Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nur Külliyatı
Sözler
Otuzuncu Söz
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="TaLHa" data-source="post: 268038" data-attributes="member: 1"><p><strong>Otuzuncu Söz - Sayfa 735</strong></p><p></p><p><span style="font-family: 'tahoma'">düstur-u gàliyesinden <strong><u><img src="http://www.erisale.com/images/blank.gif" alt="" class="fr-fic fr-dii fr-draggable " style="" />1</u></strong> <span style="font-size: 22px"><span style="font-family: 'trebuchet ms'">اَلْوَاحِدُ لاَ يَصْدُرُ اِلاَّ عَنِ الْوَاحِدِ</span></span> yani “Her birliği bulunan yalnız birden sudur edecektir; madem herşeyde ve bütün eşyada bir birlik var, demek birtek Zâtın icadıdır” diye olan tevhidkârâne düsturu nerede? Eski felsefenin bir düstur-u itikadiyesinden olan <span style="font-size: 22px"><span style="font-family: 'trebuchet ms'">اَلْوَاحِدُ لاَ يَصْدُرُ عَنْهُ اِلاَّ الْوَاحِدُ</span></span> <strong><u><img src="http://www.erisale.com/images/blank.gif" alt="" class="fr-fic fr-dii fr-draggable " style="" />2</u></strong> “Birden bir sudur eder”; yani “Bir zâttan bizzat birtek sudur edebilir. Sair şeyler, vasıtalar vasıtasıyla ondan sudur eder” diye, Ganiyy-i ale’l-Itlak ve Kadîr-i Mutlakı âciz vesaite muhtaç göstererek, bütün esbaba ve vesaite, rububiyette bir nevi şirket verip, Hâlık-ı Zülcelâle “akl-ı evvel“<strong><u><img src="http://www.erisale.com/images/blank.gif" alt="" class="fr-fic fr-dii fr-draggable " style="" />3</u></strong> namında bir mahlûku verip adeta sair mülkünü esbaba ve vesaite taksim ederek bir şirk-i azîme yol açan şirk-âlûd ve dalâlet-pîşe o felsefenin düsturu nerede? Hükemanın yüksek kısmı olan işrâkıyyun böyle halt etseler, maddiyyun, tabiiyyun gibi aşağı kısımları ne kadar halt edeceklerini kıyas edebilirsin.</span></p><p><span style="font-family: 'tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'tahoma'"><strong><em>Dördüncü misal:</em> </strong>Nübüvvetin düstur-u hakîmânesinden</span></p><p><span style="font-family: 'tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'tahoma'"><strong><u><img src="http://www.erisale.com/images/blank.gif" alt="" class="fr-fic fr-dii fr-draggable " style="" />4</u></strong> <span style="font-size: 22px"><span style="font-family: 'trebuchet ms'"> وَاِنْ مِنْ شَىْءٍ اِلاَّ يُسَبِّحُ بِحَمْدِهِ</span></span> sırrıyla, “Herşeyin, her zîhayatın neticesi, hikmeti, kendine ait bir ise, Sâniine ait neticeleri, Fâtırına bakan hikmetleri binlerdir. Herbir şeyin, hattâ bir meyvenin, bir ağacın meyveleri kadar hikmetleri, neticeleri bulunduğu” mahz-ı hakikat olan düstur-u hikmet nerede? Felsefenin “Herbir zîhayatın neticesi kendine bakar veyahut insanın menâfiine aittir’ diye, koca bir dağ gibi ağaca hardal gibi bir meyve, bir netice takmak gibi gayet mânâsız bir abesiyet içinde gördüğü hikmetsiz hikmet-i muzahrefe düsturları nerede?</span></p><p><span style="font-family: 'tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'tahoma'">[NOT]Dipnot-1</span></p><p> <span style="font-family: 'tahoma'">bk. eş-Şehristanî, <em>el-Milel ve’n-Nihal</em> 2:124; el-îci, <em>Kitabu’l-Mevakıf</em> 2:589.</span></p><p><span style="font-family: 'tahoma'">Dipnot-2</span></p><p> <span style="font-family: 'tahoma'">bk. eş-Şehristanî, <em>el-Milel ve’n-Nihal</em> 2:187; el-îci, <em>Kitabu’l-Mevakıf</em> 2:689-690.</span></p><p><span style="font-family: 'tahoma'">Dipnot-3</span></p><p> <span style="font-family: 'tahoma'">bk. İbni Teymiyye, <em>Şerhu’l-Akîdeti’l-İsfahâniyye</em> 2:80; eş-Şehristânî, <em>el-Milel ve’n-Nihal</em> 2:75, 88.</span></p><p><span style="font-family: 'tahoma'">Dipnot-4</span></p><p> <span style="font-family: 'tahoma'">“Hiçbir şey yoktur ki, Onu hamd ile tesbih etmesin.” İsrâ Sûresi, 17:44.[/NOT]</span></p><p><span style="font-family: 'tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'tahoma'"></span> <table style='width: 100%'><tr><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>Fâtır</strong>: benzeri olmayan şeyi hârika üstün sanatıyla yaratan Allah (bk. f-ṭ-r)</span></td><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>Ganiyy-i Alel’ıtlak</strong>: her cihetle sınırsız zenginlik sahibi Allah (bk. ğ-n-y; ṭ-l-ḳ)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>Hâlık-ı Zülcelâl</strong>: sonsuz büyüklük ve azamet sahibi, herşeyi yoktan yaratan Allah (bk. ḫ-l-ḳ; ẕü; c-l-l)</span></td><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>Kadîr-i Mutlak</strong>: herşeye gücü yeten, sonsuz güç ve kudret sahibi Allah (bk. ḳ-d-r; ṭ-l-ḳ)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>Sâni</strong>: herşeyi san’atla yaratan Allah (bk. ṣ-n-a)</span></td><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>abesiyet</strong>: faydasızlık, gayesizlik</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>akl-ı evvel</strong>: “ilk akıl, Allah’ın yarattığı ilk mahlûk” mânâsında bazı eski filozofların görüşü</span></td><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>dalâlet-pîşe</strong>: sapıklığı ve inançsızlığı meslek edinmiş (bk. ḍ-l-l)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>düstur</strong>: prensip, kural</span></td><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>düstur-u gàliye</strong>: kıymetli prensip, kanun</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>düstur-u hakîmâne</strong>: hikmetli prensip (bk. ḥ-k-m)</span></td><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>düstur-u hikmet</strong>: hikmet prensibi (bk. ḥ-k-m)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>düstur-u itikadiye</strong>: inanç prensibi</span></td><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>esbab</strong>: sebepler (bk. s-b-b)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>eşya</strong>: varlıklar</span></td><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>hardal</strong>: çok küçük tohumları olan bir bitki</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>hikmet</strong>: gaye, fayda (bk. ḥ-k-m)</span></td><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>hikmet-i muzahrefe</strong>: görünüşte güzel ve süslü, gerçekte içi boş ve çürük felsefe (bk. ḥ-k-m)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>hükema</strong>: filozoflar, felsefeciler (bk. ḥ-k-m)</span></td><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>icad</strong>: yaratma, var etme (bk. v-c-d)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>işrakıyyun</strong>: bilginin kaynağının mânevî aydınlanma, sezgi ve ilham olduğu görüşünü savunanlar</span></td><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>maddiyyun</strong>: materyalistler, herşeyi madde ile açıklamaya çalışanlar</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>mahlûk</strong>: yaratık (bk. ḫ-l-ḳ)</span></td><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>mahz-ı hakikat</strong>: gerçeğin ta kendisi (bk. ḥ-ḳ-ḳ)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>menâfi</strong>: faydalar, yararlar</span></td><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>misal</strong>: örnek (bk. m-s̱-l)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>mülk</strong>: sahip olunan ve hükmedilen şey (bk. m-l-k)</span></td><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>nam</strong>: ad</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>nevi</strong>: tür, çeşit</span></td><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>nübüvvet</strong>: peygamberlik (bk. n-b-e)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>rububiyet</strong>: Rablık; Allah’ın herbir varlığa yaratılış gayelerine ulaşmaları için muhtaç olduğu şeyleri vermesi, onları terbiye edip idaresi ve egemenliği altında bulundurması (bk. r-b-b)</span></td><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>sair</strong>: diğer</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>sudur etmek</strong>: çıkmak, olmak</span></td><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>tabiiyyun</strong>: tabiatçılar, yaratıcı olarak tabiatı kabul edenler (bk. ṭ-b-a)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>taksim</strong>: bölüştürme, paylaştırma</span></td><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>tevhidkârâne</strong>: her şeyin bir olan Allah’a ait olduğunu gösteren (bk. v-ḥ-d)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>vesait</strong>: araçlar</span></td><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>zîhayat</strong>: canlı (bk. ẕî; ḥ-y-y)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>âciz</strong>: güçsüz (bk. a-c-z)</span></td><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>şirk-i azîm</strong>: büyük şirk, Allah’a ortak koşma (bk. a-ẓ-m)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>şirk-âlûd</strong>: şirk, inkâr bulaşmış</span></td><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>şirket</strong>: ortaklık</span></td></tr></table><p><br /> <tbody> <br /> </tbody></p><p><span style="font-family: 'tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'tahoma'"></span></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="TaLHa, post: 268038, member: 1"] [b]Otuzuncu Söz - Sayfa 735[/b] [FONT=tahoma]düstur-u gàliyesinden [B][U][IMG]http://www.erisale.com/images/blank.gif[/IMG]1[/U][/B] [SIZE=6][FONT=trebuchet ms]اَلْوَاحِدُ لاَ يَصْدُرُ اِلاَّ عَنِ الْوَاحِدِ[/FONT][/SIZE] yani “Her birliği bulunan yalnız birden sudur edecektir; madem herşeyde ve bütün eşyada bir birlik var, demek birtek Zâtın icadıdır” diye olan tevhidkârâne düsturu nerede? Eski felsefenin bir düstur-u itikadiyesinden olan [SIZE=6][FONT=trebuchet ms]اَلْوَاحِدُ لاَ يَصْدُرُ عَنْهُ اِلاَّ الْوَاحِدُ[/FONT][/SIZE] [B][U][IMG]http://www.erisale.com/images/blank.gif[/IMG]2[/U][/B] “Birden bir sudur eder”; yani “Bir zâttan bizzat birtek sudur edebilir. Sair şeyler, vasıtalar vasıtasıyla ondan sudur eder” diye, Ganiyy-i ale’l-Itlak ve Kadîr-i Mutlakı âciz vesaite muhtaç göstererek, bütün esbaba ve vesaite, rububiyette bir nevi şirket verip, Hâlık-ı Zülcelâle “akl-ı evvel“[B][U][IMG]http://www.erisale.com/images/blank.gif[/IMG]3[/U][/B] namında bir mahlûku verip adeta sair mülkünü esbaba ve vesaite taksim ederek bir şirk-i azîme yol açan şirk-âlûd ve dalâlet-pîşe o felsefenin düsturu nerede? Hükemanın yüksek kısmı olan işrâkıyyun böyle halt etseler, maddiyyun, tabiiyyun gibi aşağı kısımları ne kadar halt edeceklerini kıyas edebilirsin. [B][I]Dördüncü misal:[/I] [/B]Nübüvvetin düstur-u hakîmânesinden [B][U][IMG]http://www.erisale.com/images/blank.gif[/IMG]4[/U][/B] [SIZE=6][FONT=trebuchet ms] وَاِنْ مِنْ شَىْءٍ اِلاَّ يُسَبِّحُ بِحَمْدِهِ[/FONT][/SIZE] sırrıyla, “Herşeyin, her zîhayatın neticesi, hikmeti, kendine ait bir ise, Sâniine ait neticeleri, Fâtırına bakan hikmetleri binlerdir. Herbir şeyin, hattâ bir meyvenin, bir ağacın meyveleri kadar hikmetleri, neticeleri bulunduğu” mahz-ı hakikat olan düstur-u hikmet nerede? Felsefenin “Herbir zîhayatın neticesi kendine bakar veyahut insanın menâfiine aittir’ diye, koca bir dağ gibi ağaca hardal gibi bir meyve, bir netice takmak gibi gayet mânâsız bir abesiyet içinde gördüğü hikmetsiz hikmet-i muzahrefe düsturları nerede? [NOT]Dipnot-1 bk. eş-Şehristanî, [I]el-Milel ve’n-Nihal[/I] 2:124; el-îci, [I]Kitabu’l-Mevakıf[/I] 2:589. Dipnot-2 bk. eş-Şehristanî, [I]el-Milel ve’n-Nihal[/I] 2:187; el-îci, [I]Kitabu’l-Mevakıf[/I] 2:689-690. Dipnot-3 bk. İbni Teymiyye, [I]Şerhu’l-Akîdeti’l-İsfahâniyye[/I] 2:80; eş-Şehristânî, [I]el-Milel ve’n-Nihal[/I] 2:75, 88. Dipnot-4 “Hiçbir şey yoktur ki, Onu hamd ile tesbih etmesin.” İsrâ Sûresi, 17:44.[/NOT] [/FONT][TABLE] <tbody>[TR] [TD][FONT=tahoma][B]Fâtır[/B]: benzeri olmayan şeyi hârika üstün sanatıyla yaratan Allah (bk. f-ṭ-r)[/FONT][/TD] [TD][FONT=tahoma][B]Ganiyy-i Alel’ıtlak[/B]: her cihetle sınırsız zenginlik sahibi Allah (bk. ğ-n-y; ṭ-l-ḳ)[/FONT][/TD] [/TR] [TR] [TD][FONT=tahoma][B]Hâlık-ı Zülcelâl[/B]: sonsuz büyüklük ve azamet sahibi, herşeyi yoktan yaratan Allah (bk. ḫ-l-ḳ; ẕü; c-l-l)[/FONT][/TD] [TD][FONT=tahoma][B]Kadîr-i Mutlak[/B]: herşeye gücü yeten, sonsuz güç ve kudret sahibi Allah (bk. ḳ-d-r; ṭ-l-ḳ)[/FONT][/TD] [/TR] [TR] [TD][FONT=tahoma][B]Sâni[/B]: herşeyi san’atla yaratan Allah (bk. ṣ-n-a)[/FONT][/TD] [TD][FONT=tahoma][B]abesiyet[/B]: faydasızlık, gayesizlik[/FONT][/TD] [/TR] [TR] [TD][FONT=tahoma][B]akl-ı evvel[/B]: “ilk akıl, Allah’ın yarattığı ilk mahlûk” mânâsında bazı eski filozofların görüşü[/FONT][/TD] [TD][FONT=tahoma][B]dalâlet-pîşe[/B]: sapıklığı ve inançsızlığı meslek edinmiş (bk. ḍ-l-l)[/FONT][/TD] [/TR] [TR] [TD][FONT=tahoma][B]düstur[/B]: prensip, kural[/FONT][/TD] [TD][FONT=tahoma][B]düstur-u gàliye[/B]: kıymetli prensip, kanun[/FONT][/TD] [/TR] [TR] [TD][FONT=tahoma][B]düstur-u hakîmâne[/B]: hikmetli prensip (bk. ḥ-k-m)[/FONT][/TD] [TD][FONT=tahoma][B]düstur-u hikmet[/B]: hikmet prensibi (bk. ḥ-k-m)[/FONT][/TD] [/TR] [TR] [TD][FONT=tahoma][B]düstur-u itikadiye[/B]: inanç prensibi[/FONT][/TD] [TD][FONT=tahoma][B]esbab[/B]: sebepler (bk. s-b-b)[/FONT][/TD] [/TR] [TR] [TD][FONT=tahoma][B]eşya[/B]: varlıklar[/FONT][/TD] [TD][FONT=tahoma][B]hardal[/B]: çok küçük tohumları olan bir bitki[/FONT][/TD] [/TR] [TR] [TD][FONT=tahoma][B]hikmet[/B]: gaye, fayda (bk. ḥ-k-m)[/FONT][/TD] [TD][FONT=tahoma][B]hikmet-i muzahrefe[/B]: görünüşte güzel ve süslü, gerçekte içi boş ve çürük felsefe (bk. ḥ-k-m)[/FONT][/TD] [/TR] [TR] [TD][FONT=tahoma][B]hükema[/B]: filozoflar, felsefeciler (bk. ḥ-k-m)[/FONT][/TD] [TD][FONT=tahoma][B]icad[/B]: yaratma, var etme (bk. v-c-d)[/FONT][/TD] [/TR] [TR] [TD][FONT=tahoma][B]işrakıyyun[/B]: bilginin kaynağının mânevî aydınlanma, sezgi ve ilham olduğu görüşünü savunanlar[/FONT][/TD] [TD][FONT=tahoma][B]maddiyyun[/B]: materyalistler, herşeyi madde ile açıklamaya çalışanlar[/FONT][/TD] [/TR] [TR] [TD][FONT=tahoma][B]mahlûk[/B]: yaratık (bk. ḫ-l-ḳ)[/FONT][/TD] [TD][FONT=tahoma][B]mahz-ı hakikat[/B]: gerçeğin ta kendisi (bk. ḥ-ḳ-ḳ)[/FONT][/TD] [/TR] [TR] [TD][FONT=tahoma][B]menâfi[/B]: faydalar, yararlar[/FONT][/TD] [TD][FONT=tahoma][B]misal[/B]: örnek (bk. m-s̱-l)[/FONT][/TD] [/TR] [TR] [TD][FONT=tahoma][B]mülk[/B]: sahip olunan ve hükmedilen şey (bk. m-l-k)[/FONT][/TD] [TD][FONT=tahoma][B]nam[/B]: ad[/FONT][/TD] [/TR] [TR] [TD][FONT=tahoma][B]nevi[/B]: tür, çeşit[/FONT][/TD] [TD][FONT=tahoma][B]nübüvvet[/B]: peygamberlik (bk. n-b-e)[/FONT][/TD] [/TR] [TR] [TD][FONT=tahoma][B]rububiyet[/B]: Rablık; Allah’ın herbir varlığa yaratılış gayelerine ulaşmaları için muhtaç olduğu şeyleri vermesi, onları terbiye edip idaresi ve egemenliği altında bulundurması (bk. r-b-b)[/FONT][/TD] [TD][FONT=tahoma][B]sair[/B]: diğer[/FONT][/TD] [/TR] [TR] [TD][FONT=tahoma][B]sudur etmek[/B]: çıkmak, olmak[/FONT][/TD] [TD][FONT=tahoma][B]tabiiyyun[/B]: tabiatçılar, yaratıcı olarak tabiatı kabul edenler (bk. ṭ-b-a)[/FONT][/TD] [/TR] [TR] [TD][FONT=tahoma][B]taksim[/B]: bölüştürme, paylaştırma[/FONT][/TD] [TD][FONT=tahoma][B]tevhidkârâne[/B]: her şeyin bir olan Allah’a ait olduğunu gösteren (bk. v-ḥ-d)[/FONT][/TD] [/TR] [TR] [TD][FONT=tahoma][B]vesait[/B]: araçlar[/FONT][/TD] [TD][FONT=tahoma][B]zîhayat[/B]: canlı (bk. ẕî; ḥ-y-y)[/FONT][/TD] [/TR] [TR] [TD][FONT=tahoma][B]âciz[/B]: güçsüz (bk. a-c-z)[/FONT][/TD] [TD][FONT=tahoma][B]şirk-i azîm[/B]: büyük şirk, Allah’a ortak koşma (bk. a-ẓ-m)[/FONT][/TD] [/TR] [TR] [TD][FONT=tahoma][B]şirk-âlûd[/B]: şirk, inkâr bulaşmış[/FONT][/TD] [TD][FONT=tahoma][B]şirket[/B]: ortaklık[/FONT][/TD] [/TR] </tbody>[/TABLE] [FONT=tahoma] [/FONT] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nur Külliyatı
Sözler
Otuzuncu Söz
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst