Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nur Külliyatı
Sözler
Sekizinci Söz
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="TaLHa" data-source="post: 247283" data-attributes="member: 1"><p><strong>Sekizinci Söz - Sayfa 65</strong></p><p></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"><span style="color: red"><strong>“Ey bu yerlerin hâkimi! Senin bahtına düştüm. Sana dehalet ediyorum ve sana hizmetkârım ve senin rızanı istiyorum ve seni arıyorum.”</strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span> <span style="font-family: 'Tahoma'">Ve bu niyazdan sonra, birden kuyunun duvarı yarılıp, şahane, nezih ve güzel bir bahçeye bir kapı açıldı. Belki, ejderha ağzı o kapıya inkılâb etti ve arslan ve ejderha iki hizmetkâr suretini giydiler ve onu içeriye davet ediyorlar. Hattâ o arslan, kendisine musahhar bir at şekline girdi.</span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span> <span style="font-family: 'Tahoma'">İşte ey tembel nefsim ve ey hayalî arkadaşım! Geliniz, bu iki kardeşin vaziyetlerini muvazene edelim. Ta, iyilik nasıl iyilik getirir ve fenalık nasıl fenalık getirir, görelim, bilelim.</span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span> <span style="font-family: 'Tahoma'">Bakınız, sol yolun bedbaht yolcusu, her vakit ejderhanın ağzına girmeye muntazırdır, titriyor. Ve şu bahtiyar ise, meyvedar ve revnaktar bir bahçeye davet edilir.</span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span> <span style="font-family: 'Tahoma'">Hem o bedbaht, elîm bir dehşette ve azîm bir korku içinde kalbi parçalanıyor. Ve şu bahtiyar ise, leziz bir ibret, tatlı bir havf, mahbub bir marifet içinde garip şeyleri seyir ve temâşâ ediyor.</span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span> <span style="font-family: 'Tahoma'">Hem o bedbaht, vahşet ve meyusiyet ve kimsesizlik içinde azap çekiyor. Ve şu bahtiyar ise, ünsiyet ve ümit ve iştiyak içinde telezzüz ediyor.</span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span> <span style="font-family: 'Tahoma'">Hem o bedbaht, kendini vahşî canavarların hücumuna maruz bir mahpus hükmünde görüyor. Ve şu bahtiyar ise, bir aziz misafirdir ki, misafiri olduğu mihmandar-ı kerîmin acip hizmetkârlarıyla ünsiyet edip eğleniyor.</span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span> <span style="font-family: 'Tahoma'">Hem o bedbaht, zahiren leziz, mânen zehirli yemişleri yemekle azabını tâcil ediyor. Zira o meyveler, nümunelerdir: Tatmaya izin var, ta asıllarına talip olup müşteri olsun. Yoksa hayvan gibi yutmaya izin yoktur. Ve şu bahtiyar ise, tadar, işi anlar, yemesini tehir eder ve intizar ile telezzüz eder.</span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span> <span style="font-family: 'Tahoma'">Hem o bedbaht kendi kendine zulmetmiş. Gündüz gibi güzel bir hakikati ve parlak bir vaziyeti, basiretsizliğiyle kendisine muzlim ve zulümatlı bir evham, bir cehennem şekline getirmiş. Ne şefkate müstehaktır ve ne de kimseden şekvâya hakkı vardır. Meselâ, bir adam, güzel bir bahçede, ahbaplarının ortasında, yaz mevsiminde, hoş bir ziyafetteki keyfe kanaat etmeyip kendini pis müskirlerle</span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span><span style="font-family: 'Tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span> <table style='width: 100%'><tr><td><strong>acip: tuhaf, şaşırtıcı</strong></td><td><strong>ahbap: dostlar, sevgililer (bk. ḥ-b-b)</strong></td></tr><tr><td><strong>azap: acı, sıkıntı</strong></td><td><strong>aziz: izzetli, şerefli, değerli (bk. a-z-z)</strong></td></tr><tr><td><strong>azîm: büyük (bk. a-ẓ-m)</strong></td><td><strong>baht: talih, kader</strong></td></tr><tr><td><strong>bahtiyar: talihli</strong></td><td><strong>basiretsizlik: ferasetsizlik, ileriyi görememek (bk. b-ṣ-r)</strong></td></tr><tr><td><strong>bedbaht: talihsiz</strong></td><td><strong>dehalet: sığınma</strong></td></tr><tr><td><strong>elîm: üzücü, acı</strong></td><td><strong>evham: vehimler, kuruntular</strong></td></tr><tr><td><strong>fenalık: kötülük (bk. f-n-y)</strong></td><td><strong>havf: korku</strong></td></tr><tr><td><strong>hizmetkâr: hizmetçi</strong></td><td><strong>hâkim: hükmedici, idareci (bk. ḥ-k-m)</strong></td></tr><tr><td><strong>ibret: uyanıklığa sebep olan ders</strong></td><td><strong>inkılâb: dönüşme</strong></td></tr><tr><td><strong>intizar: bekleme</strong></td><td><strong>iştiyak: şiddetli arzu ve istek</strong></td></tr><tr><td><strong>kanaat: yetinme, razı olma</strong></td><td><strong>leziz: lezzetli</strong></td></tr><tr><td><strong>mahbub: sevimli (bk. ḥ-b-b)</strong></td><td><strong>marifet: tanıma, bilme (bk. a-r-f)</strong></td></tr><tr><td><strong>maruz: karşısında ve tesiri altında kalmış</strong></td><td><strong>meyusiyet: ümitsizlik</strong></td></tr><tr><td><strong>meyvedar: meyveli</strong></td><td><strong>mihmandar-ı kerîm: ikramı seven, çok cömert ev sahibi (bk. k-r-m)</strong></td></tr><tr><td><strong>muntazır: hazır</strong></td><td><strong>musahhar: boyun eğmiş</strong></td></tr><tr><td><strong>muvazene: karşılaştırma (bk. v-z-n)</strong></td><td><strong>muzlim: karanlıklı (bk. ẓ-l-m)</strong></td></tr><tr><td><strong>mânen: mânevî olarak (bk. a-n-y)</strong></td><td><strong>müskir: sarhoşluk veren içki</strong></td></tr><tr><td><strong>müstehak: lâyık (bk. ḥ-ḳ-ḳ)</strong></td><td><strong>nefis: kişinin kendisi (bk. n-f-s)</strong></td></tr><tr><td><strong>nezih: temiz, hoş (bk. n-z-h)</strong></td><td><strong>niyaz: dua, yakarış</strong></td></tr><tr><td><strong>nümune: örnek</strong></td><td><strong>revnaktar: göz alıcı güzellikte</strong></td></tr><tr><td><strong>rıza: memnuniyet</strong></td><td><strong>suret: şekil (bk. ṣ-v-r)</strong></td></tr><tr><td><strong>talip olmak: istemek (bk. ṭ-l-b)</strong></td><td><strong>tehir etmek: ertelemek, sonraya bırakmak</strong></td></tr><tr><td><strong>telezzüz etmek: lezzetlenmek</strong></td><td><strong>temâşa: hoşlanarak bakma, seyretme</strong></td></tr><tr><td><strong>tâcil: çabuklaştırma</strong></td><td><strong>vaziyet: durum</strong></td></tr><tr><td><strong>zahiren: görünüşte (bk. ẓ-h-r)</strong></td><td><strong>zulümat: karanlıklar (bk. ẓ-l-m)</strong></td></tr><tr><td><strong>ünsiyet: dostluk, alışkanlık</strong></td><td><strong>ünsiyet etmek: dostluk kurmak</strong></td></tr><tr><td><strong>şefkat: merhamet, acıma (bk. ş-f-ḳ)</strong></td><td><strong>şekvâ: şikâyet</strong></td></tr></table><p><br /> <tbody style="margin: 0px; padding: 0px;"> <br /> </tbody></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="TaLHa, post: 247283, member: 1"] [b]Sekizinci Söz - Sayfa 65[/b] [FONT=Tahoma][COLOR=red][B]“Ey bu yerlerin hâkimi! Senin bahtına düştüm. Sana dehalet ediyorum ve sana hizmetkârım ve senin rızanı istiyorum ve seni arıyorum.”[/B][/COLOR] [/FONT] [FONT=Tahoma]Ve bu niyazdan sonra, birden kuyunun duvarı yarılıp, şahane, nezih ve güzel bir bahçeye bir kapı açıldı. Belki, ejderha ağzı o kapıya inkılâb etti ve arslan ve ejderha iki hizmetkâr suretini giydiler ve onu içeriye davet ediyorlar. Hattâ o arslan, kendisine musahhar bir at şekline girdi. [/FONT] [FONT=Tahoma]İşte ey tembel nefsim ve ey hayalî arkadaşım! Geliniz, bu iki kardeşin vaziyetlerini muvazene edelim. Ta, iyilik nasıl iyilik getirir ve fenalık nasıl fenalık getirir, görelim, bilelim. [/FONT] [FONT=Tahoma]Bakınız, sol yolun bedbaht yolcusu, her vakit ejderhanın ağzına girmeye muntazırdır, titriyor. Ve şu bahtiyar ise, meyvedar ve revnaktar bir bahçeye davet edilir. [/FONT] [FONT=Tahoma]Hem o bedbaht, elîm bir dehşette ve azîm bir korku içinde kalbi parçalanıyor. Ve şu bahtiyar ise, leziz bir ibret, tatlı bir havf, mahbub bir marifet içinde garip şeyleri seyir ve temâşâ ediyor. [/FONT] [FONT=Tahoma]Hem o bedbaht, vahşet ve meyusiyet ve kimsesizlik içinde azap çekiyor. Ve şu bahtiyar ise, ünsiyet ve ümit ve iştiyak içinde telezzüz ediyor. [/FONT] [FONT=Tahoma]Hem o bedbaht, kendini vahşî canavarların hücumuna maruz bir mahpus hükmünde görüyor. Ve şu bahtiyar ise, bir aziz misafirdir ki, misafiri olduğu mihmandar-ı kerîmin acip hizmetkârlarıyla ünsiyet edip eğleniyor. [/FONT] [FONT=Tahoma]Hem o bedbaht, zahiren leziz, mânen zehirli yemişleri yemekle azabını tâcil ediyor. Zira o meyveler, nümunelerdir: Tatmaya izin var, ta asıllarına talip olup müşteri olsun. Yoksa hayvan gibi yutmaya izin yoktur. Ve şu bahtiyar ise, tadar, işi anlar, yemesini tehir eder ve intizar ile telezzüz eder. [/FONT] [FONT=Tahoma]Hem o bedbaht kendi kendine zulmetmiş. Gündüz gibi güzel bir hakikati ve parlak bir vaziyeti, basiretsizliğiyle kendisine muzlim ve zulümatlı bir evham, bir cehennem şekline getirmiş. Ne şefkate müstehaktır ve ne de kimseden şekvâya hakkı vardır. Meselâ, bir adam, güzel bir bahçede, ahbaplarının ortasında, yaz mevsiminde, hoş bir ziyafetteki keyfe kanaat etmeyip kendini pis müskirlerle [/FONT][FONT=Tahoma] [/FONT][TABLE] <tbody style="margin: 0px; padding: 0px;">[TR] [TD][B]acip: tuhaf, şaşırtıcı[/B][/TD] [TD][B]ahbap: dostlar, sevgililer (bk. ḥ-b-b)[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]azap: acı, sıkıntı[/B][/TD] [TD][B]aziz: izzetli, şerefli, değerli (bk. a-z-z)[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]azîm: büyük (bk. a-ẓ-m)[/B][/TD] [TD][B]baht: talih, kader[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]bahtiyar: talihli[/B][/TD] [TD][B]basiretsizlik: ferasetsizlik, ileriyi görememek (bk. b-ṣ-r)[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]bedbaht: talihsiz[/B][/TD] [TD][B]dehalet: sığınma[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]elîm: üzücü, acı[/B][/TD] [TD][B]evham: vehimler, kuruntular[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]fenalık: kötülük (bk. f-n-y)[/B][/TD] [TD][B]havf: korku[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]hizmetkâr: hizmetçi[/B][/TD] [TD][B]hâkim: hükmedici, idareci (bk. ḥ-k-m)[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]ibret: uyanıklığa sebep olan ders[/B][/TD] [TD][B]inkılâb: dönüşme[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]intizar: bekleme[/B][/TD] [TD][B]iştiyak: şiddetli arzu ve istek[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]kanaat: yetinme, razı olma[/B][/TD] [TD][B]leziz: lezzetli[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]mahbub: sevimli (bk. ḥ-b-b)[/B][/TD] [TD][B]marifet: tanıma, bilme (bk. a-r-f)[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]maruz: karşısında ve tesiri altında kalmış[/B][/TD] [TD][B]meyusiyet: ümitsizlik[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]meyvedar: meyveli[/B][/TD] [TD][B]mihmandar-ı kerîm: ikramı seven, çok cömert ev sahibi (bk. k-r-m)[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]muntazır: hazır[/B][/TD] [TD][B]musahhar: boyun eğmiş[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]muvazene: karşılaştırma (bk. v-z-n)[/B][/TD] [TD][B]muzlim: karanlıklı (bk. ẓ-l-m)[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]mânen: mânevî olarak (bk. a-n-y)[/B][/TD] [TD][B]müskir: sarhoşluk veren içki[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]müstehak: lâyık (bk. ḥ-ḳ-ḳ)[/B][/TD] [TD][B]nefis: kişinin kendisi (bk. n-f-s)[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]nezih: temiz, hoş (bk. n-z-h)[/B][/TD] [TD][B]niyaz: dua, yakarış[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]nümune: örnek[/B][/TD] [TD][B]revnaktar: göz alıcı güzellikte[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]rıza: memnuniyet[/B][/TD] [TD][B]suret: şekil (bk. ṣ-v-r)[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]talip olmak: istemek (bk. ṭ-l-b)[/B][/TD] [TD][B]tehir etmek: ertelemek, sonraya bırakmak[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]telezzüz etmek: lezzetlenmek[/B][/TD] [TD][B]temâşa: hoşlanarak bakma, seyretme[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]tâcil: çabuklaştırma[/B][/TD] [TD][B]vaziyet: durum[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]zahiren: görünüşte (bk. ẓ-h-r)[/B][/TD] [TD][B]zulümat: karanlıklar (bk. ẓ-l-m)[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]ünsiyet: dostluk, alışkanlık[/B][/TD] [TD][B]ünsiyet etmek: dostluk kurmak[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]şefkat: merhamet, acıma (bk. ş-f-ḳ)[/B][/TD] [TD][B]şekvâ: şikâyet[/B][/TD] [/TR] </tbody>[/TABLE] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nur Külliyatı
Sözler
Sekizinci Söz
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst