Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
İslamiyet
Sorularla İslamiyet
Ruh ile beden arasındaki ilgi nasıldır?
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="SeYeLaN" data-source="post: 92174" data-attributes="member: 7332"><p><strong><span style="font-size: 12px"><strong>Ruh ile beden arasındaki ilgi nasıldır?</strong></span></strong></p><p></p><p> <span style="font-size: 12px"><strong>Ruh ile beden arasındaki ilgi, bir bakıma, sesle mânâ arasındaki ilgiye benzer. Ses mânânın bedeni, mânâ sesin ruhudur. Bu ruh o bedenin ne sağındadır, ne solunda, ne içindedir, ne dışında... Mânâ, hayatiyetini devam ettirmek için sese muhtaç değildir. O, hâfızada sessizce durur, dimağda gürültüsüz meydana gelir, kalpte kelimesiz bulunur. Ancak, görünmek ve bilinmek istedi mi, işte o zaman, sese görev düşer. Ses, muhatabın kulağına varınca ömrünü tamamlar. Mânâ ise ondan sonra da varlığını sürdürür. </strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong></strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>Mânâ sesten önce de vardı, sesle birlikte göründü, sesten sonra da varlığını devam ettirmede. Ruh Allahın kanunu, beden Onun mahlûku. Bu bedeni, o kanunla tanzim ve idare ediyor.Allahın mahlûkata benzemekten münezzeh olduğundan gaflet etmemek şartıyla, insan kendi ruhunda, birçok rabbanî hakikatlere işaretler bulabilir. Bu işaretleri hakikate tatbik ederken, çok dikkatli olmak gerek. İşaretle asıl arasında bir benzerlik kurma gafletine düşülmemeli. Haritadaki bir nokta, bir şehre işaret eder, ama o nokta ile şehir arasında bir benzerlik kurmak cehalettir. Bir yazı, kâtibini gösterir, onun sanatına delil olur; lâkin, kâtibi yazıya benzetmek, yahut yazının özelliklerinde yazarın sıfatlarını aramak mânâsızlıktır. Meseleye bu şuurla nazar ettiğimizde, ruhumuzda bazı hakikatlere işaretler bulabiliriz: </strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong></strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>Ruh, beden ülkesinin yegâne sultanıdır; birdir, şeriki yoktur. </strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>Ruh, bedenin hiçbir cüzüne, hiçbir organına benzemez. </strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>Ruhun zâtı, bedenin zâtına benzemediği gibi, sıfatları da bedenin sıfatlarına benzemez. </strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>Ruhun bir meseleyi tefekkür etmesiyle, midenin bir lokmayı yoğurması arasında benzerlik düşünülemez. </strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>Ruh doğmaz, doğurmaz, bedende mekân tutmaz. Bunlar hep bedenin, maddenin özellikleridir. </strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>Ruhu mahiyetiyle kavramak mümkün değildir. Onun zâtı hakkında ne düşünülse, ona şirk koşulmuş olur. </strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>Bir bedende iki ruh bulunsa, beden fesada gider... </strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>Bedenin eliyle ne alınırsa alınsın, şükür daima ruha yapılmalıdır. </strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>Ruhun bedendeki icraatı, Güneşin gezegenlerini döndürmesi gibi, dokunmaksızın, temassız yapılır. </strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>Bir hücreyi idare etmekle, bütün hücreleri idare etmek arasında, ruh için bir fark düşünülemez; birincisi ona daha hafif, ikincisi daha zor değildir... </strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong></strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>Bir başka açıdan: </strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong></strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>Bedeni kafese, ruhu ise kuşa benzetirler. Bu güzel teşbihten alacağımız çok dersler var. </strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong></strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>Bunlardan birkaçı: </strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>Beden ruh içindir, ruh beden için değil. </strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>Kafesin boyanmasıyla kuş güzelleşmez. Beden sıhhati de ruhun olgunluğuna delil olamaz. </strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>Kafesi büyütmekle kuşu geliştirmiş olamazsınız. Onun büyüme yolu daha başkadır. </strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>Kuş, kafesten dışarıyı seyreder, ama gören kafes değildir. </strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>“Göz bir hassedir ki; ruh, bu âlemi o pencere ile seyreder.” (Sözler) </strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong></strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>Kuşsuz kafesi kimse evinde barındırmaz. En yakınımızı bile ölümünden sonra kaç gün misafir ediyoruz? </strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong></strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>Kuş kafesten önce de vardı, kafesten uçtuktan sonra da varlığını devam ettirir. </strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong></strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>Şu koca kâinat sarayı, ruh için bir oda gibi. Beden ise kafes. Ruh kafesten uçtuğu gibi, saraydan da çıkar gider, daha geniş âlemlere kavuşmak üzere. </strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong></strong></span></p><p> <span style="font-size: 12px"><strong></strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong></strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong></strong></span> <p style="text-align: right"><span style="font-size: 12px"><strong><em> <a href="http://www.sorularlaislamiyet.com/subpage.php?s=author_detailes&id=8" target="_blank">Alaaddin Başar (Prof.Dr.)</a> </em></strong></span></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="SeYeLaN, post: 92174, member: 7332"] [B][SIZE=3][B]Ruh ile beden arasındaki ilgi nasıldır?[/B][/SIZE][/B] [SIZE=3][B]Ruh ile beden arasındaki ilgi, bir bakıma, sesle mânâ arasındaki ilgiye benzer. Ses mânânın bedeni, mânâ sesin ruhudur. Bu ruh o bedenin ne sağındadır, ne solunda, ne içindedir, ne dışında... Mânâ, hayatiyetini devam ettirmek için sese muhtaç değildir. O, hâfızada sessizce durur, dimağda gürültüsüz meydana gelir, kalpte kelimesiz bulunur. Ancak, görünmek ve bilinmek istedi mi, işte o zaman, sese görev düşer. Ses, muhatabın kulağına varınca ömrünü tamamlar. Mânâ ise ondan sonra da varlığını sürdürür. Mânâ sesten önce de vardı, sesle birlikte göründü, sesten sonra da varlığını devam ettirmede. Ruh Allahın kanunu, beden Onun mahlûku. Bu bedeni, o kanunla tanzim ve idare ediyor.Allahın mahlûkata benzemekten münezzeh olduğundan gaflet etmemek şartıyla, insan kendi ruhunda, birçok rabbanî hakikatlere işaretler bulabilir. Bu işaretleri hakikate tatbik ederken, çok dikkatli olmak gerek. İşaretle asıl arasında bir benzerlik kurma gafletine düşülmemeli. Haritadaki bir nokta, bir şehre işaret eder, ama o nokta ile şehir arasında bir benzerlik kurmak cehalettir. Bir yazı, kâtibini gösterir, onun sanatına delil olur; lâkin, kâtibi yazıya benzetmek, yahut yazının özelliklerinde yazarın sıfatlarını aramak mânâsızlıktır. Meseleye bu şuurla nazar ettiğimizde, ruhumuzda bazı hakikatlere işaretler bulabiliriz: Ruh, beden ülkesinin yegâne sultanıdır; birdir, şeriki yoktur. Ruh, bedenin hiçbir cüzüne, hiçbir organına benzemez. Ruhun zâtı, bedenin zâtına benzemediği gibi, sıfatları da bedenin sıfatlarına benzemez. Ruhun bir meseleyi tefekkür etmesiyle, midenin bir lokmayı yoğurması arasında benzerlik düşünülemez. Ruh doğmaz, doğurmaz, bedende mekân tutmaz. Bunlar hep bedenin, maddenin özellikleridir. Ruhu mahiyetiyle kavramak mümkün değildir. Onun zâtı hakkında ne düşünülse, ona şirk koşulmuş olur. Bir bedende iki ruh bulunsa, beden fesada gider... Bedenin eliyle ne alınırsa alınsın, şükür daima ruha yapılmalıdır. Ruhun bedendeki icraatı, Güneşin gezegenlerini döndürmesi gibi, dokunmaksızın, temassız yapılır. Bir hücreyi idare etmekle, bütün hücreleri idare etmek arasında, ruh için bir fark düşünülemez; birincisi ona daha hafif, ikincisi daha zor değildir... Bir başka açıdan: Bedeni kafese, ruhu ise kuşa benzetirler. Bu güzel teşbihten alacağımız çok dersler var. Bunlardan birkaçı: Beden ruh içindir, ruh beden için değil. Kafesin boyanmasıyla kuş güzelleşmez. Beden sıhhati de ruhun olgunluğuna delil olamaz. Kafesi büyütmekle kuşu geliştirmiş olamazsınız. Onun büyüme yolu daha başkadır. Kuş, kafesten dışarıyı seyreder, ama gören kafes değildir. “Göz bir hassedir ki; ruh, bu âlemi o pencere ile seyreder.” (Sözler) Kuşsuz kafesi kimse evinde barındırmaz. En yakınımızı bile ölümünden sonra kaç gün misafir ediyoruz? Kuş kafesten önce de vardı, kafesten uçtuktan sonra da varlığını devam ettirir. Şu koca kâinat sarayı, ruh için bir oda gibi. Beden ise kafes. Ruh kafesten uçtuğu gibi, saraydan da çıkar gider, daha geniş âlemlere kavuşmak üzere. [/B][/SIZE] [SIZE=3][B] [COLOR=#999999][/COLOR] [/B][/SIZE] [RIGHT][SIZE=3][B][I] [URL="http://www.sorularlaislamiyet.com/subpage.php?s=author_detailes&id=8"]Alaaddin Başar (Prof.Dr.)[/URL] [/I][/B][/SIZE][/RIGHT] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
İslamiyet
Sorularla İslamiyet
Ruh ile beden arasındaki ilgi nasıldır?
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst