Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
İslamiyet
Resûlüllah (Aleyhisselatü Vesselam)
Peygamberimiz İçin
Şefkat ve Merhamet örneği
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="kasif1" data-source="post: 286709" data-attributes="member: 1008778"><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: #0000cd"><span style="font-family: 'trebuchet ms'">Rahmân ve Rahîm sıfatlarıyla muttasıf Allah, rahmet ve merhamet duygusunu bütün canlılarda olduğu gibi, özellikle yarattıklarının en üstün ve mükemmeli olan insanın fıtratına da koymuştur. Bu duygunun en üst düzeyde bulunduğu insanlar ise, şüphesiz Allah’ın hidayet rehberi olarak görevlendirdiği peygamberlerdir. Allah’ın kalplerine yerleştirdiği yüksek merhamet hissiyle peygamberler, bütün gayretlerini ümmetlerin ve insanlığın kurtuluşu yolunda sarf etmişlerdir. Risâlet elçileri içerisinde ümmetine şefkat ve merhamet konusunda en fazla öne çıkan ise, Son Peygamber, sadece kendi kavmine ve yaşadığı zamanın insanlarına değil, âlemlere rahmet olarak gönderilen Hz. Muhammed (sas)’dir. Gerçekten hayatın her anında, güzel haslet ve ahlâkta olduğu gibi, Allah Râsûlü (sas) şefkat ve merhamette de bütün insanlık için zirve şahsiyet, örnek kişiliktir. </span></span><span style="font-family: 'trebuchet ms'"><span style="color: #0000cd">Hz. Peygamber’e göre (sas), şefkat ve merhamet her insanın en tabiî hislerindendir. Ancak insanlar zamanla fıtratlarında olan bu duyguyu kötülük işlemek suretiyle kaybedip merhametsiz canlılar, hatta neslini yok etmeyi kendisine misyon biçen canavarlar haline dönüşebilirler. Allah Rasûlü (sas) çok sevdiği bir yakının ardından dökülen bir iki damla gözyaşını, Allah’ın kullarının kalbine yerleştirdiği merhametin bir işareti olarak kabul ederek, Allah’ın sadece merhametli kullarına merhamet edeceğini bildirmiştir.</span><a href="http://file:///C:/z_TÜM_ÖNEMLİ/BEKLEMEDE/_siyerinebi/_SİTE İÇİN/makaleler/DoçDrAdemApak_RahmetVeMerhametTimsaliHzMuhammed.docx#_edn1" target="_blank"><span style="color: #0000cd">[1]</span></a><span style="color: #0000cd"> Bu sebeple Allah Rasûlü (sas) hem kendisi merhamet örnekliği göstermiş, hem de Allah’a, kullarına merhamet etmesi için dua ve niyazda bulunmuştur. Sahâbeden Üsâme b. Zeyd (ra) Rasûlullah’ın (sas) kendisini ve torunu Hasan’ı (ra) dizlerine alıp oturttuğunu ve “Ey Allah’ım! Onlara merhamet etmeni niyaz ediyorum, çünkü ben onlara merhamet ediyorum.” diye dua ettiğini zikreder.</span><a href="http://file:///C:/z_TÜM_ÖNEMLİ/BEKLEMEDE/_siyerinebi/_SİTE İÇİN/makaleler/DoçDrAdemApak_RahmetVeMerhametTimsaliHzMuhammed.docx#_edn2" target="_blank"><span style="color: #0000cd">[2]</span></a></span><span style="font-family: 'trebuchet ms'"><span style="color: #0000cd">İnsanlar içinde şefkat ve merhamete en muhtaç ve layık olanlar, sahipsiz kalan güçsüzler, yoksullar ve özellikle anne-babalarının koruma ve gözetimine ihtiyaç duyan çocuklardır. Allah Rasûlü’nün (sas) bilhassa masum çocuklara karşı şefkat ve merhametini gösteren çok güzel örneklere sahibiz. Enes b. Mâlik (ra) şöyle rivayet ediyor: “İbrahim’in vefatında Rasûlullah’ın (sas) gözlerinden yaşlar süzülmeye başladı. Abdurrahman b. Avf (ra) O’na ‘Sen de mi ya Rasûlullah?’ diye sordu. Hz. Peygamber (sas), ‘İbn Avf, bu merhamettendir.’ dedi ve daha çok gözyaşı döktü ve ‘Göz ağlar, kalp üzülür, fakat biz sadece Allah’ın hoşnut olacağı sözü söyleriz. Senden ayrıldığımıza üzülürüz ya İbrahim!” dedi.</span><a href="http://file:///C:/z_TÜM_ÖNEMLİ/BEKLEMEDE/_siyerinebi/_SİTE İÇİN/makaleler/DoçDrAdemApak_RahmetVeMerhametTimsaliHzMuhammed.docx#_edn3" target="_blank"><span style="color: #0000cd">[3]</span></a><span style="color: #0000cd"> Bu hususta Allah Rasûlü (sas) başka bir hadisinde şöyle buyurur: “Ben yüksek sesle ağlamayı ve ölünün aşırı övülmesini yasakladım. Sizin bende gördüğünüz ise ancak sevgi eseridir ve kalpteki merhamettir; merhamet etmeyene merhamet edilmez. Çocuğumuz için üzülüyoruz, gözler yaşla doluyor ve kalp içe doğru kabarmaktadır, yine de Rabbimizi üzecek hiçbir şey söylemeyiz. İbrahim, eğer bu, herkes tarafından takip edilecek yol olmasaydı ve en sonuncumuz ilk gidenimize kavuşacak olmasaydı, senin için bundan daha fazla üzülürdüm”.</span><a href="http://file:///C:/z_TÜM_ÖNEMLİ/BEKLEMEDE/_siyerinebi/_SİTE İÇİN/makaleler/DoçDrAdemApak_RahmetVeMerhametTimsaliHzMuhammed.docx#_edn4" target="_blank"><span style="color: #0000cd">[4]</span></a></span><span style="font-family: 'trebuchet ms'"><span style="color: #0000cd">Allah Rasûlü (sas) çocuklara karşı şefkat ve merhametle muamele edilmesini, üstelik bu hususta da onlar arasında adaletli davranılmasını, herhangi birine diğerleri aleyhine bir ayrıcalık tanınmamasını da özellikle hatırlatmış, anne-babanın çocuklarına eşit muamele yapmasının, onların görevi ve çocukların da doğal hakkı olduğunu bildirmiş,</span><a href="http://file:///C:/z_TÜM_ÖNEMLİ/BEKLEMEDE/_siyerinebi/_SİTE İÇİN/makaleler/DoçDrAdemApak_RahmetVeMerhametTimsaliHzMuhammed.docx#_edn5" target="_blank"><span style="color: #0000cd">[5]</span></a><span style="color: #0000cd"> “Çocukların senin üzerindeki haklarından birisi de, onlara eşit davranmandır.”buyurmuştur.</span><a href="http://file:///C:/z_TÜM_ÖNEMLİ/BEKLEMEDE/_siyerinebi/_SİTE İÇİN/makaleler/DoçDrAdemApak_RahmetVeMerhametTimsaliHzMuhammed.docx#_edn6" target="_blank"><span style="color: #0000cd">[6]</span></a></span><span style="font-family: 'trebuchet ms'"><span style="color: #0000cd">Adaletle muamele konusunda çocukların kız-erkek, büyük-küçük, öz veya üvey olması arasında fark yoktur. Dolayısıyla ana-babanın hibe, hediye, miras vb. maddî konularda olduğu gibi sevgi, ilgi şefkat vb. manevî hususlarda da çocukları arasında adaletli davranmaya gayret etmesi gerekir. Allah Rasûlü (sas) çocuklara mal bağışlanmasında âdil davranılmamasını zulüm olarak değerlendirmiş, özellikle erkek çocukların üstün tutulup kızların aşağılandığı bir kültür ortamında, bu durumu tersine çevirerek kadın cinsiyle ilgili kalıplaşmış tutumları ortadan kaldırmayı amaç edinmiştir. O, öncelikle kız çocuğuna karşı kötü duygular beslenmesini men etmiştir.</span><a href="http://file:///C:/z_TÜM_ÖNEMLİ/BEKLEMEDE/_siyerinebi/_SİTE İÇİN/makaleler/DoçDrAdemApak_RahmetVeMerhametTimsaliHzMuhammed.docx#_edn7" target="_blank"><span style="color: #0000cd">[7]</span></a><span style="color: #0000cd"> Gerçekten de erkek cinsine göre kız daha nazik, korumasız ve zayıftır. Bu durumda kızlara daha fazla ilgi gösterip, onların yetişmesine destek olmak, adalete en uygun olanıdır. Rasûl-i Ekrem (sas) bu hususta “Bağış ve ihsanlarda çocuklarınızın arasını eşit tutun. Eğer ben birini üstün tutacak olsaydım, kızları üstün tutardım.” buyurur.</span><a href="http://file:///C:/z_TÜM_ÖNEMLİ/BEKLEMEDE/_siyerinebi/_SİTE İÇİN/makaleler/DoçDrAdemApak_RahmetVeMerhametTimsaliHzMuhammed.docx#_edn8" target="_blank"><span style="color: #0000cd">[8]</span></a><span style="color: #0000cd"> Günümüzde buna kız çocuklar adına “pozitif ayrımcılık” denilmektedir. Peygamber olarak görevlendirildiği toplumda kız çocuklarının ikinci sınıf muamele gördüğü ve horlandığı bir ortamda bu sözler ezber bozan ve çok anlamlı sözlerdir. Allah Rasûlü’nün (sas) her konuda kızlara öncelik vermeyi teşvik eden, kız çocuğu yetiştirmenin büyük ecrini dile getiren söz ve uygulamalarını da</span><a href="http://file:///C:/z_TÜM_ÖNEMLİ/BEKLEMEDE/_siyerinebi/_SİTE İÇİN/makaleler/DoçDrAdemApak_RahmetVeMerhametTimsaliHzMuhammed.docx#_edn9" target="_blank"><span style="color: #0000cd">[9]</span></a><span style="color: #0000cd"> bu çerçevede değerlendirmek gerekir. Rivayete göre bir adam Peygamberimizin (sas) yanında oturuyordu. Bu sırada adamın erkek çocuğu yanlarına çıkageldi. Adam, çocuğu öpüp, dizlerine oturttu. Daha sonra kız çocuğu geldi. Adam onu ise yanına oturttu. Peygamber Efendimiz (sas) bu tavır üzerine muhatabını “Niçin ikisini bir tutmadın?”diye kınadı.</span><a href="http://file:///C:/z_TÜM_ÖNEMLİ/BEKLEMEDE/_siyerinebi/_SİTE İÇİN/makaleler/DoçDrAdemApak_RahmetVeMerhametTimsaliHzMuhammed.docx#_edn10" target="_blank"><span style="color: #0000cd">[10]</span></a></span><span style="font-family: 'trebuchet ms'"><span style="color: #0000cd">Örneklerde de görüldüğü gibi hediye, hibe, miras gibi maddî konularda ana-babanın tasarrufları, kardeşler arasında herhangi bir ayrıcalığa yer vermeyecek şekilde olmalıdır. “Allah’tan korkun ve çocuklarınız arasında adaleti gözetin.”</span><a href="http://file:///C:/z_TÜM_ÖNEMLİ/BEKLEMEDE/_siyerinebi/_SİTE İÇİN/makaleler/DoçDrAdemApak_RahmetVeMerhametTimsaliHzMuhammed.docx#_edn11" target="_blank"><span style="color: #0000cd">[11]</span></a><span style="color: #0000cd"> anlamındaki sözleriyle Hz. Peygamber (sas) Müslümanların bu konuda dikkatini çekmiştir. Ana-baba maddî konularda olduğu kadar, çocuklarının her birine karşı gösterdiği sevgi ve ilgide de adaleti gözetmek durumundadır. Aksi takdirde kardeşler arasında kıskançlık ve düşmanlık duygularının uyanmasına yol açabilirler, bu da neticede aile içindeki huzuru tehdit eder.</span></span><span style="font-family: 'trebuchet ms'"><span style="color: #0000cd">İslâm öncesi dönem Araplarından bir kısmı çocuklarını, özellikle kızları geçim sıkıntısı, namus endişesi gibi sebeplerle öldürürlerdi.</span><a href="http://file:///C:/z_TÜM_ÖNEMLİ/BEKLEMEDE/_siyerinebi/_SİTE İÇİN/makaleler/DoçDrAdemApak_RahmetVeMerhametTimsaliHzMuhammed.docx#_edn12" target="_blank"><span style="color: #0000cd">[12]</span></a><span style="color: #0000cd"> Kur’ân her ne sebeple olursa olsun çocukların öldürülmesini tamamen reddetmiş ve kötülemiştir.</span><a href="http://file:///C:/z_TÜM_ÖNEMLİ/BEKLEMEDE/_siyerinebi/_SİTE İÇİN/makaleler/DoçDrAdemApak_RahmetVeMerhametTimsaliHzMuhammed.docx#_edn13" target="_blank"><span style="color: #0000cd">[13]</span></a><span style="color: #0000cd"> Hz. Peygamber (sas) çocuklara, rengi ve cinsiyeti ne olursa olsun eşit davranılması gerektiğini öğretmiştir. İslâm öncesi Arap toplumunda uzun süredir yerleşmiş bulunan tavırları değiştirmek için kız çocuklarına özel ilgi göstermiştir. Bu hususta “Kim ki iki kız çocuğu erginlik çağına vardıktan sonra yanında kaldıkları veya o kimse onların yanında kaldığı sürece onlara iyi davranıp ihsanda bulunursa kızları onu cennete dâhil ederler (yâni o kimse kızlarına ettiği iyilik sayesinde cennetlik olur)”buyurmuştur.</span><a href="http://file:///C:/z_TÜM_ÖNEMLİ/BEKLEMEDE/_siyerinebi/_SİTE İÇİN/makaleler/DoçDrAdemApak_RahmetVeMerhametTimsaliHzMuhammed.docx#_edn14" target="_blank"><span style="color: #0000cd">[14]</span></a><span style="color: #0000cd"> Bu hususta Hz. Âişe’den (rah) şöyle bir rivayet gelmiştir: Rasûlullah (sas) buyurdu ki: “Eğer bir kimse kızlara değer verdiğinden dolayı eziyet görürse ve onlara iyi davranırsa, onlar cehenneme karşı perde olurlar”.</span><a href="http://file:///C:/z_TÜM_ÖNEMLİ/BEKLEMEDE/_siyerinebi/_SİTE İÇİN/makaleler/DoçDrAdemApak_RahmetVeMerhametTimsaliHzMuhammed.docx#_edn15" target="_blank"><span style="color: #0000cd">[15]</span></a><span style="color: #0000cd"> Rasûl-i Ekrem’in (sas) bunlardan başka kız çocuklarını güzelce ve özenle yetiştirenlere Allah’ın büyük mükâfat vereceğini belirten pek çok hadisi bulunmaktadır. Ayrıca Hz. Peygamber’in (sas) İslâm’la müşerref olan kadınlardan biat alırken, biatin bir şartının da “çocuklarını öldürmeyecekleri”nin olduğu bilinmektedir.</span><a href="http://file:///C:/z_TÜM_ÖNEMLİ/BEKLEMEDE/_siyerinebi/_SİTE İÇİN/makaleler/DoçDrAdemApak_RahmetVeMerhametTimsaliHzMuhammed.docx#_edn16" target="_blank"><span style="color: #0000cd">[16]</span></a></span><span style="color: #0000cd"><span style="font-family: 'trebuchet ms'">Çocuklar arasında şefkat ve merhamete en fazla muhtaç olanlar ise, anne-babalarını veya bunlardan herhangi birini kaybetmiş olan, öksüz ve yetimlerdir. Hz. Peygamber (sas) tarafından insanlığa sunulmuş olan İslâm mesajının en karakteristik özelliklerinden birisi, çocuk, yetim, kadın, köle, fakir gibi toplumun en zayıf, savunmasız, ezilme ve istismara müsait mensuplarının haklarına sahip çıkarak, onları insanca bir ortamda ve güven içerisinde yaşatmak projesidir. Toplumsal çürümenin yaşandığı İslâm öncesi Arap toplumunda bu güçsüz unsurların nasıl ezildiği ve yaşama hakkına varıncaya kadar en tabiî temel haklarının bile hiçe sayıldığı bilinen bir gerçektir. İşte böyle bir toplumsal ortamda Hz. Peygamber (sas), çocuk haklarından söz etmiş ve bunların ısrarlı takipçisi olmuştur. Bu hususta en çarpıcı örnek, İslâm dininin yetim çocuklar ve onların hakları ile ilgili emridir:</span><span style="font-family: 'trebuchet ms'"><strong><em>“Yetimleri deneyin. Evlenme çağına (buluğa) erdiklerinde, eğer reşid olduklarını görürseniz, mallarını kendilerine verin. Büyüyecekler (ve mallarını geri alacaklar) diye israf ederek ve aceleye getirerek mallarını yemeyin. (Velilerden) kim zengin ise (</em></strong><strong><em>yetim malından yemeğe) tenezzül etmesin. Kim de fakir ise, aklın ve dinin gereklerine uygun bir biçimde (hizmetinin karşılığı kadar) yesin. Mallarını kendilerine geri verdiğiniz zaman da yanlarında şahit bulundurun. Hesap görücü olarak Allah yeter. Miras taksiminde (kendilerine pay düşmeyen) akrabalar, yetimler ve fakirler hazır bulunurlarsa, onlara da maldan bir şeyler verin ve onlara (gönüllerini alacak) güzel sözler söyleyin. Kendileri, geriye zayıf çocuklar bıraktıkları takdirde, onlar hakkında endişeye kapılanlar, (yetimler hakkında da) ürperip korksunlar. Allah’a karşı gelmekten sakınsınlar ve doğru söz söylesinler. Yetimlerin mallarını haksız yere yiyenler, ancak ve ancak karınlarını doldurasıya ateş yemiş olurlar ve zaten onlar çılgın bir ateşe (cehenneme) gireceklerdir”.</em></strong> <em>(Nisâ, 4/6-10)</em></span></span><span style="font-family: 'trebuchet ms'"><span style="color: #0000cd">Çocukların bakımı, beslenmesi, tedavisi ve her tür zarurî ihtiyaçları ana-baba tarafından karşılanmalı, eğer yoksa bütün bu sorumlulukları devlet üstlenmelidir. İslâm anlayışına göre çocuğun himayesiz ve sahipsiz bırakılması söz konusu olamaz. Nitekim Allah’ın Rasûlü (sas) “Velisi olmayanın velisi benim.”</span><a href="http://file:///C:/z_TÜM_ÖNEMLİ/BEKLEMEDE/_siyerinebi/_SİTE İÇİN/makaleler/DoçDrAdemApak_RahmetVeMerhametTimsaliHzMuhammed.docx#_edn17" target="_blank"><span style="color: #0000cd">[17]</span></a><span style="color: #0000cd"> sözleriyle, toplumdaki kimsesizlere sahip çıkmış, rahmet kanatlarıyla onların üzerine eğilmiştir.</span></span><span style="color: #0000cd"><span style="font-family: 'trebuchet ms'">Sonuç olarak ifade etmek gerekirse, Hz. Muhammed (sas), Cenab-ı Hakk’ın engin rahmetinin yeryüzündeki temsilcisi sıfatıyla, hayatı boyunca her şeyden önce bütün insanların İlahî rahmetlerin en üstünü olan hidayetten istifade etmesi için olağanüstü emek harcamıştır. O, dünya ve ahiret saadetine götüren, Allah’ın engin rahmetinden istifade etme yollarını gösteren mesajına bîgâne kalan, hatta inkâr edenlerin dahi hidayete ulaşmaları için çabalamıştır. <strong>Hz. Muhammed (sas) diğer taraftan, bütün hayatı boyunca kendisine inananların güvenini temin etmek, onları huzurlu ve mutlu kılmak için de çok hassasiyet göstermiş, ashabının üzülmemesi ve zarar görmemesi hususunda çok titiz davranmıştır. Bu da onun “rahmet ve merhamet” özelliğinin en güzel işaretidir. Nitekim Kur’an-ı Kerîm’de bu husus açıkça belirtilir: </strong></span><span style="font-family: 'trebuchet ms'"><strong>“Size kendi aranızdan öyle bir peygamber geldi ki sıkıntıya düşmeniz O’na çok ağır gelir. Kalbi sizin için titrer, müminlere karşı pek şefkatli ve merhametlidir”</strong>. <em>(Tevbe, 9/128-129)</em> Bu âyet, Peygamber Efendimizin (sas) ümmetine olan şefkat ve ilgisini, onlar için nasıl endişelendiğini, kendisini inananların sıkıntılarına tahammül edemediğini, bunların kendisine çok ağır geldiğini, müminlere olan şefkatini ve merhametini çarpıcı bir şekilde ifade etmektedir. Burada şu hususa da dikkat çekmek gerekir ki, müminlere karşı rahmet ve şefkatle muamele etmek, müminlerin de hassasiyet göstermesi gereken bir misyon ve görevdir. Fetih sûresinde müminlerden bahsedilirken <strong><em>“Muhammed Allah’ın Rasûlü’dür. Onunla beraber olanlar (müminler), inkârcılara karşı çetin, birbirlerine karşı ise merhametlidirler.”</em></strong><em>(Fetih 48/29) </em>buyrulur.</span></span></span><hr /><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'trebuchet ms'"><a href="http://file:///C:/z_TÜM_ÖNEMLİ/BEKLEMEDE/_siyerinebi/_SİTE İÇİN/makaleler/DoçDrAdemApak_RahmetVeMerhametTimsaliHzMuhammed.docx#_ednref1" target="_blank"><span style="color: #0000cd"><em><strong>[1]</strong></em></span></a><span style="color: #0000cd"><em>Buhârî, Cenâiz 32.</em></span></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'trebuchet ms'"><a href="http://file:///C:/z_TÜM_ÖNEMLİ/BEKLEMEDE/_siyerinebi/_SİTE İÇİN/makaleler/DoçDrAdemApak_RahmetVeMerhametTimsaliHzMuhammed.docx#_ednref2" target="_blank"><span style="color: #0000cd"><em><strong>[2]</strong></em></span></a><span style="color: #0000cd"><em> Buhârî, Menâkıb 27; Müslim, Fedâil 17.</em></span></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'trebuchet ms'"><a href="http://file:///C:/z_TÜM_ÖNEMLİ/BEKLEMEDE/_siyerinebi/_SİTE İÇİN/makaleler/DoçDrAdemApak_RahmetVeMerhametTimsaliHzMuhammed.docx#_ednref3" target="_blank"><span style="color: #0000cd"><em><strong>[3]</strong></em></span></a><span style="color: #0000cd"><em>Buhârî, Cenâiz 43.</em></span></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'trebuchet ms'"><a href="http://file:///C:/z_TÜM_ÖNEMLİ/BEKLEMEDE/_siyerinebi/_SİTE İÇİN/makaleler/DoçDrAdemApak_RahmetVeMerhametTimsaliHzMuhammed.docx#_ednref4" target="_blank"><span style="color: #0000cd"><em><strong>[4]</strong></em></span></a><span style="color: #0000cd"><em>Buhârî, Cenâiz 32.</em></span></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'trebuchet ms'"><a href="http://file:///C:/z_TÜM_ÖNEMLİ/BEKLEMEDE/_siyerinebi/_SİTE İÇİN/makaleler/DoçDrAdemApak_RahmetVeMerhametTimsaliHzMuhammed.docx#_ednref5" target="_blank"><span style="color: #0000cd"><em><strong>[5]</strong></em></span></a><span style="color: #0000cd"><em> Buhârî, Hibe 12-13; Müslim, Hibât 9-19.</em></span></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'trebuchet ms'"><a href="http://file:///C:/z_TÜM_ÖNEMLİ/BEKLEMEDE/_siyerinebi/_SİTE İÇİN/makaleler/DoçDrAdemApak_RahmetVeMerhametTimsaliHzMuhammed.docx#_ednref6" target="_blank"><span style="color: #0000cd"><em><strong>[6]</strong></em></span></a><span style="color: #0000cd"><em> İbn Mâce, Ticaret 67.</em></span></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'trebuchet ms'"><a href="http://file:///C:/z_TÜM_ÖNEMLİ/BEKLEMEDE/_siyerinebi/_SİTE İÇİN/makaleler/DoçDrAdemApak_RahmetVeMerhametTimsaliHzMuhammed.docx#_ednref7" target="_blank"><span style="color: #0000cd"><em><strong>[7]</strong></em></span></a><span style="color: #0000cd"><em> İbn Hanbel Müsned, IV, 151.</em></span></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'trebuchet ms'"><a href="http://file:///C:/z_TÜM_ÖNEMLİ/BEKLEMEDE/_siyerinebi/_SİTE İÇİN/makaleler/DoçDrAdemApak_RahmetVeMerhametTimsaliHzMuhammed.docx#_ednref8" target="_blank"><span style="color: #0000cd"><em><strong>[8]</strong></em></span></a><span style="color: #0000cd"><em> Buhârî, Hibe 12.</em></span></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'trebuchet ms'"><a href="http://file:///C:/z_TÜM_ÖNEMLİ/BEKLEMEDE/_siyerinebi/_SİTE İÇİN/makaleler/DoçDrAdemApak_RahmetVeMerhametTimsaliHzMuhammed.docx#_ednref9" target="_blank"><span style="color: #0000cd"><em><strong>[9]</strong></em></span></a><span style="color: #0000cd"><em> İbn Mâce, Edeb 3; Tirmizî, Birr 33.</em></span></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'trebuchet ms'"><a href="http://file:///C:/z_TÜM_ÖNEMLİ/BEKLEMEDE/_siyerinebi/_SİTE İÇİN/makaleler/DoçDrAdemApak_RahmetVeMerhametTimsaliHzMuhammed.docx#_ednref10" target="_blank"><span style="color: #0000cd"><em><strong>[10]</strong></em></span></a><span style="color: #0000cd"><em>Heysemî, Mecmau’z-Zevâid, VIII, 156.</em></span></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'trebuchet ms'"><a href="http://file:///C:/z_TÜM_ÖNEMLİ/BEKLEMEDE/_siyerinebi/_SİTE İÇİN/makaleler/DoçDrAdemApak_RahmetVeMerhametTimsaliHzMuhammed.docx#_ednref11" target="_blank"><span style="color: #0000cd"><em><strong>[11]</strong></em></span></a><span style="color: #0000cd"><em>Buhârî, Hibe 12-13; Müslim Hibât 13.</em></span></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'trebuchet ms'"><a href="http://file:///C:/z_TÜM_ÖNEMLİ/BEKLEMEDE/_siyerinebi/_SİTE İÇİN/makaleler/DoçDrAdemApak_RahmetVeMerhametTimsaliHzMuhammed.docx#_ednref12" target="_blank"><span style="color: #0000cd"><em><strong>[12]</strong></em></span></a><span style="color: #0000cd"><em>En’âm, 6/137, 140, 151; İsrâ, 17/31; Tekvîr, 81/6-9.</em></span></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'trebuchet ms'"><a href="http://file:///C:/z_TÜM_ÖNEMLİ/BEKLEMEDE/_siyerinebi/_SİTE İÇİN/makaleler/DoçDrAdemApak_RahmetVeMerhametTimsaliHzMuhammed.docx#_ednref13" target="_blank"><span style="color: #0000cd"><em><strong>[13]</strong></em></span></a><span style="color: #0000cd"><em>Nahl, 16/58-59.</em></span></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'trebuchet ms'"><a href="http://file:///C:/z_TÜM_ÖNEMLİ/BEKLEMEDE/_siyerinebi/_SİTE İÇİN/makaleler/DoçDrAdemApak_RahmetVeMerhametTimsaliHzMuhammed.docx#_ednref14" target="_blank"><span style="color: #0000cd"><em><strong>[14]</strong></em></span></a><span style="color: #0000cd"><em>İbn Mâce, Edeb 3.</em></span></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'trebuchet ms'"><a href="http://file:///C:/z_TÜM_ÖNEMLİ/BEKLEMEDE/_siyerinebi/_SİTE İÇİN/makaleler/DoçDrAdemApak_RahmetVeMerhametTimsaliHzMuhammed.docx#_ednref15" target="_blank"><span style="color: #0000cd"><em><strong>[15]</strong></em></span></a><span style="color: #0000cd"><em>Buhârî Edeb 18.</em></span></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'trebuchet ms'"><a href="http://file:///C:/z_TÜM_ÖNEMLİ/BEKLEMEDE/_siyerinebi/_SİTE İÇİN/makaleler/DoçDrAdemApak_RahmetVeMerhametTimsaliHzMuhammed.docx#_ednref16" target="_blank"><span style="color: #0000cd"><em><strong>[16]</strong></em></span></a><span style="color: #0000cd"><em>Mümtehine, 60/12.</em></span></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'trebuchet ms'"><a href="http://file:///C:/z_TÜM_ÖNEMLİ/BEKLEMEDE/_siyerinebi/_SİTE İÇİN/makaleler/DoçDrAdemApak_RahmetVeMerhametTimsaliHzMuhammed.docx#_ednref17" target="_blank"><span style="color: #0000cd"><em><strong>[17]</strong></em></span></a><span style="color: #0000cd"><em>Tirmizî, Cihad 21.</em></span></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: #0000cd"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: #0000cd"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"></span></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="kasif1, post: 286709, member: 1008778"] [SIZE=4][COLOR=#0000cd][FONT=trebuchet ms]Rahmân ve Rahîm sıfatlarıyla muttasıf Allah, rahmet ve merhamet duygusunu bütün canlılarda olduğu gibi, özellikle yarattıklarının en üstün ve mükemmeli olan insanın fıtratına da koymuştur. Bu duygunun en üst düzeyde bulunduğu insanlar ise, şüphesiz Allah’ın hidayet rehberi olarak görevlendirdiği peygamberlerdir. Allah’ın kalplerine yerleştirdiği yüksek merhamet hissiyle peygamberler, bütün gayretlerini ümmetlerin ve insanlığın kurtuluşu yolunda sarf etmişlerdir. Risâlet elçileri içerisinde ümmetine şefkat ve merhamet konusunda en fazla öne çıkan ise, Son Peygamber, sadece kendi kavmine ve yaşadığı zamanın insanlarına değil, âlemlere rahmet olarak gönderilen Hz. Muhammed (sas)’dir. Gerçekten hayatın her anında, güzel haslet ve ahlâkta olduğu gibi, Allah Râsûlü (sas) şefkat ve merhamette de bütün insanlık için zirve şahsiyet, örnek kişiliktir. [/FONT][/COLOR][FONT=trebuchet ms][COLOR=#0000cd]Hz. Peygamber’e göre (sas), şefkat ve merhamet her insanın en tabiî hislerindendir. Ancak insanlar zamanla fıtratlarında olan bu duyguyu kötülük işlemek suretiyle kaybedip merhametsiz canlılar, hatta neslini yok etmeyi kendisine misyon biçen canavarlar haline dönüşebilirler. Allah Rasûlü (sas) çok sevdiği bir yakının ardından dökülen bir iki damla gözyaşını, Allah’ın kullarının kalbine yerleştirdiği merhametin bir işareti olarak kabul ederek, Allah’ın sadece merhametli kullarına merhamet edeceğini bildirmiştir.[/COLOR][URL="file:///C:/z_TÜM_ÖNEMLİ/BEKLEMEDE/_siyerinebi/_SİTE İÇİN/makaleler/DoçDrAdemApak_RahmetVeMerhametTimsaliHzMuhammed.docx#_edn1"][COLOR=#0000cd][1][/COLOR][/URL][COLOR=#0000cd] Bu sebeple Allah Rasûlü (sas) hem kendisi merhamet örnekliği göstermiş, hem de Allah’a, kullarına merhamet etmesi için dua ve niyazda bulunmuştur. Sahâbeden Üsâme b. Zeyd (ra) Rasûlullah’ın (sas) kendisini ve torunu Hasan’ı (ra) dizlerine alıp oturttuğunu ve “Ey Allah’ım! Onlara merhamet etmeni niyaz ediyorum, çünkü ben onlara merhamet ediyorum.” diye dua ettiğini zikreder.[/COLOR][URL="file:///C:/z_TÜM_ÖNEMLİ/BEKLEMEDE/_siyerinebi/_SİTE İÇİN/makaleler/DoçDrAdemApak_RahmetVeMerhametTimsaliHzMuhammed.docx#_edn2"][COLOR=#0000cd][2][/COLOR][/URL][/FONT][FONT=trebuchet ms][COLOR=#0000cd]İnsanlar içinde şefkat ve merhamete en muhtaç ve layık olanlar, sahipsiz kalan güçsüzler, yoksullar ve özellikle anne-babalarının koruma ve gözetimine ihtiyaç duyan çocuklardır. Allah Rasûlü’nün (sas) bilhassa masum çocuklara karşı şefkat ve merhametini gösteren çok güzel örneklere sahibiz. Enes b. Mâlik (ra) şöyle rivayet ediyor: “İbrahim’in vefatında Rasûlullah’ın (sas) gözlerinden yaşlar süzülmeye başladı. Abdurrahman b. Avf (ra) O’na ‘Sen de mi ya Rasûlullah?’ diye sordu. Hz. Peygamber (sas), ‘İbn Avf, bu merhamettendir.’ dedi ve daha çok gözyaşı döktü ve ‘Göz ağlar, kalp üzülür, fakat biz sadece Allah’ın hoşnut olacağı sözü söyleriz. Senden ayrıldığımıza üzülürüz ya İbrahim!” dedi.[/COLOR][URL="file:///C:/z_TÜM_ÖNEMLİ/BEKLEMEDE/_siyerinebi/_SİTE İÇİN/makaleler/DoçDrAdemApak_RahmetVeMerhametTimsaliHzMuhammed.docx#_edn3"][COLOR=#0000cd][3][/COLOR][/URL][COLOR=#0000cd] Bu hususta Allah Rasûlü (sas) başka bir hadisinde şöyle buyurur: “Ben yüksek sesle ağlamayı ve ölünün aşırı övülmesini yasakladım. Sizin bende gördüğünüz ise ancak sevgi eseridir ve kalpteki merhamettir; merhamet etmeyene merhamet edilmez. Çocuğumuz için üzülüyoruz, gözler yaşla doluyor ve kalp içe doğru kabarmaktadır, yine de Rabbimizi üzecek hiçbir şey söylemeyiz. İbrahim, eğer bu, herkes tarafından takip edilecek yol olmasaydı ve en sonuncumuz ilk gidenimize kavuşacak olmasaydı, senin için bundan daha fazla üzülürdüm”.[/COLOR][URL="file:///C:/z_TÜM_ÖNEMLİ/BEKLEMEDE/_siyerinebi/_SİTE İÇİN/makaleler/DoçDrAdemApak_RahmetVeMerhametTimsaliHzMuhammed.docx#_edn4"][COLOR=#0000cd][4][/COLOR][/URL][/FONT][FONT=trebuchet ms][COLOR=#0000cd]Allah Rasûlü (sas) çocuklara karşı şefkat ve merhametle muamele edilmesini, üstelik bu hususta da onlar arasında adaletli davranılmasını, herhangi birine diğerleri aleyhine bir ayrıcalık tanınmamasını da özellikle hatırlatmış, anne-babanın çocuklarına eşit muamele yapmasının, onların görevi ve çocukların da doğal hakkı olduğunu bildirmiş,[/COLOR][URL="file:///C:/z_TÜM_ÖNEMLİ/BEKLEMEDE/_siyerinebi/_SİTE İÇİN/makaleler/DoçDrAdemApak_RahmetVeMerhametTimsaliHzMuhammed.docx#_edn5"][COLOR=#0000cd][5][/COLOR][/URL][COLOR=#0000cd] “Çocukların senin üzerindeki haklarından birisi de, onlara eşit davranmandır.”buyurmuştur.[/COLOR][URL="file:///C:/z_TÜM_ÖNEMLİ/BEKLEMEDE/_siyerinebi/_SİTE İÇİN/makaleler/DoçDrAdemApak_RahmetVeMerhametTimsaliHzMuhammed.docx#_edn6"][COLOR=#0000cd][6][/COLOR][/URL][/FONT][FONT=trebuchet ms][COLOR=#0000cd]Adaletle muamele konusunda çocukların kız-erkek, büyük-küçük, öz veya üvey olması arasında fark yoktur. Dolayısıyla ana-babanın hibe, hediye, miras vb. maddî konularda olduğu gibi sevgi, ilgi şefkat vb. manevî hususlarda da çocukları arasında adaletli davranmaya gayret etmesi gerekir. Allah Rasûlü (sas) çocuklara mal bağışlanmasında âdil davranılmamasını zulüm olarak değerlendirmiş, özellikle erkek çocukların üstün tutulup kızların aşağılandığı bir kültür ortamında, bu durumu tersine çevirerek kadın cinsiyle ilgili kalıplaşmış tutumları ortadan kaldırmayı amaç edinmiştir. O, öncelikle kız çocuğuna karşı kötü duygular beslenmesini men etmiştir.[/COLOR][URL="file:///C:/z_TÜM_ÖNEMLİ/BEKLEMEDE/_siyerinebi/_SİTE İÇİN/makaleler/DoçDrAdemApak_RahmetVeMerhametTimsaliHzMuhammed.docx#_edn7"][COLOR=#0000cd][7][/COLOR][/URL][COLOR=#0000cd] Gerçekten de erkek cinsine göre kız daha nazik, korumasız ve zayıftır. Bu durumda kızlara daha fazla ilgi gösterip, onların yetişmesine destek olmak, adalete en uygun olanıdır. Rasûl-i Ekrem (sas) bu hususta “Bağış ve ihsanlarda çocuklarınızın arasını eşit tutun. Eğer ben birini üstün tutacak olsaydım, kızları üstün tutardım.” buyurur.[/COLOR][URL="file:///C:/z_TÜM_ÖNEMLİ/BEKLEMEDE/_siyerinebi/_SİTE İÇİN/makaleler/DoçDrAdemApak_RahmetVeMerhametTimsaliHzMuhammed.docx#_edn8"][COLOR=#0000cd][8][/COLOR][/URL][COLOR=#0000cd] Günümüzde buna kız çocuklar adına “pozitif ayrımcılık” denilmektedir. Peygamber olarak görevlendirildiği toplumda kız çocuklarının ikinci sınıf muamele gördüğü ve horlandığı bir ortamda bu sözler ezber bozan ve çok anlamlı sözlerdir. Allah Rasûlü’nün (sas) her konuda kızlara öncelik vermeyi teşvik eden, kız çocuğu yetiştirmenin büyük ecrini dile getiren söz ve uygulamalarını da[/COLOR][URL="file:///C:/z_TÜM_ÖNEMLİ/BEKLEMEDE/_siyerinebi/_SİTE İÇİN/makaleler/DoçDrAdemApak_RahmetVeMerhametTimsaliHzMuhammed.docx#_edn9"][COLOR=#0000cd][9][/COLOR][/URL][COLOR=#0000cd] bu çerçevede değerlendirmek gerekir. Rivayete göre bir adam Peygamberimizin (sas) yanında oturuyordu. Bu sırada adamın erkek çocuğu yanlarına çıkageldi. Adam, çocuğu öpüp, dizlerine oturttu. Daha sonra kız çocuğu geldi. Adam onu ise yanına oturttu. Peygamber Efendimiz (sas) bu tavır üzerine muhatabını “Niçin ikisini bir tutmadın?”diye kınadı.[/COLOR][URL="file:///C:/z_TÜM_ÖNEMLİ/BEKLEMEDE/_siyerinebi/_SİTE İÇİN/makaleler/DoçDrAdemApak_RahmetVeMerhametTimsaliHzMuhammed.docx#_edn10"][COLOR=#0000cd][10][/COLOR][/URL][/FONT][FONT=trebuchet ms][COLOR=#0000cd]Örneklerde de görüldüğü gibi hediye, hibe, miras gibi maddî konularda ana-babanın tasarrufları, kardeşler arasında herhangi bir ayrıcalığa yer vermeyecek şekilde olmalıdır. “Allah’tan korkun ve çocuklarınız arasında adaleti gözetin.”[/COLOR][URL="file:///C:/z_TÜM_ÖNEMLİ/BEKLEMEDE/_siyerinebi/_SİTE İÇİN/makaleler/DoçDrAdemApak_RahmetVeMerhametTimsaliHzMuhammed.docx#_edn11"][COLOR=#0000cd][11][/COLOR][/URL][COLOR=#0000cd] anlamındaki sözleriyle Hz. Peygamber (sas) Müslümanların bu konuda dikkatini çekmiştir. Ana-baba maddî konularda olduğu kadar, çocuklarının her birine karşı gösterdiği sevgi ve ilgide de adaleti gözetmek durumundadır. Aksi takdirde kardeşler arasında kıskançlık ve düşmanlık duygularının uyanmasına yol açabilirler, bu da neticede aile içindeki huzuru tehdit eder.[/COLOR][/FONT][FONT=trebuchet ms][COLOR=#0000cd]İslâm öncesi dönem Araplarından bir kısmı çocuklarını, özellikle kızları geçim sıkıntısı, namus endişesi gibi sebeplerle öldürürlerdi.[/COLOR][URL="file:///C:/z_TÜM_ÖNEMLİ/BEKLEMEDE/_siyerinebi/_SİTE İÇİN/makaleler/DoçDrAdemApak_RahmetVeMerhametTimsaliHzMuhammed.docx#_edn12"][COLOR=#0000cd][12][/COLOR][/URL][COLOR=#0000cd] Kur’ân her ne sebeple olursa olsun çocukların öldürülmesini tamamen reddetmiş ve kötülemiştir.[/COLOR][URL="file:///C:/z_TÜM_ÖNEMLİ/BEKLEMEDE/_siyerinebi/_SİTE İÇİN/makaleler/DoçDrAdemApak_RahmetVeMerhametTimsaliHzMuhammed.docx#_edn13"][COLOR=#0000cd][13][/COLOR][/URL][COLOR=#0000cd] Hz. Peygamber (sas) çocuklara, rengi ve cinsiyeti ne olursa olsun eşit davranılması gerektiğini öğretmiştir. İslâm öncesi Arap toplumunda uzun süredir yerleşmiş bulunan tavırları değiştirmek için kız çocuklarına özel ilgi göstermiştir. Bu hususta “Kim ki iki kız çocuğu erginlik çağına vardıktan sonra yanında kaldıkları veya o kimse onların yanında kaldığı sürece onlara iyi davranıp ihsanda bulunursa kızları onu cennete dâhil ederler (yâni o kimse kızlarına ettiği iyilik sayesinde cennetlik olur)”buyurmuştur.[/COLOR][URL="file:///C:/z_TÜM_ÖNEMLİ/BEKLEMEDE/_siyerinebi/_SİTE İÇİN/makaleler/DoçDrAdemApak_RahmetVeMerhametTimsaliHzMuhammed.docx#_edn14"][COLOR=#0000cd][14][/COLOR][/URL][COLOR=#0000cd] Bu hususta Hz. Âişe’den (rah) şöyle bir rivayet gelmiştir: Rasûlullah (sas) buyurdu ki: “Eğer bir kimse kızlara değer verdiğinden dolayı eziyet görürse ve onlara iyi davranırsa, onlar cehenneme karşı perde olurlar”.[/COLOR][URL="file:///C:/z_TÜM_ÖNEMLİ/BEKLEMEDE/_siyerinebi/_SİTE İÇİN/makaleler/DoçDrAdemApak_RahmetVeMerhametTimsaliHzMuhammed.docx#_edn15"][COLOR=#0000cd][15][/COLOR][/URL][COLOR=#0000cd] Rasûl-i Ekrem’in (sas) bunlardan başka kız çocuklarını güzelce ve özenle yetiştirenlere Allah’ın büyük mükâfat vereceğini belirten pek çok hadisi bulunmaktadır. Ayrıca Hz. Peygamber’in (sas) İslâm’la müşerref olan kadınlardan biat alırken, biatin bir şartının da “çocuklarını öldürmeyecekleri”nin olduğu bilinmektedir.[/COLOR][URL="file:///C:/z_TÜM_ÖNEMLİ/BEKLEMEDE/_siyerinebi/_SİTE İÇİN/makaleler/DoçDrAdemApak_RahmetVeMerhametTimsaliHzMuhammed.docx#_edn16"][COLOR=#0000cd][16][/COLOR][/URL][/FONT][COLOR=#0000cd][FONT=trebuchet ms]Çocuklar arasında şefkat ve merhamete en fazla muhtaç olanlar ise, anne-babalarını veya bunlardan herhangi birini kaybetmiş olan, öksüz ve yetimlerdir. Hz. Peygamber (sas) tarafından insanlığa sunulmuş olan İslâm mesajının en karakteristik özelliklerinden birisi, çocuk, yetim, kadın, köle, fakir gibi toplumun en zayıf, savunmasız, ezilme ve istismara müsait mensuplarının haklarına sahip çıkarak, onları insanca bir ortamda ve güven içerisinde yaşatmak projesidir. Toplumsal çürümenin yaşandığı İslâm öncesi Arap toplumunda bu güçsüz unsurların nasıl ezildiği ve yaşama hakkına varıncaya kadar en tabiî temel haklarının bile hiçe sayıldığı bilinen bir gerçektir. İşte böyle bir toplumsal ortamda Hz. Peygamber (sas), çocuk haklarından söz etmiş ve bunların ısrarlı takipçisi olmuştur. Bu hususta en çarpıcı örnek, İslâm dininin yetim çocuklar ve onların hakları ile ilgili emridir:[/FONT][FONT=trebuchet ms][B][I]“Yetimleri deneyin. Evlenme çağına (buluğa) erdiklerinde, eğer reşid olduklarını görürseniz, mallarını kendilerine verin. Büyüyecekler (ve mallarını geri alacaklar) diye israf ederek ve aceleye getirerek mallarını yemeyin. (Velilerden) kim zengin ise ([/I][/B][B][I]yetim malından yemeğe) tenezzül etmesin. Kim de fakir ise, aklın ve dinin gereklerine uygun bir biçimde (hizmetinin karşılığı kadar) yesin. Mallarını kendilerine geri verdiğiniz zaman da yanlarında şahit bulundurun. Hesap görücü olarak Allah yeter. Miras taksiminde (kendilerine pay düşmeyen) akrabalar, yetimler ve fakirler hazır bulunurlarsa, onlara da maldan bir şeyler verin ve onlara (gönüllerini alacak) güzel sözler söyleyin. Kendileri, geriye zayıf çocuklar bıraktıkları takdirde, onlar hakkında endişeye kapılanlar, (yetimler hakkında da) ürperip korksunlar. Allah’a karşı gelmekten sakınsınlar ve doğru söz söylesinler. Yetimlerin mallarını haksız yere yiyenler, ancak ve ancak karınlarını doldurasıya ateş yemiş olurlar ve zaten onlar çılgın bir ateşe (cehenneme) gireceklerdir”.[/I][/B] [I](Nisâ, 4/6-10)[/I][/FONT][/COLOR][FONT=trebuchet ms][COLOR=#0000cd]Çocukların bakımı, beslenmesi, tedavisi ve her tür zarurî ihtiyaçları ana-baba tarafından karşılanmalı, eğer yoksa bütün bu sorumlulukları devlet üstlenmelidir. İslâm anlayışına göre çocuğun himayesiz ve sahipsiz bırakılması söz konusu olamaz. Nitekim Allah’ın Rasûlü (sas) “Velisi olmayanın velisi benim.”[/COLOR][URL="file:///C:/z_TÜM_ÖNEMLİ/BEKLEMEDE/_siyerinebi/_SİTE İÇİN/makaleler/DoçDrAdemApak_RahmetVeMerhametTimsaliHzMuhammed.docx#_edn17"][COLOR=#0000cd][17][/COLOR][/URL][COLOR=#0000cd] sözleriyle, toplumdaki kimsesizlere sahip çıkmış, rahmet kanatlarıyla onların üzerine eğilmiştir.[/COLOR][/FONT][COLOR=#0000cd][FONT=trebuchet ms]Sonuç olarak ifade etmek gerekirse, Hz. Muhammed (sas), Cenab-ı Hakk’ın engin rahmetinin yeryüzündeki temsilcisi sıfatıyla, hayatı boyunca her şeyden önce bütün insanların İlahî rahmetlerin en üstünü olan hidayetten istifade etmesi için olağanüstü emek harcamıştır. O, dünya ve ahiret saadetine götüren, Allah’ın engin rahmetinden istifade etme yollarını gösteren mesajına bîgâne kalan, hatta inkâr edenlerin dahi hidayete ulaşmaları için çabalamıştır. [B]Hz. Muhammed (sas) diğer taraftan, bütün hayatı boyunca kendisine inananların güvenini temin etmek, onları huzurlu ve mutlu kılmak için de çok hassasiyet göstermiş, ashabının üzülmemesi ve zarar görmemesi hususunda çok titiz davranmıştır. Bu da onun “rahmet ve merhamet” özelliğinin en güzel işaretidir. Nitekim Kur’an-ı Kerîm’de bu husus açıkça belirtilir: [/B][/FONT][FONT=trebuchet ms][B]“Size kendi aranızdan öyle bir peygamber geldi ki sıkıntıya düşmeniz O’na çok ağır gelir. Kalbi sizin için titrer, müminlere karşı pek şefkatli ve merhametlidir”[/B]. [I](Tevbe, 9/128-129)[/I] Bu âyet, Peygamber Efendimizin (sas) ümmetine olan şefkat ve ilgisini, onlar için nasıl endişelendiğini, kendisini inananların sıkıntılarına tahammül edemediğini, bunların kendisine çok ağır geldiğini, müminlere olan şefkatini ve merhametini çarpıcı bir şekilde ifade etmektedir. Burada şu hususa da dikkat çekmek gerekir ki, müminlere karşı rahmet ve şefkatle muamele etmek, müminlerin de hassasiyet göstermesi gereken bir misyon ve görevdir. Fetih sûresinde müminlerden bahsedilirken [B][I]“Muhammed Allah’ın Rasûlü’dür. Onunla beraber olanlar (müminler), inkârcılara karşı çetin, birbirlerine karşı ise merhametlidirler.”[/I][/B][I](Fetih 48/29) [/I]buyrulur.[/FONT][/COLOR][/SIZE][HR][/HR][SIZE=4][FONT=trebuchet ms][URL="file:///C:/z_TÜM_ÖNEMLİ/BEKLEMEDE/_siyerinebi/_SİTE İÇİN/makaleler/DoçDrAdemApak_RahmetVeMerhametTimsaliHzMuhammed.docx#_ednref1"][COLOR=#0000cd][I][B][1][/B][/I][/COLOR][/URL][COLOR=#0000cd][I]Buhârî, Cenâiz 32.[/I][/COLOR][/FONT] [FONT=trebuchet ms][URL="file:///C:/z_TÜM_ÖNEMLİ/BEKLEMEDE/_siyerinebi/_SİTE İÇİN/makaleler/DoçDrAdemApak_RahmetVeMerhametTimsaliHzMuhammed.docx#_ednref2"][COLOR=#0000cd][I][B][2][/B][/I][/COLOR][/URL][COLOR=#0000cd][I] Buhârî, Menâkıb 27; Müslim, Fedâil 17.[/I][/COLOR][/FONT] [FONT=trebuchet ms][URL="file:///C:/z_TÜM_ÖNEMLİ/BEKLEMEDE/_siyerinebi/_SİTE İÇİN/makaleler/DoçDrAdemApak_RahmetVeMerhametTimsaliHzMuhammed.docx#_ednref3"][COLOR=#0000cd][I][B][3][/B][/I][/COLOR][/URL][COLOR=#0000cd][I]Buhârî, Cenâiz 43.[/I][/COLOR][/FONT] [FONT=trebuchet ms][URL="file:///C:/z_TÜM_ÖNEMLİ/BEKLEMEDE/_siyerinebi/_SİTE İÇİN/makaleler/DoçDrAdemApak_RahmetVeMerhametTimsaliHzMuhammed.docx#_ednref4"][COLOR=#0000cd][I][B][4][/B][/I][/COLOR][/URL][COLOR=#0000cd][I]Buhârî, Cenâiz 32.[/I][/COLOR][/FONT] [FONT=trebuchet ms][URL="file:///C:/z_TÜM_ÖNEMLİ/BEKLEMEDE/_siyerinebi/_SİTE İÇİN/makaleler/DoçDrAdemApak_RahmetVeMerhametTimsaliHzMuhammed.docx#_ednref5"][COLOR=#0000cd][I][B][5][/B][/I][/COLOR][/URL][COLOR=#0000cd][I] Buhârî, Hibe 12-13; Müslim, Hibât 9-19.[/I][/COLOR][/FONT] [FONT=trebuchet ms][URL="file:///C:/z_TÜM_ÖNEMLİ/BEKLEMEDE/_siyerinebi/_SİTE İÇİN/makaleler/DoçDrAdemApak_RahmetVeMerhametTimsaliHzMuhammed.docx#_ednref6"][COLOR=#0000cd][I][B][6][/B][/I][/COLOR][/URL][COLOR=#0000cd][I] İbn Mâce, Ticaret 67.[/I][/COLOR][/FONT] [FONT=trebuchet ms][URL="file:///C:/z_TÜM_ÖNEMLİ/BEKLEMEDE/_siyerinebi/_SİTE İÇİN/makaleler/DoçDrAdemApak_RahmetVeMerhametTimsaliHzMuhammed.docx#_ednref7"][COLOR=#0000cd][I][B][7][/B][/I][/COLOR][/URL][COLOR=#0000cd][I] İbn Hanbel Müsned, IV, 151.[/I][/COLOR][/FONT] [FONT=trebuchet ms][URL="file:///C:/z_TÜM_ÖNEMLİ/BEKLEMEDE/_siyerinebi/_SİTE İÇİN/makaleler/DoçDrAdemApak_RahmetVeMerhametTimsaliHzMuhammed.docx#_ednref8"][COLOR=#0000cd][I][B][8][/B][/I][/COLOR][/URL][COLOR=#0000cd][I] Buhârî, Hibe 12.[/I][/COLOR][/FONT] [FONT=trebuchet ms][URL="file:///C:/z_TÜM_ÖNEMLİ/BEKLEMEDE/_siyerinebi/_SİTE İÇİN/makaleler/DoçDrAdemApak_RahmetVeMerhametTimsaliHzMuhammed.docx#_ednref9"][COLOR=#0000cd][I][B][9][/B][/I][/COLOR][/URL][COLOR=#0000cd][I] İbn Mâce, Edeb 3; Tirmizî, Birr 33.[/I][/COLOR][/FONT] [FONT=trebuchet ms][URL="file:///C:/z_TÜM_ÖNEMLİ/BEKLEMEDE/_siyerinebi/_SİTE İÇİN/makaleler/DoçDrAdemApak_RahmetVeMerhametTimsaliHzMuhammed.docx#_ednref10"][COLOR=#0000cd][I][B][10][/B][/I][/COLOR][/URL][COLOR=#0000cd][I]Heysemî, Mecmau’z-Zevâid, VIII, 156.[/I][/COLOR][/FONT] [FONT=trebuchet ms][URL="file:///C:/z_TÜM_ÖNEMLİ/BEKLEMEDE/_siyerinebi/_SİTE İÇİN/makaleler/DoçDrAdemApak_RahmetVeMerhametTimsaliHzMuhammed.docx#_ednref11"][COLOR=#0000cd][I][B][11][/B][/I][/COLOR][/URL][COLOR=#0000cd][I]Buhârî, Hibe 12-13; Müslim Hibât 13.[/I][/COLOR][/FONT] [FONT=trebuchet ms][URL="file:///C:/z_TÜM_ÖNEMLİ/BEKLEMEDE/_siyerinebi/_SİTE İÇİN/makaleler/DoçDrAdemApak_RahmetVeMerhametTimsaliHzMuhammed.docx#_ednref12"][COLOR=#0000cd][I][B][12][/B][/I][/COLOR][/URL][COLOR=#0000cd][I]En’âm, 6/137, 140, 151; İsrâ, 17/31; Tekvîr, 81/6-9.[/I][/COLOR][/FONT] [FONT=trebuchet ms][URL="file:///C:/z_TÜM_ÖNEMLİ/BEKLEMEDE/_siyerinebi/_SİTE İÇİN/makaleler/DoçDrAdemApak_RahmetVeMerhametTimsaliHzMuhammed.docx#_ednref13"][COLOR=#0000cd][I][B][13][/B][/I][/COLOR][/URL][COLOR=#0000cd][I]Nahl, 16/58-59.[/I][/COLOR][/FONT] [FONT=trebuchet ms][URL="file:///C:/z_TÜM_ÖNEMLİ/BEKLEMEDE/_siyerinebi/_SİTE İÇİN/makaleler/DoçDrAdemApak_RahmetVeMerhametTimsaliHzMuhammed.docx#_ednref14"][COLOR=#0000cd][I][B][14][/B][/I][/COLOR][/URL][COLOR=#0000cd][I]İbn Mâce, Edeb 3.[/I][/COLOR][/FONT] [FONT=trebuchet ms][URL="file:///C:/z_TÜM_ÖNEMLİ/BEKLEMEDE/_siyerinebi/_SİTE İÇİN/makaleler/DoçDrAdemApak_RahmetVeMerhametTimsaliHzMuhammed.docx#_ednref15"][COLOR=#0000cd][I][B][15][/B][/I][/COLOR][/URL][COLOR=#0000cd][I]Buhârî Edeb 18.[/I][/COLOR][/FONT] [FONT=trebuchet ms][URL="file:///C:/z_TÜM_ÖNEMLİ/BEKLEMEDE/_siyerinebi/_SİTE İÇİN/makaleler/DoçDrAdemApak_RahmetVeMerhametTimsaliHzMuhammed.docx#_ednref16"][COLOR=#0000cd][I][B][16][/B][/I][/COLOR][/URL][COLOR=#0000cd][I]Mümtehine, 60/12.[/I][/COLOR][/FONT] [FONT=trebuchet ms][URL="file:///C:/z_TÜM_ÖNEMLİ/BEKLEMEDE/_siyerinebi/_SİTE İÇİN/makaleler/DoçDrAdemApak_RahmetVeMerhametTimsaliHzMuhammed.docx#_ednref17"][COLOR=#0000cd][I][B][17][/B][/I][/COLOR][/URL][COLOR=#0000cd][I]Tirmizî, Cihad 21.[/I][/COLOR][/FONT] [COLOR=#0000cd] [/COLOR] [/SIZE] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
İslamiyet
Resûlüllah (Aleyhisselatü Vesselam)
Peygamberimiz İçin
Şefkat ve Merhamet örneği
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst