Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nurdan Makaleler
Seyyidim Gavs- Azam
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="müdavim" data-source="post: 343131" data-attributes="member: 5987"><p>8</p><p><span style="font-family: 'Calibri'">içtikten sonra dalgın dalgın karşısında bulunan bir-iki alimin çayını da içer; onlar fark</span></p><p><span style="font-family: 'Calibri'">edemezler.</span></p><p><span style="font-family: 'Calibri'">Mustafa Paşa, hocalara hitaben:</span></p><p><span style="font-family: 'Calibri'"></span><strong><span style="font-family: 'Calibri-Bold'">"Ben okumuş değilim; fakat, Molla Said ile mücadelenizde mağlûp olacağınızı şimdi</span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Calibri-Bold'">anlıyorum. Zîra, bakıyorum ki siz düşünmekten çaylarınızı unuttuğunuz halde, Molla Said</span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Calibri-Bold'">kendi çayını içtikten başka, iki-üç bardak da sizin çayınızı içti."</span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Calibri-Bold'"></span></strong><span style="font-family: 'Calibri'">Bunun üzerine, biraz latîfe ettikten sonra, Molla Said bu alimlere karşı, </span></p><p><span style="font-family: 'Calibri'"></span><strong><span style="font-family: 'Calibri-Bold'">"Efendiler,</span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Calibri-Bold'">bendeniz vadetmişim, hiç kimseye sual sormam. Binaenaleyh, suallerinize muntazırım"</span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Calibri-Bold'"></span></strong><span style="font-family: 'Calibri'">der.</span></p><p><span style="font-family: 'Calibri'">Bu hocalar kırk kadar sual sorarlar. Umûmuna cevap verdikten sonra, her nasılsa, Molla</span></p><p><span style="font-family: 'Calibri'">Said bir sualin cevabını yanlış söylediği halde, karşısındakiler doğru telakki ederek tasdik</span></p><p><span style="font-family: 'Calibri'">etmişlerdi. Meclis dağılınca Molla Said hatırlar, hemen arkalarından koşarak, </span></p><p><span style="font-family: 'Calibri'"></span><strong><span style="font-family: 'Calibri-Bold'">"Affedersiniz,</span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Calibri-Bold'">bir sualin cevabını yanlış söylediğim halde, farkına varmadınız" </span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Calibri-Bold'"></span></strong><span style="font-family: 'Calibri'">diyerek, cevabını tashih</span></p><p><span style="font-family: 'Calibri'">eder.</span></p><p><span style="font-family: 'Calibri'">Hocalar dediler:</span></p><p><span style="font-family: 'Calibri'"></span><strong><span style="font-family: 'Calibri-Bold'">"İşte şimdi hakkıyla bizi tam ilzam ettiniz."</span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Calibri-Bold'"></span></strong><span style="font-family: 'Calibri'">Sonra, o hocalardan bir kısmı Molla Said'den ders almaya gelirler. Bundan sonra Mustafa</span></p><p><span style="font-family: 'Calibri'">Paşa, ahdettiği mavzer tüfeğini hediye eder ve namaz kılmaya başlar.</span></p><p><span style="font-family: 'Calibri'"></span><span style="font-family: 'Calibri'"><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Calibri'"><span style="font-size: 12px">3. </span></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Calibri'"><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Calibri'"><span style="font-size: 12px"></span></span></span></span><strong><span style="font-family: 'Calibri-Bold'">Risale-i Nur, hizmette tarîkat yolunu takip etmemiştir.</span><span style="font-family: 'Calibri-Bold'"><span style="font-size: 9px"><span style="font-family: 'Calibri-Bold'"><span style="font-size: 9px">8</span></span></span></span></strong></p><p><span style="font-family: 'Calibri'">İmam-ı Rabbanî ve Müceddid-i Elf-i Sanî Ahmed-i Farukî (r.a.) demiş: </span></p><p><span style="font-family: 'Calibri'"></span><strong><span style="font-family: 'Calibri-Bold'">"Hakaik-i</span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Calibri-Bold'">îmaniyeden birtek meselenin inkişafı ve vuzûhu, benim indimde binler ezvak ve keramata</span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Calibri-Bold'">müreccahtır. Hem bütün tarîkatlerin gayesi ve neticesi, hakaik-ı îmâniyenin inkişafı ve</span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Calibri-Bold'">vuzûhudur."</span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Calibri-Bold'"></span></strong><span style="font-family: 'Calibri'">Madem şöyle bir tarîkat kahramanı böyle hükmediyor; elbette Hakaik-ı îmâniyeyi kemal-i</span></p><p><span style="font-family: 'Calibri'">vuzuh ile beyan eden ve esrar-ı Kur'âniyeden tereşşuh eden Sözler velayetten matlûb olan</span></p><p><span style="font-family: 'Calibri'">neticeleri verebilirler.</span></p><p><span style="font-family: 'Calibri'">Bundan otuz sene evvel, eski Said'in gafil kafasına müthiş tokatlar indi, kaziyesini</span></p><p><span style="font-family: 'Calibri'">düşündü. Kendini bataklık çamurunda gördü. Medet istedi, bir yol aradı, bir halâskar taharrî</span></p><p><span style="font-family: 'Calibri'">etti; gördü ki, yollar muhtelif. Tereddütte kaldı. Gavs-ı Azam olan Şeyh-i Geylanî Radıyallahü</span></p><p><span style="font-family: 'Calibri'">Anhın Fütûhü'l-Gayb namındaki kitabıyla tefe'ül etti. Tefe'ülde şu çıktı:</span></p><p><span style="font-family: 'Calibri'">Acîbdir ki, o vakit ben Darü'l-Hikmeti'l-İslâmiye azası idim. Güya ehl-i İslâmın yaralarını</span></p><p><span style="font-family: 'Calibri'">tedaviye çalışan bir hekim idim. Halbuki en ziyade hasta ben idim. Hasta evvela kendine</span></p><p><span style="font-family: 'Calibri'">bakmalı, sonra hastalara bakabilir.</span></p><p><span style="font-family: 'Calibri'">İşte Hazret-i Şeyh bana der ki: </span></p><p><span style="font-family: 'Calibri'"></span><strong><span style="font-family: 'Calibri-Bold'">"Sen kendin hastasın; kendine bir tabib ara." </span></strong><span style="font-family: 'Calibri'">Ben dedim:</span></p><p><strong><span style="font-family: 'Calibri-Bold'">"Sen tabibim ol." </span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Calibri-Bold'"></span></strong><span style="font-family: 'Calibri'">Tuttum, kendimi ona muhatap addederek, o kitabı bana hitap ediyor gibi</span></p><p><span style="font-family: 'Calibri'"><span style="font-size: 9px"><span style="font-family: 'Calibri'"><span style="font-size: 9px">8 </span></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Calibri'"><span style="font-size: 9px"><span style="font-family: 'Calibri'"><span style="font-size: 9px"></span></span></span></span><span style="font-family: 'Calibri'">Mektubat, Yirmi Sekizinci Mektup, s. 339-340.</span></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="müdavim, post: 343131, member: 5987"] 8 [FONT=Calibri]içtikten sonra dalgın dalgın karşısında bulunan bir-iki alimin çayını da içer; onlar fark edemezler. Mustafa Paşa, hocalara hitaben: [/FONT][B][FONT=Calibri-Bold]"Ben okumuş değilim; fakat, Molla Said ile mücadelenizde mağlûp olacağınızı şimdi anlıyorum. Zîra, bakıyorum ki siz düşünmekten çaylarınızı unuttuğunuz halde, Molla Said kendi çayını içtikten başka, iki-üç bardak da sizin çayınızı içti." [/FONT][/B][FONT=Calibri-Bold][/FONT][FONT=Calibri]Bunun üzerine, biraz latîfe ettikten sonra, Molla Said bu alimlere karşı, [/FONT][B][FONT=Calibri-Bold]"Efendiler,[/FONT][/B] [B][FONT=Calibri-Bold]bendeniz vadetmişim, hiç kimseye sual sormam. Binaenaleyh, suallerinize muntazırım" [/FONT][/B][FONT=Calibri-Bold][/FONT][FONT=Calibri]der. Bu hocalar kırk kadar sual sorarlar. Umûmuna cevap verdikten sonra, her nasılsa, Molla Said bir sualin cevabını yanlış söylediği halde, karşısındakiler doğru telakki ederek tasdik etmişlerdi. Meclis dağılınca Molla Said hatırlar, hemen arkalarından koşarak, [/FONT][B][FONT=Calibri-Bold]"Affedersiniz,[/FONT][/B] [B][FONT=Calibri-Bold]bir sualin cevabını yanlış söylediğim halde, farkına varmadınız" [/FONT][/B][FONT=Calibri-Bold][/FONT][FONT=Calibri]diyerek, cevabını tashih[/FONT] [FONT=Calibri]eder. Hocalar dediler: [/FONT][B][FONT=Calibri-Bold]"İşte şimdi hakkıyla bizi tam ilzam ettiniz." [/FONT][/B][FONT=Calibri-Bold][/FONT][FONT=Calibri]Sonra, o hocalardan bir kısmı Molla Said'den ders almaya gelirler. Bundan sonra Mustafa Paşa, ahdettiği mavzer tüfeğini hediye eder ve namaz kılmaya başlar. [/FONT][FONT=Calibri][SIZE=3][FONT=Calibri][SIZE=3]3. [/SIZE][/FONT][/SIZE][/FONT][B][FONT=Calibri-Bold]Risale-i Nur, hizmette tarîkat yolunu takip etmemiştir.[/FONT][FONT=Calibri-Bold][SIZE=1][FONT=Calibri-Bold][SIZE=1]8[/SIZE][/FONT][/SIZE][/FONT][/B] [B][FONT=Calibri-Bold][SIZE=1][FONT=Calibri-Bold][SIZE=1][/SIZE][/FONT][/SIZE][/FONT][/B][FONT=Calibri-Bold][SIZE=1][FONT=Calibri-Bold][SIZE=1][/SIZE][/FONT][/SIZE][/FONT][FONT=Calibri]İmam-ı Rabbanî ve Müceddid-i Elf-i Sanî Ahmed-i Farukî (r.a.) demiş: [/FONT][B][FONT=Calibri-Bold]"Hakaik-i[/FONT][/B] [B][FONT=Calibri-Bold]îmaniyeden birtek meselenin inkişafı ve vuzûhu, benim indimde binler ezvak ve keramata müreccahtır. Hem bütün tarîkatlerin gayesi ve neticesi, hakaik-ı îmâniyenin inkişafı ve vuzûhudur." [/FONT][/B][FONT=Calibri-Bold][/FONT][FONT=Calibri]Madem şöyle bir tarîkat kahramanı böyle hükmediyor; elbette Hakaik-ı îmâniyeyi kemal-i vuzuh ile beyan eden ve esrar-ı Kur'âniyeden tereşşuh eden Sözler velayetten matlûb olan neticeleri verebilirler. Bundan otuz sene evvel, eski Said'in gafil kafasına müthiş tokatlar indi, kaziyesini düşündü. Kendini bataklık çamurunda gördü. Medet istedi, bir yol aradı, bir halâskar taharrî etti; gördü ki, yollar muhtelif. Tereddütte kaldı. Gavs-ı Azam olan Şeyh-i Geylanî Radıyallahü Anhın Fütûhü'l-Gayb namındaki kitabıyla tefe'ül etti. Tefe'ülde şu çıktı: Acîbdir ki, o vakit ben Darü'l-Hikmeti'l-İslâmiye azası idim. Güya ehl-i İslâmın yaralarını tedaviye çalışan bir hekim idim. Halbuki en ziyade hasta ben idim. Hasta evvela kendine bakmalı, sonra hastalara bakabilir. İşte Hazret-i Şeyh bana der ki: [/FONT][B][FONT=Calibri-Bold]"Sen kendin hastasın; kendine bir tabib ara." [/FONT][/B][FONT=Calibri-Bold][/FONT][FONT=Calibri]Ben dedim:[/FONT] [FONT=Calibri][/FONT][B][FONT=Calibri-Bold]"Sen tabibim ol." [/FONT][/B][FONT=Calibri-Bold][/FONT][FONT=Calibri]Tuttum, kendimi ona muhatap addederek, o kitabı bana hitap ediyor gibi[/FONT] [FONT=Calibri][/FONT][FONT=Calibri][SIZE=1][FONT=Calibri][SIZE=1]8 [/SIZE][/FONT][/SIZE][/FONT][FONT=Calibri]Mektubat, Yirmi Sekizinci Mektup, s. 339-340.[/FONT] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nurdan Makaleler
Seyyidim Gavs- Azam
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst