Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
İslamiyet
Resûlüllah (Aleyhisselatü Vesselam)
Risale-i Nurda Resülüllah
Risale-i Nur'da Hz. Muhammed (s.a.v.) Bahisleri
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="Huseyni" data-source="post: 461602" data-attributes="member: 27"><p><span style="font-family: 'verdana'"><span style="font-size: 10px"><strong>Yine hatıra gelir ki:</strong> Sen kalbinden dersin, “Ben semâvâtı inkâr ediyorum, melâikelere inanmıyorum. Semâvâtta birinin gezmesine, melâikelerle görüşmesine nasıl inanayım?”</span></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"><span style="font-size: 10px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"><span style="font-size: 10px">Evet, senin gibi aklı gözüne inmiş ve gözüne perde çekilmiş adamlara söz anlatmak ve birşey göstermek elbette müşküldür. Fakat hak o kadar parlaktır ki, körler de görebildiği için, biz de deriz ki:</span></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"><span style="font-size: 10px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"><span style="font-size: 10px">Feza-yı ulvî, bil’ittifak, esir ile doludur. Ziya, elektrik, hararet gibi sair seyyâlât-ı lâtife, o fezayı dolduran bir maddenin vücuduna delâlet eder. Meyveler ağacını, çiçekler çimenlerini, sünbüller tarlalarını, balıklar denizini bilbedâhe gösterdiği gibi, şu yıldızlar dahi, bizzarure, menşelerini, tarlasını, denizini, çimengâhının vücudunu aklın gözüne sokuyorlar.</span></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"><span style="font-size: 10px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"><span style="font-size: 10px">Madem âlem-i ulvîde muhtelif teşkilât var; muhtelif vaziyetlerde muhtelif ahkâmlar görünüyor. Öyle ise, o ahkâmların menşeleri olan semâvât muhteliftir.</span></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"><span style="font-size: 10px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"><span style="font-size: 10px">İnsanda cisimden başka nasıl akıl, kalb, ruh, hayal, hafıza gibi mânevî vücutlar da var. Elbette, insan-ı ekber olan âlemde ve şu insan meyvesinin şeceresi olan kâinatta, âlem-i cismaniyetten başka âlemler var. Hem âlem-i arzdan, tâ Cennet âlemine kadar herbir âlemin birer semâsı vardır.</span></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"><span style="font-size: 10px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"><span style="font-size: 10px">Hem melâike için deriz ki: Seyyârât içinde mutavassıt ve yıldızlar içinde küçük ve kesif olan küre-i arz, mevcudat içinde en kıymettar ve nuranî olan hayat ve şuur, hesapsız bir surette onda bulunuyorlar. Elbette, karanlıklı bir hane hükmünde olan şu arza nisbeten müzeyyen kasırlar, mükemmel saraylar hükmünde olan yıldızlar ve yıldızların denizleri olan gökler, zîşuur ve zîhayat ve pek kesretli ve muhtelifül’ecnas olan melâike ve ruhanîlerin meskenleridir.</span></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"><span style="font-size: 10px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"><span style="font-size: 10px">Pek kat’î bir surette, İşârâtü’l-İ’câz namındaki tefsirimde, <span style="font-size: 15px">ثُمَّ اسْتَوٰىۤ اِلَى السَّمَاۤءِ فَسَوّٰيهُنَّ سَبْعَ سَمٰوَاتٍ</span> âyetinde, semâvâtın hem vücudu, hem taaddüdü ispat edildiğinden; ve melâike hakkında Yirmi Dokuzuncu Sözde, iki kere iki dört eder kat’iyetinde, melâikelerin vücudunu ispat ettiğimizden, onlara iktifâen burada kısa kesiyoruz.</span></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"><span style="font-size: 10px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"><span style="font-size: 10px"><strong>Elhasıl:</strong> Esirden yapılmış, elektrik, ziya, hararet, cazibe gibi seyyâlât-ı lâtifenin medarı olmuş ve hadiste <span style="font-size: 15px">اَلسَّمَاۤءُ مَوْجٌ مَكْفُوفٌ</span> işaretiyle seyyârât ve nücumun harekâtına müsait olmuş ve Samanyolu denilen mecerretü’s-semâdan, tâ en yakın seyyareye kadar, muhtelif vaziyet ve teşekkülde yedi tabaka, herbir tabaka âlem-i arzdan tâ âlem-i berzaha, âlem-i misale, tâ âlem-i âhirete kadar birer âlemin damı hükmünde birer semânın bulunması, hikmeten, aklen iktiza eder.</span></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"><span style="font-size: 10px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"><span style="font-size: 10px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"><span style="font-size: 10px"><strong><strong><strong>|Sözler-s.773-774|</strong></strong></strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"><span style="font-size: 10px"></span></span></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="Huseyni, post: 461602, member: 27"] [FONT=verdana][SIZE=2][B]Yine hatıra gelir ki:[/B] Sen kalbinden dersin, “Ben semâvâtı inkâr ediyorum, melâikelere inanmıyorum. Semâvâtta birinin gezmesine, melâikelerle görüşmesine nasıl inanayım?” Evet, senin gibi aklı gözüne inmiş ve gözüne perde çekilmiş adamlara söz anlatmak ve birşey göstermek elbette müşküldür. Fakat hak o kadar parlaktır ki, körler de görebildiği için, biz de deriz ki: Feza-yı ulvî, bil’ittifak, esir ile doludur. Ziya, elektrik, hararet gibi sair seyyâlât-ı lâtife, o fezayı dolduran bir maddenin vücuduna delâlet eder. Meyveler ağacını, çiçekler çimenlerini, sünbüller tarlalarını, balıklar denizini bilbedâhe gösterdiği gibi, şu yıldızlar dahi, bizzarure, menşelerini, tarlasını, denizini, çimengâhının vücudunu aklın gözüne sokuyorlar. Madem âlem-i ulvîde muhtelif teşkilât var; muhtelif vaziyetlerde muhtelif ahkâmlar görünüyor. Öyle ise, o ahkâmların menşeleri olan semâvât muhteliftir. İnsanda cisimden başka nasıl akıl, kalb, ruh, hayal, hafıza gibi mânevî vücutlar da var. Elbette, insan-ı ekber olan âlemde ve şu insan meyvesinin şeceresi olan kâinatta, âlem-i cismaniyetten başka âlemler var. Hem âlem-i arzdan, tâ Cennet âlemine kadar herbir âlemin birer semâsı vardır. Hem melâike için deriz ki: Seyyârât içinde mutavassıt ve yıldızlar içinde küçük ve kesif olan küre-i arz, mevcudat içinde en kıymettar ve nuranî olan hayat ve şuur, hesapsız bir surette onda bulunuyorlar. Elbette, karanlıklı bir hane hükmünde olan şu arza nisbeten müzeyyen kasırlar, mükemmel saraylar hükmünde olan yıldızlar ve yıldızların denizleri olan gökler, zîşuur ve zîhayat ve pek kesretli ve muhtelifül’ecnas olan melâike ve ruhanîlerin meskenleridir. Pek kat’î bir surette, İşârâtü’l-İ’câz namındaki tefsirimde, [SIZE=4]ثُمَّ اسْتَوٰىۤ اِلَى السَّمَاۤءِ فَسَوّٰيهُنَّ سَبْعَ سَمٰوَاتٍ[/SIZE] âyetinde, semâvâtın hem vücudu, hem taaddüdü ispat edildiğinden; ve melâike hakkında Yirmi Dokuzuncu Sözde, iki kere iki dört eder kat’iyetinde, melâikelerin vücudunu ispat ettiğimizden, onlara iktifâen burada kısa kesiyoruz. [B]Elhasıl:[/B] Esirden yapılmış, elektrik, ziya, hararet, cazibe gibi seyyâlât-ı lâtifenin medarı olmuş ve hadiste [SIZE=4]اَلسَّمَاۤءُ مَوْجٌ مَكْفُوفٌ[/SIZE] işaretiyle seyyârât ve nücumun harekâtına müsait olmuş ve Samanyolu denilen mecerretü’s-semâdan, tâ en yakın seyyareye kadar, muhtelif vaziyet ve teşekkülde yedi tabaka, herbir tabaka âlem-i arzdan tâ âlem-i berzaha, âlem-i misale, tâ âlem-i âhirete kadar birer âlemin damı hükmünde birer semânın bulunması, hikmeten, aklen iktiza eder. [B][B][B]|Sözler-s.773-774|[/B][/B][/B] [/SIZE][/FONT] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
İslamiyet
Resûlüllah (Aleyhisselatü Vesselam)
Risale-i Nurda Resülüllah
Risale-i Nur'da Hz. Muhammed (s.a.v.) Bahisleri
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst