Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
Bediüzzaman Said Nursi ve Risale-i Nur Cemaati
Risale-i Nur ve Nur Cemaati
Risale-i Nur'a Yardımcı Kaynaklar - Görüş ve Tavsi
Risale-i Nurları Anlama Metodları - Üçüncü Bölüm
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="Huseyni" data-source="post: 136707" data-attributes="member: 27"><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkSlateGray"><u><span style="color: DarkRed"><strong>2. En büyük davayı kazanacaksınız</strong></span></u></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkSlateGray">Risale-i Nur’un müellifi Bediüzzaman Hazretleri, 1939 yılında Kastamonu’da sürgün yaşamaktadır. O yıl İkinci Dünya Savaşı başlamıştır. Bütün dünya heyecanla savaşı izlemekte, gazeteler ve radyolar bu ilgi çekici olayı haber vermektedir. <strong>Hatta bazı dindar kimseler, camiyi ve cemaati bırakmış, radyo dinlemekle meşguldür. </strong></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkSlateGray">Bediüzzaman ise hiç merak etmemiş, hiç kimseye bir şey sormamıştır. O sıralarda kendisine hizmet etmekte olan talebeleri Mehmed Feyzi ve Çaycı Emin, bu ilgisizliğine şaşırırlar. Niye 50 gündür hiç sormadığını, hâlbuki bu savaşın İslâm’ın geleceğiyle ilgili olduğunu belirterek, <strong>“Onunla meşgul olmanın zararı mı var? Ondan daha büyük bir hadise mi var?”</strong> derler. </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkSlateGray">On Birinci Şua’nın Dördüncü Meselesinde geçen bu soruya verilen cevap müthiştir. Bediüzzaman’ın ilk cümlesi, <strong>“Ömür sermayesi pek azdır, lüzumlu vazifeler ise pek çoktur”</strong> şeklindedir. Bu cümle, gaflet uykusundaki insanın beynine bir balyoz gibi inmektedir. </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkSlateGray"><u><span style="color: DarkGreen"><strong>İman elde edilmezse dava kaybedilir</strong></span></u></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkSlateGray">İnsanın kendi küçük dünyasında <strong>“en büyük, en mühim ve sürekli”</strong> bir vazife vardır. Çünkü herkesin, özellikle Müslüman’ın başına, <strong>“iman karşılığında ebedî Cenneti kazanmak veya kaybetmek davası”</strong> açılmıştır. Eğer iman belgesini sağlam elde edemezse, bu davayı kaybedecektir.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkSlateGray"><strong>İşin acı yanı, Bediüzzaman’ın keşfine göre, bir yerde 40 kişi ölmüş, ancak bunların sadece birkaçı imanla kabre girmiş, diğerleri kaybetmişler. </strong></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkSlateGray"><strong></strong></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkSlateGray"><strong><span style="color: Red"><u>Düşünün:</u></span></strong> Sonsuz mutluluğu kazanmak için verilen ömür sermayesini lüzumlu vazifelerle doldurmak yerine gelip geçici hayat için harcıyorsunuz. Sonunda iman vesikasını sağlam elde edemiyorsunuz. <strong>“Bu kaybedilen davanın yerini, bütün dünya saltanatı verilse doldurabilir mi?”</strong></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkSlateGray">Bütün dünya bizim olsa, tüm karaların ve denizlerin hâkimi olsak, hatta bin yıl mutlu bir hayat yaşasak, imanın yerini tutabilir mi? Elbette ki tutamaz. Çünkü dünyanın bin sene en mutlu hayatı, Cennette bir saat yaşamaya bile denk değildir. </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkSlateGray"><strong>Bütün dünya böyle ise, dünyanın küçük işleri, iman dersini hakkıyla öğrenmemize nasıl engel olabilir?</strong></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkSlateGray"><span style="color: DarkGreen"><u><strong>Müslüman’ın sorumluluğu daha büyük</strong></u></span></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkSlateGray">Üstelik bu dava, özellikle Müslümanların başına açılmış. Çünkü kendisine İslâm ulaşmamış kimse, sadece Allah’a inansa kendini kurtarır. Müslüman ise, <strong>“tam inanmak, tam teslim olmak ve tam yaşamak”</strong> zorundadır. </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkSlateGray">Hele bir de bu Müslüman, ümmet-i Muhammed’i (a.s.m.) selâmet sahiline çıkarmakla görevli ise... Risale-i Nur gibi bir iman hazinesini tanıyorsa... İşte onun sorumluluğunu ölçemeyiz bile!</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkSlateGray"><strong>Eğer bu durumdaysanız, sanki Nurları henüz tanımış gibi, sanki bu hazineyi yeni keşfetmiş gibi silkinmeniz, yeni bir ceht ve gayrete girmeniz, yepyeni bir hizmet şuuruyla donanmanız gerekir. </strong></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkSlateGray"><strong></strong></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkSlateGray">Zaten öyle olanların Rabbim şevk ve gayretini daim etsin, bize de dua etsinler. <strong>Tavsiyemiz, nefsim gibi gaflet gemisinde rahat yatarken Cennet rüyaları görenler için...</strong></span></span></span></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="Huseyni, post: 136707, member: 27"] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=3][COLOR=DarkSlateGray][U][COLOR=DarkRed][B]2. En büyük davayı kazanacaksınız[/B][/COLOR][/U] Risale-i Nur’un müellifi Bediüzzaman Hazretleri, 1939 yılında Kastamonu’da sürgün yaşamaktadır. O yıl İkinci Dünya Savaşı başlamıştır. Bütün dünya heyecanla savaşı izlemekte, gazeteler ve radyolar bu ilgi çekici olayı haber vermektedir. [B]Hatta bazı dindar kimseler, camiyi ve cemaati bırakmış, radyo dinlemekle meşguldür. [/B] Bediüzzaman ise hiç merak etmemiş, hiç kimseye bir şey sormamıştır. O sıralarda kendisine hizmet etmekte olan talebeleri Mehmed Feyzi ve Çaycı Emin, bu ilgisizliğine şaşırırlar. Niye 50 gündür hiç sormadığını, hâlbuki bu savaşın İslâm’ın geleceğiyle ilgili olduğunu belirterek, [B]“Onunla meşgul olmanın zararı mı var? Ondan daha büyük bir hadise mi var?”[/B] derler. On Birinci Şua’nın Dördüncü Meselesinde geçen bu soruya verilen cevap müthiştir. Bediüzzaman’ın ilk cümlesi, [B]“Ömür sermayesi pek azdır, lüzumlu vazifeler ise pek çoktur”[/B] şeklindedir. Bu cümle, gaflet uykusundaki insanın beynine bir balyoz gibi inmektedir. [U][COLOR=DarkGreen][B]İman elde edilmezse dava kaybedilir[/B][/COLOR][/U] İnsanın kendi küçük dünyasında [B]“en büyük, en mühim ve sürekli”[/B] bir vazife vardır. Çünkü herkesin, özellikle Müslüman’ın başına, [B]“iman karşılığında ebedî Cenneti kazanmak veya kaybetmek davası”[/B] açılmıştır. Eğer iman belgesini sağlam elde edemezse, bu davayı kaybedecektir. [B]İşin acı yanı, Bediüzzaman’ın keşfine göre, bir yerde 40 kişi ölmüş, ancak bunların sadece birkaçı imanla kabre girmiş, diğerleri kaybetmişler. [COLOR=Red][U]Düşünün:[/U][/COLOR][/B] Sonsuz mutluluğu kazanmak için verilen ömür sermayesini lüzumlu vazifelerle doldurmak yerine gelip geçici hayat için harcıyorsunuz. Sonunda iman vesikasını sağlam elde edemiyorsunuz. [B]“Bu kaybedilen davanın yerini, bütün dünya saltanatı verilse doldurabilir mi?”[/B] Bütün dünya bizim olsa, tüm karaların ve denizlerin hâkimi olsak, hatta bin yıl mutlu bir hayat yaşasak, imanın yerini tutabilir mi? Elbette ki tutamaz. Çünkü dünyanın bin sene en mutlu hayatı, Cennette bir saat yaşamaya bile denk değildir. [B]Bütün dünya böyle ise, dünyanın küçük işleri, iman dersini hakkıyla öğrenmemize nasıl engel olabilir?[/B] [COLOR=DarkGreen][U][B]Müslüman’ın sorumluluğu daha büyük[/B][/U][/COLOR] Üstelik bu dava, özellikle Müslümanların başına açılmış. Çünkü kendisine İslâm ulaşmamış kimse, sadece Allah’a inansa kendini kurtarır. Müslüman ise, [B]“tam inanmak, tam teslim olmak ve tam yaşamak”[/B] zorundadır. Hele bir de bu Müslüman, ümmet-i Muhammed’i (a.s.m.) selâmet sahiline çıkarmakla görevli ise... Risale-i Nur gibi bir iman hazinesini tanıyorsa... İşte onun sorumluluğunu ölçemeyiz bile! [B]Eğer bu durumdaysanız, sanki Nurları henüz tanımış gibi, sanki bu hazineyi yeni keşfetmiş gibi silkinmeniz, yeni bir ceht ve gayrete girmeniz, yepyeni bir hizmet şuuruyla donanmanız gerekir. [/B] Zaten öyle olanların Rabbim şevk ve gayretini daim etsin, bize de dua etsinler. [B]Tavsiyemiz, nefsim gibi gaflet gemisinde rahat yatarken Cennet rüyaları görenler için...[/B][/COLOR][/SIZE][/FONT] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
Bediüzzaman Said Nursi ve Risale-i Nur Cemaati
Risale-i Nur ve Nur Cemaati
Risale-i Nur'a Yardımcı Kaynaklar - Görüş ve Tavsi
Risale-i Nurları Anlama Metodları - Üçüncü Bölüm
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst