Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
Bediüzzaman Said Nursi ve Risale-i Nur Cemaati
Bediüzzaman Said Nursi
Risale-i Nur'a ve Bediüzzaman'a Gelen İtirazlar
Risalelerde ve Kur'an'da Bazı Tevafuklara İtiraz ve İtirazlara Cevaplar.
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="Huseyni" data-source="post: 128616" data-attributes="member: 27"><p><strong>Cevap: Risalelerde ve Kur'an'da Bazı Tevafuklara İtiraz ve İtirazlara Cevap</strong></p><p></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"><u><span style="color: DarkRed"><strong><span style="font-family: 'Tahoma'">Yapılan itiraz:</span></strong></span></u><span style="font-family: 'Verdana'"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="font-family: 'Verdana'"> <span style="color: DarkRed"> Kur'an’ın levh-i mahfuzdaki gibi yazılması mümkün olsaydı; bu durum, sahabîler için -tam da ihtiyaç olduğu dönemde- evleviyetle söz konusu olurdu. Ne Kur'an’ı toplayan sahabîlerden ne de Mushaf yazan hattatlardan böyle bir iddia sâdır olmuştur.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="color: DarkRed"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="color: DarkRed"> Müslümanlar bu duyarlılığı, daha sonra Kur'an harflerinin noktalanmasında ve harekelendirilmesinde de devam ettirmişlerdir:</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="color: DarkRed"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="color: DarkRed"> Basra’da vali olan Ziyad b. Sümeyye, Ebu’l-Esved’den dili ıslah etmesi için bir usûl koymasını istemişti. Bidayette Ebu’l-Esved bu teklifi kabul etmemişti. Fakat, zamanın hadiseleri içinde, Arap dilinin fesada uğradığını ve Kur'an’a da zarar geleceğini düşünen Ziyad, bir adama, Ebu’l-Esved’in yolu üzerine oturup, bir ayeti yanlış okumasını tembih etti. Bunun üzerine o adam Tevbe suresinin 3. ayetinde yer alan "rasûl" kelimesindeki lâm harfini kesre olarak okudu (ayetin manası "Allah ve Resulü müşriklerden beridir" iken, lâm’ın kesreli okunuşunda; "Allah, müşriklerden ve Resulünden beridir" anlamı çıkar). Bu okuyuşu işiten Ebu’l-Esved "İnsanların durumunun böyle olacağını tahmin etmezdim" diyerek, Ziyad’a gitti, onun istediği şeyi yapacağını söyledi ve kendisinden kâtip istedi. </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="color: DarkRed"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="color: DarkRed"> İşte Ziyad, bu hayırlı işin başlatılmasına ancak bir hile ile vesile olabilmiştir. Olay şöyle devam etmiştir:</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="color: DarkRed"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="color: DarkRed"> Ziyad ona 30 kadar kâtip gönderdi. O, Abdulkays’tan olan birini tercih etti. Ona: "Bir eline Mushafı, diğer eline de mürekkep rengine muhalif bir boya al, bir harfin telâffuzunda fetha okuduğunu görünce tam üzerine bir nokta koy, kesre okuduğumda altına bir nokta koy, ötre okuduğumda da harfin önüne bir nokta koy, eğer şu harekelerde gunne yaparsam iki nokta koy!" diye talimat verdikten sonra, Kur'an’ı ağır ağır okumaya başladı, kâtip de noktaları koyuyordu. Her sahife tamam oldukça, kâtip Ebu’l-Esved’e sahifeyi iade ediyor, o da kontrol ettikten sonra, devam ediyorlardı. Bu iş böylece Mushafın irabı tamamlanıncaya kadar devam etti. </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="color: DarkRed"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="color: DarkRed"> Mushaf yazımında muhtelif renkli mürekkeplerin kullanımı da böyle başlamıştır.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="color: DarkRed"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="color: DarkRed"> Bilhassa harflerin noktalanmasından sonra, hareke noktalarıyla harf noktaları birbirine karışmasın diye, daire şeklindeki hareke noktaları behemehâl lâzımdı. Baştan harflerde nokta olmadığından bu iltibas yoktu. Aynı renkte olmak işi hâlledemiyordu. Hareke noktaları asıl yazıdan sanılmasın diye harflere mahsus ve ekseriya siyah olan noktalardan ayrılmak üzere Mushaflarda ayrı renkte konurdu. </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="color: DarkRed"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="color: DarkRed"> Sahabenin hepsinin aynı kültür seviyesinde olmayışı, tâbiîlerin de ekserisinin yabancı kavimlerden oluşu, Kur'an’ın okunuşunda zorluklar meydana getirmeye başlamış, ilk asrın ikinci yarısına doğru, Arap alfabesindeki birbirine yakın harfleri ayırt etmek için, bunların bazıların altlarına ve üstlerine noktalar koymak icap etmişti. (...) Kur'an-Kerim’e nokta ve hareke konulması, bidayette epeyce münakaşa konusu olmuş, seleften birçok kimse bu hareketi kerih görmüşlerdi. Meselâ, İbn Ömer, Mushaflarda noktayı kerih görür; Abdullah b. Mesud, "Kur'an’ı her şeyden tecrit ediniz" derdi. İbrahim en-Nehaî de Kur'an’a nokta koymayı kerih görür, "onu her şeyden tecrit ediniz, kendisinden olmayan bir şeyle onu karıştırmayınız" derdi. Malik de bundan hoşlanmaz, yalnız küçüklerin Kur'an’ı öğrenmeleri için noktalamayı ve harekelemeyi tecviz ederdi.</span> </span><span style="color: DarkRed"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="color: DarkRed"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"> <span style="font-family: 'Verdana'"><strong> <u><strong><span style="color: DarkGreen">İtiraza cevap:</span></strong></u></strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="font-family: 'Verdana'"> (- Kur'an'ın Allah tarafından Hz. Peygamber (a.s.m)'e indirilmesi iki safhada gerçekleşmiştir. Bunlardan birincisi Kur'an'ın toptan indirilmesi anlamında olan "İnzal" safhasıdır ki, Kur'an'ın Levh-i Mahfûz'a intikali anlamına gelir. Allah'ın ezeli ilminin bir nevi tezahürü olan ve ilim sıfatından gelen Kur'an, öncelikle levh-i mahfuza intikal etmiştir. Kur’an’ın Levh-i mahfuzda yazılı olduğu hususu, <strong><em>“O, Levh-i mahfuzda olan pek şerefli bir Kur’an’dır.”</em></strong><em>(Buruc, 85/21-22)</em> mealindeki ayette açık bir şekilde ifade edilmiştir.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"> </span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"> <span style="font-family: 'Verdana'">- İslam alimleri, Kur’an’ın iniş sırası, belli sebepler altında indiği için, Kur’an’ın şu andaki yazılı tertibinden farklıdır. Hz. Peygamber (a.s.m) bir ayet veya ayet gurubu indiği zaman, onun/onların Kur’an’daki yerini söyler ve oraya konmasını emrederdi. Mesela, en son inen ayet, Bakara suresinin 281. ayetine konmuştur. İlk inen Alak suresi, 96. sıraya yerleştirilmiştir. Ayetlerin tertibi/mevcut sıralanması, tamamen vahye dayalı/Hz. Peygamber (a.s.m)’in emriyle yapıldığına dair İslam alimleri arasında herhangi bir ihtilaf yoktur. <strong>Alimlerin büyük çoğunluğuna göre, özellikle de son çalışmaların ortaya koyduğu verilere göre, surelerin mevcut sırası da Hz. Peygamber (a.s.m) tarafından tespit edilmiştir. </strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="font-family: 'Verdana'"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="font-family: 'Verdana'"> <strong>- Ebû Bekr el-Enbarî gibi bazı âlimlere göre,</strong> Kur’an’ın sûreleri de âyetleri gibi tevkifidir. Şu anda elimizde bulunan Mushaf şeklinde tanzimi bizzat vahiy ile tespit edilmiştir.(bk. İtkan,., I/82). </span></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="font-family: 'Verdana'"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="font-family: 'Verdana'"><strong>Kirmani'ye göre,</strong> Kur'an'ın mevcut şekli Levh-i mahfuzdaki şeklinin aynısıdır. <strong><em>Tîbî, Beğavî gibi </em><span style="color: DarkRed"><em>“alimlerin büyük bir kısmına göre”</em></span></strong><strong>de; elimizde bulunan Mushaf-ı şerifin mevcut şekli, Kur'an'ın Levh-i mahfuzdaki şeklidir.</strong><em>(İtkan, 1/82-83;Âlûsî, I/26.). </em></span></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="font-family: 'Verdana'"><em></em></span></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="font-family: 'Verdana'"><em></em><strong>Beyhaki, Ebû Cafer en-Nahhas gibi âlimler de</strong> -yaklaşık- aynı görüşü paylaşmışlardır.<em>( bk. İtkan., I/ 83; Âlûsî, I/26.)</em> Âlûsî de sûrelerin tertibinin tevfîkî, ve Levh-i mahfuzdaki şeklinin aynısı olduğunu savunmuş ve bunun âlimlerin cumhuruna ait bir görüş olduğunu belirtmiştir.<em>(Âlûsî, a.g.y). </em></span></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="font-family: 'Verdana'"><em></em></span></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="font-family: 'Verdana'"><em></em><strong>Muasır âlimlerden Subhi Salih de</strong> bu görüşü savunmaktadır.<em>(Subhi Salih, Mebahis, 71).</em></span></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="font-family: 'Verdana'"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="font-family: 'Verdana'"> <strong>- Şimdi, Bediüzzaman’ın da</strong> <strong>pek çok alimin savunduğu bir görüşü benimsemesinin neresi yanlıştır?</strong> <em>“Ne Kur'an’ı toplayan sahabîlerden ne de Mushaf yazan hattatlardan böyle bir iddia sâdır olmuştur”</em> <strong>ifadesi, hiçbir alimin böyle bir şey söylemediği imajını oluşturarak muhatabı yanıltmaya yönelik sinsi bir hıyanet-i ilmiyedir.)</strong> </span></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="font-family: 'Verdana'"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="font-family: 'Verdana'">(Her konuda olduğu gibi, Kur’an konusunda elbette çok daha titiz davranan insanların bazı değişik okuma sistemleri konusunda temkinli davranmaları doğaldır. <strong>Fakat sonuç, söz konusu çekincelerin aksine olmuş ve bunun ümmetin hayrına olduğu hususunda bütün ümmet ittifak etmiştir.)</strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"></span></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="Huseyni, post: 128616, member: 27"] [b]Cevap: Risalelerde ve Kur'an'da Bazı Tevafuklara İtiraz ve İtirazlara Cevap[/b] [FONT=Verdana][U][COLOR=DarkRed][B][FONT=Tahoma]Yapılan itiraz:[/FONT][/B][/COLOR][/U][FONT=Verdana] [COLOR=DarkRed] Kur'an’ın levh-i mahfuzdaki gibi yazılması mümkün olsaydı; bu durum, sahabîler için -tam da ihtiyaç olduğu dönemde- evleviyetle söz konusu olurdu. Ne Kur'an’ı toplayan sahabîlerden ne de Mushaf yazan hattatlardan böyle bir iddia sâdır olmuştur. Müslümanlar bu duyarlılığı, daha sonra Kur'an harflerinin noktalanmasında ve harekelendirilmesinde de devam ettirmişlerdir: Basra’da vali olan Ziyad b. Sümeyye, Ebu’l-Esved’den dili ıslah etmesi için bir usûl koymasını istemişti. Bidayette Ebu’l-Esved bu teklifi kabul etmemişti. Fakat, zamanın hadiseleri içinde, Arap dilinin fesada uğradığını ve Kur'an’a da zarar geleceğini düşünen Ziyad, bir adama, Ebu’l-Esved’in yolu üzerine oturup, bir ayeti yanlış okumasını tembih etti. Bunun üzerine o adam Tevbe suresinin 3. ayetinde yer alan "rasûl" kelimesindeki lâm harfini kesre olarak okudu (ayetin manası "Allah ve Resulü müşriklerden beridir" iken, lâm’ın kesreli okunuşunda; "Allah, müşriklerden ve Resulünden beridir" anlamı çıkar). Bu okuyuşu işiten Ebu’l-Esved "İnsanların durumunun böyle olacağını tahmin etmezdim" diyerek, Ziyad’a gitti, onun istediği şeyi yapacağını söyledi ve kendisinden kâtip istedi. İşte Ziyad, bu hayırlı işin başlatılmasına ancak bir hile ile vesile olabilmiştir. Olay şöyle devam etmiştir: Ziyad ona 30 kadar kâtip gönderdi. O, Abdulkays’tan olan birini tercih etti. Ona: "Bir eline Mushafı, diğer eline de mürekkep rengine muhalif bir boya al, bir harfin telâffuzunda fetha okuduğunu görünce tam üzerine bir nokta koy, kesre okuduğumda altına bir nokta koy, ötre okuduğumda da harfin önüne bir nokta koy, eğer şu harekelerde gunne yaparsam iki nokta koy!" diye talimat verdikten sonra, Kur'an’ı ağır ağır okumaya başladı, kâtip de noktaları koyuyordu. Her sahife tamam oldukça, kâtip Ebu’l-Esved’e sahifeyi iade ediyor, o da kontrol ettikten sonra, devam ediyorlardı. Bu iş böylece Mushafın irabı tamamlanıncaya kadar devam etti. Mushaf yazımında muhtelif renkli mürekkeplerin kullanımı da böyle başlamıştır. Bilhassa harflerin noktalanmasından sonra, hareke noktalarıyla harf noktaları birbirine karışmasın diye, daire şeklindeki hareke noktaları behemehâl lâzımdı. Baştan harflerde nokta olmadığından bu iltibas yoktu. Aynı renkte olmak işi hâlledemiyordu. Hareke noktaları asıl yazıdan sanılmasın diye harflere mahsus ve ekseriya siyah olan noktalardan ayrılmak üzere Mushaflarda ayrı renkte konurdu. Sahabenin hepsinin aynı kültür seviyesinde olmayışı, tâbiîlerin de ekserisinin yabancı kavimlerden oluşu, Kur'an’ın okunuşunda zorluklar meydana getirmeye başlamış, ilk asrın ikinci yarısına doğru, Arap alfabesindeki birbirine yakın harfleri ayırt etmek için, bunların bazıların altlarına ve üstlerine noktalar koymak icap etmişti. (...) Kur'an-Kerim’e nokta ve hareke konulması, bidayette epeyce münakaşa konusu olmuş, seleften birçok kimse bu hareketi kerih görmüşlerdi. Meselâ, İbn Ömer, Mushaflarda noktayı kerih görür; Abdullah b. Mesud, "Kur'an’ı her şeyden tecrit ediniz" derdi. İbrahim en-Nehaî de Kur'an’a nokta koymayı kerih görür, "onu her şeyden tecrit ediniz, kendisinden olmayan bir şeyle onu karıştırmayınız" derdi. Malik de bundan hoşlanmaz, yalnız küçüklerin Kur'an’ı öğrenmeleri için noktalamayı ve harekelemeyi tecviz ederdi.[/COLOR] [/FONT][COLOR=DarkRed] [/COLOR] [FONT=Verdana][B] [U][B][COLOR=DarkGreen]İtiraza cevap:[/COLOR][/B][/U][/B] (- Kur'an'ın Allah tarafından Hz. Peygamber (a.s.m)'e indirilmesi iki safhada gerçekleşmiştir. Bunlardan birincisi Kur'an'ın toptan indirilmesi anlamında olan "İnzal" safhasıdır ki, Kur'an'ın Levh-i Mahfûz'a intikali anlamına gelir. Allah'ın ezeli ilminin bir nevi tezahürü olan ve ilim sıfatından gelen Kur'an, öncelikle levh-i mahfuza intikal etmiştir. Kur’an’ın Levh-i mahfuzda yazılı olduğu hususu, [B][I]“O, Levh-i mahfuzda olan pek şerefli bir Kur’an’dır.”[/I][/B][I](Buruc, 85/21-22)[/I] mealindeki ayette açık bir şekilde ifade edilmiştir.[/FONT] [FONT=Verdana]- İslam alimleri, Kur’an’ın iniş sırası, belli sebepler altında indiği için, Kur’an’ın şu andaki yazılı tertibinden farklıdır. Hz. Peygamber (a.s.m) bir ayet veya ayet gurubu indiği zaman, onun/onların Kur’an’daki yerini söyler ve oraya konmasını emrederdi. Mesela, en son inen ayet, Bakara suresinin 281. ayetine konmuştur. İlk inen Alak suresi, 96. sıraya yerleştirilmiştir. Ayetlerin tertibi/mevcut sıralanması, tamamen vahye dayalı/Hz. Peygamber (a.s.m)’in emriyle yapıldığına dair İslam alimleri arasında herhangi bir ihtilaf yoktur. [B]Alimlerin büyük çoğunluğuna göre, özellikle de son çalışmaların ortaya koyduğu verilere göre, surelerin mevcut sırası da Hz. Peygamber (a.s.m) tarafından tespit edilmiştir. [/B] [B]- Ebû Bekr el-Enbarî gibi bazı âlimlere göre,[/B] Kur’an’ın sûreleri de âyetleri gibi tevkifidir. Şu anda elimizde bulunan Mushaf şeklinde tanzimi bizzat vahiy ile tespit edilmiştir.(bk. İtkan,., I/82). [B]Kirmani'ye göre,[/B] Kur'an'ın mevcut şekli Levh-i mahfuzdaki şeklinin aynısıdır. [B][I]Tîbî, Beğavî gibi [/I][COLOR=DarkRed][I]“alimlerin büyük bir kısmına göre”[/I][/COLOR][/B][B]de; elimizde bulunan Mushaf-ı şerifin mevcut şekli, Kur'an'ın Levh-i mahfuzdaki şeklidir.[/B][I](İtkan, 1/82-83;Âlûsî, I/26.). [/I][B]Beyhaki, Ebû Cafer en-Nahhas gibi âlimler de[/B] -yaklaşık- aynı görüşü paylaşmışlardır.[I]( bk. İtkan., I/ 83; Âlûsî, I/26.)[/I] Âlûsî de sûrelerin tertibinin tevfîkî, ve Levh-i mahfuzdaki şeklinin aynısı olduğunu savunmuş ve bunun âlimlerin cumhuruna ait bir görüş olduğunu belirtmiştir.[I](Âlûsî, a.g.y). [/I][B]Muasır âlimlerden Subhi Salih de[/B] bu görüşü savunmaktadır.[I](Subhi Salih, Mebahis, 71).[/I] [B]- Şimdi, Bediüzzaman’ın da[/B] [B]pek çok alimin savunduğu bir görüşü benimsemesinin neresi yanlıştır?[/B] [I]“Ne Kur'an’ı toplayan sahabîlerden ne de Mushaf yazan hattatlardan böyle bir iddia sâdır olmuştur”[/I] [B]ifadesi, hiçbir alimin böyle bir şey söylemediği imajını oluşturarak muhatabı yanıltmaya yönelik sinsi bir hıyanet-i ilmiyedir.)[/B] (Her konuda olduğu gibi, Kur’an konusunda elbette çok daha titiz davranan insanların bazı değişik okuma sistemleri konusunda temkinli davranmaları doğaldır. [B]Fakat sonuç, söz konusu çekincelerin aksine olmuş ve bunun ümmetin hayrına olduğu hususunda bütün ümmet ittifak etmiştir.)[/B][/FONT] [/FONT] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
Bediüzzaman Said Nursi ve Risale-i Nur Cemaati
Bediüzzaman Said Nursi
Risale-i Nur'a ve Bediüzzaman'a Gelen İtirazlar
Risalelerde ve Kur'an'da Bazı Tevafuklara İtiraz ve İtirazlara Cevaplar.
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst