Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nur Külliyatı
Sözler
Sekizinci Söz
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="TaLHa" data-source="post: 247281" data-attributes="member: 1"><p><strong>Sekizinci Söz - Sayfa 63</strong></p><p></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'">kendini içine attı. Yarısına kadar düşüp elleri bir ağaca rast geldi, yapıştı. Kuyunun duvarında göğermiş olan o ağacın iki kökü var. İki fare, biri beyaz, biri siyah, o iki köke musallat olup kesiyorlar. Yukarıya baktı, gördü ki, arslan, nöbetçi gibi kuyunun başında bekliyor. Aşağıya baktı, gördü ki, dehşetli bir ejderha, içindedir. Başını kaldırmış, otuz arşın yukarıdaki ayağına takarrüp etmiş. Ağzı kuyu ağzı gibi geniştir. Kuyunun duvarına baktı, gördü ki, ısırıcı muzır haşarat, etrafını sarmışlar. Ağacın başına baktı, gördü ki, bir incir ağacıdır. Fakat, harika olarak, muhtelif çok ağaçların meyveleri, cevizden nara kadar, başında yemişleri var.</span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span> <span style="font-family: 'Tahoma'">İşte, şu adam, sû-i fehminden, akılsızlığından anlamıyor ki, bu adi bir iş değildir. Bu işler tesadüfî olamaz. Bu acip işler içinde garip esrar var. Ve pek büyük bir işleyici var olduğunu intikal etmedi. Şimdi bunun kalbi ve ruh ve aklı şu elîm vaziyetten gizli feryad ü figan ettikleri halde, nefs-i emmâresi, güya birşey yokmuş gibi tecâhül edip, ruh ve kalbin ağlamasından kulağını kapayıp, kendi kendini aldatarak, bir bahçede bulunuyor gibi, o ağacın meyvelerini yemeye başladı. Halbuki o meyvelerin bir kısmı zehirli ve muzır idi.</span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span> <span style="font-family: 'Tahoma'">Bir hadis-i kudsîde Cenâb-ı Hak buyurmuş: <strong><u><img src="http://www.erisale.com/images/blank.gif" alt="" class="fr-fic fr-dii fr-draggable " style="" />1</u></strong> <span style="font-family: 'Trebuchet MS'"><span style="font-size: 22px">اَناَ عِنْدَ ظَنِّ عَبْدِى بِى</span></span> Yani, <strong>“Kulum Beni nasıl tanırsa, onunla öyle muamele ederim.”</strong> İşte bu bedbaht adam, sûizan ve akılsızlığıyla, gördüğünü adi ve ayn-ı hakikat telâkki etti ve öyle de muamele gördü ve görüyor ve görecek. Ne ölüyor ki kurtulsun, ne de yaşıyor; böylece azap çekiyor. Biz de şu meş’umu bu azapta bırakıp döneceğiz. Ta öteki kardeşin halini anlayacağız.</span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span> <span style="font-family: 'Tahoma'">İşte şu mübarek akıllı zât gidiyor. Fakat biraderi gibi sıkıntı çekmiyor. Çünkü güzel ahlâklı olduğundan güzel şeyleri düşünür, güzel hülyalar eder, kendi kendine ünsiyet eder. Hem biraderi gibi zahmet ve meşakkat çekmiyor. Çünkü nizamı bilir, tebaiyet eder, teshilât görür. Asayiş ve emniyet içinde serbest gidiyor.</span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span> <span style="font-family: 'Tahoma'">İşte, bir bahçeye rast geldi. İçinde hem güzel çiçek ve meyveler var; hem bakılmadığı için murdar şeyler de bulunuyor. Kardeşi dahi böyle birisine girmişti.</span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span><span style="font-family: 'Tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span>[NOT]<span style="font-family: 'Tahoma'">Dipnot-1</span> <span style="font-family: 'Tahoma'"> bk. <em>Buhari</em>, Tevhid: 15, 35; <em>Müslim</em>, Tevbe: 1, Zikr: 2, 19; <em>Tirmizi</em>, Zühd: 51, Da’avât: 131; <em>İbn-i Mâce</em>, Edeb: 58; <em>Dârimî</em>, Rikak: 22; <em>Müsned</em>, 2:251, 315, 391, 412, 445, 482, 516, 517, 524, 534, 539, 3:210, 277, 491, 4:106.</span>[/NOT]<span style="font-family: 'Tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span> <table style='width: 100%'><tr><td><strong>Cenâb-ı Hak: Hakkın ta kendisi olan şeref ve yücelik sahibi Allah (bk. ḥ-ḳ-ḳ)</strong></td><td><strong>acip: şaşırtıcı, hayret verici</strong></td></tr><tr><td><strong>adi: normal, basit, sıradan</strong></td><td><strong>arşın: yaklaşık 68 cm’lik bir ölçü birimi</strong></td></tr><tr><td><strong>asayiş: kanuna uygunluk, korkusuzluk</strong></td><td><strong>ayn-ı hakikat: gerçeğin ta kendisi (bk. ḥ-ḳ-ḳ)</strong></td></tr><tr><td><strong>azap: acı, sıkıntı</strong></td><td><strong>bedbaht: talihsiz</strong></td></tr><tr><td><strong>birader: kardeş</strong></td><td><strong>elîm: üzücü, acı verici</strong></td></tr><tr><td><strong>emniyet: güven (bk. e-m-n)</strong></td><td><strong>esrar: sırlar</strong></td></tr><tr><td><strong>feryad ü figan: bağırıp çağırma, ağlayıp sızlama</strong></td><td><strong>göğermiş: yeşermiş</strong></td></tr><tr><td><strong>hadîs-i kudsî: mânâsı Allah tarafından Peygamberimize ilham edilen, kelimeleri peygamberimize ait olan hadîs (bk. ḥ-d-s; ḳ-d-s)</strong></td><td><strong>haşarat: zehirli böcekler</strong></td></tr><tr><td><strong>hülya: hayal (bk. ḫ-y-l)</strong></td><td><strong>intikal etmek: anlamak, kavramak</strong></td></tr><tr><td><strong>meşakkat: sıkıntı</strong></td><td><strong>meş’um: kötü, uğursuz</strong></td></tr><tr><td><strong>muamele etmek: davranmak</strong></td><td><strong>muhtelif: çeşitli</strong></td></tr><tr><td><strong>murdar: pis</strong></td><td><strong>musallat olmak: saldırmak</strong></td></tr><tr><td><strong>muzır: zararlı</strong></td><td><strong>mübarek: hayırlı (bk. b-r-k)</strong></td></tr><tr><td><strong>nefs-i emmâre: insanı daima kötülüğe, yasak zevk ve isteklere teşvik eden duygu (bk. n-f-s)</strong></td><td><strong>nizam: düzen, kanun (bk. n-ẓ-m)</strong></td></tr><tr><td><strong>sû-i fehm: kötü anlayış</strong></td><td><strong>sûizan: kötü düşünce</strong></td></tr><tr><td><strong>takarrüp etmek: yaklaşmak</strong></td><td><strong>tebaiyet etmek: uymak</strong></td></tr><tr><td><strong>tecâhül etmek: bilmezlikten gelmek</strong></td><td><strong>telâkki etmek: zannetmek</strong></td></tr><tr><td><strong>tesadüfî: rastgele</strong></td><td><strong>teshilat: kolaylıklar</strong></td></tr><tr><td><strong>vaziyet: durum</strong></td><td><strong>ünsiyet: dostluk, alışkanlık</strong></td></tr></table><p><br /> <tbody style="margin: 0px; padding: 0px;"> <br /> </tbody></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="TaLHa, post: 247281, member: 1"] [b]Sekizinci Söz - Sayfa 63[/b] [FONT=Tahoma]kendini içine attı. Yarısına kadar düşüp elleri bir ağaca rast geldi, yapıştı. Kuyunun duvarında göğermiş olan o ağacın iki kökü var. İki fare, biri beyaz, biri siyah, o iki köke musallat olup kesiyorlar. Yukarıya baktı, gördü ki, arslan, nöbetçi gibi kuyunun başında bekliyor. Aşağıya baktı, gördü ki, dehşetli bir ejderha, içindedir. Başını kaldırmış, otuz arşın yukarıdaki ayağına takarrüp etmiş. Ağzı kuyu ağzı gibi geniştir. Kuyunun duvarına baktı, gördü ki, ısırıcı muzır haşarat, etrafını sarmışlar. Ağacın başına baktı, gördü ki, bir incir ağacıdır. Fakat, harika olarak, muhtelif çok ağaçların meyveleri, cevizden nara kadar, başında yemişleri var. [/FONT] [FONT=Tahoma]İşte, şu adam, sû-i fehminden, akılsızlığından anlamıyor ki, bu adi bir iş değildir. Bu işler tesadüfî olamaz. Bu acip işler içinde garip esrar var. Ve pek büyük bir işleyici var olduğunu intikal etmedi. Şimdi bunun kalbi ve ruh ve aklı şu elîm vaziyetten gizli feryad ü figan ettikleri halde, nefs-i emmâresi, güya birşey yokmuş gibi tecâhül edip, ruh ve kalbin ağlamasından kulağını kapayıp, kendi kendini aldatarak, bir bahçede bulunuyor gibi, o ağacın meyvelerini yemeye başladı. Halbuki o meyvelerin bir kısmı zehirli ve muzır idi. [/FONT] [FONT=Tahoma]Bir hadis-i kudsîde Cenâb-ı Hak buyurmuş: [B][U][IMG]http://www.erisale.com/images/blank.gif[/IMG]1[/U][/B] [FONT=Trebuchet MS][SIZE=6]اَناَ عِنْدَ ظَنِّ عَبْدِى بِى[/SIZE][/FONT] Yani, [B]“Kulum Beni nasıl tanırsa, onunla öyle muamele ederim.”[/B] İşte bu bedbaht adam, sûizan ve akılsızlığıyla, gördüğünü adi ve ayn-ı hakikat telâkki etti ve öyle de muamele gördü ve görüyor ve görecek. Ne ölüyor ki kurtulsun, ne de yaşıyor; böylece azap çekiyor. Biz de şu meş’umu bu azapta bırakıp döneceğiz. Ta öteki kardeşin halini anlayacağız. [/FONT] [FONT=Tahoma]İşte şu mübarek akıllı zât gidiyor. Fakat biraderi gibi sıkıntı çekmiyor. Çünkü güzel ahlâklı olduğundan güzel şeyleri düşünür, güzel hülyalar eder, kendi kendine ünsiyet eder. Hem biraderi gibi zahmet ve meşakkat çekmiyor. Çünkü nizamı bilir, tebaiyet eder, teshilât görür. Asayiş ve emniyet içinde serbest gidiyor. [/FONT] [FONT=Tahoma]İşte, bir bahçeye rast geldi. İçinde hem güzel çiçek ve meyveler var; hem bakılmadığı için murdar şeyler de bulunuyor. Kardeşi dahi böyle birisine girmişti. [/FONT][FONT=Tahoma] [/FONT][NOT][FONT=Tahoma]Dipnot-1[/FONT] [FONT=Tahoma] bk. [I]Buhari[/I], Tevhid: 15, 35; [I]Müslim[/I], Tevbe: 1, Zikr: 2, 19; [I]Tirmizi[/I], Zühd: 51, Da’avât: 131; [I]İbn-i Mâce[/I], Edeb: 58; [I]Dârimî[/I], Rikak: 22; [I]Müsned[/I], 2:251, 315, 391, 412, 445, 482, 516, 517, 524, 534, 539, 3:210, 277, 491, 4:106.[/FONT][/NOT][FONT=Tahoma] [/FONT][TABLE] <tbody style="margin: 0px; padding: 0px;">[TR] [TD][B]Cenâb-ı Hak: Hakkın ta kendisi olan şeref ve yücelik sahibi Allah (bk. ḥ-ḳ-ḳ)[/B][/TD] [TD][B]acip: şaşırtıcı, hayret verici[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]adi: normal, basit, sıradan[/B][/TD] [TD][B]arşın: yaklaşık 68 cm’lik bir ölçü birimi[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]asayiş: kanuna uygunluk, korkusuzluk[/B][/TD] [TD][B]ayn-ı hakikat: gerçeğin ta kendisi (bk. ḥ-ḳ-ḳ)[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]azap: acı, sıkıntı[/B][/TD] [TD][B]bedbaht: talihsiz[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]birader: kardeş[/B][/TD] [TD][B]elîm: üzücü, acı verici[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]emniyet: güven (bk. e-m-n)[/B][/TD] [TD][B]esrar: sırlar[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]feryad ü figan: bağırıp çağırma, ağlayıp sızlama[/B][/TD] [TD][B]göğermiş: yeşermiş[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]hadîs-i kudsî: mânâsı Allah tarafından Peygamberimize ilham edilen, kelimeleri peygamberimize ait olan hadîs (bk. ḥ-d-s; ḳ-d-s)[/B][/TD] [TD][B]haşarat: zehirli böcekler[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]hülya: hayal (bk. ḫ-y-l)[/B][/TD] [TD][B]intikal etmek: anlamak, kavramak[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]meşakkat: sıkıntı[/B][/TD] [TD][B]meş’um: kötü, uğursuz[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]muamele etmek: davranmak[/B][/TD] [TD][B]muhtelif: çeşitli[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]murdar: pis[/B][/TD] [TD][B]musallat olmak: saldırmak[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]muzır: zararlı[/B][/TD] [TD][B]mübarek: hayırlı (bk. b-r-k)[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]nefs-i emmâre: insanı daima kötülüğe, yasak zevk ve isteklere teşvik eden duygu (bk. n-f-s)[/B][/TD] [TD][B]nizam: düzen, kanun (bk. n-ẓ-m)[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]sû-i fehm: kötü anlayış[/B][/TD] [TD][B]sûizan: kötü düşünce[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]takarrüp etmek: yaklaşmak[/B][/TD] [TD][B]tebaiyet etmek: uymak[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]tecâhül etmek: bilmezlikten gelmek[/B][/TD] [TD][B]telâkki etmek: zannetmek[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]tesadüfî: rastgele[/B][/TD] [TD][B]teshilat: kolaylıklar[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]vaziyet: durum[/B][/TD] [TD][B]ünsiyet: dostluk, alışkanlık[/B][/TD] [/TR] </tbody>[/TABLE] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nur Külliyatı
Sözler
Sekizinci Söz
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst