Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
Risale Analiz ve Çalışmalar
Risale Açıklamalı
Sözler
Sözler 9. Ders - İkinci Söz
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="Huseyni" data-source="post: 422985" data-attributes="member: 27"><p>[NOT]<span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'trebuchet ms'"><span style="font-size: 22px">بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ</span></span></span></p><p> <span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'trebuchet ms'"><span style="font-size: 22px">اَلَّذِينَ يُؤْمِنُونَ بِالْغَيْبِ</span></span> </span> [SUP]<strong>[SUP]<strong>1</strong>[/SUP] </strong></p><p><strong></strong></p><p><strong></strong></p><p><strong></strong>[/SUP]<span style="font-family: 'verdana'"><strong>İMANDA</strong> ne kadar büyük bir saadet ve nimet ve ne kadar büyük bir lezzet ve rahat bulunduğunu anlamak istersen, şu temsîlî hikâyeciğe bak, dinle:</span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'">Bir vakit iki adam hem keyif, hem ticaret için seyahate giderler. Biri hodbin talihsiz bir tarafa, diğeri hüdâbin bahtiyar diğer tarafa sülûk eder, giderler.</span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'">Hodbin adam hem hodgâm, hem hodendiş, hem bedbin olduğundan, bedbinlik cezası olarak nazarında pek fena bir memlekete düşer. Bakar ki, her yerde âciz bîçâreler, zorba müthiş adamların ellerinden ve tahribatlarından vâveylâ ediyorlar. Bütün gezdiği yerlerde böyle hazin, elîm bir hali görür. Bütün memleket bir matemhane-i umumî şeklini almış. Kendisi şu elîm ve muzlim haleti hissetmemek için sarhoşluktan başka çare bulamaz. Çünkü herkes ona düşman ve ecnebî görünüyor. Ve ortalıkta dahi müthiş cenazeleri ve meyusâne ağlayan yetimleri görür. Vicdanı azap içinde kalır.</span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'">Diğeri hüdâbin, hüdâperest ve hakendiş, güzel ahlâklı idi ki, nazarında pek güzel bir memlekete düştü. İşte bu iyi adam, girdiği memlekette bir umumî şenlik görüyor: her tarafta bir sürur, bir şehrâyin, bir cezbe ve neş’e içinde zikirhaneler... Herkes ona dost ve akraba görünür. Bütün memlekette yaşasınlar ve teşekkürler ile bir terhisât-ı umumiye şenliği görüyor. Hem tekbir ve tehlil ile mesrurâne ahz-ı asker için bir davul, bir musiki sesi işitiyor. Evvelki bedbahtın hem kendi, hem umum halkın elemiyle müteellim olmasına bedel, şu bahtiyar, hem kendi, hem umum halkın süruruyla mesrur ve müferrah olur. Hem güzelce bir ticaret eline geçer, Allah’a şükreder.</span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"><strong>Sonra döner, öteki adama rast gelir. Halini anlar. Ona der:</strong></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'">“Yahu, sen divane olmuşsun. Batnındaki çirkinlikler zahirine aksetmiş olmalı ki, gülmeyi ağlamak, terhisâtı soymak ve talan etmek tevehhüm etmişsin. Aklını başına al, kalbini temizle ta şu musibetli perde senin nazarından kalksın, hakikati görebilesin. Zira nihayet derecede âdil, merhametkâr, raiyetperver, muktedir, intizam perver, müşfik bir melikin memleketi, hem bu derece göz önünde âsâr-ı terakkiyat ve kemâlât gösteren bir memleket, senin vehminin gösterdiği surette olamaz.”</span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'">Sonra o bedbahtın aklı başına gelir, nedamet eder. “Evet, ben işretten divane olmuştum. Allah senden razı olsun ki cehennemî bir haletten beni kurtardın” der.[/NOT]</span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'">Alıntı yapılan ayette mealen <strong> “O takvâ sahipleri öyle kimselerdir ki, gayba iman ederler.” Bakara Sûresi, 2:3. </strong>buyuruyor Rabbimiz.</span></p><p> <span style="font-family: 'verdana'"></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'">Buradaki temsili hikayede iki kişi var. Bunlardan birisi her türlü günahı serbestçe işleyen fasık ya da Rabbini unutmuş gafil, yahutta kafir, Allaha inanmayan bahtsız biri. Diğeri gayba iman eden, yani Allaha, ahirete, meleklere vs. inanan ve ona göre hayatını tanzim eden takva sahibi mü'min. Temsilde bu iki kişinin dünyaya ve hayata bakış açıları arasındaki fark nazara veriliyor. </span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'">Temsildeki bahtsız adam gafleti, fıskı ya da kafirliğinden dolayı herşeyi başıboş, hikmetsiz şeyler olarak görüyor. En ufak hadiseler onu korkutuyor. Başkaların korkularıyla ve elemleriyle dahi </span><span style="font-family: 'verdana'">korkulara kapılıyor, </span><span style="font-family: 'verdana'">müteellim oluyor. Her an ölümü, firakı ve zevali hissettiren haller, henüz ölmeden, dünyada dahi huzurunu kaçırıyor. Küfrü, daha bu dünyada dahi, cehennemî bir hali yaşatıyor ona. Lezzetlerini acılaştırıyor, hiçe indiriyor.</span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'">Mü'min ise, imanı neticesinde dünyada dahi bir nevi cennet hayatı yaşıyor. Çünkü imanı, ebedi cennetin çekirdeği hükmünde olduğundan, manen huzur ve sükunetle yaşıyor. Olayların perde arkasındaki Cenab-ı Hakkın hikmet elini görüyor. Her halinde sürur ve şükrü içinde yaşıyor.</span></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="Huseyni, post: 422985, member: 27"] [NOT][SIZE=4][FONT=trebuchet ms][SIZE=6]بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ اَلَّذِينَ يُؤْمِنُونَ بِالْغَيْبِ[/SIZE][/FONT] [/SIZE] [SUP][B][SUP][B]1[/B][/SUP] [/B][/SUP][FONT=verdana][B]İMANDA[/B] ne kadar büyük bir saadet ve nimet ve ne kadar büyük bir lezzet ve rahat bulunduğunu anlamak istersen, şu temsîlî hikâyeciğe bak, dinle: Bir vakit iki adam hem keyif, hem ticaret için seyahate giderler. Biri hodbin talihsiz bir tarafa, diğeri hüdâbin bahtiyar diğer tarafa sülûk eder, giderler. Hodbin adam hem hodgâm, hem hodendiş, hem bedbin olduğundan, bedbinlik cezası olarak nazarında pek fena bir memlekete düşer. Bakar ki, her yerde âciz bîçâreler, zorba müthiş adamların ellerinden ve tahribatlarından vâveylâ ediyorlar. Bütün gezdiği yerlerde böyle hazin, elîm bir hali görür. Bütün memleket bir matemhane-i umumî şeklini almış. Kendisi şu elîm ve muzlim haleti hissetmemek için sarhoşluktan başka çare bulamaz. Çünkü herkes ona düşman ve ecnebî görünüyor. Ve ortalıkta dahi müthiş cenazeleri ve meyusâne ağlayan yetimleri görür. Vicdanı azap içinde kalır. Diğeri hüdâbin, hüdâperest ve hakendiş, güzel ahlâklı idi ki, nazarında pek güzel bir memlekete düştü. İşte bu iyi adam, girdiği memlekette bir umumî şenlik görüyor: her tarafta bir sürur, bir şehrâyin, bir cezbe ve neş’e içinde zikirhaneler... Herkes ona dost ve akraba görünür. Bütün memlekette yaşasınlar ve teşekkürler ile bir terhisât-ı umumiye şenliği görüyor. Hem tekbir ve tehlil ile mesrurâne ahz-ı asker için bir davul, bir musiki sesi işitiyor. Evvelki bedbahtın hem kendi, hem umum halkın elemiyle müteellim olmasına bedel, şu bahtiyar, hem kendi, hem umum halkın süruruyla mesrur ve müferrah olur. Hem güzelce bir ticaret eline geçer, Allah’a şükreder. [B]Sonra döner, öteki adama rast gelir. Halini anlar. Ona der:[/B] “Yahu, sen divane olmuşsun. Batnındaki çirkinlikler zahirine aksetmiş olmalı ki, gülmeyi ağlamak, terhisâtı soymak ve talan etmek tevehhüm etmişsin. Aklını başına al, kalbini temizle ta şu musibetli perde senin nazarından kalksın, hakikati görebilesin. Zira nihayet derecede âdil, merhametkâr, raiyetperver, muktedir, intizam perver, müşfik bir melikin memleketi, hem bu derece göz önünde âsâr-ı terakkiyat ve kemâlât gösteren bir memleket, senin vehminin gösterdiği surette olamaz.” Sonra o bedbahtın aklı başına gelir, nedamet eder. “Evet, ben işretten divane olmuştum. Allah senden razı olsun ki cehennemî bir haletten beni kurtardın” der.[/NOT] Alıntı yapılan ayette mealen [B] “O takvâ sahipleri öyle kimselerdir ki, gayba iman ederler.” Bakara Sûresi, 2:3. [/B]buyuruyor Rabbimiz. Buradaki temsili hikayede iki kişi var. Bunlardan birisi her türlü günahı serbestçe işleyen fasık ya da Rabbini unutmuş gafil, yahutta kafir, Allaha inanmayan bahtsız biri. Diğeri gayba iman eden, yani Allaha, ahirete, meleklere vs. inanan ve ona göre hayatını tanzim eden takva sahibi mü'min. Temsilde bu iki kişinin dünyaya ve hayata bakış açıları arasındaki fark nazara veriliyor. Temsildeki bahtsız adam gafleti, fıskı ya da kafirliğinden dolayı herşeyi başıboş, hikmetsiz şeyler olarak görüyor. En ufak hadiseler onu korkutuyor. Başkaların korkularıyla ve elemleriyle dahi [/FONT][FONT=verdana]korkulara kapılıyor, [/FONT][FONT=verdana]müteellim oluyor. Her an ölümü, firakı ve zevali hissettiren haller, henüz ölmeden, dünyada dahi huzurunu kaçırıyor. Küfrü, daha bu dünyada dahi, cehennemî bir hali yaşatıyor ona. Lezzetlerini acılaştırıyor, hiçe indiriyor. Mü'min ise, imanı neticesinde dünyada dahi bir nevi cennet hayatı yaşıyor. Çünkü imanı, ebedi cennetin çekirdeği hükmünde olduğundan, manen huzur ve sükunetle yaşıyor. Olayların perde arkasındaki Cenab-ı Hakkın hikmet elini görüyor. Her halinde sürur ve şükrü içinde yaşıyor.[/FONT] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
Risale Analiz ve Çalışmalar
Risale Açıklamalı
Sözler
Sözler 9. Ders - İkinci Söz
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst