoktur ki, ona dayanıp onunla mukabele edeyim.[SUP][B]HAŞİYE-1[/B][/SUP] [SUP][B]HAŞİYE-1[/B][/SUP] = İman, o cüz-i lâyetecezzâ hükmündeki cüz-ü ihtiyarî yerine, gayr-ı mütenâhi bir kudrete istinad etmek için bir vesika verir. Ve belki iman bir vesikadır. [FONT=trebuchet ms][SIZE=6]كِه اوُجُزْءْ هَمْ عَاجِزْ، هَمْ كُوتَاهُ، وَهَمْ كَمْ عَيَارَاسْت[/SIZE][/FONT] Halbuki o cüz-i ihtiyarî denilen silâh-ı insanî hem âciz, hem kısadır. Hem ayarı noksandır. İcad edemez. Kisbden başka hiçbir şey elinden gelmez.[SUP][B]HAŞİYE-2[/B][/SUP] [SUP][B]HAŞİYE-2[/B][/SUP] = İman, o cüz-i ihtiyarîyi, Allah namına istimal ettirip, her şeye karşı kâfi getirir. Bir askerin cüzî kuvvetini devlet hesabına istimal ettiği vakit, binler kuvvetinden fazla işler görmesi gibi... [FONT=trebuchet ms][SIZE=6]نَه دَرْ مَاضِى مَجَالِ حُلُولْ، نَه دَرْ مُسْتَقْبَلْ مَدَارِ نُفُوذَاسْت[/SIZE][/FONT] Ne geçmiş zamana hulûl edebilir, ne de gelecek zamana nüfuz edebilir. Mazi ve müstakbele ait emellerime ve elemlerime faidesi yoktur.[SUP][B]HAŞİYE-3[/B][/SUP] [SUP][B]HAŞİYE-3[/B][/SUP] = İman, dizginini cism-i hayvanînin elinden alıp kalbe, ruha teslim ettiği için, maziye nüfuz ve müstakbele hulûl edebilir. Çünkü kalb ve ruhun daire-i hayatı geniştir. [FONT=trebuchet ms][SIZE=6]مَيْدَانِ أُو إِينْ زَمَانِ حَالْ، وَيَكْ آنِ سَيَّالَسْت[/SIZE][/FONT] O cüz-i ihtiyarînin meydan-ı cevelânı, kısacık şu zaman-ı hazır ve bir ân-ı seyyaldir. [FONT=trebuchet ms][SIZE=6]بَا إِينَ هَمَه فَقْرَهَا وَضَعْفَهَا، قَلَمِ قُدْرَتِ تُو آشِكَارَه نُوِشْتَه اَسْت، “دَرْ فِطْرَتِ مَا”: مَيْلِ اَبَدْ وَاَمَلِ سَرْمَدْ[/SIZE][/FONT] İşte, şu bütün ihtiyaçlarımla ve zayıflığımla ve fakr ve aczimle beraber, altı cihetten gelen dehşetler ve vahşetlerle perişan bir halde iken, kalem-i kudretle sahife-i fıtratımda ebede uzanan arzular ve sermede yayılan emeller âşikâre bir surette yazılmıştır, mahiyetimde derc edilmiştir. [B]On Yedinci Söz[/B] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
Risale Analiz ve Çalışmalar
Risale Açıklamalı
Şualar
Şualar 6. Ders - İnsan Tevhid Anlayışı İle Kainatın En Mükemmel Mahluku Olur..
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst