Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
İslamiyet
Resûlüllah (Aleyhisselatü Vesselam)
Risale-i Nurda Resülüllah
Risale-i Nur'da Hz. Muhammed (s.a.v.) Bahisleri
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="Huseyni" data-source="post: 461599" data-attributes="member: 27"><p><span style="font-family: 'verdana'"><span style="font-size: 10px">Şimdi, makam-ı istimâda olan mülhide bakıyoruz:</span></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"><span style="font-size: 10px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"><span style="font-size: 10px"><strong>Hatıra geliyor ki:</strong> O mülhid kalbinden der, “Ben Allah’ı tanımıyorum, Peygamberi bilmiyorum. Nasıl Miraca inanacağım?” Biz de deriz ki:</span></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"><span style="font-size: 10px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"><span style="font-size: 10px">Madem şu kâinat ve mevcudat var ve içinde ef’al ve icad var. Hem madem muntazam bir fiil fâilsiz olmaz, mânidar bir kitap kâtipsiz olmaz, san’atlı bir nakış Nakkâşsız olmaz. Elbette, şu kâinatı dolduran ef’âl-i hakîmânenin bir fâili ve yeryüzünün mevsim be mevsim tazelenen hayretfezâ nukuşlarının, mânidar mektubatının bir kâtibi, bir Nakkâşı vardır.</span></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"><span style="font-size: 10px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"><span style="font-size: 10px">Hem madem bir işte iki hâkimin bulunması o işin intizamını bozuyor. Hem madem sinek kanadından tâ semâvât kandiline kadar mükemmel bir intizam var. Öyle ise o Hâkim birdir. Bir olmazsa çünkü herşeyde san’at ve hikmet o derece aciptir ki, o şeyin Sânii, herbir şeye muktedir olacak, herbir işi bilecek bir derecede Kadîr-i Mutlak olmak lâzım gelir; öyle ise, bir olmazsa mevcudat adedince ilâhların bulunması lâzım gelir. O ilâhlar hem birbirine zıt, hem birbirine misil olacaklar; ve o halde şu acip intizam bozulmamak yüz bin defa muhaldir.</span></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"><span style="font-size: 10px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"><span style="font-size: 10px">Hem madem şu mevcudatın tabakatı, bir ordudan bin defa daha muntazam bir emirle hareket ettiği bilbedâhe görünüyor. Yıldızların, güneş ve kamerin muntazaman hareketlerinden tut, tâ badem çiçeklerine kadar herbir taife o kadar muntazam, o kadar mükemmel bir surette Kadîr-i Ezelînin o taifeye verdiği nişanları, formaları, güzel libasları ve tayin ettiği harekâtı, bin defa ordudan daha muntazam bir tarzda izhar ediyor. Öyle ise, şu kâinatın, mevcudatı Onun emrine bakar ve imtisal eder, perde-i gayb arkasında bir Hâkim-i Mutlakı vardır.</span></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"><span style="font-size: 10px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"><span style="font-size: 10px">Hem madem o Hâkim, bütün yaptığı icraat-ı hakîmâne şehadetiyle, hem gösterdiği âsâr-ı haşmetle, bir Sultan-ı Zülcelâldir. Hem gösterdiği ihsânât ile, gayet Rahîm bir Rabdir. Hem izhar ettiği güzel san’atlarıyla, san’atperver ve san’atını çok sever bir Sânidir. Hem gösterdiği tezyinat ve merak-âver san’atlarıyla zîşuurların nazar-ı istihsanını âsârına celb etmek isteyen bir Hâlık-ı Hakîmdir. Hem hilkat-i âlemde gösterdiği muhayyirü’l-ukul tezyinatın ne demek olduğunu ve mahlûkat nereden gelip nereye gideceğini, rububiyetinin hikmetiyle zîşuura bildirmek istediği anlaşılıyor. Elbette bu Hâkim-i Hakîm ve Sâni-i Alîm, rububiyetini göstermek ister.</span></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"><span style="font-size: 10px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"><span style="font-size: 10px">Hem madem bu kadar gösterdiği âsâr-ı lütuf ve merhamet ve garaib-i san’at ile zîşuura kendini tanıttırmak ve sevdirmek ister. Elbette, zîşuurlardan arzularını ve onlardaki marziyâtı ne olduğunu, bir mübelliğ vasıtasıyla bildirecektir.</span></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"><span style="font-size: 10px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"><span style="font-size: 10px">Öyle ise, <strong>zîşuurlardan birisini</strong> tayin edip onunla o rububiyetini ilân edecektir. </span></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"><span style="font-size: 10px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"><span style="font-size: 10px">Ve sevdiği san’atlarını teşhir için, bir <strong>dellâlı kurb-u</strong> huzuruna müşerref edip teşhire vasıta edecektir. </span></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"><span style="font-size: 10px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"><span style="font-size: 10px">Ve o ulvî makàsıdını sair zîşuurlara bildirmekle kemâlâtını izhar etmek için <strong>birisini</strong> <strong>muallim</strong> tayin edecektir.</span></span></p><p> <span style="font-family: 'verdana'"><span style="font-size: 10px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"><span style="font-size: 10px">Ve şu kâinatta derc ettiği tılsımı ve şu mevcudatta gizlediği muammâ-i rububiyeti mânâsız kalmamak için, herhalde <strong>bir rehber</strong> tayin edecektir. </span></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"><span style="font-size: 10px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"><span style="font-size: 10px">Ve gösterdiği ve enzârın temâşâsına neşrettiği mehâsin-i san’at faidesiz ve abes kalmamak için, onlardaki makàsıdı ders verecek <strong>bir rehber</strong> tayin edecektir. </span></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"><span style="font-size: 10px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"><span style="font-size: 10px">Hem marziyâtını zîşuurlara tebliğ etmek için, <strong>birisini</strong> bütün zîşuurların fevkinde bir makama çıkaracak ve marziyâtını <strong>ona</strong> bildirecek, onlara gönderecektir.</span></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"><span style="font-size: 10px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"><span style="font-size: 10px">Madem hakikat ve hikmet böyle iktiza ediyor. Ve şu vezâife en elyak<strong> Hazret-i Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâmdır.</strong> Çünkü, bilfiil, en mükemmel bir surette o vazifeleri yapmıştır. Teşkil ettiği âlem-i İslâm ve gösterdiği nur-u İslâmiyet, bir şahid-i âdil ve sadıktır. Öyle ise, o Zât, doğrudan doğruya, bütün kâinatın fevkine çıkıp, bütün mevcudattan geçip, bir makama girmek lâzımdır ki, bütün mahlûkatın Hâlıkı ile umumî, ulvî, küllî bir sohbet etsin. İşte, Mirac dahi bu hakikati ifade ediyor.</span></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"><span style="font-size: 10px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"><span style="font-size: 10px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"><span style="font-size: 10px"><strong><strong><strong>|Sözler-s.769-771|</strong></strong></strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"><span style="font-size: 10px"></span></span></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="Huseyni, post: 461599, member: 27"] [FONT=verdana][SIZE=2]Şimdi, makam-ı istimâda olan mülhide bakıyoruz: [B]Hatıra geliyor ki:[/B] O mülhid kalbinden der, “Ben Allah’ı tanımıyorum, Peygamberi bilmiyorum. Nasıl Miraca inanacağım?” Biz de deriz ki: Madem şu kâinat ve mevcudat var ve içinde ef’al ve icad var. Hem madem muntazam bir fiil fâilsiz olmaz, mânidar bir kitap kâtipsiz olmaz, san’atlı bir nakış Nakkâşsız olmaz. Elbette, şu kâinatı dolduran ef’âl-i hakîmânenin bir fâili ve yeryüzünün mevsim be mevsim tazelenen hayretfezâ nukuşlarının, mânidar mektubatının bir kâtibi, bir Nakkâşı vardır. Hem madem bir işte iki hâkimin bulunması o işin intizamını bozuyor. Hem madem sinek kanadından tâ semâvât kandiline kadar mükemmel bir intizam var. Öyle ise o Hâkim birdir. Bir olmazsa çünkü herşeyde san’at ve hikmet o derece aciptir ki, o şeyin Sânii, herbir şeye muktedir olacak, herbir işi bilecek bir derecede Kadîr-i Mutlak olmak lâzım gelir; öyle ise, bir olmazsa mevcudat adedince ilâhların bulunması lâzım gelir. O ilâhlar hem birbirine zıt, hem birbirine misil olacaklar; ve o halde şu acip intizam bozulmamak yüz bin defa muhaldir. Hem madem şu mevcudatın tabakatı, bir ordudan bin defa daha muntazam bir emirle hareket ettiği bilbedâhe görünüyor. Yıldızların, güneş ve kamerin muntazaman hareketlerinden tut, tâ badem çiçeklerine kadar herbir taife o kadar muntazam, o kadar mükemmel bir surette Kadîr-i Ezelînin o taifeye verdiği nişanları, formaları, güzel libasları ve tayin ettiği harekâtı, bin defa ordudan daha muntazam bir tarzda izhar ediyor. Öyle ise, şu kâinatın, mevcudatı Onun emrine bakar ve imtisal eder, perde-i gayb arkasında bir Hâkim-i Mutlakı vardır. Hem madem o Hâkim, bütün yaptığı icraat-ı hakîmâne şehadetiyle, hem gösterdiği âsâr-ı haşmetle, bir Sultan-ı Zülcelâldir. Hem gösterdiği ihsânât ile, gayet Rahîm bir Rabdir. Hem izhar ettiği güzel san’atlarıyla, san’atperver ve san’atını çok sever bir Sânidir. Hem gösterdiği tezyinat ve merak-âver san’atlarıyla zîşuurların nazar-ı istihsanını âsârına celb etmek isteyen bir Hâlık-ı Hakîmdir. Hem hilkat-i âlemde gösterdiği muhayyirü’l-ukul tezyinatın ne demek olduğunu ve mahlûkat nereden gelip nereye gideceğini, rububiyetinin hikmetiyle zîşuura bildirmek istediği anlaşılıyor. Elbette bu Hâkim-i Hakîm ve Sâni-i Alîm, rububiyetini göstermek ister. Hem madem bu kadar gösterdiği âsâr-ı lütuf ve merhamet ve garaib-i san’at ile zîşuura kendini tanıttırmak ve sevdirmek ister. Elbette, zîşuurlardan arzularını ve onlardaki marziyâtı ne olduğunu, bir mübelliğ vasıtasıyla bildirecektir. Öyle ise, [B]zîşuurlardan birisini[/B] tayin edip onunla o rububiyetini ilân edecektir. Ve sevdiği san’atlarını teşhir için, bir [B]dellâlı kurb-u[/B] huzuruna müşerref edip teşhire vasıta edecektir. Ve o ulvî makàsıdını sair zîşuurlara bildirmekle kemâlâtını izhar etmek için [B]birisini[/B] [B]muallim[/B] tayin edecektir. Ve şu kâinatta derc ettiği tılsımı ve şu mevcudatta gizlediği muammâ-i rububiyeti mânâsız kalmamak için, herhalde [B]bir rehber[/B] tayin edecektir. Ve gösterdiği ve enzârın temâşâsına neşrettiği mehâsin-i san’at faidesiz ve abes kalmamak için, onlardaki makàsıdı ders verecek [B]bir rehber[/B] tayin edecektir. Hem marziyâtını zîşuurlara tebliğ etmek için, [B]birisini[/B] bütün zîşuurların fevkinde bir makama çıkaracak ve marziyâtını [B]ona[/B] bildirecek, onlara gönderecektir. Madem hakikat ve hikmet böyle iktiza ediyor. Ve şu vezâife en elyak[B] Hazret-i Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâmdır.[/B] Çünkü, bilfiil, en mükemmel bir surette o vazifeleri yapmıştır. Teşkil ettiği âlem-i İslâm ve gösterdiği nur-u İslâmiyet, bir şahid-i âdil ve sadıktır. Öyle ise, o Zât, doğrudan doğruya, bütün kâinatın fevkine çıkıp, bütün mevcudattan geçip, bir makama girmek lâzımdır ki, bütün mahlûkatın Hâlıkı ile umumî, ulvî, küllî bir sohbet etsin. İşte, Mirac dahi bu hakikati ifade ediyor. [B][B][B]|Sözler-s.769-771|[/B][/B][/B] [/SIZE][/FONT] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
İslamiyet
Resûlüllah (Aleyhisselatü Vesselam)
Risale-i Nurda Resülüllah
Risale-i Nur'da Hz. Muhammed (s.a.v.) Bahisleri
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst