Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
Risale Analiz ve Çalışmalar
Risale Soru Cevap
Risale-i Nur Soru Cevap 17 : Üçüncü Lem'a (Birinci Bölüm)
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="faris" data-source="post: 332236" data-attributes="member: 1006387"><p>His ve zevkin çoşkunları o kadar ağır ki aklın ölçülerine karşı çıkabilmekte hatta mantıklı olup olmadığı ile ilgilenmemekte.. Hüseyin abininde ifade ettiği gibi Muhyiddin Arabi gibi zatların alemlerinde yaşadıkları hissiyatlar o kadar derin olmuştur ki o gibi büyük zatlar dahi yaptıklarını ve sözlerini akıl mizanları ile tartma ihtiyacı duymamışlar, belki bir başkası söylese kendileri o haleti ruhiyede olmasaydılar o zaman akılları ile düşünüp doğruluğunu hakikatliğini tartacaklardır..</p><p></p><p></p><p></p><p></p><p>Bir cerrahın hastanın ilgili tedavisi için hastayı kesmesi, dikmesi ve belirli operasyonlarda bulunmasıdır. Mesela karaciğerinde kis bulunan bir hastayı cerrah tedavi edebilmek için önce onu keser karaciğerini açar ve ilgili hastalıklı bölgeyi temizler daha sonra diker. Bu gibi ameliyatlar bedenen ve organlarımızda olduğu için bunlar maddi ameliyatlar olmaktadır. Ancak insan sadece maddeden ibaret olmadığı bütün ilimler hem fikirdir. İnsanın maddeden ziyade insanı insan eden henüz daha keşfedilmemiş bir çok hissiyatı, duygusu vs. bulunmaktadır. Bu gibi durumlarına ise insanın manevisi denilebilmektedir. Nasıl ki insanın bedeni çevrenin etkilerine göre zaman zaman rahatsızlanıp çeşitli müdahalelere ihtiyacı oluyorsa öyle de insanın maneviyatının da her daim ameliyatlara ihtiyacı olabilmektedir. Ustadımız Bediüzzaman insana verilen bütün hissiyatların Allah hesabına verildiğini bizlere bildirmektedir. Madem Allah hesabına verilmektedir, öyle ise bir çizgi bir sınırıda olamaz. Bir çiçeği isteyebileceği gibi bir cennet bahçesini de arzulayabilmektedir. İşte öyle de bu dersimizde Ustad Bediüzzaman, Allahtan başka şeylere ehemmiyetinden ziyade bağlanmanın manevi bir hastalık olduğunu bunun ise ancak manevi ameliyatı cerrahiye ile kurtulabilineceğini anlatmaktadır. Ya Baki entel Baki zikri ile yüzümüzü Allaha çevirerek diğer bağımlılıklarımızı koparıp bizleri Allaha bağlamaktadır. Hem nasıl ki kanser gibi hastalıklar bedenin yaşamasını zorlaştırıyor türlü türlü sıkıntılar çektiriyor. Öyle de manevi hastalıklar dahi çeşitli sıkıntılar çektirebilmektedir. Mesela; Allaha verilmesi gereken muhabbeti şu dünyaya verse o muhabbet bu kısacık fani dünyaya fazla gelecektir. Bir gün gideceğini bilmesi onu elem içinde bırakacaktır. Hem anını acılaştıracak hem ahirini tehlikeye atabilme ihtimali vardır.</p><p> </p><p></p><p></p><p><span style="font-family: 'tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'tahoma'"></span></p><p><span style="color: #ff0000"><strong>Soru 5:</strong></span> İnsan <span style="font-family: 'tahoma'">mahbupları adedince mânevî cerihaları nasıl oluşur? Bu manevi hastalıklardan insan nasıl kurtulur?</span></p><p><span style="font-family: 'tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'tahoma'">İnsan maneviyatla ilişkili olduğundan türlü türlü haleti ruhiyede bulunabilmektedir. Eğer insan Ya Baki Entel Baki sırrı hakikisini anlayıp o halette bulunmazsa dünyada alakadar olduğu mahbubları olacaktır. Mesela eşi, çocuğu, ailesi, akrabası, malı, mülkü, giysileri, gıdaları ila ahir ne kadar alakadarlığı var ise muhabbetini ona verecektir. Halbuki hepsi fani olduğundan hepsinin gitmesinden ayrı ayrı elemleri olacak onların gitmesi ile aldığı bütün lezzetler acılaşacak diğer lezzetlerini acılaştıracaktır. İşte nihayetsiz hissiyatlarına madel nihayetsiz mahbubu olması ve bunun gibi her biri adedince nihayetsiz manevi cerihaları oluşabilecektir nitekim oluşabilmektedir. Bu manevi hastalıklardan kurtulmanın sırrı ise :</span></p><p><span style="font-family: 'tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="font-family: 'Tahoma'">“Madem o hadsiz mahbubat fânidirler, beni bırakıp gidiyorlar. Onlar beni bırakmadan evvel ben onları </span><span style="font-family: 'times new roman'"><span style="font-size: 22px"><strong>يَا بَاقِى أَنْتَ الْبَاقِى</strong></span></span><span style="font-family: 'Tahoma'"> demekle bırakıyorum. Yalnız Sen bâkisin ve Senin ibkàn ile mevcudat bekà bulabildiğini bilip itikad ederim. Öyleyse, Senin muhabbetinle onlar sevilir. Yoksa alâka-i kalbe lâyık değiller” demektir.</span></span></p><p><span style="font-family: 'tahoma'"></span></p><p></p><p></p><p><span style="color: #ff0000"><strong>Soru 6 :</strong> </span>"<span style="font-family: 'tahoma'">..mevcudatta sebeb-i muhabbet olan hüsün ve ihsan ve kemal" sözündeki hakikati nasıl anlamalıyız?</span></p><p></p><p>İnsanın muhabbet ettiği herşeye bir göz attığımızda ya onda gördüğü güzellikten ya iyilikten ya da mükemmeliğindendir. Halbu ki o hüsün, ihsan ve kemalin nihayeti en doruğu Allah ta bulunduğunu bilsek o zayıf hüsün, ihsan ve kemale duyduğumuz iştiyak nihayetsiz olarak Allah'a duyulması muhtemeldir. İşte bu sırrı anlayabilmek nasibimiz olsun.</p></blockquote><p></p>
[QUOTE="faris, post: 332236, member: 1006387"] His ve zevkin çoşkunları o kadar ağır ki aklın ölçülerine karşı çıkabilmekte hatta mantıklı olup olmadığı ile ilgilenmemekte.. Hüseyin abininde ifade ettiği gibi Muhyiddin Arabi gibi zatların alemlerinde yaşadıkları hissiyatlar o kadar derin olmuştur ki o gibi büyük zatlar dahi yaptıklarını ve sözlerini akıl mizanları ile tartma ihtiyacı duymamışlar, belki bir başkası söylese kendileri o haleti ruhiyede olmasaydılar o zaman akılları ile düşünüp doğruluğunu hakikatliğini tartacaklardır.. Bir cerrahın hastanın ilgili tedavisi için hastayı kesmesi, dikmesi ve belirli operasyonlarda bulunmasıdır. Mesela karaciğerinde kis bulunan bir hastayı cerrah tedavi edebilmek için önce onu keser karaciğerini açar ve ilgili hastalıklı bölgeyi temizler daha sonra diker. Bu gibi ameliyatlar bedenen ve organlarımızda olduğu için bunlar maddi ameliyatlar olmaktadır. Ancak insan sadece maddeden ibaret olmadığı bütün ilimler hem fikirdir. İnsanın maddeden ziyade insanı insan eden henüz daha keşfedilmemiş bir çok hissiyatı, duygusu vs. bulunmaktadır. Bu gibi durumlarına ise insanın manevisi denilebilmektedir. Nasıl ki insanın bedeni çevrenin etkilerine göre zaman zaman rahatsızlanıp çeşitli müdahalelere ihtiyacı oluyorsa öyle de insanın maneviyatının da her daim ameliyatlara ihtiyacı olabilmektedir. Ustadımız Bediüzzaman insana verilen bütün hissiyatların Allah hesabına verildiğini bizlere bildirmektedir. Madem Allah hesabına verilmektedir, öyle ise bir çizgi bir sınırıda olamaz. Bir çiçeği isteyebileceği gibi bir cennet bahçesini de arzulayabilmektedir. İşte öyle de bu dersimizde Ustad Bediüzzaman, Allahtan başka şeylere ehemmiyetinden ziyade bağlanmanın manevi bir hastalık olduğunu bunun ise ancak manevi ameliyatı cerrahiye ile kurtulabilineceğini anlatmaktadır. Ya Baki entel Baki zikri ile yüzümüzü Allaha çevirerek diğer bağımlılıklarımızı koparıp bizleri Allaha bağlamaktadır. Hem nasıl ki kanser gibi hastalıklar bedenin yaşamasını zorlaştırıyor türlü türlü sıkıntılar çektiriyor. Öyle de manevi hastalıklar dahi çeşitli sıkıntılar çektirebilmektedir. Mesela; Allaha verilmesi gereken muhabbeti şu dünyaya verse o muhabbet bu kısacık fani dünyaya fazla gelecektir. Bir gün gideceğini bilmesi onu elem içinde bırakacaktır. Hem anını acılaştıracak hem ahirini tehlikeye atabilme ihtimali vardır. [FONT=tahoma] [/FONT] [COLOR=#ff0000][B]Soru 5:[/B][/COLOR] İnsan [FONT=tahoma]mahbupları adedince mânevî cerihaları nasıl oluşur? Bu manevi hastalıklardan insan nasıl kurtulur? İnsan maneviyatla ilişkili olduğundan türlü türlü haleti ruhiyede bulunabilmektedir. Eğer insan Ya Baki Entel Baki sırrı hakikisini anlayıp o halette bulunmazsa dünyada alakadar olduğu mahbubları olacaktır. Mesela eşi, çocuğu, ailesi, akrabası, malı, mülkü, giysileri, gıdaları ila ahir ne kadar alakadarlığı var ise muhabbetini ona verecektir. Halbuki hepsi fani olduğundan hepsinin gitmesinden ayrı ayrı elemleri olacak onların gitmesi ile aldığı bütün lezzetler acılaşacak diğer lezzetlerini acılaştıracaktır. İşte nihayetsiz hissiyatlarına madel nihayetsiz mahbubu olması ve bunun gibi her biri adedince nihayetsiz manevi cerihaları oluşabilecektir nitekim oluşabilmektedir. Bu manevi hastalıklardan kurtulmanın sırrı ise : [FONT=Tahoma]“Madem o hadsiz mahbubat fânidirler, beni bırakıp gidiyorlar. Onlar beni bırakmadan evvel ben onları [/FONT][FONT=times new roman][SIZE=6][B]يَا بَاقِى أَنْتَ الْبَاقِى[/B][/SIZE][/FONT][FONT=Tahoma] demekle bırakıyorum. Yalnız Sen bâkisin ve Senin ibkàn ile mevcudat bekà bulabildiğini bilip itikad ederim. Öyleyse, Senin muhabbetinle onlar sevilir. Yoksa alâka-i kalbe lâyık değiller” demektir.[/FONT] [/FONT] [COLOR=#ff0000][B]Soru 6 :[/B] [/COLOR]"[FONT=tahoma]..mevcudatta sebeb-i muhabbet olan hüsün ve ihsan ve kemal" sözündeki hakikati nasıl anlamalıyız?[/FONT] İnsanın muhabbet ettiği herşeye bir göz attığımızda ya onda gördüğü güzellikten ya iyilikten ya da mükemmeliğindendir. Halbu ki o hüsün, ihsan ve kemalin nihayeti en doruğu Allah ta bulunduğunu bilsek o zayıf hüsün, ihsan ve kemale duyduğumuz iştiyak nihayetsiz olarak Allah'a duyulması muhtemeldir. İşte bu sırrı anlayabilmek nasibimiz olsun. [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
Risale Analiz ve Çalışmalar
Risale Soru Cevap
Risale-i Nur Soru Cevap 17 : Üçüncü Lem'a (Birinci Bölüm)
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst