Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
İslamiyet
Kuran-i Kerim
Risale-i Nur'un Kur'ân-ı Kerim'deki Kıssaları Anlamaya Yönelik Metodu
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="Huseyni" data-source="post: 161097" data-attributes="member: 27"><p><strong>Cevap: Risale-i Nur'un Kur'ân-ı Kerim'deki Kıssaları Anlamaya Yönelik Metod</strong></p><p></p><p>Said Nursi tamamen teknik bilgiler olan ve kıssanın mesajıyla doğrudan alakalı olmayan, Kur'an'da geçmediği için kesin olarak bilinmesi de zor olan detaylara girmeksizin kıssayı bu şekilde özetledikten sonra Yunus'un kurtulmasına vesile olan bu münacaatın sırrını zikreder. <strong>Ona göre Yunus peygamberin balık karnında iken bulunduğu şartlarda bütün sebepler devre dışı kalmıştır.</strong> <strong>O'nu o şartlardan kurtaracak yalnız hükmü balığa, denize, geceye ve semaya geçebilen bir Zat olabilir. Çünkü gece, deniz ve balık onun aleyhinde birleşmişlerdir.</strong> Onu ancak emrini bu üçüne birden geçiren Zat kurtarabilir ve sahile çıkarabilirdi. Aksi halde bütün insanlar onun hizmetçisi ve yardımcısı olsaydılar bile yapacakları hiçbir şey olmazdı. Zira sebeplerin tesiri yoktur. Yunus (a.s.) bu hakikatı bizzat gördüğü için samimi bir münacaatta bulunmuş,</p><p></p><p></p><p><span style="color: Blue">"La ilahe illa hu"</span> diyerek onun mutlak uluhiyetini ve birliğini söylemiş,</p><p> <span style="color: Blue">"Sübhaneke"</span> diyerek onu bütün noksanlıklardan tenzih etmiş, </p><p><span style="color: Blue">"inni küntü mine'z-zalimin"</span> diyerek de kendisinin haksızlık yapanlardan olduğunu belirtmiş, </p><p> hatasını itiraf edip yardım talebinde bulunmuştur. </p><p> Bu münacaat üzerine bütün sebepleri elinde bulunduran Allah yardımını esirgememiş; </p><p> geceyi, denizi ve balığı onun emrine vermiştir. </p><p> Bu suretle Allah, <span style="color: Blue">balığın karnını bir çeşit denizaltı hükmüne</span> getirmiş, </p><p><span style="color: Blue">dalgalı denizi bir sahra haline</span> dönüştürmüş, </p><p><span style="color: Blue">gökyüzünü bulutlardan arındırıp ayı, bir lamba gibi</span> başı üzerinde bulundurmuştur. </p><p> Yine bu sayede kendisini tehdit eden bütün mahlukatı kendisine dost olan ve tebessümde bulunan bir şekle çevirmiş, </p><p> nihayet onu sahile çıkarmıştır.12</p><p></p><p></p><p> Yunus peygamberin münacaatındaki sırrı bu şekilde beyan eden Said Nursi, kendi durumumuzla Yunus'un durumu arasında benzerlikler kurarak, daha doğrusu benzerliklere dikkat çekerek Yunus (a.s.)'ın münacaat etmeden önceki durumundan yüzderece daha müthiş bir vaziyette olduğumuzu söyler. </p><p></p><p></p><p><span style="color: Red">Ona göre <strong>gecemiz</strong>, istikbaldir.</span></p><p><span style="color: Red"> Gaflet dolu bir bakışla istikbalimiz onun gecesinden çok daha karanlık ve dehşet vericidir. </span></p><p><span style="color: Red"></span></p><p><span style="color: Red"><strong>Denizimiz,</strong> üzerinde yaşadığımız şu yer yuvarlığıdır.</span></p><p><span style="color: Red"> Bu denizin her dalgasında binler cenaze bulunuyor. </span></p><p><span style="color: Red"></span><span style="color: Red">Yunus'un denizinden bin derece daha korkuludur.</span></p><p></p><p><span style="color: Red"><strong>Balığımız,</strong> nefsani isteklerimizdir. </span></p><p><span style="color: Red"></span><span style="color: Red">Ebedi hayatımızı sıkıp bizi Yaratıcımızdan uzaklaştırmaya çalışıyor. </span></p><p><span style="color: Red"></span><span style="color: Red">Bu balık, Yunus'un balığından bin derece daha zararlıdır. </span></p><p><span style="color: Red"></span><span style="color: Red">Zira onun balığı yüz sene bile olmayan dünya hayatını tehdit ederken, </span></p><p><span style="color: Red"></span><span style="color: Red">izim balığımız milyonlarca senenin mahvına çalışmaktadır.</span>13</p><p></p><p> </p><p> Çeşitli açılardan içinde bulunduğumuz durumu Yunus (a.s.)'ın durumuyla karşılaştırıp ondan bin derece daha korkutucu olduğunu belirten Said Nursi, <strong>bu durumda yapılacak tek şeyin hazreti Yunus gibi bütün sebeplerden yüzümüzü çevirip, tüm sebepler zincirini elinde tutan Allah'a yönelerek "La ilahe illa ente Sübhaneke inni küntü mine'z-zalimin" demek olduğunu belirtir ve şöyle der:</strong> </p><p></p><p></p><p><span style="color: Blue">"Kesin olarak anlamalıyız ki gaflet ve dalaletimiz sebebiyle aleyhimize ittifak eden istikbal, dünya ve heva-yi nefsin zararlarını def edecek yalnız O Zat olabilir ki istikbal emri altında, dünya hükmü dairesinde, nefsimiz idaresi tahtındadır"</span>. Sonra sorar: <span style="color: Blue"></span></p><p><span style="color: Blue"></span><span style="color: Blue"></span></p><p><span style="color: Blue"></span></p><p><span style="color: Blue">"Acaba en ince ve en gizli hatırat-ı kalbimizi bilen göklerin ve yerin yaratıcısından başka kim vardır? Ve bizim için istikbali ahiretin icadıyla ışıklandıracak ve dünyanın yüz bin boğucu dalgalarından kurtaracak -haşa- Zat-ı Vacibü'l-Vücud'dan başka hiç bir şey, hiçbir cihette, O'nun izin ve iradesi olmadan imdad edemez ve halaskâr olamaz."</span>14</p><p></p><p></p><p> Yaptığı münacaat sayesinde balığın onun için bir binek, denizin güzel bir sahra, gecenin de mehtaplı bir hal aldığını tekrarlayan Said Nursi, kurtuluşa ulaşmamız için halimizin, haline çok benzediği Yunus gibi münacaat ve dua etmemiz gerektiğini vurgular. Bu münacaat dolayısıyla </p><p></p><p>"<strong>'la ilahe illa ente'</strong> cümlesiyle istikbalimize, </p><p><strong>"sübhaneke"</strong> ifadesiyle dünyamıza, </p><p><strong>"inni küntü mine'z-zalimîn"</strong> fıkrasıyla nefsimize ilahi merhamet nazarını celbetmeliyiz" der.</p><p></p><p> İmanın verdiği bakış açısıyla istikbale nazar etmeyen ve geleceği Kur'an'ın aydınlığıyla görmeyen kimseler için geceler sürekli, karanlıklar kalıcıdır. Geleceğin aydınlanması, karanlığın delinmesi ancak iman nuru ve Kur'an mehtabıyla gerçekleşir. Kur'an'ın hakikatlari çerçevesinde hayata bakan kimseler bu hakikatlardan oluşan manevi gemiye binip hayatını aydınlıklar içerisinde geçirebilir ve dünya-ahiret selametine ulaşabilirler. Aynı zamanda Kur'an terbiyesiyle nefis, onun bize değil bizim ona bindiğimiz bir binek, ve bizi ebedi hayatımızda selamete götüren kuvvetli bir vasıta olur.15</p><p></p><p> </p><p> Said Nursi söz konusu Lem'ada, son olarak, insanın küçük bir mikroptan kıyametin kopmasına kadar etrafındaki her çeşit olumsuzluktan korkan ama aynı zamanda evini, çevresini, alemi seven ve cennete iştiha duyan bir varlık olduğunu belirterek <span style="color: Blue">"Elbette böyle bir insanın Ma'budu, Rabbi, melcei, halaskârı, maksudı öyle bir Zat olabilir ki umum kâinat O'nun kabza-i tasarrufunda, zerrat ve seyyarat dahi taht-ı emrindedir. Elbette öyle bir insan daima Yunusvari "La ilahe illa ente sübhaneke inni küntü mine'z-zalimîn" demeye muhtaçtır" der.</span>16</p><p></p><p> </p><p> Görüldüğü gibi Said Nursi, Yunus (a.s.)'ın kıssasında daha ziyade onun münacaatı üzerinde durmuş, Lem'anın başına koyduğu ibarede anlattıklarının bu münacaatın tüm çerçevesini değil, taşıdığı binler hikmet ve nurundan yanlız biri olduğunu bildirmiştir.<strong> Bu Lem'ada Yunus peygamberin kıssasının detayı yerine, onun bizim hayatımıza bakan yönüne ağırlık vermiştir. Bu çok önemli bir metodolojik bakıştır. Zira kıssanın detayının, elamenter bilgi listesini artırmanın dışında çok önemi yoktur.</strong> Yunus peygamberin gönderildiği bölge, bindiği geminin özellikleri, atıldığı denizin ismi, karnında kaldığı balığın cinsi, orada geçirdiği günlerin sayısı, denizden çıkarıldığı sahil ve orada sarındığı bitkinin adı vs. hususlar önem teşkil etmemektedir. <strong>Asıl üzerinde durulan husus, bizim hayatımızın onun hayatıyla benzerlik arzeden yönlerini görmek, ilgili ayetin verdiği dersi alarak yapmamız gereken görevleri tespit etmektir.</strong> Said Nursi, Yunus peygamberin kıssasını bu temel üzerin oturtarak sunmuştur. Bu, aynı zamanda diğer peygamber kıssalarına (hatta evliya menkıbelerine) nasıl yaklaşılacağına dair de çok önemli bir metodolojik yaklaşım teşkil etmektedir.17</p><p></p><p> </p><p> Esasında ayet-i kerimelere bakıldığında kıssalardan söz edilişinin de temelinde bu vardır. Bundan dolayı ayetlerde hem kıssalarla ilgili detay yoktur hem de bazen bir kıssanın tamamı değil sadece bir parçası yahut bir safhası vardır. Ayetler kıssalardaki hadisenin meydana geldiği yer, kişiler ve zamandan genellikle söz etmez. <strong>Zira ayetlerde verilen mesaj, nerede ve hangi zamanda yaşamış yahut yaşamakta olursa olsun bütün insanlaradır.</strong> <strong>Bu bakımdan bütün kıssalar tarihte olup bitmiş kuru olaylar yığını değil, ilahi hikmet ve mesajlarla dolu canlı ve taze hadiselerdir. </strong></p><p><strong></strong></p><p></p><p> Zamana ve yaşanılan bölgelere göre adetler, eğitim durum, teknolojik gelişim değişiklikler arzetmekle beraber, insan aczi, zayıflığı, çeşitli hastalık ve sıkıntılara maruz kalması ve ölümlüğü gibi temel yapısı itibarıyla aynıdır. İnanma-inanmama, iyi-kötü gibi hususlar açısından insan toplulukları yaşadıkları yer ve zaman ne olursa olsun aynıdır. <strong>Dolayısıyla hemen her peygamber kıssasında kendi psikolojik yönümüz ve içinde yaşadığımız toplum açısından çok benzerlikler görebiliriz.</strong> <strong>Bu noktadan hareketle Adem ve İblis'i, İbrahim ve Nemrud'u, Musa ve Firavn'ı, Hz. Peygamber S.A.V. ve Ebu Cehil'i inanç ve tutumları itibarıyla her zaman hem içimizde hem çevremizde görebiliriz.</strong> </p><p></p><p></p><p>Bu noktada Kur'an kıssalarının mesajına çok ihtiyacımız vardır. Kıssalara bir dönemde vuku bulmuş tarihi hadiseler olarak değil, insan gerçeğinin yansıması olarak bakıldığında dünyevi ve uhrevi açmazlarımız, türlü problemlerimiz ve sıkıntılarımız için ilahi beyanın canlı, açık ve keskin mesajlarını alabilir. Said Nursi'nin Yunus (a.s.)'ın münacaatı ile ilgili izahları bizim için güzel ve sağlam bir örnek niteliğindedir.</p><p></p><p></p><p> <span style="color: DarkGreen"><em><u><strong>Dipnotlar</strong></u></em></span></p><p><span style="color: DarkGreen"><em>12-Lem'alar, a.y. </em></span></p><p> <span style="color: DarkGreen"><em>13-Lem'alar, a.y. </em></span></p><p> <span style="color: DarkGreen"><em>14-Lem'alar, a.y. </em></span></p><p> <span style="color: DarkGreen"><em>15-Lem'alar, a.y. </em></span></p><p> <span style="color: DarkGreen"><em>16-Lem'alar, a.y. </em></span></p><p> <span style="color: DarkGreen"><em>17-Nitekim İkinci Lem'ada Eyyûp Pergamberin Kıssasına temas eden Said Nursi meseleyi aynı bakış açısıyla inceler ve manevi hastalıklarımız bakımından Eyyûp peygamberden daha fazla hasta olduğumuzu belirtir, ilgili kıssadaki mesaj çerçevesinde yorum ve değerlendirmeler yapar.</em></span></p><p></p><p style="text-align: right"><u><span style="color: Red"><strong>Köprü'96 (Bahar sayısı)</strong></span></u></p> <p style="text-align: right"><u><span style="color: Red"><strong>Dr. </strong><strong>İlyas Üzüm</strong></span></u> </p> <p style="text-align: right"><u><span style="color: Red"><strong>TDV İslam Araştırmaları Merkezi</strong></span></u></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="Huseyni, post: 161097, member: 27"] [b]Cevap: Risale-i Nur'un Kur'ân-ı Kerim'deki Kıssaları Anlamaya Yönelik Metod[/b] Said Nursi tamamen teknik bilgiler olan ve kıssanın mesajıyla doğrudan alakalı olmayan, Kur'an'da geçmediği için kesin olarak bilinmesi de zor olan detaylara girmeksizin kıssayı bu şekilde özetledikten sonra Yunus'un kurtulmasına vesile olan bu münacaatın sırrını zikreder. [B]Ona göre Yunus peygamberin balık karnında iken bulunduğu şartlarda bütün sebepler devre dışı kalmıştır.[/B] [B]O'nu o şartlardan kurtaracak yalnız hükmü balığa, denize, geceye ve semaya geçebilen bir Zat olabilir. Çünkü gece, deniz ve balık onun aleyhinde birleşmişlerdir.[/B] Onu ancak emrini bu üçüne birden geçiren Zat kurtarabilir ve sahile çıkarabilirdi. Aksi halde bütün insanlar onun hizmetçisi ve yardımcısı olsaydılar bile yapacakları hiçbir şey olmazdı. Zira sebeplerin tesiri yoktur. Yunus (a.s.) bu hakikatı bizzat gördüğü için samimi bir münacaatta bulunmuş, [COLOR=Blue]"La ilahe illa hu"[/COLOR] diyerek onun mutlak uluhiyetini ve birliğini söylemiş, [COLOR=Blue]"Sübhaneke"[/COLOR] diyerek onu bütün noksanlıklardan tenzih etmiş, [COLOR=Blue]"inni küntü mine'z-zalimin"[/COLOR] diyerek de kendisinin haksızlık yapanlardan olduğunu belirtmiş, hatasını itiraf edip yardım talebinde bulunmuştur. Bu münacaat üzerine bütün sebepleri elinde bulunduran Allah yardımını esirgememiş; geceyi, denizi ve balığı onun emrine vermiştir. Bu suretle Allah, [COLOR=Blue]balığın karnını bir çeşit denizaltı hükmüne[/COLOR] getirmiş, [COLOR=Blue]dalgalı denizi bir sahra haline[/COLOR] dönüştürmüş, [COLOR=Blue]gökyüzünü bulutlardan arındırıp ayı, bir lamba gibi[/COLOR] başı üzerinde bulundurmuştur. Yine bu sayede kendisini tehdit eden bütün mahlukatı kendisine dost olan ve tebessümde bulunan bir şekle çevirmiş, nihayet onu sahile çıkarmıştır.12 Yunus peygamberin münacaatındaki sırrı bu şekilde beyan eden Said Nursi, kendi durumumuzla Yunus'un durumu arasında benzerlikler kurarak, daha doğrusu benzerliklere dikkat çekerek Yunus (a.s.)'ın münacaat etmeden önceki durumundan yüzderece daha müthiş bir vaziyette olduğumuzu söyler. [COLOR=Red]Ona göre [B]gecemiz[/B], istikbaldir.[/COLOR] [COLOR=Red] Gaflet dolu bir bakışla istikbalimiz onun gecesinden çok daha karanlık ve dehşet vericidir. [/COLOR] [COLOR=Red][B]Denizimiz,[/B] üzerinde yaşadığımız şu yer yuvarlığıdır.[/COLOR] [COLOR=Red] Bu denizin her dalgasında binler cenaze bulunuyor. [/COLOR][COLOR=Red]Yunus'un denizinden bin derece daha korkuludur.[/COLOR] [COLOR=Red][B]Balığımız,[/B] nefsani isteklerimizdir. [/COLOR][COLOR=Red]Ebedi hayatımızı sıkıp bizi Yaratıcımızdan uzaklaştırmaya çalışıyor. [/COLOR][COLOR=Red]Bu balık, Yunus'un balığından bin derece daha zararlıdır. [/COLOR][COLOR=Red]Zira onun balığı yüz sene bile olmayan dünya hayatını tehdit ederken, [/COLOR][COLOR=Red]izim balığımız milyonlarca senenin mahvına çalışmaktadır.[/COLOR]13 Çeşitli açılardan içinde bulunduğumuz durumu Yunus (a.s.)'ın durumuyla karşılaştırıp ondan bin derece daha korkutucu olduğunu belirten Said Nursi, [B]bu durumda yapılacak tek şeyin hazreti Yunus gibi bütün sebeplerden yüzümüzü çevirip, tüm sebepler zincirini elinde tutan Allah'a yönelerek "La ilahe illa ente Sübhaneke inni küntü mine'z-zalimin" demek olduğunu belirtir ve şöyle der:[/B] [COLOR=Blue]"Kesin olarak anlamalıyız ki gaflet ve dalaletimiz sebebiyle aleyhimize ittifak eden istikbal, dünya ve heva-yi nefsin zararlarını def edecek yalnız O Zat olabilir ki istikbal emri altında, dünya hükmü dairesinde, nefsimiz idaresi tahtındadır"[/COLOR]. Sonra sorar: [COLOR=Blue] [/COLOR][COLOR=Blue] [/COLOR] [COLOR=Blue]"Acaba en ince ve en gizli hatırat-ı kalbimizi bilen göklerin ve yerin yaratıcısından başka kim vardır? Ve bizim için istikbali ahiretin icadıyla ışıklandıracak ve dünyanın yüz bin boğucu dalgalarından kurtaracak -haşa- Zat-ı Vacibü'l-Vücud'dan başka hiç bir şey, hiçbir cihette, O'nun izin ve iradesi olmadan imdad edemez ve halaskâr olamaz."[/COLOR]14 Yaptığı münacaat sayesinde balığın onun için bir binek, denizin güzel bir sahra, gecenin de mehtaplı bir hal aldığını tekrarlayan Said Nursi, kurtuluşa ulaşmamız için halimizin, haline çok benzediği Yunus gibi münacaat ve dua etmemiz gerektiğini vurgular. Bu münacaat dolayısıyla "[B]'la ilahe illa ente'[/B] cümlesiyle istikbalimize, [B]"sübhaneke"[/B] ifadesiyle dünyamıza, [B]"inni küntü mine'z-zalimîn"[/B] fıkrasıyla nefsimize ilahi merhamet nazarını celbetmeliyiz" der. İmanın verdiği bakış açısıyla istikbale nazar etmeyen ve geleceği Kur'an'ın aydınlığıyla görmeyen kimseler için geceler sürekli, karanlıklar kalıcıdır. Geleceğin aydınlanması, karanlığın delinmesi ancak iman nuru ve Kur'an mehtabıyla gerçekleşir. Kur'an'ın hakikatlari çerçevesinde hayata bakan kimseler bu hakikatlardan oluşan manevi gemiye binip hayatını aydınlıklar içerisinde geçirebilir ve dünya-ahiret selametine ulaşabilirler. Aynı zamanda Kur'an terbiyesiyle nefis, onun bize değil bizim ona bindiğimiz bir binek, ve bizi ebedi hayatımızda selamete götüren kuvvetli bir vasıta olur.15 Said Nursi söz konusu Lem'ada, son olarak, insanın küçük bir mikroptan kıyametin kopmasına kadar etrafındaki her çeşit olumsuzluktan korkan ama aynı zamanda evini, çevresini, alemi seven ve cennete iştiha duyan bir varlık olduğunu belirterek [COLOR=Blue]"Elbette böyle bir insanın Ma'budu, Rabbi, melcei, halaskârı, maksudı öyle bir Zat olabilir ki umum kâinat O'nun kabza-i tasarrufunda, zerrat ve seyyarat dahi taht-ı emrindedir. Elbette öyle bir insan daima Yunusvari "La ilahe illa ente sübhaneke inni küntü mine'z-zalimîn" demeye muhtaçtır" der.[/COLOR]16 Görüldüğü gibi Said Nursi, Yunus (a.s.)'ın kıssasında daha ziyade onun münacaatı üzerinde durmuş, Lem'anın başına koyduğu ibarede anlattıklarının bu münacaatın tüm çerçevesini değil, taşıdığı binler hikmet ve nurundan yanlız biri olduğunu bildirmiştir.[B] Bu Lem'ada Yunus peygamberin kıssasının detayı yerine, onun bizim hayatımıza bakan yönüne ağırlık vermiştir. Bu çok önemli bir metodolojik bakıştır. Zira kıssanın detayının, elamenter bilgi listesini artırmanın dışında çok önemi yoktur.[/B] Yunus peygamberin gönderildiği bölge, bindiği geminin özellikleri, atıldığı denizin ismi, karnında kaldığı balığın cinsi, orada geçirdiği günlerin sayısı, denizden çıkarıldığı sahil ve orada sarındığı bitkinin adı vs. hususlar önem teşkil etmemektedir. [B]Asıl üzerinde durulan husus, bizim hayatımızın onun hayatıyla benzerlik arzeden yönlerini görmek, ilgili ayetin verdiği dersi alarak yapmamız gereken görevleri tespit etmektir.[/B] Said Nursi, Yunus peygamberin kıssasını bu temel üzerin oturtarak sunmuştur. Bu, aynı zamanda diğer peygamber kıssalarına (hatta evliya menkıbelerine) nasıl yaklaşılacağına dair de çok önemli bir metodolojik yaklaşım teşkil etmektedir.17 Esasında ayet-i kerimelere bakıldığında kıssalardan söz edilişinin de temelinde bu vardır. Bundan dolayı ayetlerde hem kıssalarla ilgili detay yoktur hem de bazen bir kıssanın tamamı değil sadece bir parçası yahut bir safhası vardır. Ayetler kıssalardaki hadisenin meydana geldiği yer, kişiler ve zamandan genellikle söz etmez. [B]Zira ayetlerde verilen mesaj, nerede ve hangi zamanda yaşamış yahut yaşamakta olursa olsun bütün insanlaradır.[/B] [B]Bu bakımdan bütün kıssalar tarihte olup bitmiş kuru olaylar yığını değil, ilahi hikmet ve mesajlarla dolu canlı ve taze hadiselerdir. [/B] Zamana ve yaşanılan bölgelere göre adetler, eğitim durum, teknolojik gelişim değişiklikler arzetmekle beraber, insan aczi, zayıflığı, çeşitli hastalık ve sıkıntılara maruz kalması ve ölümlüğü gibi temel yapısı itibarıyla aynıdır. İnanma-inanmama, iyi-kötü gibi hususlar açısından insan toplulukları yaşadıkları yer ve zaman ne olursa olsun aynıdır. [B]Dolayısıyla hemen her peygamber kıssasında kendi psikolojik yönümüz ve içinde yaşadığımız toplum açısından çok benzerlikler görebiliriz.[/B] [B]Bu noktadan hareketle Adem ve İblis'i, İbrahim ve Nemrud'u, Musa ve Firavn'ı, Hz. Peygamber S.A.V. ve Ebu Cehil'i inanç ve tutumları itibarıyla her zaman hem içimizde hem çevremizde görebiliriz.[/B] Bu noktada Kur'an kıssalarının mesajına çok ihtiyacımız vardır. Kıssalara bir dönemde vuku bulmuş tarihi hadiseler olarak değil, insan gerçeğinin yansıması olarak bakıldığında dünyevi ve uhrevi açmazlarımız, türlü problemlerimiz ve sıkıntılarımız için ilahi beyanın canlı, açık ve keskin mesajlarını alabilir. Said Nursi'nin Yunus (a.s.)'ın münacaatı ile ilgili izahları bizim için güzel ve sağlam bir örnek niteliğindedir. [COLOR=DarkGreen][I][U][B]Dipnotlar[/B][/U][/I][/COLOR] [COLOR=DarkGreen][I]12-Lem'alar, a.y. [/I][/COLOR] [COLOR=DarkGreen][I]13-Lem'alar, a.y. [/I][/COLOR] [COLOR=DarkGreen][I]14-Lem'alar, a.y. [/I][/COLOR] [COLOR=DarkGreen][I]15-Lem'alar, a.y. [/I][/COLOR] [COLOR=DarkGreen][I]16-Lem'alar, a.y. [/I][/COLOR] [COLOR=DarkGreen][I]17-Nitekim İkinci Lem'ada Eyyûp Pergamberin Kıssasına temas eden Said Nursi meseleyi aynı bakış açısıyla inceler ve manevi hastalıklarımız bakımından Eyyûp peygamberden daha fazla hasta olduğumuzu belirtir, ilgili kıssadaki mesaj çerçevesinde yorum ve değerlendirmeler yapar.[/I][/COLOR] [RIGHT][U][COLOR=Red][B]Köprü'96 (Bahar sayısı)[/B][/COLOR][/U] [U][COLOR=Red][B]Dr. [/B][B]İlyas Üzüm[/B][/COLOR][/U] [U][COLOR=Red][B]TDV İslam Araştırmaları Merkezi[/B][/COLOR][/U][/RIGHT] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
İslamiyet
Kuran-i Kerim
Risale-i Nur'un Kur'ân-ı Kerim'deki Kıssaları Anlamaya Yönelik Metodu
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst