Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
Bediüzzaman Said Nursi ve Risale-i Nur Cemaati
Bediüzzaman Said Nursi
Bediüzzaman'ın Hayatı
Said Nursi - (Tarihçe-i Hayat / İlk Hayatı)ndan
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="Ahmet.1" data-source="post: 501619" data-attributes="member: 1040028"><p><em><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Arial'">Tillo'da iken, bir gece Şeyh Abdülkàdir-i Geylanî (K.S.) Hazretlerini rü'yasında görür. Geylanî Hazretleri (K.S.) kendisine hitaben:</span></span></em></p><p><em><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Arial'"></span></span></em></p><p><em><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Arial'">-Molla Said! Mîran Aşireti reisi Mustafa Paşa'ya gidiniz ve kendisini tarîk-ı hidayete davet ediniz. Yaptığı zulümden vazgeçerek namaza ve emr-i marufa müdavim olmasını tavsiye ediniz. Aksi takdirde öldürünüz.</span></span></em></p><p><em><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Arial'"></span></span></em></p><p><em><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Arial'">Molla Said, bu rü'yayı görür görmez, hemen tedarikini yaparak Mîran Aşireti'ne doğru Tillo'dan hareket eder, doğruca Mustafa Paşa'nın çadırına girer. Paşa orada bulunmadığından, biraz istirahat eder. Sonra Mustafa Paşa içeri girer. Orada hazır olanların hepsi kıyam ettikleri halde Molla Said yerinden bile kımıldanmaz. Paşa'nın nazar-ı dikkatini celbedince, aşiret binbaşılarından Fettah Bey'den kim olduğunu sorar. Fettah Bey, meşhur Molla Said olduğunu bildirir. Halbuki Paşa, ülemadan hiç hoşlanmazdı. Şübhesiz bunun üzerine daha fazla kızmış ise de izhar etmemişti. Molla Said'e ne için buraya geldiğini sorunca, Molla Said cevaben:</span></span></em></p><p><em><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Arial'"></span></span></em></p><p><em><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Arial'">-Seni hidayete getirmeye geldim. Ya zulmü terkedip namazını kılacaksın veyahud seni öldüreceğim! demesinden paşa hiddetlenerek dışarı çıkar. Biraz dolaştıktan sonra yine çadıra girer ve Molla Said'e ne için geldiğini tekrar sorar. Molla Said:</span></span></em></p><p><em><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Arial'"></span></span></em></p><p><em><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Arial'">-Sana söyledim ya.. onun için geldim, der. Mustafa Paşa çadırın direğinde asılı bulunan Said'in kılıncına işaret ederek:</span></span></em></p><p><em><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Arial'"></span></span></em></p><p><em><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Arial'">-Bu pis kılınçla mı?</span></span></em></p><p><em><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Arial'"></span></span></em></p><p><em><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Arial'">Bedîüzzaman: Kılınç kesmez, el keser cevabında bulunur.</span></span></em></p><p><em><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Arial'"></span></span></em></p><p><em><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Arial'">Mustafa Paşa tekrar dışarıya çıkarak biraz gezindikten sonra içeriye girer. Bedîüzzaman'a:</span></span></em></p><p><em><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Arial'"></span></span></em></p><p><em><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Arial'">-Benim Cezire'de çok âlimlerim var; eğer hepsini ilzam edebilirsen senin dediğini yaparım, eğer ilzam edemezsen seni Fırat Nehri'ne atarım.</span></span></em></p><p><em><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Arial'"></span></span></em></p><p><em><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Arial'">Molla Said:</span></span></em></p><p><em><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Arial'"></span></span></em></p><p><em><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Arial'">-Bütün ülemayı ilzam etmek benim haddim olmadığı gibi, beni de nehre atmak senin haddin değildir. Fakat ülemaya cevab verince sizden birşey isterim ki, o da mavzer tüfeğidir. Şayet sözünde durmazsan, seni onunla öldüreceğim, der.</span></span></em></p><p><em><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Arial'"></span></span></em></p><p><em><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Arial'">Bu muhavereden sonra Paşa ile birlikte atlarla Cezire'ye giderler. Yolda Paşa kat'iyyen Molla Said'le konuşmaz. Bani Hanı dedikleri mevkie gelince, yorgunluğundan Molla Said orada biraz yatar; uykudan uyanır uyanmaz etrafında bütün Cezire âlimlerinin, kitabları ellerinde beklediklerini görür. Biraz görüştükten sonra çay ikram edilir. Cezire âlimleri Molla Said'in şöhretini işittikleri için, mebhut ve hayran bir vaziyette çaylarını bile unutarak Molla Said'in sualine intizar etmekte idiler. Molla Said ise kendi çayını içtikten sonra dalgın dalgın karşısında bulunan bir-iki âlimin çayını da içer, onlar farkedemezler. Mustafa Paşa, hocalara hitaben:</span></span></em></p><p><em><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Arial'"></span></span></em></p><p><em><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Arial'">-Ben okumuş değilim, fakat Molla Said ile mücadelenizde mağlub olacağınızı şimdi anlıyorum. Zira bakıyorum ki, siz düşünmekten çaylarınızı unuttuğunuz halde, Molla Said kendi çayını içtikten başka iki-üç bardak da sizin çayınızı içti.</span></span></em></p><p><em><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Arial'"></span></span></em></p><p><em><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Arial'">Bunun üzerine, biraz latife ettikten sonra Molla Said bu âlimlere karşı:</span></span></em></p><p><em><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Arial'"></span></span></em></p><p><em><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Arial'">-Efendiler! Bendeniz va'detmişim, hiç kimseye sual sormam. Binaenaleyh suallerinize muntazırım, der.</span></span></em></p><p><em><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Arial'"></span></span></em></p><p><em><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Arial'">Bu hocalar kırk kadar sual sorarlar. Umumuna cevab verdikten sonra, her nasılsa Molla Said bir sualin cevabını yanlış söylediği halde karşısındakiler doğru telakki ederek tasdik etmişlerdi. Meclis dağılınca Molla Said hatırlar, hemen arkalarından koşarak:</span></span></em></p><p><em><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Arial'"></span></span></em></p><p><em><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Arial'">-Affedersiniz, bir sualin cevabını yanlış söylediğim halde farkına varmadınız, diyerek cevabını tashih eder.</span></span></em></p><p><em><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Arial'"></span></span></em></p><p><em><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Arial'">Hocalar dediler:</span></span></em></p><p><em><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Arial'"></span></span></em></p><p><em><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Arial'">-İşte şimdi hakkıyla bizi tam ilzam ettiniz!</span></span></em></p><p><em><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Arial'"></span></span></em></p><p><em><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Arial'">Sonra o hocalardan bir kısmı Molla Said'den ders almaya gelirler.</span></span></em></p><p><em><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Arial'"></span></span></em></p><p><em><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Arial'">Bundan sonra Mustafa Paşa, ahdettiği mavzer tüfeğini hediye eder ve namaz kılmaya başlar.</span></span></em></p><p><em><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Arial'"></span></span></em></p><p><em><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Arial'">Molla Said, ilimdeki emsalsiz hârika istidadı derecesinde vücudca da gayet idmanlı ve kuvvetli idi. Güreş tutmaktan pek hoşlanırdı. Medreselerde bulunan umum talebelerle güreşirdi. Hiçbirisi güreşte bile onu mağlub edemezdi.</span></span></em></p><p><em><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Arial'"></span></span></em></p><p><em><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Arial'">Mustafa Paşa ile bir gün at yarışına çıkarlar. Fakat kasdî olarak Mustafa Paşa gayet serkeş ve talimsiz ve hiç binilmemiş bir at hazırlanmasını emreder. Molla Said'e binmek için verir. (Allahu a'lem, attan düşüp ölmesini istemiş.) Onaltı yaşında bulunan Molla Said, serkeş atı biraz dolaştırdıktan sonra koşturmayı arzu eder. At, onun verdiği istikametten çıkarak başka bir istikamete doğru koşar. Var kuvvetiyle durdurmak ister ise de muvaffak olamaz. Nihayet çocukların bulunduğu yere gider. Cezire ağalarından birisinin oğlu yol üstünde iken hayvan iki ayağını kaldırıp çocuğun omuzları arasına vurunca çocuk yere düşerek hayvanın ayakları altında çırpınmaya başlar. Nihayet etraftan imdada ulaşırlar. Çocuğu hareketsiz ölü suretinde görünce Molla Said'i öldürmek isterler. Ağanın hizmetçileri hançerlerini çekince, Molla Said hemen rovelverine el atar ve adamlara hitaben:</span></span></em></p><p><em><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Arial'"></span></span></em></p><p><em><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Arial'">-Hakikata bakılırsa çocuğu Allah öldürmüş, zahire bakılırsa at öldürmüş, sebebe bakılırsa Kel Mustafa öldürmüş, çünki bu atı bana o verdi. Durunuz, ben gelip çocuğa bakayım, ölmüş ise sonra muharebe edelim, diyerek attan inerek çocuğu kucaklar; çocukta hareket görmeyince soğuk suyun içine batırıp çıkarır. Çocuk gülerek gözünü açar. Bunun üzerine bütün ahali mütehayyir kalırlar. Bu acib vak'a üzerine bir müddet Cezire'de kaldıktan sonra, talebesi Molla Sâlih ile bedevi arabların meskeni olan Biro'ya giderler. Orada biraz kalınca tekrar Mustafa Paşa'nın eskisi gibi zulme başladığını işitir, yanına gider ve ona nasihat eder, tehdid eder. Bir gün bir münakaşa arasında Mustafa Paşa'ya:</span></span></em></p><p><em><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Arial'"></span></span></em></p><p><em><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Arial'">-Yine mi zulme başladın, seni Hak namına öldüreceğim! tehdidinde bulunur. Paşa'nın kâtibi ortaya atılır. O sırada Molla Said, Mustafa Paşa'yı zulmünden dolayı çok tahkir eder.</span></span></em></p><p><em><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Arial'"></span></span></em></p><p><em><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Arial'">Paşa bu tahkire tahammül edemiyerek, öldürmek için üzerine hücum eder; fakat Mîran ağaları zabtederler. Nihayet Mustafa Paşa'nın oğlu Abdülkerim Molla Said'e yaklaşarak:</span></span></em></p><p><em><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Arial'"></span></span></em></p><p><em><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Arial'">-Onun akidesi yanlıştır; rica ederim, şimdilik buradan başka yere teşrif ediniz, der.</span></span></em></p><p><em><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Arial'"></span></span></em></p><p><em><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Arial'">Abdülkerim'in sözünü kırmaz, yalnız olarak bedevilerin meskeni olan Biro Çölü'ne doğru hareket eder. Yolda bedevi eşkiyalarına tesadüf eder. Bedevilerin silâhları mızrak ve Molla Said'in silâhı mavzer olduğundan, eşkiyalara doğru kurşun atmaya başlar, eşkiyalar çekilirler. Yoluna devam ederken ikinci çeteye tesadüf eder. Bu defa eşkiyalar çok olduğundan etrafını çevirirler. Kendisini öldürecekleri sırada içlerinden birisi tanıyarak:</span></span></em></p><p><em><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Arial'"></span></span></em></p><p><em><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Arial'">-Ben bunu Mîran Aşireti'nin içinde gördüm. Bu meşhur bir adamdır deyince, derhal bedeviler çekilerek kusurlarının afv buyurulmasını dilerler. Ve korkulu olan yerlerde kendilerine muhafızlık yapmak istemişlerse de Molla Said reddedip, yalnız olarak yoluna devam eder. Birkaç gün sonra Mardin'e gelir. Mardin üleması muarazaya kalkışırlarsa da muvaffak olamazlar, evlâdları yaşında olan genç Said'de hârika bir şekildeki ilmî kudreti görünce kendilerine üstad kabul ederler.</span></span></em></p><p><em><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Arial'"></span></span></em></p><p><em><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Arial'">Bu esnada, Mardin'e gelen iki talebeye tesadüf etti. Bunlardan birisi, Cemaleddin-i Efganî'ye mensub olup; diğeri, tarîkat-ı Sünûsiyeden idi. Bunlar vasıtasıyla hem Cemaleddin-i Efganî'nin mesleğine, hem de tarîk-ı Sünûsî'ye aşinalık peyda etti.</span></span></em></p><p></p><p><strong><em><p style="text-align: right"><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 15px">Tarihçe-i Hayat</span></span></p><p></em></strong></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="Ahmet.1, post: 501619, member: 1040028"] [I][SIZE=3][FONT=Arial]Tillo'da iken, bir gece Şeyh Abdülkàdir-i Geylanî (K.S.) Hazretlerini rü'yasında görür. Geylanî Hazretleri (K.S.) kendisine hitaben: -Molla Said! Mîran Aşireti reisi Mustafa Paşa'ya gidiniz ve kendisini tarîk-ı hidayete davet ediniz. Yaptığı zulümden vazgeçerek namaza ve emr-i marufa müdavim olmasını tavsiye ediniz. Aksi takdirde öldürünüz. Molla Said, bu rü'yayı görür görmez, hemen tedarikini yaparak Mîran Aşireti'ne doğru Tillo'dan hareket eder, doğruca Mustafa Paşa'nın çadırına girer. Paşa orada bulunmadığından, biraz istirahat eder. Sonra Mustafa Paşa içeri girer. Orada hazır olanların hepsi kıyam ettikleri halde Molla Said yerinden bile kımıldanmaz. Paşa'nın nazar-ı dikkatini celbedince, aşiret binbaşılarından Fettah Bey'den kim olduğunu sorar. Fettah Bey, meşhur Molla Said olduğunu bildirir. Halbuki Paşa, ülemadan hiç hoşlanmazdı. Şübhesiz bunun üzerine daha fazla kızmış ise de izhar etmemişti. Molla Said'e ne için buraya geldiğini sorunca, Molla Said cevaben: -Seni hidayete getirmeye geldim. Ya zulmü terkedip namazını kılacaksın veyahud seni öldüreceğim! demesinden paşa hiddetlenerek dışarı çıkar. Biraz dolaştıktan sonra yine çadıra girer ve Molla Said'e ne için geldiğini tekrar sorar. Molla Said: -Sana söyledim ya.. onun için geldim, der. Mustafa Paşa çadırın direğinde asılı bulunan Said'in kılıncına işaret ederek: -Bu pis kılınçla mı? Bedîüzzaman: Kılınç kesmez, el keser cevabında bulunur. Mustafa Paşa tekrar dışarıya çıkarak biraz gezindikten sonra içeriye girer. Bedîüzzaman'a: -Benim Cezire'de çok âlimlerim var; eğer hepsini ilzam edebilirsen senin dediğini yaparım, eğer ilzam edemezsen seni Fırat Nehri'ne atarım. Molla Said: -Bütün ülemayı ilzam etmek benim haddim olmadığı gibi, beni de nehre atmak senin haddin değildir. Fakat ülemaya cevab verince sizden birşey isterim ki, o da mavzer tüfeğidir. Şayet sözünde durmazsan, seni onunla öldüreceğim, der. Bu muhavereden sonra Paşa ile birlikte atlarla Cezire'ye giderler. Yolda Paşa kat'iyyen Molla Said'le konuşmaz. Bani Hanı dedikleri mevkie gelince, yorgunluğundan Molla Said orada biraz yatar; uykudan uyanır uyanmaz etrafında bütün Cezire âlimlerinin, kitabları ellerinde beklediklerini görür. Biraz görüştükten sonra çay ikram edilir. Cezire âlimleri Molla Said'in şöhretini işittikleri için, mebhut ve hayran bir vaziyette çaylarını bile unutarak Molla Said'in sualine intizar etmekte idiler. Molla Said ise kendi çayını içtikten sonra dalgın dalgın karşısında bulunan bir-iki âlimin çayını da içer, onlar farkedemezler. Mustafa Paşa, hocalara hitaben: -Ben okumuş değilim, fakat Molla Said ile mücadelenizde mağlub olacağınızı şimdi anlıyorum. Zira bakıyorum ki, siz düşünmekten çaylarınızı unuttuğunuz halde, Molla Said kendi çayını içtikten başka iki-üç bardak da sizin çayınızı içti. Bunun üzerine, biraz latife ettikten sonra Molla Said bu âlimlere karşı: -Efendiler! Bendeniz va'detmişim, hiç kimseye sual sormam. Binaenaleyh suallerinize muntazırım, der. Bu hocalar kırk kadar sual sorarlar. Umumuna cevab verdikten sonra, her nasılsa Molla Said bir sualin cevabını yanlış söylediği halde karşısındakiler doğru telakki ederek tasdik etmişlerdi. Meclis dağılınca Molla Said hatırlar, hemen arkalarından koşarak: -Affedersiniz, bir sualin cevabını yanlış söylediğim halde farkına varmadınız, diyerek cevabını tashih eder. Hocalar dediler: -İşte şimdi hakkıyla bizi tam ilzam ettiniz! Sonra o hocalardan bir kısmı Molla Said'den ders almaya gelirler. Bundan sonra Mustafa Paşa, ahdettiği mavzer tüfeğini hediye eder ve namaz kılmaya başlar. Molla Said, ilimdeki emsalsiz hârika istidadı derecesinde vücudca da gayet idmanlı ve kuvvetli idi. Güreş tutmaktan pek hoşlanırdı. Medreselerde bulunan umum talebelerle güreşirdi. Hiçbirisi güreşte bile onu mağlub edemezdi. Mustafa Paşa ile bir gün at yarışına çıkarlar. Fakat kasdî olarak Mustafa Paşa gayet serkeş ve talimsiz ve hiç binilmemiş bir at hazırlanmasını emreder. Molla Said'e binmek için verir. (Allahu a'lem, attan düşüp ölmesini istemiş.) Onaltı yaşında bulunan Molla Said, serkeş atı biraz dolaştırdıktan sonra koşturmayı arzu eder. At, onun verdiği istikametten çıkarak başka bir istikamete doğru koşar. Var kuvvetiyle durdurmak ister ise de muvaffak olamaz. Nihayet çocukların bulunduğu yere gider. Cezire ağalarından birisinin oğlu yol üstünde iken hayvan iki ayağını kaldırıp çocuğun omuzları arasına vurunca çocuk yere düşerek hayvanın ayakları altında çırpınmaya başlar. Nihayet etraftan imdada ulaşırlar. Çocuğu hareketsiz ölü suretinde görünce Molla Said'i öldürmek isterler. Ağanın hizmetçileri hançerlerini çekince, Molla Said hemen rovelverine el atar ve adamlara hitaben: -Hakikata bakılırsa çocuğu Allah öldürmüş, zahire bakılırsa at öldürmüş, sebebe bakılırsa Kel Mustafa öldürmüş, çünki bu atı bana o verdi. Durunuz, ben gelip çocuğa bakayım, ölmüş ise sonra muharebe edelim, diyerek attan inerek çocuğu kucaklar; çocukta hareket görmeyince soğuk suyun içine batırıp çıkarır. Çocuk gülerek gözünü açar. Bunun üzerine bütün ahali mütehayyir kalırlar. Bu acib vak'a üzerine bir müddet Cezire'de kaldıktan sonra, talebesi Molla Sâlih ile bedevi arabların meskeni olan Biro'ya giderler. Orada biraz kalınca tekrar Mustafa Paşa'nın eskisi gibi zulme başladığını işitir, yanına gider ve ona nasihat eder, tehdid eder. Bir gün bir münakaşa arasında Mustafa Paşa'ya: -Yine mi zulme başladın, seni Hak namına öldüreceğim! tehdidinde bulunur. Paşa'nın kâtibi ortaya atılır. O sırada Molla Said, Mustafa Paşa'yı zulmünden dolayı çok tahkir eder. Paşa bu tahkire tahammül edemiyerek, öldürmek için üzerine hücum eder; fakat Mîran ağaları zabtederler. Nihayet Mustafa Paşa'nın oğlu Abdülkerim Molla Said'e yaklaşarak: -Onun akidesi yanlıştır; rica ederim, şimdilik buradan başka yere teşrif ediniz, der. Abdülkerim'in sözünü kırmaz, yalnız olarak bedevilerin meskeni olan Biro Çölü'ne doğru hareket eder. Yolda bedevi eşkiyalarına tesadüf eder. Bedevilerin silâhları mızrak ve Molla Said'in silâhı mavzer olduğundan, eşkiyalara doğru kurşun atmaya başlar, eşkiyalar çekilirler. Yoluna devam ederken ikinci çeteye tesadüf eder. Bu defa eşkiyalar çok olduğundan etrafını çevirirler. Kendisini öldürecekleri sırada içlerinden birisi tanıyarak: -Ben bunu Mîran Aşireti'nin içinde gördüm. Bu meşhur bir adamdır deyince, derhal bedeviler çekilerek kusurlarının afv buyurulmasını dilerler. Ve korkulu olan yerlerde kendilerine muhafızlık yapmak istemişlerse de Molla Said reddedip, yalnız olarak yoluna devam eder. Birkaç gün sonra Mardin'e gelir. Mardin üleması muarazaya kalkışırlarsa da muvaffak olamazlar, evlâdları yaşında olan genç Said'de hârika bir şekildeki ilmî kudreti görünce kendilerine üstad kabul ederler. Bu esnada, Mardin'e gelen iki talebeye tesadüf etti. Bunlardan birisi, Cemaleddin-i Efganî'ye mensub olup; diğeri, tarîkat-ı Sünûsiyeden idi. Bunlar vasıtasıyla hem Cemaleddin-i Efganî'nin mesleğine, hem de tarîk-ı Sünûsî'ye aşinalık peyda etti.[/FONT][/SIZE][/I] [B][I][RIGHT][FONT=Arial][SIZE=4]Tarihçe-i Hayat[/SIZE][/FONT][/RIGHT][/I][/B] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
Bediüzzaman Said Nursi ve Risale-i Nur Cemaati
Bediüzzaman Said Nursi
Bediüzzaman'ın Hayatı
Said Nursi - (Tarihçe-i Hayat / İlk Hayatı)ndan
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst