Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nur Külliyatı
Sözler
Otuzuncu Söz
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="TaLHa" data-source="post: 268044" data-attributes="member: 1"><p><strong>Otuzuncu Söz - Sayfa 739</strong></p><p></p><p><span style="font-family: 'tahoma'">bulunmuyor. Her tarafı canavarlar, muzır ve muvahhiş mahlûklarla dolu olduğunu tevehhüm ettim. Kalbime geldi ki, şu zeminin öteki tarafında ziya, nesîm, âb-ı hayat var, oraya geçmek lâzım. Baktım ki, ihtiyarsız sevk olunuyorum. Zeminin içinde tünelvâri bir mağaraya sokuldum. Git gide zeminin içinde seyahat ettim. Bakıyorum ki, benden evvel o tahtel’arz yolda çok kimseler gitmişler, her tarafta boğulup kalmışlar. Onların ayak izlerini görüyordum. Bazılarının bir zaman seslerini işitiyordum; sonra sesleri kesiliyordu.</span></p><p><span style="font-family: 'tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'tahoma'">Ey hayaliyle benim seyahat-i hayaliyeme iştirak eden arkadaş! O zemin tabiattır ve felsefe-i tabiiyedir. Tünel ise, ehl-i felsefenin efkârıyla hakikate yol açmak için açtıkları meslektir. Gördüğüm ayak izleri, Eflâtun ve Aristo<strong><u><strong><u>HAŞİYE-1</u></strong></u></strong> gibi meşahirlerindir. İşittiğim sesler, İbn-i Sina ve Fârâbî gibi dâhilerindir. Evet, İbn-i Sina’nın bazı sözlerini, kanunlarını bazı yerlerde görüyordum. Sonra bütün bütün kesiliyordu. Daha ileri gidememiş. Demek boğulmuş. Her neyse, seni meraktan kurtarmak için hayalin altındaki hakikatin bir köşesini gösterdim. Şimdi seyahatime dönüyorum.</span></p><p><span style="font-family: 'tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'tahoma'">Gid gide, baktım ki, benim elime iki şey verildi: biri, bir elektrik, o tahtel’arz tabiatın zulümatını dağıtır; diğeri bir âlet ile dahi azîm kayalar, dağ-misal taşlar parçalanıp bana yol açılıyor. Kulağıma denildi ki: “Bu elektrikle o âlet Kur’ân’ın hazinesinden size verilmiştir.”</span></p><p><span style="font-family: 'tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'tahoma'">Her ne ise, çok zaman öylece gittim. Baktım ki, öteki tarafa çıktım. Gayet güzel bir bahar mevsiminde, bulutsuz bir güneş, ruh-efzâ bir nesîm, hayattar bir âb-ı leziz, her taraf şenlik içinde bir âlem gördüm. “Elhamdü lillâh” dedim. Sonra baktım ki, ben kendi kendime mâlik değilim. Birisi beni tecrübe ediyor.</span></p><p><span style="font-family: 'tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'tahoma'">[NOT]Haşiye-1</span></p><p> <span style="font-family: 'tahoma'">Eğer desen: “Sen necisin, bu meşahire karşı meydana çıkıyorsun? Sen bir sinek gibi olup da kartalların uçmalarına karışıyorsun?” Ben de derim ki: Kur’ân gibi bir üstad-ı ezeliyem varken, dalâlet-âlûd felsefenin ve evham-âlûd aklın şakirtleri olan o kartallara, hakikat ve marifet yolunda sinek kanadı kadar da kıymet vermeye mecbur değilim. Ben onlardan ne kadar aşağı isem, onların üstadı dahi benim üstadımdan bin defa daha aşağıdır. Üstadımın himmetiyle, onları gark eden madde ayağımı da ıslatamadı. Evet, büyük bir padişahın, onun kanununu ve evâmirini hâmil küçük bir neferi, küçük bir şahın büyük bir müşirinden daha büyük işler görebilir.[/NOT]</span></p><p><span style="font-family: 'tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'tahoma'"></span> <table style='width: 100%'><tr><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>Aristo</strong>: (bk. bilgiler)</span></td><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>Eflâtun</strong>: (bk. bilgiler)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>Fârâbî</strong>: (bk. bilgiler)</span></td><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>azîm</strong>: büyük (bk. a-ẓ-m)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>dalâlet-âlûd</strong>: hak yoldan sapmış, inançsızlık bulaşmış (bk. ḍ-l-l)</span></td><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>dağ-misal</strong>: dağ gibi (bk. m-s̱-l)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>dâhi</strong>: son derece zeki, deha ve hikmet sahibi kimse</span></td><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>efkâr</strong>: fikirler, düşünceler (bk. f-k-r)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>ehl-i felsefe</strong>: felsefe ile uğraşanlar</span></td><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>elhamdü lillâh</strong>: “her türlü övgü ve şükür yalnızca Allah’a aittir” (bk. ḥ-m-d)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>evham-âlûd</strong>: vehimler ve kuruntular karışmış</span></td><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>evâmir</strong>: emirler</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>felsefe-i tabiiye</strong>: herşeyi tabiata dayandıran felsefe (bk. ṭ-b-a)</span></td><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>gark etmek</strong>: boğmak, batırmak</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>hakikat</strong>: gerçek, doğru (bk. ḥ-ḳ-ḳ)</span></td><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>hayattar</strong>: canlı (bk. ḥ-y-y)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>haşiye</strong>: dipnot, açıklayıcı not</span></td><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>himmet</strong>: mânevî yardım</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>hâmil</strong>: taşıyan</span></td><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>ihtiyarsız</strong>: irade dışı, istemeden (bk. ḫ-y-r)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>iştirak etmek</strong>: katılmak</span></td><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>mahlûk</strong>: yaratık (bk. ḫ-l-ḳ)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>marifet</strong>: geniş bilgi ve beceri (bk. a-r-f)</span></td><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>meşahir</strong>: meşhurlar, ünlüler</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>muvahhiş</strong>: ürküten, korkutan</span></td><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>muzır</strong>: zararlı</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>mâlik</strong>: sahip (bk. m-l-k)</span></td><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>müşir</strong>: mareşal</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>nefer</strong>: asker, er</span></td><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>nesîm</strong>: hoş ve hafif rüzgâr</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>ruh-efzâ</strong>: ruha hoş gelen (bk. r-v-ḥ)</span></td><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>seyahat-i hayaliye</strong>: hayalî (keşfî) yolculuk (bk. ḫ-y-l)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>tabiat</strong>: kâinat ve içindekiler, canlı cansız varlıklar, maddî âlem (bk. ṭ-b-a)</span></td><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>tahtel’arz</strong>: yeraltı</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>tecrübe etmek</strong>: denemek</span></td><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>tevehhüm etmek</strong>: zannetmek</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>tünelvâri</strong>: tünel gibi</span></td><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>zemin</strong>: yer</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>ziya</strong>: ışık</span></td><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>zulümat</strong>: karanlıklar (bk. ẓ-l-m)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>âb-ı hayat</strong>: hayat suyu (bk. ḥ-y-y)</span></td><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>âb-ı leziz</strong>: lezzetli su</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>âlem</strong>: dünya (bk. a-l-m)</span></td><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>üstad</strong>: hoca, öğretmen</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>üstad-ı ezeliye</strong>: varlığının başlangıcı olmayan üstad, öğretmen (bk. e-z-l)</span></td><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>İbn-i Sina</strong>: (bk. bilgiler)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>şakirt</strong>: öğrenci, talebe</span></td><td></td></tr></table><p><br /> <tbody> <br /> </tbody></p><p><span style="font-family: 'tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'tahoma'"></span></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="TaLHa, post: 268044, member: 1"] [b]Otuzuncu Söz - Sayfa 739[/b] [FONT=tahoma]bulunmuyor. Her tarafı canavarlar, muzır ve muvahhiş mahlûklarla dolu olduğunu tevehhüm ettim. Kalbime geldi ki, şu zeminin öteki tarafında ziya, nesîm, âb-ı hayat var, oraya geçmek lâzım. Baktım ki, ihtiyarsız sevk olunuyorum. Zeminin içinde tünelvâri bir mağaraya sokuldum. Git gide zeminin içinde seyahat ettim. Bakıyorum ki, benden evvel o tahtel’arz yolda çok kimseler gitmişler, her tarafta boğulup kalmışlar. Onların ayak izlerini görüyordum. Bazılarının bir zaman seslerini işitiyordum; sonra sesleri kesiliyordu. Ey hayaliyle benim seyahat-i hayaliyeme iştirak eden arkadaş! O zemin tabiattır ve felsefe-i tabiiyedir. Tünel ise, ehl-i felsefenin efkârıyla hakikate yol açmak için açtıkları meslektir. Gördüğüm ayak izleri, Eflâtun ve Aristo[B][U][B][U]HAŞİYE-1[/U][/B][/U][/B] gibi meşahirlerindir. İşittiğim sesler, İbn-i Sina ve Fârâbî gibi dâhilerindir. Evet, İbn-i Sina’nın bazı sözlerini, kanunlarını bazı yerlerde görüyordum. Sonra bütün bütün kesiliyordu. Daha ileri gidememiş. Demek boğulmuş. Her neyse, seni meraktan kurtarmak için hayalin altındaki hakikatin bir köşesini gösterdim. Şimdi seyahatime dönüyorum. Gid gide, baktım ki, benim elime iki şey verildi: biri, bir elektrik, o tahtel’arz tabiatın zulümatını dağıtır; diğeri bir âlet ile dahi azîm kayalar, dağ-misal taşlar parçalanıp bana yol açılıyor. Kulağıma denildi ki: “Bu elektrikle o âlet Kur’ân’ın hazinesinden size verilmiştir.” Her ne ise, çok zaman öylece gittim. Baktım ki, öteki tarafa çıktım. Gayet güzel bir bahar mevsiminde, bulutsuz bir güneş, ruh-efzâ bir nesîm, hayattar bir âb-ı leziz, her taraf şenlik içinde bir âlem gördüm. “Elhamdü lillâh” dedim. Sonra baktım ki, ben kendi kendime mâlik değilim. Birisi beni tecrübe ediyor. [NOT]Haşiye-1 Eğer desen: “Sen necisin, bu meşahire karşı meydana çıkıyorsun? Sen bir sinek gibi olup da kartalların uçmalarına karışıyorsun?” Ben de derim ki: Kur’ân gibi bir üstad-ı ezeliyem varken, dalâlet-âlûd felsefenin ve evham-âlûd aklın şakirtleri olan o kartallara, hakikat ve marifet yolunda sinek kanadı kadar da kıymet vermeye mecbur değilim. Ben onlardan ne kadar aşağı isem, onların üstadı dahi benim üstadımdan bin defa daha aşağıdır. Üstadımın himmetiyle, onları gark eden madde ayağımı da ıslatamadı. Evet, büyük bir padişahın, onun kanununu ve evâmirini hâmil küçük bir neferi, küçük bir şahın büyük bir müşirinden daha büyük işler görebilir.[/NOT] [/FONT][TABLE] <tbody>[TR] [TD][FONT=tahoma][B]Aristo[/B]: (bk. bilgiler)[/FONT][/TD] [TD][FONT=tahoma][B]Eflâtun[/B]: (bk. bilgiler)[/FONT][/TD] [/TR] [TR] [TD][FONT=tahoma][B]Fârâbî[/B]: (bk. bilgiler)[/FONT][/TD] [TD][FONT=tahoma][B]azîm[/B]: büyük (bk. a-ẓ-m)[/FONT][/TD] [/TR] [TR] [TD][FONT=tahoma][B]dalâlet-âlûd[/B]: hak yoldan sapmış, inançsızlık bulaşmış (bk. ḍ-l-l)[/FONT][/TD] [TD][FONT=tahoma][B]dağ-misal[/B]: dağ gibi (bk. m-s̱-l)[/FONT][/TD] [/TR] [TR] [TD][FONT=tahoma][B]dâhi[/B]: son derece zeki, deha ve hikmet sahibi kimse[/FONT][/TD] [TD][FONT=tahoma][B]efkâr[/B]: fikirler, düşünceler (bk. f-k-r)[/FONT][/TD] [/TR] [TR] [TD][FONT=tahoma][B]ehl-i felsefe[/B]: felsefe ile uğraşanlar[/FONT][/TD] [TD][FONT=tahoma][B]elhamdü lillâh[/B]: “her türlü övgü ve şükür yalnızca Allah’a aittir” (bk. ḥ-m-d)[/FONT][/TD] [/TR] [TR] [TD][FONT=tahoma][B]evham-âlûd[/B]: vehimler ve kuruntular karışmış[/FONT][/TD] [TD][FONT=tahoma][B]evâmir[/B]: emirler[/FONT][/TD] [/TR] [TR] [TD][FONT=tahoma][B]felsefe-i tabiiye[/B]: herşeyi tabiata dayandıran felsefe (bk. ṭ-b-a)[/FONT][/TD] [TD][FONT=tahoma][B]gark etmek[/B]: boğmak, batırmak[/FONT][/TD] [/TR] [TR] [TD][FONT=tahoma][B]hakikat[/B]: gerçek, doğru (bk. ḥ-ḳ-ḳ)[/FONT][/TD] [TD][FONT=tahoma][B]hayattar[/B]: canlı (bk. ḥ-y-y)[/FONT][/TD] [/TR] [TR] [TD][FONT=tahoma][B]haşiye[/B]: dipnot, açıklayıcı not[/FONT][/TD] [TD][FONT=tahoma][B]himmet[/B]: mânevî yardım[/FONT][/TD] [/TR] [TR] [TD][FONT=tahoma][B]hâmil[/B]: taşıyan[/FONT][/TD] [TD][FONT=tahoma][B]ihtiyarsız[/B]: irade dışı, istemeden (bk. ḫ-y-r)[/FONT][/TD] [/TR] [TR] [TD][FONT=tahoma][B]iştirak etmek[/B]: katılmak[/FONT][/TD] [TD][FONT=tahoma][B]mahlûk[/B]: yaratık (bk. ḫ-l-ḳ)[/FONT][/TD] [/TR] [TR] [TD][FONT=tahoma][B]marifet[/B]: geniş bilgi ve beceri (bk. a-r-f)[/FONT][/TD] [TD][FONT=tahoma][B]meşahir[/B]: meşhurlar, ünlüler[/FONT][/TD] [/TR] [TR] [TD][FONT=tahoma][B]muvahhiş[/B]: ürküten, korkutan[/FONT][/TD] [TD][FONT=tahoma][B]muzır[/B]: zararlı[/FONT][/TD] [/TR] [TR] [TD][FONT=tahoma][B]mâlik[/B]: sahip (bk. m-l-k)[/FONT][/TD] [TD][FONT=tahoma][B]müşir[/B]: mareşal[/FONT][/TD] [/TR] [TR] [TD][FONT=tahoma][B]nefer[/B]: asker, er[/FONT][/TD] [TD][FONT=tahoma][B]nesîm[/B]: hoş ve hafif rüzgâr[/FONT][/TD] [/TR] [TR] [TD][FONT=tahoma][B]ruh-efzâ[/B]: ruha hoş gelen (bk. r-v-ḥ)[/FONT][/TD] [TD][FONT=tahoma][B]seyahat-i hayaliye[/B]: hayalî (keşfî) yolculuk (bk. ḫ-y-l)[/FONT][/TD] [/TR] [TR] [TD][FONT=tahoma][B]tabiat[/B]: kâinat ve içindekiler, canlı cansız varlıklar, maddî âlem (bk. ṭ-b-a)[/FONT][/TD] [TD][FONT=tahoma][B]tahtel’arz[/B]: yeraltı[/FONT][/TD] [/TR] [TR] [TD][FONT=tahoma][B]tecrübe etmek[/B]: denemek[/FONT][/TD] [TD][FONT=tahoma][B]tevehhüm etmek[/B]: zannetmek[/FONT][/TD] [/TR] [TR] [TD][FONT=tahoma][B]tünelvâri[/B]: tünel gibi[/FONT][/TD] [TD][FONT=tahoma][B]zemin[/B]: yer[/FONT][/TD] [/TR] [TR] [TD][FONT=tahoma][B]ziya[/B]: ışık[/FONT][/TD] [TD][FONT=tahoma][B]zulümat[/B]: karanlıklar (bk. ẓ-l-m)[/FONT][/TD] [/TR] [TR] [TD][FONT=tahoma][B]âb-ı hayat[/B]: hayat suyu (bk. ḥ-y-y)[/FONT][/TD] [TD][FONT=tahoma][B]âb-ı leziz[/B]: lezzetli su[/FONT][/TD] [/TR] [TR] [TD][FONT=tahoma][B]âlem[/B]: dünya (bk. a-l-m)[/FONT][/TD] [TD][FONT=tahoma][B]üstad[/B]: hoca, öğretmen[/FONT][/TD] [/TR] [TR] [TD][FONT=tahoma][B]üstad-ı ezeliye[/B]: varlığının başlangıcı olmayan üstad, öğretmen (bk. e-z-l)[/FONT][/TD] [TD][FONT=tahoma][B]İbn-i Sina[/B]: (bk. bilgiler)[/FONT][/TD] [/TR] [TR] [TD][FONT=tahoma][B]şakirt[/B]: öğrenci, talebe[/FONT][/TD] [/TR] </tbody>[/TABLE] [FONT=tahoma] [/FONT] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nur Külliyatı
Sözler
Otuzuncu Söz
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst