Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nur Külliyatı
Sözler
Otuz Birinci Söz
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="TaLHa" data-source="post: 269539" data-attributes="member: 1"><p>zât-ı Ahmediye (a.s.m.) ile cesed-i mübarekini refakat ettirmesi ayn-ı hikmettir.</p><p></p><p></p><p><strong>Yine hatıra gelir ki:</strong> Dersin, “Birkaç dakikada binler sene mesafeyi kat’ etmek aklen muhaldir.”</p><p></p><p></p><p>Biz de deriz ki: Sâni-i Zülcelâlin san’atında, harekât nihayet derecede muhteliftir. Meselâ, savtın sür’atiyle ziya, elektrik, ruh, hayal sür’atleri ne kadar mütefavit olduğu malûm. Seyyârâtın dahi, fennen harekâtı o kadar muhteliftir ki, akıl hayrettedir. Acaba lâtif cismi, uruçta sür’atli olan ulvî ruhuna tâbi olmuş, ruh sür’atinde hareketi nasıl akla muhalif görünür?</p><p></p><p></p><p>Hem on dakika yatsan, bazı olur ki, bir sene kadar hâlâta maruz olursun. Hattâ bir dakikada insan gördüğü rüyayı, onun içinde işittiği sözleri, söylediği kelimâtı toplansa, uyanık âleminde bir gün, belki daha fazla zaman lâzımdır. Demek oluyor ki, bir zaman-ı vahid, iki şahsa nisbeten, birisine bir gün, birisine de bir sene hükmüne geçer. Şu mânâya bir temsil ile bak ki:</p><p></p><p></p><p>İnsanın hareketinden, güllenin hareketinden, savttan, ziyadan, elektrikten, ruhtan, hayalden tezahür eden sür’at-i harekâtta bir mikyas olmak için şöyle bir saat farz ediyoruz ki: O saatte on iğne var. Birisi saatleri gösterir. Biri de, ondan altmış defa daha geniş bir dairede dakikayı sayar. Birisi altmış defa daha geniş bir daire içinde saniyeleri, diğeri yine altmış defa daha geniş bir dairede sâliseleri, ve hâkezâ râbiaları, hâmiseleri, sâdise, sâbia, sâmine, tâsia, tâ âşireleri sayacak gayet muntazam, azîm bir dairede birer ibre farz ediyoruz. Faraza, saati sayan ibrenin dairesi küçük saatimiz kadar olsa, herhalde âşireleri sayan ibrenin dairesi arzın medar-ı senevîsi kadar, belki daha fazla olmak lâzım gelir.</p><p></p><p></p><p>Şimdi iki şahıs farz ediyoruz. Biri, saati sayan ibreye binmiş gibi, o ibrenin harekâtına göre temâşâ ediyor. Diğeri, âşireleri sayan ibreye binmiş. Bu iki şahsın bir zaman-ı vahidde müşahede ettikleri eşya, saatimizle arzın medar-ı senevîsi nisbeti gibi, meşhudatça pek çok farkları vardır. İşte zaman, çünkü harekâtın</p><p></p><p></p><p></p><table style='width: 100%'><tr><td><strong>Sâni-i Zülcelâl</strong>: herşeyi san’atlı bir şekilde yapan, sonsuz haşmet ve yücelik sahibi Allah (bk. ṣ-n-a; ẕü; c-l-l)</td><td><strong>arz</strong>: dünya</td></tr><tr><td><strong>ayn-ı hikmet</strong>: hikmetin ta kendisi (bk. ḥ-k-m)</td><td><strong>azîm</strong>: çok büyük (bk. a-ẓ-m)</td></tr><tr><td><strong>cesed-i mübarek</strong>: mübarek ceset (bk. b-r-k)</td><td><strong>eşya</strong>: şeyler, varlıklar</td></tr><tr><td><strong>faraza</strong>: varsayalım ki</td><td><strong>farz etmek</strong>: varsaymak<br /> </td></tr><tr><td><strong>fennen</strong>: bilimsel olarak</td><td><strong>harekât</strong>: hareketler</td></tr><tr><td><strong>hâkezâ</strong>: böylece, bunun gibi</td><td><strong>hâlât</strong>: haller, durumlar <br /> </td></tr><tr><td><strong>hâmise</strong>: râbianın altmışta biri</td><td><strong>ibre</strong>: iğne, gösterge</td></tr><tr><td><strong>kat’ etmek</strong>: aşmak, yol almak</td><td><strong>kelimât</strong>: kelimeler (bk. k-l-m)</td></tr><tr><td><strong>lâtif</strong>: cismanî olmayan, ruhla ilgili (bk. l-ṭ-f)</td><td><strong>malûm</strong>: bilinen (bk. a-l-m)</td></tr><tr><td><strong>maruz</strong>: uğrama, tesirinde kalma</td><td><strong>medar-ı senevî</strong>: dünyanın güneş etrafında dönerken bir sene içinde çizdiği yörünge</td></tr><tr><td><strong>meşhudatça</strong>: gözlemce (bk. ş-h-d)</td><td><strong>mikyas</strong>: ölçek</td></tr><tr><td><strong>muhal</strong>: imkansız</td><td><strong>muhalif</strong>: aykırı</td></tr><tr><td><strong>muhtelif</strong>: çeşitli</td><td><strong>muntazam</strong>: düzenli, intizamlı (bk. n-ẓ-m)</td></tr><tr><td><strong>mânâ</strong>: anlam (bk. a-n-y)</td><td><strong>mütefavit</strong>: farklı farklı</td></tr><tr><td><strong>müşahede etmek</strong>: görmek, gözlemlemek (bk. ş-h-d)</td><td><strong>nihayet derecede</strong>: sonsuz derece</td></tr><tr><td><strong>nisbet</strong>: oran, ölçü (bk. n-s-b)</td><td><strong>nisbeten</strong>: kıyasla, oranla (bk. n-s-b)</td></tr><tr><td><strong>refakat</strong>: arkadaşlık (bk. r-f-ḳ)</td><td><strong>râbia</strong>: sâlisenin altmışta biri</td></tr><tr><td><strong>saniye</strong>: dakikanın altmışta biri</td><td><strong>savt</strong>: ses</td></tr><tr><td><strong>seyyârât</strong>: gezegenler</td><td><strong>sâbia</strong>: sâdisenin altmışta biri</td></tr><tr><td><strong>sâdise</strong>: hâmisenin altmışta biri</td><td><strong>sâlise</strong>: saniyenin altmışta biri</td></tr><tr><td><strong>sâmine</strong>: sâbianın altmışta biri</td><td><strong>sür’at</strong>: hız</td></tr><tr><td><strong>sür’at-i harekât</strong>: hareketlerin hızı</td><td><strong>temsil</strong>: kıyaslama tarzında benzetme, analoji (bk. m-s̱-l)</td></tr><tr><td><strong>temâşâ</strong>: seyretme</td><td><strong>tezahür</strong>: görünme, ortaya çıkma (bk. ẓ-h-r)</td></tr><tr><td><strong>tâbi</strong>: uyma</td><td><strong>tâsia</strong>: sâminenin altmışta biri</td></tr><tr><td><strong>ulvî</strong>: yüce</td><td><strong>uruç</strong>: yükseliş (bk. a-r-c)</td></tr><tr><td><strong>zaman-ı vahid</strong>: aynı zaman dilimi (bk. v-ḥ-d)</td><td><strong>ziya</strong>: ışık</td></tr><tr><td><strong>zât-ı Ahmediye</strong>: Peygamberimiz Hz. Muhammed’in zâtı, şahsiyeti (bk. ḥ-m-d)</td><td><strong>âlem</strong>: dünya (bk. a-l-m)</td></tr><tr><td><strong>âşire</strong>: tasiânın altmışta biri</td><td></td></tr></table><p><br /> <tbody> <br /> </tbody></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="TaLHa, post: 269539, member: 1"] zât-ı Ahmediye (a.s.m.) ile cesed-i mübarekini refakat ettirmesi ayn-ı hikmettir. [B]Yine hatıra gelir ki:[/B] Dersin, “Birkaç dakikada binler sene mesafeyi kat’ etmek aklen muhaldir.” Biz de deriz ki: Sâni-i Zülcelâlin san’atında, harekât nihayet derecede muhteliftir. Meselâ, savtın sür’atiyle ziya, elektrik, ruh, hayal sür’atleri ne kadar mütefavit olduğu malûm. Seyyârâtın dahi, fennen harekâtı o kadar muhteliftir ki, akıl hayrettedir. Acaba lâtif cismi, uruçta sür’atli olan ulvî ruhuna tâbi olmuş, ruh sür’atinde hareketi nasıl akla muhalif görünür? Hem on dakika yatsan, bazı olur ki, bir sene kadar hâlâta maruz olursun. Hattâ bir dakikada insan gördüğü rüyayı, onun içinde işittiği sözleri, söylediği kelimâtı toplansa, uyanık âleminde bir gün, belki daha fazla zaman lâzımdır. Demek oluyor ki, bir zaman-ı vahid, iki şahsa nisbeten, birisine bir gün, birisine de bir sene hükmüne geçer. Şu mânâya bir temsil ile bak ki: İnsanın hareketinden, güllenin hareketinden, savttan, ziyadan, elektrikten, ruhtan, hayalden tezahür eden sür’at-i harekâtta bir mikyas olmak için şöyle bir saat farz ediyoruz ki: O saatte on iğne var. Birisi saatleri gösterir. Biri de, ondan altmış defa daha geniş bir dairede dakikayı sayar. Birisi altmış defa daha geniş bir daire içinde saniyeleri, diğeri yine altmış defa daha geniş bir dairede sâliseleri, ve hâkezâ râbiaları, hâmiseleri, sâdise, sâbia, sâmine, tâsia, tâ âşireleri sayacak gayet muntazam, azîm bir dairede birer ibre farz ediyoruz. Faraza, saati sayan ibrenin dairesi küçük saatimiz kadar olsa, herhalde âşireleri sayan ibrenin dairesi arzın medar-ı senevîsi kadar, belki daha fazla olmak lâzım gelir. Şimdi iki şahıs farz ediyoruz. Biri, saati sayan ibreye binmiş gibi, o ibrenin harekâtına göre temâşâ ediyor. Diğeri, âşireleri sayan ibreye binmiş. Bu iki şahsın bir zaman-ı vahidde müşahede ettikleri eşya, saatimizle arzın medar-ı senevîsi nisbeti gibi, meşhudatça pek çok farkları vardır. İşte zaman, çünkü harekâtın [TABLE] <tbody>[TR] [TD][B]Sâni-i Zülcelâl[/B]: herşeyi san’atlı bir şekilde yapan, sonsuz haşmet ve yücelik sahibi Allah (bk. ṣ-n-a; ẕü; c-l-l)[/TD] [TD][B]arz[/B]: dünya[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]ayn-ı hikmet[/B]: hikmetin ta kendisi (bk. ḥ-k-m)[/TD] [TD][B]azîm[/B]: çok büyük (bk. a-ẓ-m)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]cesed-i mübarek[/B]: mübarek ceset (bk. b-r-k)[/TD] [TD][B]eşya[/B]: şeyler, varlıklar[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]faraza[/B]: varsayalım ki[/TD] [TD][B]farz etmek[/B]: varsaymak [/TD] [/TR] [TR] [TD][B]fennen[/B]: bilimsel olarak[/TD] [TD][B]harekât[/B]: hareketler[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]hâkezâ[/B]: böylece, bunun gibi[/TD] [TD][B]hâlât[/B]: haller, durumlar [/TD] [/TR] [TR] [TD][B]hâmise[/B]: râbianın altmışta biri[/TD] [TD][B]ibre[/B]: iğne, gösterge[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]kat’ etmek[/B]: aşmak, yol almak[/TD] [TD][B]kelimât[/B]: kelimeler (bk. k-l-m)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]lâtif[/B]: cismanî olmayan, ruhla ilgili (bk. l-ṭ-f)[/TD] [TD][B]malûm[/B]: bilinen (bk. a-l-m)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]maruz[/B]: uğrama, tesirinde kalma[/TD] [TD][B]medar-ı senevî[/B]: dünyanın güneş etrafında dönerken bir sene içinde çizdiği yörünge[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]meşhudatça[/B]: gözlemce (bk. ş-h-d)[/TD] [TD][B]mikyas[/B]: ölçek[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]muhal[/B]: imkansız[/TD] [TD][B]muhalif[/B]: aykırı[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]muhtelif[/B]: çeşitli[/TD] [TD][B]muntazam[/B]: düzenli, intizamlı (bk. n-ẓ-m)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]mânâ[/B]: anlam (bk. a-n-y)[/TD] [TD][B]mütefavit[/B]: farklı farklı[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]müşahede etmek[/B]: görmek, gözlemlemek (bk. ş-h-d)[/TD] [TD][B]nihayet derecede[/B]: sonsuz derece[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]nisbet[/B]: oran, ölçü (bk. n-s-b)[/TD] [TD][B]nisbeten[/B]: kıyasla, oranla (bk. n-s-b)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]refakat[/B]: arkadaşlık (bk. r-f-ḳ)[/TD] [TD][B]râbia[/B]: sâlisenin altmışta biri[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]saniye[/B]: dakikanın altmışta biri[/TD] [TD][B]savt[/B]: ses[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]seyyârât[/B]: gezegenler[/TD] [TD][B]sâbia[/B]: sâdisenin altmışta biri[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]sâdise[/B]: hâmisenin altmışta biri[/TD] [TD][B]sâlise[/B]: saniyenin altmışta biri[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]sâmine[/B]: sâbianın altmışta biri[/TD] [TD][B]sür’at[/B]: hız[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]sür’at-i harekât[/B]: hareketlerin hızı[/TD] [TD][B]temsil[/B]: kıyaslama tarzında benzetme, analoji (bk. m-s̱-l)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]temâşâ[/B]: seyretme[/TD] [TD][B]tezahür[/B]: görünme, ortaya çıkma (bk. ẓ-h-r)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]tâbi[/B]: uyma[/TD] [TD][B]tâsia[/B]: sâminenin altmışta biri[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]ulvî[/B]: yüce[/TD] [TD][B]uruç[/B]: yükseliş (bk. a-r-c)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]zaman-ı vahid[/B]: aynı zaman dilimi (bk. v-ḥ-d)[/TD] [TD][B]ziya[/B]: ışık[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]zât-ı Ahmediye[/B]: Peygamberimiz Hz. Muhammed’in zâtı, şahsiyeti (bk. ḥ-m-d)[/TD] [TD][B]âlem[/B]: dünya (bk. a-l-m)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]âşire[/B]: tasiânın altmışta biri[/TD] [/TR] </tbody>[/TABLE] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nur Külliyatı
Sözler
Otuz Birinci Söz
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst