Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nur Külliyatı
Sözler
Sekizinci Söz
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="TaLHa" data-source="post: 247282" data-attributes="member: 1"><p><strong>Sekizinci Söz - Sayfa 64</strong></p><p></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'">Fakat murdar şeylere dikkat edip meşgul olmuş, midesini bulandırmış, hiç istirahat etmeden çıkıp gitmişti. Bu zât ise, “Herşeyin iyisine bak” kaidesiyle amel edip, murdar şeylere hiç bakmadı. İyi şeylerden iyi istifade etti. Güzelce istirahat ederek çıkıp gidiyor.</span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span> <span style="font-family: 'Tahoma'">Sonra, git gide, bu dahi evvelki biraderi gibi bir sahrâ-i azîmeye girdi. Birden, hücum eden bir arslanın sesini işitti, korktu. Fakat biraderi kadar korkmadı. Çünkü, hüsn-ü zannıyla ve güzel fikriyle, “Şu sahrânın bir hâkimi var. Ve bu arslan o hâkimin taht-ı emrinde bir hizmetkâr olması ihtimali var” diye düşünüp tesellî buldu. Fakat yine kaçtı. Ta altmış arşın derinliğinde bir susuz kuyuya rast geldi, kendini içine attı. Biraderi gibi, ortasında bir ağaca eli yapıştı, havada muallâk kaldı. Baktı, iki hayvan, o ağacın iki kökünü kesiyorlar. Yukarıya baktı arslan, aşağıya baktı bir ejderha gördü. Aynı kardeşi gibi, bir acip vaziyet gördü. Bu dahi tedehhüş etti—fakat kardeşinin dehşetinden bin derece hafif. Çünkü güzel ahlâkı ona güzel fikir vermiş; ve güzel fikir ise, ona herşeyin güzel cihetini gösteriyor. İşte, bu sebepten şöyle düşündü ki:</span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span> <span style="font-family: 'Tahoma'">“Bu acip işler birbiriyle alâkadardır. Hem bir emirle hareket ederler gibi görünüyor. Öyle ise bu işlerde bir tılsım vardır. Evet, bunlar bir gizli hâkimin emriyle dönerler. Öyle ise ben yalnız değilim. O gizli hâkim bana bakıyor, beni tecrübe ediyor, bir maksat için beni bir yere sevk edip davet ediyor.”</span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span> <span style="font-family: 'Tahoma'">Şu tatlı korku ve güzel fikirden bir merak neş’et eder ki: “Acaba beni tecrübe edip kendini bana tanıttırmak isteyen ve bu acip yolla bir maksada sevk eden kimdir?”</span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span> <span style="font-family: 'Tahoma'">Sonra, tanımak merakından, tılsım sahibinin muhabbeti neş’et etti. Ve şu muhabbetten, tılsımı açmak arzusu neş’et etti. Ve o arzudan, tılsım sahibini razı edecek ve hoşuna gidecek bir güzel vaziyet almak iradesi neş’et etti.</span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span> <span style="font-family: 'Tahoma'">Sonra, ağacın başına baktı, gördü ki, incir ağacıdır. Fakat başında binlerle ağacın meyveleri vardır. O vakit bütün bütün korkusu gitti. Çünkü kat’î anladı ki, bu incir ağacı bir listedir, bir fihristedir, bir sergidir. O mahfî hâkim, bağ ve bostanındaki meyvelerin nümunelerini, bir tılsım ve bir mucize ile o ağaca takmış ve kendi misafirlerine ihzar ettiği et’imeye birer işaret suretinde o ağacı tezyin etmiş olmalı. Yoksa, bir tek ağaç, binler ağaçların meyvelerini vermez.</span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span> <span style="font-family: 'Tahoma'">Sonra niyaza başladı. Ta tılsımın anahtarı ona ilham oldu. Bağırdı ki:</span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span> <span style="font-family: 'Tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span> <table style='width: 100%'><tr><td><strong>acip: tuhaf, şaşırtıcı</strong></td><td><strong>alâkadar: alâkalı, ilgili</strong></td></tr><tr><td><strong>amel etmek: davranmak</strong></td><td><strong>arşın: yaklaşık 68 cm’lik bir ölçü birimi</strong></td></tr><tr><td><strong>birader: kardeş</strong></td><td><strong>bostan: bahçe</strong></td></tr><tr><td><strong>cihet: yön, taraf</strong></td><td><strong>dehşet: korku, ürküntü</strong></td></tr><tr><td><strong>et’ime: yiyecekler</strong></td><td><strong>evvelki: önceki</strong></td></tr><tr><td><strong>hizmetkâr: hizmetçi</strong></td><td><strong>hâkim: hükmedici, yönetici (bk. ḥ-k-m)</strong></td></tr><tr><td><strong>hüsn-ü zan: güzel düşünce (bk. ḥ-s-n)</strong></td><td><strong>ihzar etmek: hazırlamak (bk. ḥ-ḍ-r)</strong></td></tr><tr><td><strong>ilham: kalbe gelme, gönüle doğma</strong></td><td><strong>irade: istek, arzu (bk. r-v-d)</strong></td></tr><tr><td><strong>istifade: faydalanma</strong></td><td><strong>kaide: prensip, kural</strong></td></tr><tr><td><strong>kat’î: kesin</strong></td><td><strong>mahfî: gizli</strong></td></tr><tr><td><strong>maksat: gaye, amaç (bk. ḳ-ṣ-d)</strong></td><td><strong>muhabbet: sevgi (bk. ḥ-b-b)</strong></td></tr><tr><td><strong>murdar: pis</strong></td><td><strong>muâllak: asılı</strong></td></tr><tr><td><strong>mu’cize: benzerini yapma noktasında başkalarını âciz bırakan olağanüstü şey (bk. a-c-z)</strong></td><td><strong>neş’et etmek: doğmak, meydana gelmek</strong></td></tr><tr><td><strong>niyaz: dua, yakarış</strong></td><td><strong>nümune: örnek</strong></td></tr><tr><td><strong>sahrâ: ova, meydan</strong></td><td><strong>sahrâ-i azîme: büyük ova, meydan (bk. a-ẓ-m)</strong></td></tr><tr><td><strong>sevk etmek: göndermek</strong></td><td><strong>suret: şekil (bk. ṣ-v-r)</strong></td></tr><tr><td><strong>taht-ı emrinde: emri altında</strong></td><td><strong>tecrübe etmek: denemek</strong></td></tr><tr><td><strong>tedehhüş etmek: dehşete kapılmak, korkmak</strong></td><td><strong>tezyin etmek: süslemek (bk. z-y-n)</strong></td></tr><tr><td><strong>tılsım: sır, gizem</strong></td><td><strong>vaziyet almak: davranış sergilemek</strong></td></tr></table><p><br /> <tbody style="margin: 0px; padding: 0px;"> <br /> </tbody></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="TaLHa, post: 247282, member: 1"] [b]Sekizinci Söz - Sayfa 64[/b] [FONT=Tahoma]Fakat murdar şeylere dikkat edip meşgul olmuş, midesini bulandırmış, hiç istirahat etmeden çıkıp gitmişti. Bu zât ise, “Herşeyin iyisine bak” kaidesiyle amel edip, murdar şeylere hiç bakmadı. İyi şeylerden iyi istifade etti. Güzelce istirahat ederek çıkıp gidiyor. [/FONT] [FONT=Tahoma]Sonra, git gide, bu dahi evvelki biraderi gibi bir sahrâ-i azîmeye girdi. Birden, hücum eden bir arslanın sesini işitti, korktu. Fakat biraderi kadar korkmadı. Çünkü, hüsn-ü zannıyla ve güzel fikriyle, “Şu sahrânın bir hâkimi var. Ve bu arslan o hâkimin taht-ı emrinde bir hizmetkâr olması ihtimali var” diye düşünüp tesellî buldu. Fakat yine kaçtı. Ta altmış arşın derinliğinde bir susuz kuyuya rast geldi, kendini içine attı. Biraderi gibi, ortasında bir ağaca eli yapıştı, havada muallâk kaldı. Baktı, iki hayvan, o ağacın iki kökünü kesiyorlar. Yukarıya baktı arslan, aşağıya baktı bir ejderha gördü. Aynı kardeşi gibi, bir acip vaziyet gördü. Bu dahi tedehhüş etti—fakat kardeşinin dehşetinden bin derece hafif. Çünkü güzel ahlâkı ona güzel fikir vermiş; ve güzel fikir ise, ona herşeyin güzel cihetini gösteriyor. İşte, bu sebepten şöyle düşündü ki: [/FONT] [FONT=Tahoma]“Bu acip işler birbiriyle alâkadardır. Hem bir emirle hareket ederler gibi görünüyor. Öyle ise bu işlerde bir tılsım vardır. Evet, bunlar bir gizli hâkimin emriyle dönerler. Öyle ise ben yalnız değilim. O gizli hâkim bana bakıyor, beni tecrübe ediyor, bir maksat için beni bir yere sevk edip davet ediyor.” [/FONT] [FONT=Tahoma]Şu tatlı korku ve güzel fikirden bir merak neş’et eder ki: “Acaba beni tecrübe edip kendini bana tanıttırmak isteyen ve bu acip yolla bir maksada sevk eden kimdir?” [/FONT] [FONT=Tahoma]Sonra, tanımak merakından, tılsım sahibinin muhabbeti neş’et etti. Ve şu muhabbetten, tılsımı açmak arzusu neş’et etti. Ve o arzudan, tılsım sahibini razı edecek ve hoşuna gidecek bir güzel vaziyet almak iradesi neş’et etti. [/FONT] [FONT=Tahoma]Sonra, ağacın başına baktı, gördü ki, incir ağacıdır. Fakat başında binlerle ağacın meyveleri vardır. O vakit bütün bütün korkusu gitti. Çünkü kat’î anladı ki, bu incir ağacı bir listedir, bir fihristedir, bir sergidir. O mahfî hâkim, bağ ve bostanındaki meyvelerin nümunelerini, bir tılsım ve bir mucize ile o ağaca takmış ve kendi misafirlerine ihzar ettiği et’imeye birer işaret suretinde o ağacı tezyin etmiş olmalı. Yoksa, bir tek ağaç, binler ağaçların meyvelerini vermez. [/FONT] [FONT=Tahoma]Sonra niyaza başladı. Ta tılsımın anahtarı ona ilham oldu. Bağırdı ki: [/FONT] [FONT=Tahoma] [/FONT][TABLE] <tbody style="margin: 0px; padding: 0px;">[TR] [TD][B]acip: tuhaf, şaşırtıcı[/B][/TD] [TD][B]alâkadar: alâkalı, ilgili[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]amel etmek: davranmak[/B][/TD] [TD][B]arşın: yaklaşık 68 cm’lik bir ölçü birimi[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]birader: kardeş[/B][/TD] [TD][B]bostan: bahçe[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]cihet: yön, taraf[/B][/TD] [TD][B]dehşet: korku, ürküntü[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]et’ime: yiyecekler[/B][/TD] [TD][B]evvelki: önceki[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]hizmetkâr: hizmetçi[/B][/TD] [TD][B]hâkim: hükmedici, yönetici (bk. ḥ-k-m)[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]hüsn-ü zan: güzel düşünce (bk. ḥ-s-n)[/B][/TD] [TD][B]ihzar etmek: hazırlamak (bk. ḥ-ḍ-r)[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]ilham: kalbe gelme, gönüle doğma[/B][/TD] [TD][B]irade: istek, arzu (bk. r-v-d)[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]istifade: faydalanma[/B][/TD] [TD][B]kaide: prensip, kural[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]kat’î: kesin[/B][/TD] [TD][B]mahfî: gizli[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]maksat: gaye, amaç (bk. ḳ-ṣ-d)[/B][/TD] [TD][B]muhabbet: sevgi (bk. ḥ-b-b)[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]murdar: pis[/B][/TD] [TD][B]muâllak: asılı[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]mu’cize: benzerini yapma noktasında başkalarını âciz bırakan olağanüstü şey (bk. a-c-z)[/B][/TD] [TD][B]neş’et etmek: doğmak, meydana gelmek[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]niyaz: dua, yakarış[/B][/TD] [TD][B]nümune: örnek[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]sahrâ: ova, meydan[/B][/TD] [TD][B]sahrâ-i azîme: büyük ova, meydan (bk. a-ẓ-m)[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]sevk etmek: göndermek[/B][/TD] [TD][B]suret: şekil (bk. ṣ-v-r)[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]taht-ı emrinde: emri altında[/B][/TD] [TD][B]tecrübe etmek: denemek[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]tedehhüş etmek: dehşete kapılmak, korkmak[/B][/TD] [TD][B]tezyin etmek: süslemek (bk. z-y-n)[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]tılsım: sır, gizem[/B][/TD] [TD][B]vaziyet almak: davranış sergilemek[/B][/TD] [/TR] </tbody>[/TABLE] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nur Külliyatı
Sözler
Sekizinci Söz
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst