Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
Risale Analiz ve Çalışmalar
Risale Soru Cevap
Risale-i Nur Soru Cevap 19 : Üçüncü Lem'a (Üçüncü Bölüm)
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="akna" data-source="post: 339286" data-attributes="member: 1004668"><p><span style="font-family: 'Tahoma'"><span style="color: #000000">Saatin saniyelerini sayan dairesi, dakikayı, saati ve günleri sayan daireleri görünüşte birbirine benzer. Fakat aslında birbirlerinden farklıdırlar. Herbirini birbiri içinde daireler olarak düşünürsek, dakikanın bir kere dairesini tamamlayabilmesi için, saniyenin 60 kez dairesini tamamlamış olması lazımdır.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"><span style="color: #000000"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"><span style="color: #000000">İşte bunun gibi insandaki beden, nefs, kalb ve ruh daireleride birbirleri ile alakadar ve iç içe daireler gibidirler. Ama aslında mütefavittir yani farklı farklı, birbirlerinden ayrıdır. 1 saatin dairesinin tamamlandığı zaman diliminde, saniyenin dairesinin 3600 kez tamamlanması gibi, ceset için 1 gün, kalb için yılları tazammun edebilir. Yani kalb, içinde bulunduğumuz hazır günden, yıllar öncesine ya da yıllar sonrasına gidebilir. Ya da kişinin hayatı boyunca yaşadığı duyguları içinde barındırıp, hazır güne taşıyabilir. Aynı durum ruh ve nefs içinde söz konusu olabilir. Cismaniyetin, içinde sınırlı bulunduğu yarım saatçik bir zaman diliminde yapılan tefekkür ruha sanki yıllarca ibadet ediyormuş gibi lezzet verebilir. Ya da tam tersi aynı kısıtlı zamanda emmare olan nefsine uyarak, yıllardır işlediği tüm günahlardan daha da zarara girip, zillete düşebilir kişi. </span></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"><span style="color: #000000"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"><span style="color: #000000">6.Söz’de de izah edildiği üzere, Cenab-ı Hakk’ın insana verdiği sayısız cihazat ve istidadı O’na satarak, rızası doğrultusunda kullanarak, o fani ve yok olmaya mahkum istidatlar, bekaya kalbeder, lezzetli birer nimet halini alarak bir nevi ölümsüzleşir. Ya da tam tersi yaradılış amacına zıt kullanılarak, ebedi bir mücazat ile karşı karşıya kalmak da mümkün. </span></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"><span style="color: #000000"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"><span style="color: #000000">“Kalbler ancak Allah’ı cc anmakla mutmain olur” buyuruyor Cenab-ı Hakk. Nefs ise Allah’ı tanımak için verilmiş insana. Ne kadar kötülesek, ya da kötüye kullansakta çok ulvi bir vazifesi var aslında. Ruh deseniz zaten buraya ait değil, dünya hayatında gurbette olduğu için hassasiyet istiyor, dünyanın yalancı ve zeval yüzünde boğulmamak için ibadete, tefekküre çok muhtaç. Tüm bu istidatları kullanarak, Cenab-ı Hakkı cc tanımakla, sevmekle, O’nun bize nasip ettiklerine teslim olmakla, her arzumuzu O’ndan istemekle, her müşkülümüzde O’na iltica etmekle, kısacık, fani bir ömür, ölümsüzleşir, beka bulur. Ruhun ve kalbin hayat kaynağı budur. </span></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"><span style="color: #000000"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"><em><span style="color: #4b0082">“Ve bekaya en ziyade müştak ve muhtaç ve en çok lâyık ve müstehak ve devamı ve saadet-i ebediyeyi hadsiz dualarla isteyen ve yalvaran ve bütün dünya lezzetleri ona verilse, onun bekaya karşı arzusunu tatmin etmeyen, </span></em></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"><em><span style="color: #4b0082">Ve ona ihsanlar eden Zâtı perestiş derecesinde seven ve sevdiren ve sevilen çok hârika bir mu'cize-i kudret-i Samedâniye ve bir acûbe-i hilkat </span></em></span><span style="color: #4b0082"><span style="font-family: 'Tahoma'"><em>Ve Kainatı içine alan ve ebede gitmek için yaratıldığına bütün cihazat-ı insaniyesi şehadet eden..”</em></span></span></p><p><span style="color: #4b0082"><span style="font-family: 'Tahoma'"><em></em></span></span></p><p><span style="color: #4b0082"><span style="font-family: 'Tahoma'"><em></em></span></span><span style="font-family: 'Tahoma'">Y<span style="color: #000000">ani aslında kişi iman etsin ya da etmesin, farkında olsun ya da olmasın fıtrata öyle bir beka arzusu konmuşki, hiçbirşey insanı tatmin etmiyor ve dil söylemese de zerreler beka için her vakit niyazda. Bu ise ancak Baki-i Hakikiyi bulmak ile mümkün. </span></span></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="akna, post: 339286, member: 1004668"] [FONT=Tahoma][COLOR=#000000]Saatin saniyelerini sayan dairesi, dakikayı, saati ve günleri sayan daireleri görünüşte birbirine benzer. Fakat aslında birbirlerinden farklıdırlar. Herbirini birbiri içinde daireler olarak düşünürsek, dakikanın bir kere dairesini tamamlayabilmesi için, saniyenin 60 kez dairesini tamamlamış olması lazımdır. [/COLOR][/FONT] [FONT=Tahoma][COLOR=#000000]İşte bunun gibi insandaki beden, nefs, kalb ve ruh daireleride birbirleri ile alakadar ve iç içe daireler gibidirler. Ama aslında mütefavittir yani farklı farklı, birbirlerinden ayrıdır. 1 saatin dairesinin tamamlandığı zaman diliminde, saniyenin dairesinin 3600 kez tamamlanması gibi, ceset için 1 gün, kalb için yılları tazammun edebilir. Yani kalb, içinde bulunduğumuz hazır günden, yıllar öncesine ya da yıllar sonrasına gidebilir. Ya da kişinin hayatı boyunca yaşadığı duyguları içinde barındırıp, hazır güne taşıyabilir. Aynı durum ruh ve nefs içinde söz konusu olabilir. Cismaniyetin, içinde sınırlı bulunduğu yarım saatçik bir zaman diliminde yapılan tefekkür ruha sanki yıllarca ibadet ediyormuş gibi lezzet verebilir. Ya da tam tersi aynı kısıtlı zamanda emmare olan nefsine uyarak, yıllardır işlediği tüm günahlardan daha da zarara girip, zillete düşebilir kişi. [/COLOR][/FONT] [FONT=Tahoma][COLOR=#000000]6.Söz’de de izah edildiği üzere, Cenab-ı Hakk’ın insana verdiği sayısız cihazat ve istidadı O’na satarak, rızası doğrultusunda kullanarak, o fani ve yok olmaya mahkum istidatlar, bekaya kalbeder, lezzetli birer nimet halini alarak bir nevi ölümsüzleşir. Ya da tam tersi yaradılış amacına zıt kullanılarak, ebedi bir mücazat ile karşı karşıya kalmak da mümkün. [/COLOR][/FONT] [FONT=Tahoma][COLOR=#000000]“Kalbler ancak Allah’ı cc anmakla mutmain olur” buyuruyor Cenab-ı Hakk. Nefs ise Allah’ı tanımak için verilmiş insana. Ne kadar kötülesek, ya da kötüye kullansakta çok ulvi bir vazifesi var aslında. Ruh deseniz zaten buraya ait değil, dünya hayatında gurbette olduğu için hassasiyet istiyor, dünyanın yalancı ve zeval yüzünde boğulmamak için ibadete, tefekküre çok muhtaç. Tüm bu istidatları kullanarak, Cenab-ı Hakkı cc tanımakla, sevmekle, O’nun bize nasip ettiklerine teslim olmakla, her arzumuzu O’ndan istemekle, her müşkülümüzde O’na iltica etmekle, kısacık, fani bir ömür, ölümsüzleşir, beka bulur. Ruhun ve kalbin hayat kaynağı budur. [/COLOR][/FONT] [FONT=Tahoma][I][COLOR=#4b0082]“Ve bekaya en ziyade müştak ve muhtaç ve en çok lâyık ve müstehak ve devamı ve saadet-i ebediyeyi hadsiz dualarla isteyen ve yalvaran ve bütün dünya lezzetleri ona verilse, onun bekaya karşı arzusunu tatmin etmeyen, Ve ona ihsanlar eden Zâtı perestiş derecesinde seven ve sevdiren ve sevilen çok hârika bir mu'cize-i kudret-i Samedâniye ve bir acûbe-i hilkat [/COLOR][/I][/FONT][COLOR=#4b0082][FONT=Tahoma][I]Ve Kainatı içine alan ve ebede gitmek için yaratıldığına bütün cihazat-ı insaniyesi şehadet eden..” [/I][/FONT][/COLOR][FONT=Tahoma]Y[COLOR=#000000]ani aslında kişi iman etsin ya da etmesin, farkında olsun ya da olmasın fıtrata öyle bir beka arzusu konmuşki, hiçbirşey insanı tatmin etmiyor ve dil söylemese de zerreler beka için her vakit niyazda. Bu ise ancak Baki-i Hakikiyi bulmak ile mümkün. [/COLOR][/FONT] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
Risale Analiz ve Çalışmalar
Risale Soru Cevap
Risale-i Nur Soru Cevap 19 : Üçüncü Lem'a (Üçüncü Bölüm)
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst