Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nur Külliyatı
Sözler
Otuz İkinci Söz
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="TaLHa" data-source="post: 270782" data-attributes="member: 1"><p><strong>Otuz İkinci Söz - Sayfa 828</strong></p><p></p><p>inanılabilir? Müşahhas birtek zât nihayetsiz yerlerde nihayetsiz işleri külfetsiz yapabilir mi?”</p><p></p><p><strong>Elcevap:</strong> Şu suale, gayet derin ve ince ve gayet yüksek ve geniş olan bir sırr-ı ehadiyet ve samediyetin beyanıyla cevap verilir. Fikr-i beşer ise, o sırra, ancak bir temsil dürbünüyle ve mesel rasadıyla bakabilir. Cenâb-ı Hakkın zât ve sıfâtında misil ve misali yok.<img src="http://www.erisale.com/images/blank.gif" alt="" class="fr-fic fr-dii fr-draggable " style="" />1 Fakat mesel ve temsille bir derece şuûnâtına bakılabilir.<img src="http://www.erisale.com/images/blank.gif" alt="" class="fr-fic fr-dii fr-draggable " style="" />2 İşte biz de, temsilât-ı maddiye ile o sırra işaret edeceğiz.</p><p></p><p><strong>BİRİNCİ TEMSİL:</strong> Şöyle ki: On Altıncı Sözde ispat edildiği gibi, birtek zât-ı müşahhas, muhtelif âyineler vasıtasıyla külliyet kesb eder; bir cüz’î-yi hakikî iken, şuûnât-ı kesireye mâlik bir küllî hükmüne geçer. Evet, nasıl cismanî şeylere cam ve su gibi maddeler âyine olup, cismanî birtek şey o âyinelerde bir külliyet kesb eder. Öyle de, nuranî şeylere ve ruhaniyata dahi, hava ve esir ve âlem-i misalin bazı mevcudatı, âyineler hükmünde ve berk ve hayal sür’atinde birer vasıta-i seyir ve seyahat suretine geçerler ki, o nuranîler ve o ruhanîler, hayal sür’atiyle o merâyâ-yı nazifede ve o menâzil-i lâtifede gezerler. Bir anda binler yerlere girerler. Ve her âyinede, nuranî oldukları ve akisleri onların aynı ve onların hâsiyetlerine mâlik oldukları için, cismaniyetin aksine olarak, her yerde bizzat bulunur gibi hükmederler. Kesif cismanîlerin akisleri ve misalleri, o cismaniyetin aynları olmadığı gibi, hâsiyetlerine dahi mâlik değil; ölü sayılırlar.</p><p></p><p>Meselâ, güneş, müşahhas bir cüz’î olduğu halde, parlak eşya vasıtasıyla bir küllî hükmüne geçer. Zemin yüzündeki bütün parlak şeylere, hattâ herbir katre suya ve cam zerreciklerine birer aksini, birer misalî güneşi, onların kabiliyetine göre verir. Güneşin hararet ve ziyası ve ziyasındaki yedi rengi ve zâtının bir nevi</p><p></p><p></p><p>[NOT]Dipnot-1</p><p> bk. Şûrâ Sûresi, 42:11.</p><p>Dipnot-2</p><p> bk. Nahl Sûresi, 16:60.[/NOT]</p><p></p><p></p><table style='width: 100%'><tr><td><strong>Cenâb-ı Hak</strong>: Hakkın ta kendisi olan, şeref ve azamet sahibi yüce Allah (bk. ḥ-ḳ-ḳ)</td><td><strong>akis</strong>: yansıma</td></tr><tr><td><strong>ayn</strong>: aynısı, kendisi</td><td><strong>berk</strong>: şimşek</td></tr><tr><td><strong>beyan</strong>: açıklama (bk. b-y-n)</td><td><strong>cismaniyet</strong>: maddî yapıya sahip olma</td></tr><tr><td><strong>cismanî</strong>: maddî yapısı olan</td><td><strong>cüzî</strong>: fert (bk. c-z-e)</td></tr><tr><td><strong>cüz’î-yi hakikî</strong>: gerçek bir fert (bk. c-z-e; ḥ-ḳ-ḳ)</td><td><strong>esir</strong>: bütün kâinatı kapladığına inanılan madde</td></tr><tr><td><strong>eşya</strong>: varlıklar</td><td><strong>fikr-i beşer</strong>: insan fikri (bk. f-k-r)</td></tr><tr><td><strong>hararet</strong>: ısı, sıcaklık</td><td><strong>hâsiyet</strong>: özellik</td></tr><tr><td><strong>katre</strong>: damla</td><td><strong>kesb etmek</strong>: kazanmak</td></tr><tr><td><strong>kesif</strong>: katı, yoğun, saydam olmayan</td><td><strong>külfetsiz</strong>: zahmetsiz, kolay</td></tr><tr><td><strong>külliyet</strong>: çokluk, genellik (bk. k-l-l)</td><td><strong>küllî</strong>: çok, fertler topluluğu (bk. k-l-l)</td></tr><tr><td><strong>menâzil-i lâtife</strong>: güzel ve hoş, madde ötesi mekânlar (bk. n-z-l; l-ṭ-f)</td><td><strong>merâyâ-yı nazife</strong>: lekesiz, tertemiz aynalar (bk. n-ẓ-f)</td></tr><tr><td><strong>mesel</strong>: örnek, benzer (bk. m-s̱-l)</td><td><strong>mevcudat</strong>: varlıklar (bk. v-c-d)</td></tr><tr><td><strong>misal</strong>: örnek; görüntü (bk. m-s̱-l)</td><td><strong>misalî</strong>: görüntüden ibaret (bk. m-s̱-l)</td></tr><tr><td><strong>misil</strong>: benzer, eş değer (bk. m-s̱-l)</td><td><strong>muhtelif</strong>: çeşitli</td></tr><tr><td><strong>mâlik</strong>: sahip (bk. m-l-k)</td><td><strong>müşahhas</strong>: somut, maddî yapıya sahip</td></tr><tr><td><strong>nevi</strong>: çeşit, tür</td><td><strong>nihayetsiz</strong>: sınırsız</td></tr><tr><td><strong>nuranî</strong>: maddî yapısı olmayıp nurdan yaratılmış olan (bk. n-v-r)</td><td><strong>rasat</strong>: büyük dürbün</td></tr><tr><td><strong>ruhanî</strong>: maddî yapısı olmayan ve gözle görülemeyen ruh âlemine ait varlık (bk. r-v-ḥ)</td><td><strong>samediyet</strong>: Allah’ın hiçbir şeye muhtaç olmayıp herşeyin Kendisine muhtaç olması (bk. ṣ-m-d)</td></tr><tr><td><strong>suretine geçmek</strong>: şekline bürünmek (bk. ṣ-v-r)</td><td><strong>sırr-ı ehadiyet</strong>: Allah’ın her bir varlıkta görülen birlik tecellîsi (bk. v-ḥ-d)</td></tr><tr><td><strong>temsil</strong>: kıyaslama tarzında benzetme, analoji (bk. m-s̱-l)</td><td><strong>temsilât-ı maddiye</strong>: maddî benzetmeler, örnekler (bk. m-s̱-l)</td></tr><tr><td><strong>vasıta-i seyir</strong>: gezinti aracı</td><td><strong>zemin</strong>: yer</td></tr><tr><td><strong>zerrecik</strong>: atom, en küçük madde parçası</td><td><strong>ziya</strong>: ışık</td></tr><tr><td><strong>zât-ı müşahhas</strong>: somut ve gerçek varlığa sahip birisi</td><td><strong>zâtı</strong>: kendisi</td></tr><tr><td><strong>âlem-i misal</strong>: görüntü âlemi; bütün varlıkların ve olayların görüntülerinin yansıdığı madde ötesi âlem (bk. a-l-m; m-s̱-l)</td><td><strong>şuûnât</strong>: işler, fiiller, haller (bk. ş-e-n)</td></tr><tr><td><strong>şuûnât-ı kesireye mâlik</strong>: pek çok halleri, özellikleri, etkinlikleri bulunan; pek çok işi yapabilen (bk. ş-e-n; k-s̱-r)</td><td></td></tr></table><p><br /> <tbody> <br /> </tbody></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="TaLHa, post: 270782, member: 1"] [b]Otuz İkinci Söz - Sayfa 828[/b] inanılabilir? Müşahhas birtek zât nihayetsiz yerlerde nihayetsiz işleri külfetsiz yapabilir mi?” [B]Elcevap:[/B] Şu suale, gayet derin ve ince ve gayet yüksek ve geniş olan bir sırr-ı ehadiyet ve samediyetin beyanıyla cevap verilir. Fikr-i beşer ise, o sırra, ancak bir temsil dürbünüyle ve mesel rasadıyla bakabilir. Cenâb-ı Hakkın zât ve sıfâtında misil ve misali yok.[IMG]http://www.erisale.com/images/blank.gif[/IMG]1 Fakat mesel ve temsille bir derece şuûnâtına bakılabilir.[IMG]http://www.erisale.com/images/blank.gif[/IMG]2 İşte biz de, temsilât-ı maddiye ile o sırra işaret edeceğiz. [B]BİRİNCİ TEMSİL:[/B] Şöyle ki: On Altıncı Sözde ispat edildiği gibi, birtek zât-ı müşahhas, muhtelif âyineler vasıtasıyla külliyet kesb eder; bir cüz’î-yi hakikî iken, şuûnât-ı kesireye mâlik bir küllî hükmüne geçer. Evet, nasıl cismanî şeylere cam ve su gibi maddeler âyine olup, cismanî birtek şey o âyinelerde bir külliyet kesb eder. Öyle de, nuranî şeylere ve ruhaniyata dahi, hava ve esir ve âlem-i misalin bazı mevcudatı, âyineler hükmünde ve berk ve hayal sür’atinde birer vasıta-i seyir ve seyahat suretine geçerler ki, o nuranîler ve o ruhanîler, hayal sür’atiyle o merâyâ-yı nazifede ve o menâzil-i lâtifede gezerler. Bir anda binler yerlere girerler. Ve her âyinede, nuranî oldukları ve akisleri onların aynı ve onların hâsiyetlerine mâlik oldukları için, cismaniyetin aksine olarak, her yerde bizzat bulunur gibi hükmederler. Kesif cismanîlerin akisleri ve misalleri, o cismaniyetin aynları olmadığı gibi, hâsiyetlerine dahi mâlik değil; ölü sayılırlar. Meselâ, güneş, müşahhas bir cüz’î olduğu halde, parlak eşya vasıtasıyla bir küllî hükmüne geçer. Zemin yüzündeki bütün parlak şeylere, hattâ herbir katre suya ve cam zerreciklerine birer aksini, birer misalî güneşi, onların kabiliyetine göre verir. Güneşin hararet ve ziyası ve ziyasındaki yedi rengi ve zâtının bir nevi [NOT]Dipnot-1 bk. Şûrâ Sûresi, 42:11. Dipnot-2 bk. Nahl Sûresi, 16:60.[/NOT] [TABLE] <tbody>[TR] [TD][B]Cenâb-ı Hak[/B]: Hakkın ta kendisi olan, şeref ve azamet sahibi yüce Allah (bk. ḥ-ḳ-ḳ)[/TD] [TD][B]akis[/B]: yansıma[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]ayn[/B]: aynısı, kendisi[/TD] [TD][B]berk[/B]: şimşek[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]beyan[/B]: açıklama (bk. b-y-n)[/TD] [TD][B]cismaniyet[/B]: maddî yapıya sahip olma[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]cismanî[/B]: maddî yapısı olan[/TD] [TD][B]cüzî[/B]: fert (bk. c-z-e)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]cüz’î-yi hakikî[/B]: gerçek bir fert (bk. c-z-e; ḥ-ḳ-ḳ)[/TD] [TD][B]esir[/B]: bütün kâinatı kapladığına inanılan madde[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]eşya[/B]: varlıklar[/TD] [TD][B]fikr-i beşer[/B]: insan fikri (bk. f-k-r)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]hararet[/B]: ısı, sıcaklık[/TD] [TD][B]hâsiyet[/B]: özellik[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]katre[/B]: damla[/TD] [TD][B]kesb etmek[/B]: kazanmak[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]kesif[/B]: katı, yoğun, saydam olmayan[/TD] [TD][B]külfetsiz[/B]: zahmetsiz, kolay[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]külliyet[/B]: çokluk, genellik (bk. k-l-l)[/TD] [TD][B]küllî[/B]: çok, fertler topluluğu (bk. k-l-l)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]menâzil-i lâtife[/B]: güzel ve hoş, madde ötesi mekânlar (bk. n-z-l; l-ṭ-f)[/TD] [TD][B]merâyâ-yı nazife[/B]: lekesiz, tertemiz aynalar (bk. n-ẓ-f)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]mesel[/B]: örnek, benzer (bk. m-s̱-l)[/TD] [TD][B]mevcudat[/B]: varlıklar (bk. v-c-d)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]misal[/B]: örnek; görüntü (bk. m-s̱-l)[/TD] [TD][B]misalî[/B]: görüntüden ibaret (bk. m-s̱-l)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]misil[/B]: benzer, eş değer (bk. m-s̱-l)[/TD] [TD][B]muhtelif[/B]: çeşitli[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]mâlik[/B]: sahip (bk. m-l-k)[/TD] [TD][B]müşahhas[/B]: somut, maddî yapıya sahip[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]nevi[/B]: çeşit, tür[/TD] [TD][B]nihayetsiz[/B]: sınırsız[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]nuranî[/B]: maddî yapısı olmayıp nurdan yaratılmış olan (bk. n-v-r)[/TD] [TD][B]rasat[/B]: büyük dürbün[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]ruhanî[/B]: maddî yapısı olmayan ve gözle görülemeyen ruh âlemine ait varlık (bk. r-v-ḥ)[/TD] [TD][B]samediyet[/B]: Allah’ın hiçbir şeye muhtaç olmayıp herşeyin Kendisine muhtaç olması (bk. ṣ-m-d)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]suretine geçmek[/B]: şekline bürünmek (bk. ṣ-v-r)[/TD] [TD][B]sırr-ı ehadiyet[/B]: Allah’ın her bir varlıkta görülen birlik tecellîsi (bk. v-ḥ-d)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]temsil[/B]: kıyaslama tarzında benzetme, analoji (bk. m-s̱-l)[/TD] [TD][B]temsilât-ı maddiye[/B]: maddî benzetmeler, örnekler (bk. m-s̱-l)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]vasıta-i seyir[/B]: gezinti aracı[/TD] [TD][B]zemin[/B]: yer[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]zerrecik[/B]: atom, en küçük madde parçası[/TD] [TD][B]ziya[/B]: ışık[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]zât-ı müşahhas[/B]: somut ve gerçek varlığa sahip birisi[/TD] [TD][B]zâtı[/B]: kendisi[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]âlem-i misal[/B]: görüntü âlemi; bütün varlıkların ve olayların görüntülerinin yansıdığı madde ötesi âlem (bk. a-l-m; m-s̱-l)[/TD] [TD][B]şuûnât[/B]: işler, fiiller, haller (bk. ş-e-n)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]şuûnât-ı kesireye mâlik[/B]: pek çok halleri, özellikleri, etkinlikleri bulunan; pek çok işi yapabilen (bk. ş-e-n; k-s̱-r)[/TD] [/TR] </tbody>[/TABLE] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nur Külliyatı
Sözler
Otuz İkinci Söz
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst