Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nur Külliyatı
Sözler
Otuz İkinci Söz
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="TaLHa" data-source="post: 271050" data-attributes="member: 1"><p><strong>Otuz İkinci Söz - Sayfa 834</strong></p><p></p><p>işârâtı ve kudretin mücessem rumuzâtıdır ki, kader onlarla işaret eder ve kudret o kelimelerle remzen der:</p><p></p><p>“Nasıl ki şu ağacın kesretli dal ve budakları birtek çekirdekten gelmiş ve şu ağacın san’atkârının icad ve tasvirde vahdetini gösteriyor. Sonra şu ağaç, dal ve budak salıp tekessür ve intişar ettikten sonra, bütün hakikatini bir meyvede toplar, bütün mânâsını bir çekirdekte derc eder, onunla Hâlık-ı Zülcelâlinin halk ve tedbirindeki hikmetini gösterir. Öyle de, şu şecere-i kâinat, bir menba-ı vahdetten vücut alır, terbiye görür. Ve o kâinatın meyvesi olan insan, şu kesret-i mevcudat içinde vahdeti gösterdiği gibi, kalbi dahi, iman gözüyle kesret içinde sırr-ı vahdeti görür.”</p><p></p><p>Hem o meyveler ve tohumlar, hikmet-i Rabbâniyenin telvihatıdır. Hikmet, onlarla ehl-i şuura şöyle ifade ediyor ve diyor ki:</p><p></p><p>“Nasıl şu ağaca müteveccih küllî nazar, küllî tedbir, külliyetiyle ve umumiyetiyle birtek meyveye bakar. Çünkü o meyve o ağaca bir misal-i musağğardır. Hem o ağaçtan maksud odur. Hem o küllî nazar ve umumî tedbir, bir meyvenin içinde herbir çekirdeğe dahi nazar eder. Çünkü çekirdek umum ağacın mânâsını, fihristesini taşıyor. Demek, ağacın tedbirini gören Zât, o tedbirle alâkadar bütün esmâsıyla, ağacın vücudundan maksud ve icadının gayesi olan herbir semereye müteveccihtir. Hem şu koca ağaç, o küçük meyveler için bazan budanır, kesilir, tecdid için bazı cihetleri tahrip edilir; daha güzel, bâki meyveler vermek için aşılanır. Öyle de, şu şecere-i kâinatın semeresi olan beşer, kâinatın vücudundan ve icadından maksud odur ve icad-ı mevcudatın gayesi de odur. Ve o meyvenin çekirdeği olan insanın kalbi dahi, Sâni-i Kâinatın en münevver ve en câmi’ bir âyinesidir. İşte şu hikmettendir ki, şu küçücük insan, neşir ve haşir gibi muazzam inkılâplara medar olmuş kâinatın tahrip ve tebdiline sebep olur. Onun muhakemesi için dünya kapısı kapanıp âhiret kapısı açılır.”</p><p></p><p></p><p></p><table style='width: 100%'><tr><td><strong>Hâlık-ı Zülcelâl</strong>: sonsuz haşmet ve yücelik sahibi, herşeyi yoktan yaratan Allah (bk. ḫ-l-ḳ; ẕü; c-l-l)</td><td><strong>Sâni-i Kâinat</strong>: kâinatı mükemmel bir san’atla yaratan Allah (bk. ṣ-n-a; k-v-n)</td></tr><tr><td><strong>alâkadar</strong>: alâkalı, ilgili</td><td><strong>beşer</strong>: insan</td></tr><tr><td><strong>bâki</strong>: devamlı, kalıcı (bk. b-ḳ-y)</td><td><strong>cihet</strong>: yön</td></tr><tr><td><strong>câmi’</strong>: kapsamlı (bk. c-m-a)</td><td><strong>derc etmek</strong>: yerleştirmek</td></tr><tr><td><strong>ehl-i şuur</strong>: şuur ehli, bilinç sahibi olanlar (bk. ş-a-r)</td><td><strong>esmâ</strong>: isimler (bk. s-m-v)</td></tr><tr><td><strong>fihriste</strong>: içindekiler, program</td><td><strong>hakikat</strong>: gerçek mahiyet, asıl, esas (bk. ḥ-ḳ-ḳ)</td></tr><tr><td><strong>halk</strong>: yaratma (bk. ḫ-l-ḳ)</td><td><strong>haşir</strong>: toplanma (bk. ḥ-ş-r)</td></tr><tr><td><strong>hikmet</strong>: herşeyin belirli gayelere yönelik olarak, mânâlı, faydalı ve tam yerli yerinde olması (bk. ḥ-k-m)</td><td><strong>hikmet-i Rabbâniye</strong>: Allah’ın hikmeti, varlıkları yaratırken gözettiği gaye ve fayda (bk. ḥ-k-m; r-b-b)</td></tr><tr><td><strong>icad</strong>: yaratma, var etme (bk. v-c-d)</td><td><strong>icad-ı mevcudat</strong>: varlıkların yaratılışı (bk. v-c-d)</td></tr><tr><td><strong>inkılâp</strong>: değişim, dönüşüm</td><td><strong>intişar</strong>: yayılma</td></tr><tr><td><strong>işârât</strong>: işaretler</td><td><strong>kesret</strong>: çokluk (bk. k-s̱-r)</td></tr><tr><td><strong>kesret-i mevcudat</strong>: varlıkların çokluğu (bk. k-s̱-r; v-c-d)</td><td><strong>kesretli</strong>: çok sayıda (bk. k-s̱-r)</td></tr><tr><td><strong>kudret</strong>: Allah’ın sonsuz güç ve iktidarı (bk. ḳ-d-r)</td><td><strong>kâinat</strong>: evren, yaratılmış herşey (bk. k-v-n)</td></tr><tr><td><strong>külliyet</strong>: genellik, kapsamlılık (bk. k-l-l)</td><td><strong>küllî</strong>: genel ve kapsamlı (bk. k-l-l)</td></tr><tr><td><strong>maksud</strong>: kastedilen şey (bk. ḳ-ṣ-d)</td><td><strong>medar</strong>: dayanak, vesile</td></tr><tr><td><strong>menba-ı vahdet</strong>: birlik kaynağı (bk. v-ḥ-d)</td><td><strong>misal-i musağğar</strong>: küçültülmüş nümune (bk. m-s̱-l)</td></tr><tr><td><strong>muazzam</strong>: çok büyük (bk. a-ẓ-m)</td><td><strong>muhakeme</strong>: yargılama (bk. ḥ-k-m)</td></tr><tr><td><strong>mücessem</strong>: cisimleşmiş, maddî yapısı olan</td><td><strong>münevver</strong>: nurlu, parlak (bk. n-v-r)</td></tr><tr><td><strong>müteveccih</strong>: yönelik</td><td><strong>nazar</strong>: bakış (bk. n-ẓ-r)</td></tr><tr><td><strong>neşir</strong>: yayılma</td><td><strong>remzen</strong>: işareten</td></tr><tr><td><strong>rumuzât</strong>: remizler, işaretler</td><td><strong>semere</strong>: meyve</td></tr><tr><td><strong>sırr-ı vahdet</strong>: birlik sırrı (bk. v-ḥ-d)</td><td><strong>tahrip</strong>: yıkıp bozma, yok etme</td></tr><tr><td><strong>tasvir</strong>: suret ve şekil verme (bk. ṣ-v-r)</td><td><strong>tebdil</strong>: değiştirme</td></tr><tr><td><strong>tecdid</strong>: yenileme</td><td><strong>tedbir</strong>: idare etme, çekip çevirme (bk. d-b-r)</td></tr><tr><td><strong>tekessür</strong>: çoğalma (bk. k-s̱-r)</td><td><strong>telvihat</strong>: ince işaretler</td></tr><tr><td><strong>terbiye</strong>: belli bir amaca erişecek şekilde geliştirme, olgunlaştırma (bk. r-b-b)</td><td><strong>umum</strong>: bütün</td></tr><tr><td><strong>umumiyet</strong>: genellik</td><td><strong>vahdet</strong>: birlik (bk. v-ḥ-d)</td></tr><tr><td><strong>vücud</strong>: varlık (bk. v-c-d)</td><td><strong>şecere-i kâinat</strong>: kâinat ağacı (bk. k-v-n)</td></tr></table><p><br /> <tbody> <br /> </tbody></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="TaLHa, post: 271050, member: 1"] [b]Otuz İkinci Söz - Sayfa 834[/b] işârâtı ve kudretin mücessem rumuzâtıdır ki, kader onlarla işaret eder ve kudret o kelimelerle remzen der: “Nasıl ki şu ağacın kesretli dal ve budakları birtek çekirdekten gelmiş ve şu ağacın san’atkârının icad ve tasvirde vahdetini gösteriyor. Sonra şu ağaç, dal ve budak salıp tekessür ve intişar ettikten sonra, bütün hakikatini bir meyvede toplar, bütün mânâsını bir çekirdekte derc eder, onunla Hâlık-ı Zülcelâlinin halk ve tedbirindeki hikmetini gösterir. Öyle de, şu şecere-i kâinat, bir menba-ı vahdetten vücut alır, terbiye görür. Ve o kâinatın meyvesi olan insan, şu kesret-i mevcudat içinde vahdeti gösterdiği gibi, kalbi dahi, iman gözüyle kesret içinde sırr-ı vahdeti görür.” Hem o meyveler ve tohumlar, hikmet-i Rabbâniyenin telvihatıdır. Hikmet, onlarla ehl-i şuura şöyle ifade ediyor ve diyor ki: “Nasıl şu ağaca müteveccih küllî nazar, küllî tedbir, külliyetiyle ve umumiyetiyle birtek meyveye bakar. Çünkü o meyve o ağaca bir misal-i musağğardır. Hem o ağaçtan maksud odur. Hem o küllî nazar ve umumî tedbir, bir meyvenin içinde herbir çekirdeğe dahi nazar eder. Çünkü çekirdek umum ağacın mânâsını, fihristesini taşıyor. Demek, ağacın tedbirini gören Zât, o tedbirle alâkadar bütün esmâsıyla, ağacın vücudundan maksud ve icadının gayesi olan herbir semereye müteveccihtir. Hem şu koca ağaç, o küçük meyveler için bazan budanır, kesilir, tecdid için bazı cihetleri tahrip edilir; daha güzel, bâki meyveler vermek için aşılanır. Öyle de, şu şecere-i kâinatın semeresi olan beşer, kâinatın vücudundan ve icadından maksud odur ve icad-ı mevcudatın gayesi de odur. Ve o meyvenin çekirdeği olan insanın kalbi dahi, Sâni-i Kâinatın en münevver ve en câmi’ bir âyinesidir. İşte şu hikmettendir ki, şu küçücük insan, neşir ve haşir gibi muazzam inkılâplara medar olmuş kâinatın tahrip ve tebdiline sebep olur. Onun muhakemesi için dünya kapısı kapanıp âhiret kapısı açılır.” [TABLE] <tbody>[TR] [TD][B]Hâlık-ı Zülcelâl[/B]: sonsuz haşmet ve yücelik sahibi, herşeyi yoktan yaratan Allah (bk. ḫ-l-ḳ; ẕü; c-l-l)[/TD] [TD][B]Sâni-i Kâinat[/B]: kâinatı mükemmel bir san’atla yaratan Allah (bk. ṣ-n-a; k-v-n)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]alâkadar[/B]: alâkalı, ilgili[/TD] [TD][B]beşer[/B]: insan[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]bâki[/B]: devamlı, kalıcı (bk. b-ḳ-y)[/TD] [TD][B]cihet[/B]: yön[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]câmi’[/B]: kapsamlı (bk. c-m-a)[/TD] [TD][B]derc etmek[/B]: yerleştirmek[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]ehl-i şuur[/B]: şuur ehli, bilinç sahibi olanlar (bk. ş-a-r)[/TD] [TD][B]esmâ[/B]: isimler (bk. s-m-v)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]fihriste[/B]: içindekiler, program[/TD] [TD][B]hakikat[/B]: gerçek mahiyet, asıl, esas (bk. ḥ-ḳ-ḳ)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]halk[/B]: yaratma (bk. ḫ-l-ḳ)[/TD] [TD][B]haşir[/B]: toplanma (bk. ḥ-ş-r)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]hikmet[/B]: herşeyin belirli gayelere yönelik olarak, mânâlı, faydalı ve tam yerli yerinde olması (bk. ḥ-k-m)[/TD] [TD][B]hikmet-i Rabbâniye[/B]: Allah’ın hikmeti, varlıkları yaratırken gözettiği gaye ve fayda (bk. ḥ-k-m; r-b-b)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]icad[/B]: yaratma, var etme (bk. v-c-d)[/TD] [TD][B]icad-ı mevcudat[/B]: varlıkların yaratılışı (bk. v-c-d)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]inkılâp[/B]: değişim, dönüşüm[/TD] [TD][B]intişar[/B]: yayılma[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]işârât[/B]: işaretler[/TD] [TD][B]kesret[/B]: çokluk (bk. k-s̱-r)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]kesret-i mevcudat[/B]: varlıkların çokluğu (bk. k-s̱-r; v-c-d)[/TD] [TD][B]kesretli[/B]: çok sayıda (bk. k-s̱-r)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]kudret[/B]: Allah’ın sonsuz güç ve iktidarı (bk. ḳ-d-r)[/TD] [TD][B]kâinat[/B]: evren, yaratılmış herşey (bk. k-v-n)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]külliyet[/B]: genellik, kapsamlılık (bk. k-l-l)[/TD] [TD][B]küllî[/B]: genel ve kapsamlı (bk. k-l-l)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]maksud[/B]: kastedilen şey (bk. ḳ-ṣ-d)[/TD] [TD][B]medar[/B]: dayanak, vesile[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]menba-ı vahdet[/B]: birlik kaynağı (bk. v-ḥ-d)[/TD] [TD][B]misal-i musağğar[/B]: küçültülmüş nümune (bk. m-s̱-l)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]muazzam[/B]: çok büyük (bk. a-ẓ-m)[/TD] [TD][B]muhakeme[/B]: yargılama (bk. ḥ-k-m)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]mücessem[/B]: cisimleşmiş, maddî yapısı olan[/TD] [TD][B]münevver[/B]: nurlu, parlak (bk. n-v-r)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]müteveccih[/B]: yönelik[/TD] [TD][B]nazar[/B]: bakış (bk. n-ẓ-r)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]neşir[/B]: yayılma[/TD] [TD][B]remzen[/B]: işareten[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]rumuzât[/B]: remizler, işaretler[/TD] [TD][B]semere[/B]: meyve[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]sırr-ı vahdet[/B]: birlik sırrı (bk. v-ḥ-d)[/TD] [TD][B]tahrip[/B]: yıkıp bozma, yok etme[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]tasvir[/B]: suret ve şekil verme (bk. ṣ-v-r)[/TD] [TD][B]tebdil[/B]: değiştirme[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]tecdid[/B]: yenileme[/TD] [TD][B]tedbir[/B]: idare etme, çekip çevirme (bk. d-b-r)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]tekessür[/B]: çoğalma (bk. k-s̱-r)[/TD] [TD][B]telvihat[/B]: ince işaretler[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]terbiye[/B]: belli bir amaca erişecek şekilde geliştirme, olgunlaştırma (bk. r-b-b)[/TD] [TD][B]umum[/B]: bütün[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]umumiyet[/B]: genellik[/TD] [TD][B]vahdet[/B]: birlik (bk. v-ḥ-d)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]vücud[/B]: varlık (bk. v-c-d)[/TD] [TD][B]şecere-i kâinat[/B]: kâinat ağacı (bk. k-v-n)[/TD] [/TR] </tbody>[/TABLE] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nur Külliyatı
Sözler
Otuz İkinci Söz
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst